Türkiye, ABD’den AIM 120 D Hava Hava Füzeleri istedi
Emekli Hava Pilot Tuğgeneral Dr. Hüseyin Fazla, STRASAM’da “Türkiye’nin F-16 alım paketine dahil etmek istediği AIM 120 D Hava Hava Füzelerini ABD neden vermek istemiyor?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Dikkat çeken ifadeler kullanan Fazla’nın yazısı şu şekilde: Türkiye esasında ihtiyaç olarak AMRAAM C-8 yerine bu füzenin daha gelişmiş bir versiyonu olan AMRAAM D (AIM 120 D) satın almayı planlıyordu. Türk Hava Kuvvetlerinin talebi Pentagon’a bu şekilde gitti. Silah ve mühimmat sistemleri, birbirinin devamı niteliğindedir. Silahın ana özelliği bozulmadan, kendi içinde versiyon atlamaları yapılabilirken, bir silahın özellikleri referans alarak yepyeni özellikleri olan yeni bir silahın da geliştirilmesi yoluna gidilmektedir. Örneğin, AIM-120 Gelişmiş Orta Menzilli (görüş ötesi – beyond visual range – BVR) Havadan Havaya Füzesi, AIM-7 Sparrow hava hava füzesinin yerini almak üzere tasarlanmıştır. Her türlü hava koşuluna uygun bir “ateşle ve unut” silahı olmak üzere geliştirilmiştir. Neticede AIM-7 ile AIM 120 AMRAAM füzelerini kıyasladığımızda, AMRAAM’ın daha yüksek hızı, daha uzun menzili ve daha geliştirilmiş bir manevra kabiliyeti olduğunu, Sparrow’a göre operasyonel etkinliğinin büyük ölçüde arttırıldığını görüyoruz. Gerçekte AMRAAM programı, Amerikan Hava Kuvvetlerinden ziyade Donanmanın bir savunma programı olarak başlatıldı. Amerikan Donanma havacılığı, 1975 yılında gelecekteki hava tehditlerine karşı 3-40 mil menzil aralığında angaje olunmasını öngören bir çalışma başlattı ve 1981 yılında füzenin üretimi için Hughes’la sözleşme imzalandı. Böylece AIM-120 ismi verilen füze, zorlu bir test programından başarıyla geçti ve 1991 yılında ancak operasyonel hale getirilebildi. Bir başka deyişle düşünceden ürüne dönüşmesi 16 yılda ancak gerçekleştirilebildi.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Bu kapsamda gün yüzüne çıkan AMRAAM (Advanced Medium Range Air to Air Missile – Geliştirilmiş Orta Menzil Hava Hava Füzesi) füzesinin ağırlığı 340 pound (155 kg.) olup, 4 Mach (ses hızının dört katı) hıza ve 30 milin üzerinde bir menzile ulaşmak için gelişmiş bir katı yakıtlı roket motoru kullanıyordu. Uzun menzilli angajmanlarda AMRAAM ataletsel güdüm sistemini (INS – Inertial Navigation System) kullanarak hedefe yönelebiliyordu. Füze, fırlatma uçağından veri bağlantısı yoluyla güncellenmiş hedef bilgilerini alarak hedefe doğru yöneliyor ve sonrasında kendi gözü açıldığında (hedef füzenin monopulse radarının etkili menzili içine girdiğinde) terminal güdüm moduna geçiyordu. AIM-120 ayrıca elektronik karıştırmaya karşı koymak için bir “home-on-jam” (karıştırmadan etkilenmeyen güdüm yeteneği) güdüm modunu kullanıyordu. Gelişmiş aviyonikleri, yüksek yaklaşma hızı ve terminal güdüm safhasındaki mükemmel manevra kabiliyeti ile AMRAAM’dan kaçma şansı neredeyse imkânsız hale geliyordu. Hedefe yaklaşıldığında doğrudan hedefi vurmak yerine yakınsama olduğunda patlayan proximity (hassa) tapası kullanılarak 40 kilo ağırlığındaki patlayıcı başlığın hedef yakınında patlayarak, hedef uçağı ‘uçamaz’ pozisyona düşürüp, düşmesine neden oluyordu. Daha yakın mesafelerden de atılabilen AMRAAM, kısa süre içerisinde hedef kendi terminal güdüm sisteminin menziline gireceğinden, AMRAAM’ları atan savaş uçağına aynı anda çoklu hedef angajmanı fırsatı da tanıyordu. Füzenin harekât ortamında denendiği ilk savaşın Çöl Fırtınası olması öngörülmüş olmakla birlikte bu mümkün olamadı. Az sayıda AMRAAM füzesi, Amerikan F-15 savaş uçakları üzerinde taşınmakla birlikte bu savaşta hiçbiri kullanılmamıştır. Bununla birlikte 1992 yılında Basra Körfezi’nde görev yapan F-15 ve F-16 savaş uçakların AIM 120’ler standart hava hava yükü olarak yüklenmeye yoluna gidildi. 1992 yılının Aralık ayında bir Amerikan F-16’sı Irak’ın güneyinde uçmakta olan Irak MiG-25 Foxbat uçağıyla angajmana girdiğinde AMRAAM kullanarak Foxbat’tan kurtulmak istedi. Bu, AMRAAM’ın ilk kez gerçek bir hava muharebesinde kullanılması anlamına geliyordu. AIM-120’nin terminal güdüm menzili içine girdiğinde Foxbat pilotu için uçağını terk etmekten başka bir çare kalmamıştı. Bu, AMRAAM’ın ilk düşürdüğü uçak olarak kayıtlara geçti. AMRAAM füzesinin, zaman içerisinde yeni versiyonları geliştirilmeye başlandı. 1994 yılı içerisinde AIM-120B’nin tanıtımı yapıldı. Bu dönemde Türk Hava Kuvvetleri de gelişmiş bir hava hava füzesi arayışındaydı. F-16’ların ikinci paket üretimi, 80 adet F-16 Blok 50 uçağının TUSAŞ yerleşkesinde üretimi için 1996 yılında üretim hattı hazırlanmıştı. Aynı zamanda bu uçaklar için yeni hava hava ve hava yer füzelerinin tedariki düşünüldü. Bu kapsamda, AIM-120B AMRAAM ve AGM-88 HARM anti-radyasyon füzeleri tedarik edildi. 1996 yılında F-16 öğretmenlik eğitimi için 6 aylığına Tucson Arizona’da bulunmuştum. Bu sırada bu füzeleri görme şansım olmuştu. Bizde de bu füzelerden olması gerekir diye özenerek bu füzelere baktığımı hatırlıyorum. Hava Kuvvetleri savunma planlama ekibi de benzer düşünceyle hareket etmiş olacaklar ki, 1996 yılının Temmuz ayında benim gibi F-16 öğretmenlik eğitimi alan birkaç arkadaşımla birlikte Türkiye’ye döndüğümüzde, bizi Mürted’teki 142’nci Filo Komutanlığı binasında geçici görev yapmak üzere Hava Kuvvetleri görevlendirdi. Burada TUSAŞ’tan yeni çıkan F-16 Blok 50’lerin Hava Kuvvetleri adına kabul testlerini yaptık hem de Amerikan Hava Kuvvetlerinden gelen iki öğretmen pilotun eşliğinde AMRAAM ve HARM eğitimlerini ilk alan pilotlar olduk. Sonra da Türk pilotlara bu eğitimleri vererek, özellikle AMRAAM füzesinin Hava Kuvvetlerinin tüm filolarında standart hava hava füzesi olarak kullanılabilmesine eğitim yönüyle katkı sağladık. Görüldüğü üzere, Türk Hava Kuvvetleri havacılık alanındaki gelişmeleri yakından takip eden bir kuvvet. Hızla kendini yeni silah ve sistemleri, gelişmiş savaş uçaklarına adapte ediyor. Bu sayede milletimizin kendisinden beklediği yurt savunmasının hava savunma sorumluluğunu başarıyla yerine getirebilecek yetenek setlerine sahip olmayı hedefliyor. AMRAAM füzeleri üzerinden devam edersek, Türkiye, 30 Eylül 2021 tarihinde, müttefiki ABD’den 40 adet F-16 Blok 70 Viper uçağı ve bu uçakları destekleyecek silah, elektronik harp ve aviyonik sistemleri içeren bir pakete ilişkin Amerikan hükümetine başvuru yapmıştı. Paketin içinde AMRAAM füzelerinin tedariki de vardı. Amerikan Hükümeti, Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı eliyle 26 Ocak 2024 tarihinde yayınladığı Yabancı Askerî Satış belgesi ile Türkiye Cumhuriyeti’ne F-16 Uçak Alımı ve Modernizasyonu ile ilgili ekipmanların tahmini 23 milyar USD bedelle onaylayan bir karar aldı. Önerilen pakete baktığımızda, 952 adet AMRAAM C-8 hava hava füzesinin, diğer tedarik ekipmanlarıyla birlikte, Türkiye’ye satışına prensipte onay verildiği anlaşılıyordu. Yine 96 adet de AMRAAM güdüm kiti satışı da kabul görmüştü. Türkiye esasında ihtiyaç olarak AMRAAM C-8 yerine bu füzenin daha gelişmiş bir versiyonu olan AMRAAM D (AIM 120 D) satın almayı planlıyordu. Türk Hava Kuvvetlerinin talebi Pentagon’a bu şekilde gitti.
Genel özellikleri itibarıyla AIM-120C, F/A-22 uçaklarında dahili taşımayı mümkün kılmak için daha küçük kontrol yüzeylerine sahip bir varyant olarak geliştirilmişti. Bununla birlikte B varyantına göre C varyantının savaş başlığı daha iyiydi. AIM-120C-7 adı verilen ve 2003 yılında başarıyla test edilen yeni bir varyant bulunuyor. Türkiye’ye önerilen bunun daha da gelişmiş versiyonu, C-8. Bununla birlikte ABD’nin C-8’i bile tüm özellikleriyle beraber Türk Hava Kuvvetlerinin kullanımına vermekten kaçındığı, C-8 füzelerine C-7 gibi atılması yönünde Türkiye’ye ‘bununla yetin’ demeye çalıştığını biliyoruz. Öte yandan ABD’nin bu konuda sergilediği tavır yeni bir şey de değil. Daha önce de aynı şekilde davranmış, Türkiye’ye sattığı ve halihazırda kullanmakta olduğumuz C-7’lerin tüm yetenekleriyle birlikte kullanılmasına kısıt getirmişti. Bir başka deyişle, AMRAAM C-7 versiyonlarını daha düşük özelliklere sahip olan C-5 ayarında bu füzeleri kullanmaya bizi zorlamıştı. Türkiye geçmişte bu sorunu aşamamıştı. Şimdi C-8 ile aynı durumu dikte ettiren ABD’ye olur verilmemesini, bize F-16 paketi için 23 milyar USD fatura kesmekten çekinmeyen Washington dayatmalarında ‘paket büyüklüğü’ oranında karşı gelinmesini bekliyor ve umuyorum. AIM-120D, AIM-120C’nin iki yönlü veri bağlantıya sahip olan, gömülü GPS ile donatılmış bir IMU kullanan, daha hassas seyrüsefer yapabilen, terminal güdüm menzili daha büyük ve hedefin manevralarına karşı hedefi kaçırmayacak şekilde üstün manevra yetenekleri olan, geliştirilmiş HOBS (High off-boresight) özellikli ve yine 4 Mach sürate ulaşabilen en gelişmiş versiyonudur. Bu yönüyle dünyanın en gelişmiş hava hava füzesi olarak kabul edilen Meteor füzesine yakın bir performans sergileyebilmektedir. Türk Hava Kuvvetlerinin AIM-120 C yerine D istemesinin çok yerinde gerekçelere dayandığına inanıyorum. HOBS özelliği ise D varyantlarının Meteor füzesinden bu yönüyle pilota daha geniş bir pencerede atış yapma olanağı sunduğu anlamına gelmektedir. Sonuç AIM 120 AMRAAM serisi birçok ülke tarafından kullanılmakta olan standart havadan havaya füze ailesinin içinde yer almaktadır. AIM 9 ve AIM 7 füzelerini kullanmakta olan Türk Hava Kuvvetleri 1996 yılından bu yana AMRAAM füzelerini de kullanmaya devam etmektedir. AIM 120 Füzesi, yıllar içinde geliştirilen bir dizi varyantları olan bir hava hava füzesi olarak, radar güdümlü füze sınıfında yer alır. Fox 3 menzilinde atılır. Genel manada türevleri arasında AIM 120 A / B / C ve D bulunmaktadır. C versiyonunun C5/C6/C7 ve C8 varyantları bulunuyor. En son versiyon ise D’dir. AIM 120 D versiyonunun 160 km (110 mil) veya daha uzun menzile sahip olduğu biliniyor. İki yönlü veri bağlantısı, daha hassas navigasyon, geliştirilmiş HOBS yeteneği (neredeyse her istikametten hedefe füzeyi atabilme) ve Mach 4 hızı ile hava üstünlüğü mücadelesinde kullanıcı ülkelerin elini güçlü kılıyor. Yaklaşık her birini ortalama 2 milyon USD civarında bir fiyat etiketiyle verdiği 952 adet C-8’ler yerine Türkiye’nin talebini dikkate alarak Amerikan Hükümetinin en azından 400 kadar AMRAAM füzesini, D varyantında vermesinde Türk tarafının ısrarcı olmasının, bunun sağlanması halinde Türkiye’nin hava harekât ihtiyaçlarının karşılanabilirliği yönüyle doğru bir istikamette ilerlemenin mümkün olabileceğine inananlardanım. Değilse bu ihtiyaç ancak Eurofighter Typhoon uçaklarının ve bu uçaklarla birlikte satın alınması düşünülen Meteor füzelerinin tedarik sürecinde kaydedilecek ilerlemeye bağlı olarak belki karşılanabilecektir. Bu arada şunu da belirtelim: ABD, Meteor füzesini F-35 uçaklarına entegre etmeyi planlıyor. Bu açıdan bakıldığında bile Typhoon alımı Türkiye açısından bölgesindeki dengeler yönüyle elzem görülebilir. Yazının başlığına dönersek, “F-35’i Vermeyen ABD, AIM 120 D Hava Hava Füzesini Türkiye’ye Neden Satmak İstemiyor?” sorusunun cevabını bilmiyorum ama cevabının iki ülke arasındaki bozulan ilişkilerin içinde bir yerde saklı olduğunu biliyorum. Norveç’e D satışına onay veren Washington’a, zamanı gelince, Türkiye’yi göz ardı etmesinin faturasını tarihin kendisine keseceğini hissettiğimi ifade etmekle yetiniyorum. Hulusi Akar’dan F-35 açıklaması” target=”_blank”> Hulusi Akar’dan F-35 açıklaması Gündem Hulusi Akar’dan F-35 açıklaması