Türkiye’yi içten vurmak istiyorlar! Bu, bizim için de çok büyük bir tehdit

0

Yücel Koç, İsrail’in Lübnan’a yönelik siber saldırılarını Türkiye için de bir tehdit olarak değerlendirdi. Koç, teknolojik bağımsızlığın önemine dikkat çekerek, Türkiye’nin kendi milli savunma sistemlerini geliştirmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin siber saldırılar ve dış tehditler karşısında hazırlıklı olmasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Koç, savunma sanayiindeki millileşme adımlarını övdü. İşte Yücel Koç’un Türkiye gazetesindeki yazısı: “Türk halkı içeride sosyal medya trolleri ve muhalefetin ürettiği saçma sapan suni gündemlerle oyalanırken, etrafımızda bakın neler oluyor! Gazze’de bir yıldır çocuk, bebek demeden soykırım yapan İsrail, şimdi şok saldırılarla Lübnan’ı hedef alıyor. Ülkede yönetimi elinde tutan İran’a yakın Hizbullah, kendince güya güvenlik tedbiri almış, cep telefonu yerine, bizim tâ 90’ların başında kısa süreliğine hayatımıza giren çağrı cihazlarını kullanmaya başlamış. Bunlar eski teknoloji, sadece mesaj yollanabilen cihazlar. Örgütün iç haberleşmeyi sağlamak için kullandığı çağrı cihazları, -her nedense- hâlen üretiliyormuş! İddia o ki; İran, Avrupa’daki bir firmadan 5 bin adet Tayvan menşeli Gold marka, Apollo Rugged Pager AR924 cihaz talep etmiş. Sonra bu cihazlar Hizbullah mensuplarına yollanmış. Önceki gün bu cihazlar aynı anda gönderilen mesajla patladı. Çok ince düşünülmüş bir saldırıydı… Sadece Lübnan’da ikisi çocuk 12 kişi öldü, 2.800’e yakın kişi de yaralandı. Suriye’den de yaralananlar olduğu bilgisi aktarıldı. Muhtemelen İran’da da olmuştur. Patlamayan cihazlar ise ya kapalıydı yahut henüz dağıtımı yapılmadığı için depodaydı. Örgüt “Acilen bu cihazlardan kurtulun” çağrısı yaptı. Lübnan’da hastaneler yaralılarla doldu. Dünya, bu şeytani zekâyla hazırlanmış saldırıyı dehşetle izledi. *** Önce bu saldırının, cihazlardaki bataryaların ısıtılarak patlatılması neticesinde olduğu düşünüldü, ancak ilerleyen saatlerde, cihazlara -büyük ihtimalle- üretim sırasında enjekte edilen patlayıcının yol açtığı ortaya çıktı. Yani bu, bir derin istihbarat operasyonuydu. Üstelik saldırı sadece bu cihazlarla sınırlı kalmadı… Dün de aynı şekilde alındığı belirtilen telsizler patladı, en az üç kişi öldü, binlerce kişi yaralandı. İsrail, bir kere daha İran’ı ve Hizbullah’ı gafil avladı. Tıpkı 2020 yılında, Lübnan’ın başkenti Beyrut limanında 2 bin 750 ton amonyum nitratın patlatılması gibi. Atom bombasına benzeyen patlama ile koca liman yerle yeksan, şehrin büyük bölümü harap olurken, İsrail tarafında ise sevinç çığlıkları ile kutlamalar yapılıyordu. Yine benzer bir dehşeti yaşadı Beyrut. Dün ülkenin her tarafında patlamalar olduğu, hatta evlerdeki internete bağlı akıllı cihazların, cep telefonlarının da patladığı yolundaki bilgiler, dünyada büyük korku ve endişe dalgasının artmasına sebep oldu. İlk defa şahit olduğumuz bu saldırı türü, bütün ülkelere kendini sorgulattı. Lübnan kaosu yaşarken, teknolojide bağımsızlığın ne denli önemli olduğu da bir anda gündemimize oturdu. Pandeminin ansızın hayatımızın merkezine yerleşmesi gibi… Cumhurbaşkanı Erdoğan, henüz başını izlediğimiz bu korkunç günlerin hazırlığını yapıyordu işte 20 senedir. İsrail Heron’larından kurtulup kendi İHA’larımızı, SİHA’larımızı, füzelerimizi üretmek için 24 saat hiç durmamacasına binlerce mühendisimizi bu bilinçle çalıştırıyordu. Şükürler olsun ki, Türkiye teknolojide bugün dünyada sadece 4 ülkenin sahip olduğu 5. nesil savaş uçağı, insansız jetler, uydular ve kendi Çelik Kubbe’sini üretebilecek noktaya geldi. Peki geldiğimiz seviye yeterli mi? Bugün hâlen başkalarının telefonlarını, uydularını, akıllı cihazlarını kullanıyorsak, elbette değil. Ama artık hiç değilse yapabileceğimizi biliyoruz. Yeter ki iç cepheden önümüzü kesmesinler. Ha! Yok biz rakı 140 lira olsun, bunu yapmayı vadedenler işbaşına gelsin diyorsak, o başka…”

     

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.