Türkiye’nin “Afrika” hamlesi tüm dünyayı hayrete düşürdü! Herkes olan biteni şaşkınlıkla izliyor
Oğuzhan Bilgin, Türkiye’nin Afrika’da artan etkisini ve Avrupa Birliği’nin bu durumdan duyduğu rahatsızlığı değerlendirdi. Bilgin, Türkiye’nin kıtaya geri dönüşünün, Afrika’da yeni bir düzen kurulmasına yol açtığını belirtti. Avrupa Birliği’nin, Türk ve Rus etkisinin artışından rahatsız olduğunu ve sömürgeci düzenlerinin tehlikede olduğunu ifade eden Akşam gazetesi yazarı, Türkiye’nin eşit ilişkiler kurarak Afrika’da gönülleri kazandığını vurguladı. Oğuzhan Bilgin, şunları kaydetti: ” “Afrika’da olup bitenler konusunda endişelenmeliyiz. Brüksel’e ilk geldiğimde Fransızlar ve İtalyanlar Libya’daydı. Her zaman uyum içinde değillerdi ama oradaydılar. Bugün ise Libya’da hiç Avrupalı kalmadı, sadece Türkler ve Ruslar var… Libya kıyılarındaki üsler artık Avrupalılara ait değil; bunlar Türkiye ve Rusya’ya ait. Bu bizim öngördüğümüz Akdeniz düzeni değil…” Bu sözler Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borell’e ait. Yani kendisi için Avrupa Birliği “dış politikası”nın en üst makamı denilebilir. Bu açıklamalarla aynı gün Financial Times’ın Türkiye’nin Afrika’da artan etkisinden ve gücünden bahseden geniş bir haber yapması da bu sözleri daha dikkat çekici hâle getiriyor. Peki, Avrupa Birliği’ni bu kadar rahatsız eden, böylesine açıklamalar yaptıran ne? Aslında bu bir geri dönüş hikâyesi. Türkiye’nin Afrika’ya geri dönüşü… Asırlar boyunca Afrika’da 13 ülkeyi yönetmiş Türklerin kıtaya dönüşü… Türk İmparatorluğu çekildikten sonra kıtada Batılı barbarların nasıl katliamlar yaptığını, kıtanın kıymetlerini nasıl çaldığını, nasıl bir sömürgecilik sistemi kurduklarını biliyoruz. Bunu bizden iyi Afrikalılar biliyor dolayısıyla sömürgecilikten sorumlu tuttukları ve hâlâ da yeni tip sömürgeci istilalarla kendilerini maruz bırakan başta Fransızlar olmak üzere Batılılara karşı ciddi bir kamuoyu oluşmuş durumda. O kadar ki Fransa Çad, Mali, Nijer gibi pek çok yerden yakın geçmişte kovuldu. Bağımsızlık ilanından bu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ Fransa’nın Afrika devletlerinin ulusal paralarını bile kendi merkez bankasında basması, değerli madenlerini Fransız şirketleri üzerinden yerel birtakım unsurlarla kurduğu kirli ilişkiler üzerinden işletiyor olması Fransa’nın karanlık geçmişiyle birleştiğinde Afrika toplumlarında büyük bir Batı karşıtlığı yaratıyor. “Françafrique” diye bilinen Afrika politikasının iflas ettiğini, Macron’un büyük bir beceriksizlikle Fransa’nın stratejik ağırlığının azalmasını engelleyemediğini söyleyen kişi de Fransız sosyalist lider Melenchon. Tüm bunlara karşı Macron da artık çaresizlikten şunu söylemek zorunda kalıyor: “Sanki Çinliler, Ruslar, Türkler, Afrika’da Fransızlardan daha iyisini mi yapıyor?!” İşte tam burada Borrell’in en başta dert yandığı konuya dönüyoruz. Türkler ve Rusların Afrika’da artan etkisi… Türkiye hem ekonomik hem diplomatik hem politik hem de kültürel ağırlığını son 20 senede Afrika’da artırmış durumda. Bu dış ticaret rakamlarından, askeri varlığına ve anlaşmalarına kadar somut olarak görünüyor. Dahası 2002’de 12 olan Afrika’daki Türk Büyükelçiliği sayısının bugün 44’e çıkmış olması bile durumu gözler önüne seriyor. Üstelik Türkiye bölgede krizlere müdahil olabilen, Libya örneğinde olduğu gibi askeri müdahaleler yapan, Somali örneğinde olduğu gibi Somali karasularındaki enerji kaynaklarını çıkarma gücü elde edebilen bir ülke. Son günlerde Etiyopya ve Somali arasındaki krizde de duruma el koyan ve iki tarafı Ankara’da arabulucu olarak bir araya getiren ülke de Türkiye… Savunma sanayi ihracatından, tarım ve hayvancılığa, Türkiye’nin kültürel diplomasisinin TIKA ve Maarif Vakfı gibi kurumlarıyla etkisine, ticarete ve Türkiye’nin Afrika Birliği’ndeki gözlemci üyeliğine, stratejik ortaklıklara kadar önemli bir süreç devam ediyor. İşte bu nedenle sürekli “Türkiye’nin Afrika’da artan etkisi” temalı haberler Batı medyasında öne çıkıyor. Türkiye bunu Batılılar gibi sömürgeci bir yaklaşımla değil de eşitler arası ilişki kurarak yaptığı için başarıyor ve bu nedenle gönülleri de kazanıyor. En başa, Borell’in açıklamalarına dönersek… Türkiye’ye karşı duyulan rahatsızlığın Ruslara duyulan rahatsızlıkla eşit seviyede olması da özellikle dikkat çekici. Bunun bu kadar rahatça söylenebilmesi de…” Putin’e flaş çağrı! NATO’yu harekete geçirdi” target=”_blank”> Rusya lideri Putin’e flaş çağrı! NATO’yu harekete geçirdi Medya Rusya lideri Putin’e flaş çağrı! NATO’yu harekete geçirdi