“Kepaze” kavgası büyüyor! Topa şimdi de Murat Özer girdi
Murat Özer, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Fatih Altaylı’ya yönelik sert eleştirilerini değerlendirdi. Özer, Kılıçdaroğlu’nun Altaylı’ya “kepaze” demesini muhalefetin genel bir tutumu olarak nitelendirdi. Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki medya ilişkilerini ele alan Akşam gazetesi yazarı Özer, muhalefetin kendi içinde yaşadığı çelişkilerin altını çizdi. Murat Özer, şunları kaydetti: “Kılıçdaroğlu’nun bir yıl önce kendisini cumhurbaşkanı seçtirmek için canhıraş mücadele veren Fatih Altaylı için bulduğu en hafif hakaret sözcüğü bu: “Kepaze”. CHP’nin mütekait başkanının kelime dağarcığı o kadar geniş ki, buraya hepsini alıntılasaydım yazı sadece hakaretlerden mürekkep bir cep sözlüğü olurdu. Gerçi kendisinin deyimiyle “ağzı küfür yuvasına” dönmüş Altaylı için sarf ettiği her söz nakıs kalır. Lakin Kemal Bey’in kepazelik olarak tavsif ettiği bu hal sadece güç ve sermayenin olduğu yerde otağını kurup, tasmasını elinde tutanlar namına karşı tarafa böğüren, yine kendi ifadesiyle “satılık bir kaleme” mahsus değil. Sorun da burada. Kepazelik ülkedeki tüm muhalefetin ortak adayı Kılıçdaroğlu’nun uzun yazısının satırlarında ay gibi parlıyor. İsteseymiş Altaylı’yı satın alıp, saraya karşı bağlarmış. Fakat yapmamış. Demek ki, kendi başkanlığı döneminde parti bütçesinden alenen beslediği sözde muhalif medya ve kalemşorlarını “ederlerince satın almış” ve tasmalarından tutup “saraya karşı” bağlamış. İşte az kalsın Türkiye’de iktidara gelecek olan muhalefetin hali pür melali bu. Müflis liderlerinin itiraflarına göre medyası satılık, siyasetçileri kaypak, aydınları namussuz. Aylarca altılı masada ülkenin geleceğini konuştuğunu sandıklarımız bugün mahkeme kapılarında birbirlerini dava ediyor. Akşener, kendisine “hain” diyen Kılıçdaroğlu ve eski yoldaşı Ümit Özdağ’la mahkemede hesaplaşacağını söylüyor.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Kılıçdaroğlu’nun masa arkadaşlarından gizleyerek, İçişleri Bakanlığı, MİT Başkanlığı gibi pek çok kritik makamı verdiği Özdağ ise Ak Parti’den Erdoğan’ı destekleme karşılığında İçişleri Bakanlığını istediğini, ancak Cumhurbaşkanı’nın bu pazarlığı elinin tersiyle ittiğini bugün itiraf ediyor. Böylece “Erdoğan’ın yıktığı eski Türkiye’yi geri vereceğiz” sloganıyla yıllardır höyküren Özdağ’ın ederinin de “bir bakanlık” olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Şimdi zihinlerini ırkçılık ve faşizmle kirlettiği ergen takipçileri hayal kırıklığına uğramış mıdır? Sanmıyorum. Çünkü bunu idrak için bile asgari bir muhakeme yeteneği gerekir. Ak Parti’nin kurulduğu günden bu yana iktidarda kalmasını sağlayan şey işte bu muhalefetin tam tersi yerde durması. Tüm kusurlarına, eksiklerine rağmen Ak Parti iktidarda kalmak uğruna ilkelerinden geri adım atmadı. Mülteciler meselesi son üç seçimdir partiyi kritik bir eşiğe getirmesine rağmen mazlumlara sahip çıkma, zalime teslim etmeme duruşundan vazgeçmedi. Bırakın Batı dünyasını, Arap rejimlerinin dahi çoğunun terörist olarak yaftaladığı Hamas’a sahip çıkmak bir yana, lideri şehit olduğunda milli yas ilan edecek kadar Filistin davasının yanında safını bağladı. Seçimlerde aldığı mağlubiyetin üzerine Kılıçdaroğlu’nu bir anda günah keçisi ilan eden muhalefetin tutumuna karşın Erdoğan, kendisine açıkça ihanet edip, karşıtlarının kılıcını sallayan eski yol arkadaşları hakkında dahi ağır konuşmadı. Söz ve eylemleriyle kendisine en çok zarar veren kişiler, Ak Parti’nin 23. yıl töreninde Erdoğan’ın yanında kendilerine yer bulabildiyse bu muhalefette zerresi dahi olmayan “vefa” duygusundandır. Muhalefetin Cumhurbaşkanı’ndan öğrenecek çok şeyi var. Fakat bunu derken aklımdan Kılıçdaroğlu’nun “kepazeye” söylediği cümle hiç çıkmıyor: “Merkepler adam olur, sen adam olmazsın.” ”