Çin ekonomisini 2025’te neler bekliyor?
Çin ekonomisi, son kırk yılda kaydettiği olağanüstü büyüme ile küresel ekonomik düzenin önemli bir aktörü hâline geldi. Ancak 2024 yılında gözlenen büyüme hızındaki yavaşlama, ülkenin orta ve uzun vadeli ekonomik performansı hakkında ciddi soru işaretleri yarattı. Özellikle 2025 yılı, bu yavaşlamanın etkilerinin daha net görülebileceği ve hükûmetin uygulayacağı politikaların etkinliğinin sınanacağı kritik bir dönem olarak öne çıkıyor.
2024’teki yavaşlamaya çok katmanlı bakış
2024’te Çin’in GSYH büyümesindeki belirgin düşüş, karmaşık bir faktörler kümesinin etkileşimiyle ortaya çıktı. Pandemi döneminde uygulanan sıkı “Sıfır COVID” politikası, Çin ekonomisi üzerinde derin ve kalıcı izler bıraktı. Karantinalar, seyahat kısıtlamaları ve iş yeri kapanmaları hem arz zincirlerini aksattı hem de tüketici güvenini ciddi şekilde zedeledi. Salgın sonrası dönemde beklenen “intikam tüketimi” gerçekleşmedi ve Çinli tüketiciler, belirsizlik ortamında daha temkinli harcama alışkanlıkları geliştirdiler. Konut piyasasında yaşanan sorunlar da tüketim üzerinde ek bir baskı yarattı.
Emlak sektörü, Çin ekonomisinin önemli bir lokomotifi konumundaydı. Ancak son yıllarda artan borç yükü, aşırı inşaat ve talep yetersizliği gibi sorunlar, sektörde ciddi bir krize yol açtı. Konut fiyatlarındaki düşüşler, inşaat faaliyetlerindeki yavaşlama ve emlak geliştiricilerinin iflas riskleri, sadece emlak sektörünü değil, ilgili birçok sektörü de (çimento, demir-çelik, mobilya vb.) olumsuz etkiledi ve genel ekonomik aktiviteyi yavaşlattı.
Çin’deki yerel yönetimler, altyapı projelerini finanse etmek için büyük miktarda borçlandılar. Arazi satışlarından elde edilen gelirlerin azalması ve ekonomik yavaşlama, bu borçların geri ödenmesini ise zorlaştırdı. Yerel yönetimlerin mali kısıtlamaları, kamu harcamalarında kesintilere ve yatırımların azalmasına neden olarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkiledi.
Küresel ekonomideki genel yavaşlama, artan enflasyon, enerji krizi ve jeopolitik gerilimler, Çin’in ihracatını olumsuz etkiledi. Özellikle ABD ve Avrupa gibi önemli pazarlardaki talep düşüşü, Çin imalat sektörünü ve ihracat performansını negatif bir etkide bulundu. Rusya-Ukrayna Savaşı ve Tayvan ile ilgili gerilimler gibi jeopolitik riskler de küresel ekonomik belirsizliği artırdı ve yatırımcı güvenini olumsuz etkiledi.
Batılı ülkelerin son yıllarda Çin’e olan teknoloji bağımlılığını azaltma ve tedarik zincirlerini çeşitlendirme çabaları, Çin ekonomisi üzerinde artan bir baskı oluşturdu. ABD’nin başlattığı teknoloji ambargoları ve diğer ülkelerin benzer politikaları, Çin’in teknoloji sektörünün büyümesini ve küresel rekabet gücünü zorladı.
2025 perspektifinde temel zorluklar ve fırsatlar
2025 yılı, Çin ekonomisi için hem önemli zorluklar hem de bazı fırsatlar barındırıyor. Emlak sektöründeki krizin derinleşmesini engellemek ve piyasada istikrarı sağlamak, 2025’in en kritik önceliklerinden biri olacak. Hükûmetin bu konuda alacağı tedbirlerin etkinliği, genel ekonomik performansı doğrudan etkileyecek. Yerel yönetimlerin borç yükünü sürdürülebilir bir seviyeye indirmek ve mali disiplini sağlamak, hükûmetin önemli bir odak noktası olacak. Bu sorunun çözümü, kamu harcamalarının etkinliği ve altyapı yatırımlarının devamlılığı açısından kritik önem taşıyor.
Çin’in büyük ve gelişen iç pazarı, ekonomik büyümenin önemli bir itici gücü olabilir. Hükûmetin tüketici güvenini artırmaya ve harcamaları teşvik etmeye yönelik politikaları, 2025’te ekonomik toparlanmaya katkıda bulunabilir. Çin, teknolojik inovasyon ve yüksek katma değerli üretime odaklanarak küresel rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip. Hükûmetin bu alandaki yatırımları ve destekleyici politikaları, uzun vadeli büyüme için önemli bir itici güç olabilir.
Çin’in çevresel sorunlarla mücadele ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik artan çabaları, yeni ekonomik fırsatlar yaratabilir. Yeşil teknolojilere yapılan yatırımlar ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, hem çevresel sorunların çözümüne katkıda bulunabilir hem de yeni büyüme alanları yaratabilir.
2025 için olası senaryolar ve küresel etkiler
2025 yılı için farklı ekonomik senaryolar öngörülebilir:
Temel senaryo = Orta seviyede istikrar: Hükûmetin uygulayacağı politikalarla emlak sektöründe kısmi bir istikrar sağlanabilir ve yerel yönetim borçları kontrol altında tutulabilir. İç talep de yavaş yavaş toparlanabilir. Bu senaryoda, Çin ekonomisinin %4-5 civarında bir büyüme kaydetmesi beklenir. Bu durum, küresel ekonomi için de ılımlı bir büyüme anlamına gelir.
İyimser senaryo = Güçlü toparlanma: Hükûmetin cesur ve etkili reformlar uygulaması, emlak sektöründeki krizi etkin bir şekilde yönetmesi ve iç talebi güçlü bir şekilde canlandırması durumunda, Çin ekonomisi %5’in üzerinde bir büyüme kaydedebilir. Bu senaryo, küresel ekonomi için de olumlu bir etki yaratır ve küresel ticareti canlandırabilir.
Kötümser senaryo = Ekonomik zorlukların derinleşmesi: Emlak sektöründeki krizin daha da derinleşmesi, yerel yönetim borçlarının kontrolden çıkması, küresel ekonomik koşulların daha da kötüleşmesi ve jeopolitik gerilimlerin artması durumunda; Çin ekonomisi daha düşük bir büyüme oranı kaydedebilir, hatta kısa süreli bir daralma yaşayabilir. Bu senaryo, küresel ekonomi için de önemli riskler oluşturur ve küresel bir resesyona yol açabilir.
Sonuç itibariyle 2025 yılı, Çin ekonomisi için kritik bir yıl olacak. Hükûmetin uygulayacağı politikaların etkinliği, küresel ekonomik koşullar ve jeopolitik gelişmeler, Çin’in ekonomik performansını doğrudan etkileyecek. Çin ekonomisinin gidişatı, hiç şüphesiz sadece Çin için değil, tüm küresel ekonomi için önemli sonuçlar doğuracak. Bu nedenle Çin ekonomisindeki gelişmelerin yakından takip edilmesi ve olası risklere karşı hazırlıklı olunması büyük önem taşıyor.