Depodaki yakıt bitti, tüm ışıklar söndü, uçak karanlığın içinde sessizce düşüyordu… Acısı 35 yıldır dinmiyor: ‘Hayatta kaldığıma minnettarım ama…’
Astrid Lopez tekerlekli sandalyesiyle çimlerle kaplı arazinin kıyısına kadar geldi; bastonuna tutunarak ayağa kalktı ve zorlanarak da olsa dik durmayı başardı. Önünde yemyeşil tepelerden, sonbaharda yapraklarını dökmüş ağaçlardan ve küçük bir koydan oluşan eşsiz bir manzara vardı. Lopez, bu manzaraya bakmanın hafızasında bir hareketlenmeye yol açacağını umuyordu. Ancak tek hissettiği şey acıydı.Söz konusu arazi Lopez’in hayatında çok önemli bir yere sahipti zira 35 yıl önce bu arazide ölümü ilan edilmişti. Lopez, 1990 yılında Long Island’da yaşanan uçak kazasından sağ kurtulanlardan biriydi.Lopez, başını çevirip yanında duran adama baktı. Bu adam kazadan birkaç hafta sonra henüz yaşayıp yaşamayacağı bile belli değilken görüşmeye başladığı çocuk terapisti Dr. Victor Fornari’ydi. Kazanın yaşadığı yeri ilk kez birlikte ziyaret ediyorlardı.Lopez, Fornari’nin elini tutup kaşlarını çattı ve “Hiçbir şey” dedi, “Hiçbir şey hatırlamıyorum”.UÇAKTAKİ 158 KİŞİDEN 73’Ü YAŞAMINI YİTİRDİ25 Ocak 1990 günü, Avianca Havayolları’na ait 52 sefer sayılı uçak, Long Island’ın Cove Neck köyü yakınlarında ağaçlarla kaplı bir yamaca çarptı. Uçaktaki 158 kişiden 73’ü hayatını kaybetti. Kurtulanların önemli bir kısmı ise ağır yaralandı.Daha sonra yapılan soruşturmada, kazanın önlenebilir olduğu ve hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmının aslında kurtulabileceği anlaşıldı.Günümüzde bu kazayı hatırlayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Hayatta kalan birkaç kişi ve kazaya müdahale eden itfaiyecilerle acil tıp teknisyenlerinin birkaçı, yer yıl kazanın yıl dönümünde yakınlardaki bir kilisede bir araya geliyor.Ancak bir açıdan bakıldığında da Avianca kazasının izlerini her yerde görmek mümkün. Bu kazadan alınan dersler sayesinde modern havacılık günümüzde uçak yolculuğu yapan herkes için daha güvenli hale geldi. Uçaklardaki mürettebatla hava trafik kontrolörleri arasındaki iletişimin standartları oluştu.Bugün 52 yaşında olan Lopez de kazanın izlerini vücudunda taşıyor. Kaza nedeniyle adeta paramparça olan bedenini iyileştirebilmek için 70’den fazla ameliyat geçiren Lopez sağlığına halen tam anlamıyla kavuşabilmiş değil. Karnından ve dizinden iki operasyona daha ihtiyaç duyan Lopez, sonrasında neler olacağını kendisi de kestiremiyor.KARNE HEDİYESİ OLARAK DISNEY WORLD’E GİDİYORDUAvianca Havayolları’na ait uçak, 25 Ocak günü saat 13.10’da Kolombiya’nın başkenti Bogota’dan hareket etti. Uçağın adresi Kennedy Uluslararası Havalimanı’ydı.O sırada henüz bir ergen olan Lopez, tek başına seyahat ediyor ve Disney World’e gidiyordu. Lopez’in Disney’i çok sevdiğini bilen ailesi, iyi notlarını ödüllendirmek için kızlarına hediye olarak uçak bileti almıştı. Genç kız önce New York’a oradan da Florida’ya gidecekti.Lopez’in aktardığına göre Bogota’dan hareket eden uçak hem yakıt ikmali yapmak hem de yolcu almak için Medellin’de mola verdi. Uçak yeniden havalandığında deposunda New York’a varmasına yetecek kadar yakıt bulunuyordu. Ancak kötü hava koşulları ABD’nin kuzeydoğusundaki pek çok uçuşun ertelenmesine yol açmıştı. Bu nedenle 52 sefer sayılı uçak toplam 77 dakika boyunca iniş izni alamayıp havada dolaşmak zorunda kaldı.Nihayet New York’a iniş izni aldıklarında, depodaki yakıt miktarı tehlikeli düzeye inmişti. Mürettebatın hava trafik kontrolörlerini bu konuda uyarması gerekiyordu ancak bunu yapmadıkları kazadan sonra hayata geçirilen soruşturma sayesinde ortaya çıktı.Onun yerine uçağın yardımcı pilotu muğlak ifadelerle “öncelikli” iniş izni istedi. Ancak zemin kontrolü ekipleri ortada bir acil durum olduğunu anlayamadı. Uçak iniş için normal bir rotaya yönlendirildi.UÇAK ÜÇE BÖLÜNMÜŞTÜRüzgârın gücüne karşı koymak isteyen pilot, piste güvenle inebilmek için uçağı çok alçaktan uçurmak zorundaydı. Bu da depoda kalan son yakıtın da harcanması anlamına geliyordu.Sistemler alarm vermeye başladığı esnada uçak Long Island üzerinde uçuyordu. İletişim transkriptlerine göre saat 21.32’de ikinci pilotun kekeleyerek, “İki motorumuzu kaybettik ve önceliğe ihtiyacımız var lütfen” dediği duyuldu telsizden. Uçağın içindeki ışıklarla birlikte kanatlardaki navigasyon ışıkları da söndü. Uçak karanlığın içinde sessizce düşüyordu.Bir dakika kadar sonra uçağın burnu yaşlı bir meşe ağacına çarptı. Kokpitteki herkes çarpışmanın etkisiyle hayatını kaybetti. Uçak yere o kadar sert çarpmıştı ki koltuklar yerlerinden sökülüp öne fırlamış ve yolcuların ezilmesine neden olmuştu.Olay yerine gelen kurtarma ekipleri bir kaos ortamıyla karşılaştı. Uçak üç parçaya bölünmüştü. Valizler, tekerlekli servis arabaları ve insan bedenleri birbirine karışmıştı. Küçük bir çocuk ağacın dalları arasına takılmıştı. Üşümüştü ama herhangi bir yerinde bir yarası yoktu. Yolcular yalvararak yardım istiyordu.DİŞ TELLERİNDEN TEŞHİS EDİLEBİLDİAstrid Lopez bütün bunların ortasında hiç sesini çıkarmadan yatıyordu. Kurtarma ekipleri öldüğünü varsaymıştı. Zira kafatasının bir kısmı açılmış beyni ortaya çıkmıştı. Beyninin bir parçası yanında yerde yatıyordu. Kurtarma ekipleri kızın bedenini morg olarak ayrılan bölgeye taşıdı, üzerine beyaz bir çarşaf örtüldü. Tam o anda genç kızdan bir inleme sesi yükseldi.Hiç kimse yaşayabileceğine inanmıyordu. Yüzü öylesine parçalanmıştı ki kimliğini tespit etmek imkânsızdı. Ayırt edici tek özelliği dişlerindeki tellerdi. Nitekim Medellin’de yaşayan ve Glen Cove’da bulunan hastaneyi telefonla arayan annesi Miriam Ballesteros, neredeyse ölmüş olan kızın 17 yaşındaki Astrid olduğunu diş telleri sayesinde teşhis edebildi.Lopez, kazadan aylar sonra hâlâ hastanedeydi. The New York Times’a verdiği röportajda avukat olmak istediğini söylüyor ve “Umarım eğitimime burada devam edebilirim” diyordu. Ancak o güne kadar yaşadıkları henüz başlangıçtı.Beyin hasarını tamir etmek için bir dizi ameliyat geçiren Lopez’in parçalanan uzuvlarını düzeltmek için vücuduna birçok metal çubuk takıldı. Annesi bakımını üstlenmek için Kolombiya’dan ABD’ye geldi.Birkaç ay sonra genç kız, uçaktaki yaralı çocukları tedavi etmekte olan çocuk psikiyatristi Dr. Victor Fornari’yle görüşmeye hazırdı. Kaza çocukların hayatlarını değiştirmişti. Onlar da Fornari’nin hayatını değiştireceklerdi.LOPEZ 6 YIL SONRA ÜLKESİNE DÖNEBİLDİDr. Fornari, bu felaketten önce, yeme bozukluğu olan ergenlerle çalışıyordu. Ofisi yakınlardaki bir üniversitedeydi ve İspanyolcası oldukça akıcıydı. Hal böyle olunca kazadan birkaç gün sonra hem fiziksel hem duygusal anlamda yaralı çocuklarla çalışmaya başladı.Çocuklara kâğıt, kalem ve boyalar veren Dr. Fornari, akıllarından geçenlerin resmini yapmalarını istedi. O dönemde travma yaşamış çocuklarda sanat terapisinin etkilerine dair araştırmalar sınırlıydı ama bu yaklaşım faydalı oldu. Dr. Fornari The New York Times’a yaptığı açıklamada, “Bazı şeyler konuşulamaz. Resim, müzik, dans kelimelerle ifade edilmesi zor şeyleri ifade etmenin bir yolu haline gelir” dedi.Dr. Fornari’nin gözetimindeki 21 çocuk arasında en büyükleri ve tedavisi en uzun süreni Astrid Lopez’di. Hastaneler, Dr. Fornari’nin ofisi ve annesinin kiralık dairesi arasında mekik dokuyan Lopez, 6 yılın ardından evine dönebildi.Bu arada uçak kazasından sağ çıkanlara ve ölenlerin ailelerine, Avianca Havayolları ve ABD hükümeti tarafından toplam 200 milyon dolarlık tazminat ödemesi yapıldı.Ablası Liliana Donlon’un dediğine göre, Lopez disiplinli ve içine kapanık bir çocuktu. Ancak kazada aldığı beyin hasarı, yaşadığı hafıza kaybı ve kronik acıları, onu kurallara karşı tepki veren ve direniş gücünden memnun olan birine çevirmişti. Dr. Fornari, böylesi bir kontrolsüzlüğünün beyin hasarı kurbanları bağlamında yaygın ve kalıcı bir özellik olduğunu söyledi.Kolombiya’ya döndükten sonra bir isyan dönemi geçiren Lopez, tazminat ödemesini kontrolsüzce harcamaya, pahalı elbiseler, bir çiftlik hatta motosikletler ve jetski’ler almaya başladı. Lopez, “Uzun zaman aldı ama artık doktorlarımın bana söylediklerini yapmaya çalışıyorum. Bu kadar uzun yaşayacağımı hiç düşünmemiştim” ifadelerini kullandı.KAZAZEDE ÇOCUKLARLA YAPTIĞI ÇALIŞMALAR ÖRNEK OLDUDiğer yanda Dr. Fornari, Avianca kazasındaki tecrübelerini 1999 yılında bir makale olarak yayımladı. Kısa süre içinde, önce yerel yönetimlerin çocuklarla ilgili felaket yönetmeliklerini ardından New York eyaletinin afet planını düzenlemesi istendi Dr. Fornari’den. Ocak 2001’de ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri arayarak Manhattan’da yaşanabilecek büyük bir terör saldırısı için istihbarat aldıklarını, etkilenen çocukların tedavisi için federal bir plan oluşturmak için Dr. Fornari’nin yardımına ihtiyaç duyduklarını belirtti.Kazadan kısa süre sonra Federal Havacılık Dairesi (FAA), uluslararası uçuşlarda görev alacak tüm mürettebatın iyi derecede İngilizce bilmesini şart koştu. Bu sayede İngilizce uluslararası havacılığın ortak dili haline geldi.Avianca kazası ayrıca uçak koltuklarının daha sağlam olmasına yönelik ihtiyacı da ortaya koydu. Nitekim FAA’in 2022 tarihli raporunda bile doğrudan bu kazaya referans verilerek günümüzde koltukların yerçekiminin 16 katına dayanabilecek güçte yapıldığı belirtildi. 1967’de üretilmiş olan Avianca uçağı ise yerçekiminin 9 katına dayanabiliyordu.”BELKİ YÜZDE 20’Yİ HATIRLIYOR, BELKİ HİÇ HATIRLAMIYOR”Dizindeki ameliyatın arattığı ağrılar nedeniyle, Lopez bu yıl yapılan anma törenine katılmadı. Kazanın olduğu yere gitmek hafızasını canlandırmadıysa, bir saat boyunca rahatsızlık içinde oturmanın hiç işe yaramayacağını düşündü.Öte yandan Lopez’in ailesi de kadının kazadan öncesine dair hatırladıklarının gerçek anılar mı yoksa başkalarının anlattığı şeylerin yarattığı izler mi olduğunu bilmiyor. Donlon, “Belki yüzde 20’yi hatırlıyor, belki de hiçbir şey hatırlamıyor. Bilemiyorum” ifadelerini kullandı.Ancak Lopez’in Long Island ziyaretinin iyi yanları da vardı. Bakımını üstlenen pek çok kişiyle yeniden görüştüğü için mutlu olan Lopez, özellikle Dr. Fornari’yi yıllar sonra görmenin kendisini çok sevindirdiğini belirtti.Hayatta kaldığı için çoğu zaman minnettar olduğunu ama bazen “Ölmüş olmalıydım” dediğini söyleyen Lopez, “Hayatım sürekli bir acı takvimi gibi. Ameliyat oluyorum. Aylar süren acı verici fizik tedavilerin ardından bir ameliyat daha oluyorum. Yataktan kalkmak, yemek yemek, giyinmek. Her hareket acı veriyor” diye konuştu.Bununla birlikte kimseye acı konusunda akıl verebilecek durumda olmadığını da ifade eden Lopez, “Neredeyse ölmek ya da yaşamak benim seçimim değildi. Yaşıyorum çünkü yaşamalıyım” ifadelerini kullandı.