Zıtlıkların aynasından kendini tanıma hikayesi: Cırcır Böcekleri, İtler ve Biz
KAYNAKCnnturk.comSam Shepard’ın 1980 yılında kaleme aldığı, konusu ve içerdiği mesajlar açısından günümüzde geçerliliğini koruyan “True West-Vahşi Batı” adlı eseri, yönetmen koltuğunda yer alan Mert Öner’in yeni bakış açısı sunduğu “Cırcır Böcekleri, İtler ve Biz” adlı yorumuyla İstanbul Fişekhane’de seyirciyle buluştu. Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman’a Burak Sarımola ve Ayşe Lebriz Berkem’in eşlik ettiği oyun, Nisan ayında da tiyatroseverleri bir araya getirmeye devam edecek.Gülsoy, sistemin kurallarına uyum sağlama gayreti içinde hayatını sürdüren kentli ve eğitimli bir senaristi; Teoman ise dağlara, ormanlara sığınan, düzen dışı görünen hırsız kardeşi canlandırıyor. Seyahate çıkan annelerinin evinde başlayan zorunlu karşılaşma, zamanla çelişkilerin ve çatışmaların pençesinde yüzleşmeye varıyor. Bir diğer ifadeyle hem iç hem de dıştaki ötekiyi keşfetme serüvenini izliyoruz.Oyun ilerledikçe, uzun aradan sonra bir araya gelen kardeşlerin, yalnızca birbirlerine değil kendilerine de yabancı olduklarına şahit oluruz. Kurnaz yapımcının çekişmenin fitilini ateşlemesi sonucu, ikisinin de derinlere ittikleri arzuları gün yüzüne çıkıyor. Birbirine dönüşüp, rolleri değiştirerek bir “kendini tanıma” (gnothi seauton), kimlik arayışı sürecinde aidiyetliklerini sorgulamaya başlıyorlar. Diğer yanda da ticari kaygıları her şeyin üstünde tutan yapımcı karakteri, sanatın endüstrileşmesine yönelik bir uyarı niteliğinde.Tek perdeye sığan birçok soru işareti var. Mutluluk arayışımız hangi formüllere dayanıyor? Ne kadarı sistemin bize kalıp halinde sunmuş olduğu formüllere dayalı? Hayallerimizin inşasını neyin harcı oluşturuyor? Başarı ne demek? Zor olan gitmek mi, kalmak mı?Gri tonlarda, taraf tutmadan sahnelenen oyunda, bütün bu sıkışmışlık hissi dekor ile de pekiştiriliyor. Zıtlıkların yansıması ise ışık oyunlarında gizli.