Azamüşşer’i ehvenüşşer’le bertaraf siyaseti! – Yeni Akit
İşte Uysal’ın kaleme aldığı o yazı; Hayat size çoğu zaman en iyiyi, en doğruyu, ideali, mükemmeli seçme ve yapma imkanı vermez! Yaratılanlar aleminde, iyi-kötü, hayır-şer, güzel-çirkin, sevap-günah iç içedir. Birçok zaman daha az kötüyü, daha az şerri, daha az günahı, seçmek zorunda kalabilirsiniz! İlahi bir kaynağa dayanan İslam hukuku, bu gibi zorlu durumlar için altın bir kural getirmiştir. Ehvenüşşer; İslam hukukuna ait teknik bir terim olduğu halde, kullanımı halk arasında dahi oldukça yaygın bir kelime ve kavramdır. Osmanlı’nın son dönemlerinde, ilk İslam hukuku kodifikasyonu olarak yürürlüğe giren “Mecelle-i Ahkam-ı Adliye” kitabının 29. maddesi ile: “Ehvenüşşer ihtiyar olunur.” Yani, “iki şerden en hafifi seçilir.” Keza, bu kuralın benzeri olarak 26. madde; “Zarar-ı eşed, zarar-ı ehaf ile izale olunur.” 28. madde; “İki fesad tearuz ettikte, ehaffı irtikap olunur.” şeklindedir. Siyaset alemi, tam da iyi ile kötünün, hayır ile şerrin, iç içe olduğu bir zemindir. Bu sebeple çoğu zaman, belki de her zaman, daha kötü ve şer olanı uzak tutma mecburiyeti doğar. Halbuki insanlar, mevcudun daha kötüsünü genellikle hesaba katmazlar. Bundan daha kötüsü olmaz zehabına kapılabilirler! Fakat tarih, gelenin gideni arattığı nice vakayla doludur. Bediüzzaman, Demokrat Partinin bazı hataları ve günahları sebebiyle neden terkedilmemesi ve üstüne üstlük muhafaza edilmesi gerektiğini şöyle açıklar; ” Nur ahiret kardeşlerim, “ehvenüşşer” deyip, bazı biçare yanlışçıların hatalarına hücum etmesinler. Daima müspet hareket etsinler. Menfi hareket vazifemiz değil… Çünkü dahilde hareket menfice olmaz. Madem siyasetçilerin bir kısmı Risale-i Nur’a zarar vermiyor, az müsadekardır; “Ehvenüşşer” olarak bakınız. Daha “azamüşşerden” kurtulmak için onlara zararınız dokunmasın, onlara faideniz dokunsun” Talebeleri üstada “niçin Demokrat Partiyi muhafazaya çalıştığını” sorar. Cevabı şöyledir; “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet partisi iktidara gelecek. Halbuki Halk Partisi İttihatçıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem Cumhuriyetin 1. reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasi desiselerin icbarı ile 15 senede yaptığı icraatının kısmı azamı tamamıyla eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk Milleti ihtiyarıyla o Partiyi (CHP’yi) katiyen iktidara getirmeyecek. Çünkü Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hakim olacaktır… Hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Partiyi Kur’an ve vatan ve İslamiyet namına muhafazaya çalışıyorum” der. Milliyetçilere gelince: Eğer bu partide sırf İslamiyet esas olsa Demokrat Partiye yardım ettiği gibi muhalif ve muarız olarak iktidara gelmeye çalışmaz.” Günümüzde Milliyetçi Hareket Partisinin, Demokrat Parti sosyolojisine dayanan mevcut iktidarı desteklemesi, kendi iktidarı için hırs göstermemesi, Bediüzzaman’ın çok arzu ettiği bir durumdu. Gerçek milliyetçilik bunu gerektirir fikrindeydi ve bu, yıllar sonra da olsa tahakkuk etmektedir! Nursi’nin bu tahlillerini iktibas eden has talebeleri, Nursi adına Menderes’e yazdıkları mektubu şöyle bitirirler; “Sizin gibi “Dinin icablarını yerine getireceğiz; din bu memleket için hiçbir tehlike teşkil etmez diyen bir Başvekilden vatan, millet, İslamiyet adına, partimize maddi manevi büyük yardımları dokunan bu mübarek üstadımızın kitaplarının ve kendisinin tamamen serbest bırakılarak, bir daha rahatsız edilmemesinin teminini saygı ve hürmetlerimizle rica ediyoruz” diye bitirerek “Demokrat azalarından Nur talebeleri ” diye imza atmışlardır. Yine anlaşılmaktadır ki, Nursi ve kitapları, sevdikleri ve destek verdikleri Menderes döneminde dahi haksız ve hukuksuz takibatlara uğramaya devam etmekteydi! Buna rağmen destekten hiç vazgeçmediler. Zira CHP gelirse herşeyin daha da kötü olacağına emindiler. Bediüzzaman demokratlara yazdığı bir başka mektubunda şöyle diyor; “Biz demokratları iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’an menfaatine kendimizi mecbur biliyoruz. Onlardan hayır beklemek değil, belki dehşetli, baştaki iki cereyana siyasetlerince muarız oldukları için onların az bir kısmı dine verdikleri zararı, vücudun parçalanmasına bedel, yalnız bir parmağı kesmek gibi pek cüzi bir zararla, pek külli bir zarardan kurtulmamıza sebep oluyorlar bildiğimizden o iktidar partisinin lehinde ehli dini yardıma davet ediyoruz. Ve dinde laubali kısmını dahi cidden ikaz edip “aman, çabuk hakikat-i İslamiye’ye yapışınız” ihtar ediyoruz” demektedir. Mezkur mektuba son verirken, demokratları hakaik-i Kur’aniye’ye dayanmak ve bütün alem-i İslam’ı arkasında ihtiyat kuvveti yapmak ve uhuvveti İslamiye ile 400 milyon kardeşi bulmalarını öneriyor. Mektubun son cümlesinde demokratlara, “Bu vatandaki dindarları kendine taraftar etmesini” salık vererek bitiriyor. Nursi, böylelikle DP ve Menderesten bekledikleri dindarlığı, din ve vicdan hürriyetinin önünü açmayı ve bu vatan dindarlarını da kendine taraftar edinmeyi tavsiye ediyor! Said Nursi, aktüel siyasete onca mesafesine rağmen, Menderes ve DP’yi oldukça övüyor, sahip çıkıyor, iltifat ediyor ama asla idealize etmediği gibi ehvenüşşer’den öte de bir paye vermiyor. DP’yi hataları ve günahları sebebiyle terketmiyor, azamüşşer CHP’yi iktidardan etmesi sebebiyle büyük değer ve önem atfediyor. Çok ilginçtir, bütün davasını, iman, Kur’an, Sünnet ve takva üzerine bina eden bir İslam alimi; mesela inkılab kanunlarını kaldır, Hilafeti ilan et, Kur’an harflerine dön vs. demiyor. Elbette bunların tahakkukunu arzu ediyor olmalıdır. Ama bunların şimdilik mümkün olmayacağını kabullenip anlayış gösteriyor, maksimalist davranmıyor. DP’den somut, tadadi ve CHP’nin yasaklamış olduğu üç şeyin serbestsini istiyor: Ezanın aslını, Risale-i Nur’un neşrini, Ayasofyanın ihyasını! Menderes sadece birisini iktidarının ilk ayında gerçekleştiriyor, diğerlerine teşebbüs dahi etmiyor. Ama yine de onlara gücenmiyor, desteğini sürdürüyor. Zira ehvenüşşer DP ile azamüşşer CHP’yi bertaraf siyasetini zorunlu görüyor. Asla maksimalist ütopyalar peşinde milleti, devleti, hükümeti, zor durumlara sokmuyor. Hesabını, kitabını, reel politiği dikkate alarak yapıyor!