Ünlü oyuncu Javier Bardem’den, Türkiye’deki sanatçı müsveddelerine kapak olacak çıkış! İsrail’e böyle dümdüz gitti
Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, Türkiye’de kendine “sanatçı” diyen çok sayıda ismin Gazze ve İsrail katliamlarına sessiz kalmasını eleştirerek, dünyaca ünlü oyuncu Javier Bardem’in duruşunu övdü. Bardem’in İsrail’i eleştiren açıklamalarını aktararak, sanatçının vicdanlı bir duruş sergilediğini vurgulayan Küçük, Bardem’in cesaretine hayran olduğunu belirtti. Küçük, sanatçıların adalet karşısında sessiz kalmamaları gerektiğini vurguladığı yazısında şunları kaydetti: “Türkiye’de kendine sanatçı diyen çok sayıda kişi var. Sadece sinema sektöründekileri kastetmiyorum. Tiyatro, edebiyat, heykel vb. alanda. Hatta Avrupa ve Amerika’da çevresi geniş olanlar var. Bazı istisnalar hariç daha tek birinden Gazze konusunda, İsrail’in katliamları konusunda söz duymadık.
Javier Bardem İspanyol oyuncu. Ama esas kariyerini Hollywood’da yaptı ve devam ettiriyor. “İhtiyarlara Yer Yok” gibi muazzam bir filmde oynadı. Oradaki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscarı’nı da kazandı. Servet sahibi. Penelope Cruz gibi İspanyol bir aktrisle evli. Cruz de dünya çapında bilinen bir oyuncu. İstese Bardem keyfine bakabilir, parasıyla hayatının tadını çıkarabilirdi.
Öyle yapmadı. San Sebastian Film Festivali’nde İsrail’e dümdüz gitti: “Gazze’de yaşananlar kesinlikle kabul edilemez, korkunç ve insanlık dışı. Bu İsrail hükûmetinin İsrail’in bugüne kadar sahip olduğu en radikal hükûmet olduğuna inanıyorum… Mevcut İsrail hükûmetinin Gazze ve Batı Şeria’daki eylemlerinde sahip olduğu cezasızlık değişmelidir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin, işlenen suçlar karşısında verdikleri şartsız desteği yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum. UNICEF’in de dediği gibi gıda, su, ilaç ve elektrik girişini yasaklamak çocuklara karşı bir savaştır ve bu travmayı nesiller boyu devam ettirir…”
Niçin bu konularda konuşuyor, sessiz kalamıyor diye düşünenlere de şöyle cevap verdi: “Adaletsiz olduğunu düşündüğümüz şeyleri kınamak için ahlaki ve etik bir yükümlülüğümüz var. İsrail’in aşırı sağcı milliyetçi hükûmeti ne Yahudi toplumunu ne de İsrail toplumunu temsil ediyor! Kabul edilemez olduğunu düşündüğümüz durumları gözlemlemek, kınamak ve Birleşmiş Milletler’in uluslararası adaleti olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden sorumluları kınamasını ve yargılamasını istemek bizim sorumluluğumuzdur. Bu durumda, Netanyahu’ya şartsız destek vermek, uluslararası hukukun kötüye kullanılmasına kol kanat germekten daha fazlasıdır…”
Banka hesabında milyonlarca doları olan biri. Ama vicdan var. Bardem’i rahatsız eden işte o vicdan. Ekranlarda olan biteni görüyor. Sessiz kalamıyor. Çocukların, kadınların ölümüne duyarsız değil. Bardem Müslüman değil. Oralı bile olmayabilir. Çağın bu döneminde herkeste olmayan vicdan onda var.
“Bizim ne işimiz var Gazze’de? Bize ne Araplardan” demiyor. Irkçılık yapmıyor. Çünkü Türkiye’de öldürülen çocuk ve kadınlar Arap ise “bundan bize ne?” diyenler var. “Elin Arabı” diye küçümsemiyor Bardem.
Belki bu sözlerinden dolayı kariyeri düşecek. Belki Hollywood ona yeni filmler yaptırmayacak. Belki sadece İspanya’da film çekmek zorunda kalacak. Bunu göze alabilmek, kariyer hesabı yapmamak bile büyük isim olmaya yeterli. Bardem bunu başardı…
Darısı içerideki susanların başına… Merak ettiğim için soruyorum. Avrupa’da çok beğenilen -benim de beğendiğim- Nuri Bilge Ceylan acaba İsrail’in katliamları hakkında ne düşünüyor? Bugüne kadar bu konuda hiç konuştuğunu görmedim. Filmlerini beğendiğim Ceylan, İsrail’i eleştirme konusunda en az Javier Bardem kadar cesurdur diye düşünüyorum…”