The Ringo Jetsle beraber daha başka bir boyuta geçtik
KAYNAKBetül Memiş / Cnnturk.com“Müzik, geleceği haber verir; çünkü toplumdaki değişimlerin öncüsü olarak işlev görür… Toplumsal düzeni hem yansıtır hem de yeniden üretir.” der Fransız ekonomist, yazar Jacques Attali. Müziğin sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda ekonomik ve politik bir araç olduğunu savunan üstadın tanımın ışığında öncelikli ricam, gündemin (yoğun ve yorucu) fanilik mesaisinden fonunuzu -biraz olsun- temizleyip, ortaya karışık ahvalde bir The Ringo Jets plağına kulak kesilmeniz! Senenin son çeyreğinde Ferment Records etiketiyle çıkacak iki yeni EP içerisinden beğeniyle karşılanan “Yolun Sonunda”, “Bile Bile” ve “Bliss” adlı şarkılarla şimdiden büyük beklenti yaratan The Ringo Jets, bu çıkışlardan sonraki ilk konserini İstanbul’da, Zorlu PSM %100 Studio’da veriyor. Buluşma için tarih 14 Aralık, saat 21.00… Grup yeni EP’lerinde 80’li yılların şahsına münhasır Türkçe Pop tarzında, enerjik ve melodik şarkılarla yola çıkıp, ilk günlerindeki ham ve sert garaj rock sound’una varan birbirinden nitelikli kayıtlar sunuyor. Benzer şekilde, farklı tarzlarda Türkçe ve İngilizce şarkılardan oluşan çok yönlü repertuvarıyla dikkat çeken ve müzik çevrelerince 2022’nin “en iyi albümleri” arasında değerlendirilen “Radio Ringo” sonrası dilden dile dolaşan sahne performanslarının yepyeni EP şarkılarıyla zenginleşmiş haline eşlik etmek veyahut bu halin tadını çıkarmak için, konser tarihini ajandalarınıza not aldıysanız miss! Şimdi gelelim, Deniz Ağan, Lale Kardeş ve Tarkan Mertoğlu’ndan oluşan 2011 menşeili The Ringo Jets ile düştüğümüz kelama / röportaja… (Fotoğraflar: Eda Arda)
“İlk kayıtlarımıza çok yakın bir kayıt oldu”
İzninizle sondan başlamak isterim. “Hepimiz hayatlarımızı nasıl keşfedeceğimizi, tamamlayacağımızı ve hayal edeceğimizi öğrenmek zorundayız. Bu gibi beceriler bize öğretilmeli, nasıl yapacağımızı anlatan rehberler olmalı. Eğer bunları öğrenemezsek başka insanlar hayatımızı bizim yerimize şekillendirecektir.” (Sizin de sevdiğinizi öğrendiğim) ABD’li yazar Ursula K. Le Guin böyle diyor ve ekliyor: “Keşfedilecekler çok uzun süre önce sınırlarına ulaştı. Artık daha fazla gelişme umudu görmüyorum.” Guin’in bu tanımlarından yola çıkarak bugün yaşadığımız dünya gidişatına bakınca, sizin “2024 Z Raporu”nuzdan ne çıkar? Ve müziğe dair 2025 yılı (kısa ve uzun vadede) öngörünüz ne olur?
Tarkan Mertoğlu: Bizim her zaman yanımızda tutup ilham aldığımız başucu albümlerimiz, kitaplarımız, filmlerimiz var. Örnek almanın yanında bizim ayakta ve enerjik olmamızı sağlayan birçok insan var. Le Guin’e hak veriyoruz, bence önemli olan, çoktan keşfedilmiş her sınırı kendimizin filtresinden geçirip bize özgü bir tatla çalıyor olmak. Bunu da kimsenin beğenmesi için değil, kendi zevkimiz için yapmak. Yıl yıl döküm yapamam ama güzel işler yapan insanlar her zaman var olacaklar, klasikleşmiş kalıpları stili ve duruşu olan gençler yeniden ve yeniden keşfedecekler ve bu çember kendini tekrarlayacak. Lale Kardeş: Le Guin kendini boşa sevdirmiyor demek. Kendi zevkine ve vizyonuna sahip olmayan bir neslin nasıl da ebleh kalacağını en zarif haliyle anlatmış.
Gelelim, 10 yıl önce yayımlanan ilk albümünüze selam durduğunuz, adıyla da müstesna, yepyeni EP’nize… Yaratım (fikir-üretim) aşamasından bahseder misiniz, öncelikleriniz nelerdi?
Deniz Ağan: 10 yıldır istisnasız, sürekli yeni şarkılar kaydedip yayınladık. Birçok farklı tarz denedik ve son albümümüz “Radio Ringo” da aslında bunların özeti, toplamı ve hatta biraz da aşımı gibiydi. Sanırım bu kadar denemeden sonra biraz daha yalınlaşmak, sadeleşmek istedik. Belki de evet, en başa dönmek istedik, çünkü o zaman en yalın halimizleydik. Aklımızda daha hiç beste fikri bile olmadan, sıfır kafayla bir stüdyoda buluşmuş, bir bas gitarist bile beklemeden çalmaya başlamış ve ilk EP’de ne çıktıysa onu kaydetmiştik. O çiğ ve özgür hali sanırız özledik. 10 yıl sonra, o halimizi yansıtan, biraz da sahne ve stüdyodaki sesimize en yakın kaydı alabileceğimiz müziği yapalım diye yola çıktık. “No5”te Ozan Çanak da bu yöne gitmemizi sağlayacak teknik yardımı sağladı. Her şeyi olabildiğince basit, yalın, güçlü ve kirli tuttu. İlk kayıtlarımıza çok yakın bir kayıt oldu. Tek farkı bu sefer Alex’in de bizimle beraber odada bas çalmasıydı, ki bu da çok yabancısı olduğumuz bir durum değil, çünkü The Ringo Jets’ten önce Kraker grubunda zaten bu dörtlü olarak beraber çalıyorduk ve Kraker de aslında bir Garage grubuydu. The Ringo Jets’le beraber daha kirli daha başka bir boyuta geçtik ama bir yandan da Alex’in orada bizimle olması çok tanıdıktı. Çok özgürce kaydettiğimiz güzel bir kayıt oldu.
“Hâlâ şaşırıyor ve heyecanlanıyor olmam”
2011’den bugüne / 2024’e baktığınızda, müzikal ve melodik anlamda kendi müziğinizi ve müzik felsefenizi nerede görüyorsunuz? (İç ses: Sizi tanıyanlar için değil aslında bu soru, sizinle daha yeni veyahut ilk defa tanış olacaklara önden bi’peşrev vermek açısından!)
Lale Kardeş: Don’t believe the hype. The Ringo Jets’in düsturu sanırım budur.
Tarkan Mertoğlu: Hiçbir dönem trend’ine kapılmadan, kendi istediği müziği, istediği gibi yapan bir gruptur diyebiliriz.
(Pearl Jam’in solisti) Eddie Vedder’in sevdiğim bir sözü var: “Rock müzik, insanların günlük ifade etme şeklidir. Öfke, aşk, mutluluk ya da hüzün… Hepsi orada.” Ve yamacına da (Black Sabbath’ın vokalisti) Ozzy Osbourne’un şu sözünü iliştirmeyi severim: “Rock’n roll’u öldüremezsiniz; o burada kalıcıdır.” (Es notu: Ben, rock’n roll yerine ‘müzik’ demeyi tercih ederim.) Üstatların tarifinin ışığında müziğin, sizin hayatınızdaki tarifi nedir? Ve müzikal hayatınızda sizi en çok etkileyen veya şaşırtan neler oldu? Notalarla insanlara ulaşıyor olmak inanılmaz hikâyeler, kelamlar yaşatıyor olsa gerek! Mesela, müziğe ilk başladığınız zamandan bugüne baktığınızda yaşadığınız hissiyat ve durumlar arasında neler değişti / dönüştü?
Tarkan Mertoğlu: Kendi adıma konuşacak olursam hiçbir şey değişmedi. Başta hangi problemleri yaşıyorsak şimdi de aynılarını yaşıyoruz. Müzik burada bizim için terapi oluyor elbette. Müzikle alakalı en etkileyici durum kendisini hâlâ öğrenebiliyor olabilmek galiba. Bir de bazı albümlerin ve şarkıların zamanla bir alakası olmaması, hep taze duyulması çok şaşırtıcı ve etkileyici.
Lale Kardeş: Sanırım hâlâ şaşırdığım ve heyecanlandığım durum, hâlâ şaşırıyor ve heyecanlanıyor olmam. On küsur yıl geçse de, çoğu konserde yaşadığım o “altın an” hissiyatı geçer, alışırım diye bekliyorum. Olmuyor.
“Kitlemiz müsterih olsunlar, biz inatçı bir grubuz”
İlk günden bugüne albüm kapakları ve posterlerinizde farklı tarz ve konsept grafikler, çizimler, illüstrasyonlar kullanıyorsunuz. Gruptan Kardeş ve Ağan’ın görsel sanatlar geçmişi olduğunu biliyoruz. Ayrıca çok çalışkan bir grup olduğunuza inanlardan biri olarak; siz bu tür incelikli / detaylı çalışmaları yaparken öncelikli kullandığınız enstrümanlarınız neler oluyor, nelerden faydalanıyor veya besleniyorsunuz?
Deniz Ağan: Evet, grupta Lale’nin ve benim görsel sanatlar geçmişimiz var ama ayrıca Tarkan’ın da popüler müzik tarihi ve kültürü ile alakalı inanılmaz bir estetik hafızası var. Bütün zevkimizi, gördüğümüzü ve bildiğimizi bir araya getiriyoruz. Ben liseden itibaren üniversiteyle beraber görsel sanatlar okudum, dolayısıyla çok geç başladım müziğe. Belki de bu kadar keskin bir dönüş yaptığım için görsel sanatlara fazla yüzümü dönmüyorum, elime kâğıt, kalem pek almıyorum, aldığım zaman hızlı bir karikatür yapıp geçiyorum, vesaire. Dolayısıyla bu tip detayları biraz daha Lale ve Tarkan’a bırakıyorum. Sadece zevk konusunda değil, doğru insanları bulmak ve onlarla çalışmakta da çok iyi oldukların düşünüyorum. Bu sayede bizi anlayan kişilerle beraber üretebiliyoruz, demek ki doğru bir dil de kuruyoruz, Sanırım, iletişim ve kolektif çalışmaya olan inancımız soruda bahsettiğiniz enstrümanımız oluyor.
İlk çıkışınızda müziksever kitlenin kucaklamasını hatırlıyorum ve sonrası her yaptığınız şarkıyı heyecanla bekleyen bir güruha dönüştü… (İç ses: Murat Beşer ile çok doyurucu bir röportajdı, keyifle izledim..) Bunca yılın sonunda bir grup olarak zorlandığınız veya kolayladığınız, aslında çok da işinize yarayan neler olduğunu keşfettiniz veyahut yaşadınız?
Lale Kardeş: Kolay olan bu kadar yıl içinde kendi içimizde bir dil geliştirdiğimiz için, iletişimdir herhalde. Zor olan ise burada müzik yapmak… Fakat müziksever kitlemiz müsterih olsunlar, biz inatçı bir grubuz.
The Ringo Jets’in grup olarak müzik hayatındaki kırılma noktası / evresi neresidir?
Deniz Ağan: The Ringo Jets’in müzik hayatında kırılma noktası, bizim üçümüzün bir araya gelmesidir. Bence. Orada kırılacak olan kırılmıştır zaten; The Ringo Jets adını alıp üçümüzün beraber müzik yapmaya başlaması. Ondan sonraki herhangi bir gelişmeyi inanın önemli bulmuyorum.
Bugüne kadar yarattığınız kayıt, albüm veya şarkılardan sizin için her zaman yeri ayrı olan hangisi?
Tarkan Mertoğlu: Şarkıların hepsinin yeri ayrı ama “Radio Ringo”nun özellikle de benim için, pandemideki yakın aile kayıplarımın üzerine, grubun desteği ve Ozan Çanak’ın da yardımıyla ilk defa The Ringo Jets’in prodüktörlüğünü yaptığım albüm olduğu için bendeki yeri farklı.
“En eklektik set bu konserin seti olacak”
Bugünlerde ilginize mazhar olan veya dikkat kesildiğiniz şarkı, albüm / plak, film, kitap veya buna benzer sanatsal rotada neler var, bizler de nasiplenelim isterim?
Lale Kardeş: Çevremde herhangi random (rastgele) bir uyarana dikkat kesilebilirim. Mesela, yan apartmanımızda Kongo Kilisesi vardı, her Pazar vaaz sonlarına doğru gospel çalınıp söyleniyordu, aralarına girip ampul beyazlığında onlarla takılabiliyordum, maalesef ki taşındılar. Bazen de kenarda köşede kalmış, kapağı Motown Records’a atamamış siyahi grupları dinliyorum. Bazıları Spotify’da bile olmuyor. Yeniyi takip etme özürlüsüyüm, olanları da genelde paylaşmaya eriniyorum, biliyorum iyi bir huy değil.
Tarkan Mertoğlu: Ben skateboard kültüründen besleniyorum genelde. Tamamıyla farklı yerlerden, mesela Bruce Lee filmlerinden Pippi Longstocking’e kadar genişleyebilir bu yelpaze.
14 Aralık’ta, Zorlu PSM konseri öncesi ki bazılarının, grupla belki ilk canlı konseri olacak; kısaca, o geceden biraz tüyo alabilir miyiz? Gelenleri nasıl bir konser bekliyor veya bir mesajınız var mı?
Tarkan Mertoğlu: Şimdiye kadar çaldığımız en eklektik set bu konserin seti olacak herhalde, biz de heyecanla bekliyoruz.
Lale Kardeş: Mesajımızı konserde telepatik olarak vereceğiz, konsere gelenler çıkışta havada durabilecek.
Son sorum, “Her seferinde hikâye uyduruyorum diyorsunuz” biliyorum ama hikâyelerinizi seviyorum diyelim! Bir kez de bu röportaja özel bir hikâye rica ediyoruz: The Ringo Jets adı nasıl ortaya çıktı ve neden?
Lale Kardeş: Kandırılmayı seviyorum diyorsun; peki, Flat Duo Jets’i grupça çok severiz, Ringo da Japonca elma demek, Japonya’ya açılmayı düşündüğümüz için böyle bir isimle çıkmaya karar vermiştik zamanında.