Duyarlı mı yoksa alerjik misiniz?
Alerji ve atopi birbirlerine benzerlikleri nedeniyle sıkça karıştırılan hastalıklar. Her iki durumda da alerji testlerinin pozitif çıkmasının kişide aktif bir alerji olduğunu göstermeyebileceğine dikkat çeken Çocuk Alerjisi ve İmmünolojisi Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, özellikle ailelerin çocuklarında bu noktaya dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Sarıçoban “Atopisi var diye çocukların hayatını kısıtlamamaları, gereksiz diyetlerle çocukların büyüme ve gelişmesini olumsuz etkileyecek sonuçlara neden olmamaları gerekir” dedi. Alerjisinin olup olmadığı bilinmeyen herhangi bir 100 kişiye alerji testi yapılsa, 20-30 kişide teste alınan maddelerden bazı şeylere karşı az ya da çok pozitiflik tespit edilebileceğini belirten Prof. Dr. Sarıçoban, şunlara dikkat çekti: “Bu durum kişinin o maddeye karşı duyarlı olduğunu gösterir. Alerji ise bununla karşılaşıldığı zaman tepki verip verilmemesi anlamına gelir. Yani, örneğin bir alerji testinde kişide fındık testi pozitif gözükebilir ancak kişi fındığı yediği zaman şikayet ortaya çıkmıyor ise bu durum atopidir, sadece duyarlı olduğu anlamına gelir. Ancak bu kişi fındık yediği zaman döküntü oluyor, kaşıntı oluyor veya nefes darlığı gibi herhangi bir alerjik hastalık belirtisi ortaya çıkıyorsa alerjinin varlığı söz konusudur.”GENETİK KODLARINDA ATOPİ Mİ VAR?
Bir kişinin genetik olarak kodlarında atopi var ise o kişilerin hayatının herhangi bir döneminde atopinin gelişebileceğini de belirten Prof. Dr. Sarıçoban, “Ancak ortaya çıkabilmesi için çevresel olarak bu maddeyle karşılaşılması gerekir. Örneğin bir kişinin mangoya karşı bir atopi geni olabilir. Ancak bu kişi hayatı boyunca hiç mango yemezse mango alerjisi yaşamaz. Atopi alerjik bir hastalığa dönüşmediği sürece belirti vermez. Sadece kanda ya da deriden yapılan alerji testi pozitifliği vardır. Bir şeye duyarlılık söz konusu ve buna bağlı da şikayetler varsa bu alerji olduğu anlamına gelir” dedi.ALERJİNİN ORTAYA ÇIKMASINI KOLAYLAŞTIRAN FAKTÖRLER
“Polene alerjisi ya da atopisi olan kişinin şikayetleri polenin yoğun olduğu dönemde hastalığı tetikler ve alerjisi artar” diyen Prof. Dr. Sarıçoban, şunları söyledi: “Sigara dumanı, hava kirliliği, nem, yemek kokusu çevresel faktörledir. Ayrıca, işlenmiş gıdaların tüketilmesi, bağırsak florasının bozuk olması da çevresel faktörler arasında yer alır. Bu faktörler alerjik hastalıkların ortaya çıkışını kolaylaştırır. Bu faktörler epigenetik olarak tanımlanır. Yani genetik olmayıp ama o genetik yapıları taklit edercesine uyarır ve hastalığın ortaya çıkmasını sağlar. Hastalıktan uzak durmak için bu maddelerden korunmak gerekir.”EBEVEYNLER DİKKAT!
Genellikle her atopisi olan şeyden uzak durulması gerektiğine dair yanlış bir inanış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sarıçoban, “Kişi atopisi olduğu maddeyle karşılaştığında tepki vermiyorsa engellemeye gerek yok. Örneğin yumurta atopisi tespit edilen kişi yumurta yediğinde veya çocuğuna yumurta yedirdiğinde tepki yaşanmıyorsa yumurtaya devam ediliyor. Çünkü yumurta, büyüme ve gelişim için önemli bir protein. Ancak kişinin hayat kalitesini de düşürecek çevresel faktörlerden (nemli ortam, hava kirliliği) uzak durulmalı. Anne-babaların atopisi var diye çocukların hayatını kısıtlamamaları, gereksiz diyetlerle çocuklarının büyümesini olumsuz etkilememeli” dedi.KEDİ ALERJİSİ VARSA UZAK DURMAK ÖNEMLİ
KORUNMAK ve önlemek adına öncelikle atopiye neden olan maddelerden uzak durmak ve çevresel faktörleri düzenlemek gerektiğini belirten Prof. Dr. Sarıçoban, “Alerjide öncelikle ilk tedavi prensibi, ilaçtan da önce alerjinin, atopinizin olduğu maddeden uzak durmaktır. Örneğin kedi alerjisi varsa kediden uzaklaşmak, fındığa alerjiniz varsa fındıktan uzaklaşmak gibi. Sonraki süreçte ilaç tedavisine başlanır. İşlenmiş gıdalardan, sigara dumanından uzak durmak, probiyotiklerden zengin beslenmek, stresten uzak durmak, alerjik hastalıkların tedavisinde rol oynar” diye konuştu.