Trump farkı – BERCAN TUTAR

0

Batı ve İsrail medyası Netanyahu’ya diz çöktüren Donald Trump’ın ayırıcı özelliğini “Joe Biden ve seferber ettiği diplomatik orduların bir yılda başaramadığını tek bir toplantı ile başardı” diye tanımlıyor. Kuşku yok ki Hamas ile İsrail arasında 16 Ocak’ta varılan ateşkes anlaşması Gazze başta olmak üzere dünyayı sevince boğdu. Siyonist yönetimi ise karıştı. Soykırımcı ve ırkçı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir anlaşmayı ‘utanç verici ve Hamas’a teslimiyet’ diye yorumladı.

Anlaşmanın ayrıntıları İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun daha önce reddettiklerini kabul etmek zorunda kaldığını gösteriyor. Zira bir koloni olarak İsrail’in Amerika’nın iste(di)ğini reddetme iradesi yok. Çünkü güç, uluslararası politikanın ölümcül arenasında geçerli olan tek para birimidir. Pratikte her şey kategorik olarak dönüşür ya da tasfiye olur. Fakat bir ülküye dayalı ve halkı ile bütünleşmiş Hamas gibi bir direniş gücünü yenilgiye uğratmak imkânsızdır.

Nitekim bu gerçeği gören Yahudi kökenli ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, salı günü düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’ndeki jübile konuşmasında şu itirafı yapmak zorunda kaldı: “İsrail dünyadan tecrit edilmiş halde. Üstelik Hamas’ın 7 Ekim’den sonra kaybettiği kadar yeni savaşçı kazandığını düşünüyoruz. Askeri olarak yenilgiye uğratılamazlar…”

***
Ağır bedellere rağmen direniş kazandı. Gazze halkının rehin alınamayan iradesi kazandı. İsrail ile destekçisi Batılı ve Doğulu Siyonaziler ise kaybetti. Kaybettiler çünkü tarihin yanlış tarafında yer alıyorlar. İşte bu yüzden İsrailli ırkçı iki bakan “Kendi yenilgimizi imzaladık” diye travma geçiriyor. Oysa bu daha başlangıç. ABD’nin yeni Başkanı Trump, Biden gibi ideolojik körlükle bakmıyor dünyaya. İsrail’in ABD yardımı olmadan savaşamayacağını görüyor. Üstelik Trump, ABD’nin küreselleşen intifadayı görmezden gelip sadece Siyonist masallara prim tanıyacak lüksünün kalmadığını da biliyor.
Bu nedenle siyasetin kodlarını ‘Önce İsrail’ yerine ‘Önce Amerika’ diye güncelleyen Trump,”Tarihin sonu, liberal demokrasi, serbest piyasa kapitalizmi, sivil özgürlükler, insan hakları veya postmodern gerçeklik” şeklindeki ideolojik anlayışların silah zoruyla dünyaya ihracına dayalı Don Kişotvari haçlı seferlerinden ABD’nin büyük zarar gördüğüne inanıyor.
Bu bağlamda ABD’nin ulusal çıkarı adına destek verdiği Büyük İsrail (Siyonistan) projesi için Ortadoğu’da giriştiği ulus inşası, rejim değişikliği, terörle savaş, darbe ve işgallerle hedef ülkelerde her tür iç savaş ve kaos ile mezhebi, siyasi ve etnik katliamları tetiklemesi ters tepti. Bu kirli stratejiler ’emperyal genişleme’ yerine ’emperyal daralma’ya yol açtı. ABD’nin hegemonik çöküşünü daha da hızlandırdı.

***
İşte Trump, ABD’deki hegemonik erozyonun nedeni olarak öncelikle yetersiz Avrupalı müttefikleriyle Amerikan karşıtı bloku güçlendiren İsrail’in Siyonist yayılmacılığını sorumlu görüyor. Dolayısıyla Trump’tan zılgıt yiyen Siyonist rejim yenilgisinin altına imza atmak zorunda kaldı. Çünkü şu anki anlaşma Biden’ın mayıs ayındaki anlaşmasıyla aynı. Peki, ne değişti de kabul ettiler? Sahneye Trump çıktığı için.
Zira Trump’ın Netanyahu’ya yönelik özel ‘havuç-sopa’ politikası etkili oldu. Daha başkan olmasa da Trump, yeni Ortadoğu elçisi ve golf arkadaşı Steve Witkoff’u rehine görüşmeleri ve ateşkes için 11 Ocak’ta İsrail’e gönderdi. Hem de Yahudilerin dinlenme günü olan Şabat’ta. Hiçbir diplomatik deneyimi olmayan emlak milyarderi Witkoff, Biden’ın 15 aydır onlarca görüşmede başaramadığını tek celsede başardı. İsrail’e ve Şabat’ını zehir ettiği Gazze Kasabı’na diz çöktürdü.
Batı medyası haklı olarak İsrail’e ecel terleri döktüren Trump’ın her alanda farka yol açacağının ve kendini her yerde göstereceğinin altını çiziyor. Dolayısıyla Atlantik dünyasındaki güç tekeli yeniden dizayn edilecek. Özellikle de ABD’nin Avrupa, Kanada, Japonya, Güney Kore ve İsrail gibi modern kolonilerinde…

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.