Konserlere a-acayip paralar! Halk resmen çıldırdı
Milat gazetesi yazarı Serdar Arseven, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin konserler için ayırdığı yüksek bütçeleri eleştirdi. Arseven, bu harcamaların vatandaşların ödedikleri faturalara yansıdığını ifade etti. Belediyelerin kamu kaynaklarını daha etkin kullanması gerektiğini söyleyen Arseven, konser harcamalarının denetlenmesi gerektiğini belirtti. Arseven, bu bütçelerin israf edilmesinin kamu vicdanını rahatsız ettiğini kaydetti. İşte Serdar Arseven’in dikkat çeken yazısı: “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın “sanatçı” etiketli birilerine verdirilen konserler için uygun gördüğü “a-acayip paralar” züğürdün çenesini yoruyor.
Biz de öyle, elimizdeki su faturasına bakıyoruz…
Mansur Yavaş’’ın “Ben Ankara’ya Başkan olursam, beleşe tüketeceksiniz!” dediği musluk suyu için ödemek zorunda olduğum fatura, 697 lira iki kuruş.
İki kişiyiz evde, Hanımefendim ve bendeniz.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın arzu ettiği “en az” beş kişilik bir Aile halinde yaşasak, 1250 lirayı bulacağız en azından.
En düşük emekli aylığının onda biri, musluk suyuna!..
Konserlerin paralarını bizler ödüyoruz.
Sadece konserlerin mi?
Kamuda tasarruf kamuda tasarruf dedikleri üç beş slogan, var biraz da sen oyalan!
Bu konser işleri, gündemde kolay yer bulabilecek işlerden.
Ünlü münlü tipler var.
Genellikle “bağyan” sanatçı denilenler.
Eeee, işin “görsellik” tarafı da var!
Erkek olacaksa da, oynak ve gösterişli olacak.
Herkesin görüntüsü kendisine, bizi faturalar ilgilendiriyor.
Konserler için giden paralar, gerçekten de deli paralar.
“Aslında o kadar değil, bu kadar!” dedikleri paralar da çok büyük paralar…
“Efendim o paraların tamamı ‘sanatçı’ların cebine gitmiyo ki?”
Evet, gitmiyo!
“Sanatçı” denilenlerden bazıları açıklamıştı zaten, “Bizim cebe giren çok daha az, çoğu oraya buraya giriyor!” yollu bir şeyler.
Oraya buraya…
Nereye, nereye?
Organizatörlere, bu işler için çalışanlara, ota, moka!..
Gidiyor işte!…
Hangi kalem için ne kadar gidiyor, kimlerin ceplerine ne kadar giriyor, esasında orası mı mühim?
Mühim olan, bizim kaleye ne kadar giriyor, mühim olan orası değil mi?
İstanbul’da da Hadise vardı aslında, unutmadan…
Her yerde bir şeyler vardı, Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle, birileri Bayramları daha büyük coşkuyla kutluyor, netekim!
Ah bu CHP’li belediyeler!..
Yok, böyle dersek çok eksik, yanlış olur.
Konuyu politize etmiş oluruz…
Mesele, vatandaşa hizmet için ayrılan paraların, gerçekten de vatandaşa hizmet için sarf edilmesiyse, dert bu ise…
Yürekler bunun için çarpıyor ise…
İşin içinde politik hesaplar yok ise…
Parti ayrımı yapmaksızın üzerine gitmek gerekmez mi?
Bunun CHP’si, AK Partisi, MHP’si, Yeniden Doğuş Partisi, Tabela Partisi yok!..
Maalesef, İktidar Partisi’nin nice belediyesi de, nice konsere, monsere imza attı.
Biz uyardık, kötü kişi olduk.
Biz uyardık, “Bu ikazların CHP’ye yarıyor!” filan dendi.
Yarıyorsa, yapma arkadaş!
Yapma arkadaş!
Öyle tiplere konserler verdirildi ki, içlerinde Koca Camia’ya parmak gösteren bile var!
Yok mu yani?
Yok mu?
Var!
Niye var?
Oy getirsin, diye mi var?
Getirdi mi peki?
Kazandınız mı oralarda seçimi?
Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi?
X
Bir İl Belediye Başkanı ile telefonda tartıştım.
Konser, konser, konser…
“Ne oluyor Allah aşkına!” dedim.
“Biz kitle partisiyiz!” diye karşılık verdi.
Kitle partilerinin belediyelerinin aslî işlerinden biri konser düzenlemek!..
Of ki, of!..
Ben “sokaktaki vatandaş” olarak diyorum ki:
Her belediye vatandaşın kuruşunu harcarken dikkat etsin.
Bu mümkün mü?
Yok, mümkün değil!
Sistem bu değil!
Bir partinin belediyesi varsa, o belediye öncelikle o partinin önde gelenlerinin taleplerini yerine getirmek zorunda oluyor.
En azından istihdam taleplerini.
Belediye başkanı, yukarılardan gelenlere sürekli olarak “hayır” derse, “uyumsuz adam” ilan edilir.
Bu böyle, bir de işin “demokrasi-memokrasi” tarafı var!
Seçilmene ve orada durmana borçlu olduğun kişilerle de çok iyi geçinmen lâzım!
Demokrasilerde çare tükenmediğinden, iyi geçinmenin bilinen çarelerine başvuracaksın!
Konser işlerine dönelim…
Ben, saf ve temiz Anadolu İnsanı olarak, parti ayrımı yapılmaksızın bütün belediyelerin, gelmiş geçmiş hesaplarının iyice incelenmesini…
Yani iyice incelenmesini…
Detaylı olarak incelenmesini istiyorum.
Paralar nerelere gitmiş, nasıl gitmiş ve en önemlisi de, bize “hangi faturalar geçmiş” hepsini hepsini “Resmi” internet sitelerinde görmek istiyorum.
Kimi belediyeler, “Efendim, paraların büyük bölümü sponsorlar verdi!” diyor.
O sponsorlar, konser paralarını “sevap olsun” diye, “amel defterlerinin” artı tarafına bir şeyler yazılsın diye veriyorlarsa, ne güzel!
İyi o zaman, onları da açıklayın…
Sponsorları ve verdikleri paraları da!..
İsim isim, rakam rakam…
Bu SGK’ya borçlar meselesi de öyle…
Bu memlekette ne kadar belediye varsa; irili ufaklı ne kadar belediye varsa, SGK’ya borçluluk durumları “Resmi” adreslerden ilân edilsin!..
Parti ayrımı yapılmaksızın ilân edilsin.
Var mı itirazı olan?
X
Bu iş topyekun olur, olacaksa…
O partinin belediyesi, bu partinin belediyesi değil esas mesele…
Alayının üzerine gidilsin!
Tüyü bitmemiş yetim hakkını müdafaa iradesi ve bilinciyle…
Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, malûm!
X
Ya, aslında bir fikrim var da, söylesem mi?
Bu belediyeler işinin düzelebileceğine inancım son derece az!..
“Memlekette 50 bin muhtar var, bunların çoğu işlevsiz, öyleyse ne lüzumu var?” deniyor ya…
Belediyelerin, belediyeciliğin bu haliyle ne kadar yarar sağladığı, ne kadar zarar verdiği, ortamı ne kadar düzelttiği, ne kadar bozduğu üzerine çalışılsa da…
Bu belediyeler, mümkünse valilikler bünyesinde toplansa!
Belediyelere gidip geldikçe, böyle bir talep oluşuyor benim naçiz bünyemde!
Ya bir de…
Haksızlık etmiş olmayalım…
Bazı belediyeler vardır, düzgün çalışan…
Mutlaka vardır.
Onlar için istisnalar müstesna şerhini düşelim.
Allah onlardan razı olsun.
Vatandaşın her kuruşuna sahip çıkan, zerre “israf” etmeyen belediye başkanları, lütfen beni arasın!..
Onlarla dertleşeyim!”