Sosyal

Son dakika: Canan Kaftancıoğlu ifade veriyor


CHP’lilere yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı “para sayma” soruşturmasında şüpheli olarak ifadeye çağrılan CHP İstanbul eski il başkanı Canan Kaftancıoğlu savcılığa gelerek ifade verdi. Habertürk’ten Ceylan Sever’in haberine göre, Canan Kaftancıoğlu 2,5 saat boyunca beş sayfa ifade verdi. Genel ve yerel seçimlerden dolayı bina satın alım işlemini geç kaldığını söyleyen Canan Kaftancıoğlu İstanbul seçimlerinden bizzat kendisinin il başkanlığına uygun yer arayışına girdiğini ve bizzat bazı yerlere gidip incelediğini söyledi. “TAPUDA GERÇEK BEDELİ GÖSTERECEĞİMİZİ SÖYLEDİM” Canan Kaftancıoğlu CHP İstanbul il Başkanlığı şimdiki binasının CHP’lilerce kendisine önerildiini ve bunun üzerine bina sahibinin avukatıyla görüştüğünü belirterek, “Bu kişiyi bir kez o tarihte Şişhane’de bulunan il başkanlığına çağırarak görüştüm. Yanlış hatırlamıyorsam avukat bina sahibinin 43 veya 44 milyon TL istediğini söyledi. Ben de kendisine bununla ilgili bir pazarlık yapılması gerektiğini ifade ettim. Mal sahibi ile de pazarlık konusunda ben avukatlarımız ve kendisinin de olduğu bir ortamda görüşebileceğimizi söylediğimi hatırlıyorum. Bunun üzerine avukat bey mal sahibi ile görüşeceğini söyledi. Sonrasında avukattan bina ile ilgili tapunun tarafıma gönderilmesini istedim. Bize tapular değil Emlak Konut ile Seas besicilik arasındaki sözleşme protokolü gelmişti, tapu yoktu. Bunun üzerine mal sahibi ile pazarlık yapmak için görüşmek istediğimi söyledim. Fakat mal sahibi ile görüşemeyince avukat beye tam olarak siyasi parti olduğumuzdan dolayı satış vaadi sözleşmesine istinaden bu binayı satın alamayacağımı, bu şartlar altında pazarlığa oturmayacağımı, ayrıca siyasi parti olmalarından dolayı ne kadar bedelle satın alma konusunda anlaşırsak o bedeli olduğu gibi tapuda resmi olarak göstereceğimizi söyledim.” İfadelerini kullandı. KAFTANCIOĞLU: BU KONUDA TÜM SORUMLULUK BANA AİTTİR Avukatın mal sahibi tapuyu aldıktan sonra pazarlık yapılabileceğini kendisine ilettiğini söyleyen Kaftancıoğlu, “Avukat Bey, mal sahibinin binanın gerçek değerinin tapuda gösterilmesini kabul etmeyeceğini söyledi. Siyasi partiler taşınmaz satın alımlarında herhangi bir vergi ödemedikleri için ben özellikle satın alınan gerçek değerin tapuda resmi olarak gösterilmesi konusunda ısrarcı oldum. Çünkü tapuda 24 milyon TL olması ile 44 milyon TL olması arasında partimizin açısından herhangi bir fark olmayacaktır. Ancak sonradan bana söylendiğine göre satıcı bu binayı yaklaşık bir yıl önce bize satılandan daha düşük bir bedelle aldığı için tapuda gerçek bedelin gösterilmesi halinde, aldığı taşınmazı beş yıl içinde sattığı için aradaki farkın vergisini ödemek zorunda kalacakmış. Bununla birlikte resmiyette gösterilen 24 milyon TL bedel o tarihte belediye rayiç fiyatının üzerinde bir fiyattı. O tarihlerde uzun bir süredir bina arayışımızın olması, ve binanın CHP il örgütüne çok yakışacağını düşündüğümden dolayı, satıcının bize ilettiği tapuda rayicin üzerindeki bedel olan tapu bedeli ile geriye kalan kısmın elden verilmesini kabul ederek binayı satınalma konusunda anlaştım. Bu konudaki bütün sorumluluk bana aittir. Mal sahibi ile bu şekilde anlaştıktan sonra toplanan bağış parasını olduğu gibi muhatabına gitmesi için elden verilen paranın mutlaka tutanak ile kayıt altına alınması gerektiğini söyledim.” Dedi. SAVCIDAN “BİR TUĞLA DA SEN KOY” SORUSU “Savcı “bir tuğla da sen koy” bağış kampanyasıyla ne kadar para toplandığını sordu. Bunun üzerine Canan Kaftancıoğlu, “ Bağışlar bankaya yatan ve resmi olarak hesaba gönderilen paralardır. Ben hesaplara ne kadar miktar gönderildiğini bilmiyorum. Daha sonra hangi il ilçe örgütüne veya hangi parti yöneticisine ne kadar para gönderildi bilmiyorum. Görüntülerdeki paranın bağış parası olduğunu biliyorum” şeklinde konuştu. Savcı kayıtları gösterdi ve görüntülerdeki kişileri sordu. Tuncay Yılmaz’ın orada olması bana da garip gelmiştir neden orada olduğuna dair herhangi bir fikrim yoktur. Ben sadece Özgür Nas’a tutanak tutulması talimatı verdim” dedi. KAFTANCIOĞLU’NUN İFADESİNİN TAM METNİ Üzerime atılı suçlama hakkında bilgi sahibi oldum. İfademi müdafiim Gözde Fil eşliğinde vermek istiyorum. Bir kere şunu ifade edeyim. Yasa dışı yollarla elde edilen görüntü nedeniyle şüpheli olarak ifadeye çağrılmış olmamın hukuki tanımını yapamıyorum ve ilk ifadeye çağrılan ben olsaydım eğer ifadeye geldiğimde öncelikle bu gayrimeşru yollarla elde edilen görüntüler nedeniyle ifade vermeyi kabul etmezdim. Önce bu gayrimeşru görüntülerle ilgili sebep olanların ve sebep olanlarla ilgili sürecin ortaya çıkarılmasını ve bu husus ortaya çıkarıldıktan sonra bildiğim her şeyi anlatacağımı ifade ederdim. Ama madem benden önce davet edilen arkadaşlar ifade vermişler, dolayısıyla şuanda her ne kadar şüpheli sıfatıyla çağrılmış da olsam ben de sürece dair bilgi vermek üzere geldim. Somut olayda CHP İstanbul İl Başkanlığı binasının satın alınması süreci ile ilgili bir soruşturma yürütüldüğünü görüyorum. 2018 Şubat ayında CHP İstanbul il başkanı olduğumda İstanbul örgütünün il kongresinde bir şey söylemiştim. İstanbul’u yeniden halka vereceğiz. Bu birincisiydi. Bir şeyi de özellikle söylememiştim. O güne kadar yapılan benim bilgim bütün il kongrelerinde adaylar İstanbul İl başkanlığına yeni bir bina alacaklarını söz vermişler ama ne yazık ki il başkanlığı binasını alamamışlar. Ben de il kongresine giderken kimi arkadaşlar adet olduğu üzere siz de kongrede herhalde bir il binası sözü verirsiniz dediklerinde ben söz vermeyeceğim ama Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul örgütüne yakışan bir binayı İstanbul örgütü ile birlikte inşallah el birliğiyle alacağız, yapacağız demiştim. 2018 yılından söz ediyorum. Görev süremin ilk aylarında İstanbul örgütünü 2 konuda çok saygı duydum ve minnet duydum. İstanbulu yeniden halka vereceğiz diye saha çalışmaları yapmaya o günden başladılar ve o günden 2018 yılında İstanbul’un 39 ilçesinde kimi gördüysek hangi partiliyle konuştuysak İstanbul örgütüne yakışan bir bina bakılmaya başlanıldı. Hatırlanacağı üzere tam bu çalışmalar yapılırken bir erken seçim kararı alındı. Cumhurbaşkanlığı seçimi. Siyasi partilerde takdir edilir ki seçim çalışmaları daha önceliklidir. Dolayısıyla seçim çalışmaları başladı, bitti ve devamında yerel seçim çalışmaları başladı. Bu arada hala il binası alımı için araştırmalar devam ediyordu. Biz seçimlere giderken binalar sistematik çalışmak için bir ihtiyaçtır ve şişhanedeki binamızın metrekaresi ve koşulları nedeniyle yeterli olmadığını bildiğim için bina arayışımız hızlandı. Hatta şu detayı da vereyim bizim şişhanede bulunan parti binası 5 katlı bir binanın son 2 katıydı. Hatta bir dönem 1. Kat da satılığa çıktı. Ben bu katı almayı bile düşündük ancak arada satılmayan 2 katın bulunması ve bu dairenin çok fazla masraf gerektirmesi nedeniyle bu binadaki daireleri almaktan vazgeçildi. Sonrasında yerel seçim oldu ve ne mutlu ki İstanbul örgütü İstanbul’u halka yeniden vermeyi başardı. Bu kadar uzun bir giriş yapma sebebim İstanbul İl başkanlığı binasını sanki günlerdir kamuoyunda farklı farklı süreçlerle Büyükşehirler, Belediyeler kazanıldıktan sonra bina arayışına girmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılsa da gerçeğin böyle olmadığını açıklamaktır. Nitekim Cumhuriyet Halk Partisinin 81 ilde hiç belediyesinin olmadığı ama parti binalarının dayanışmayla alındığı sayısız il binası vardır. Sonrasında yine yerel seçimler bitmiş, biz yine bütün her gördüğümüze herkese, il binası arayışında olduğumuzu söylüyoruz ve görüştüğümüz herkese bu il binasının parti örgütlerinin dayanışmasıyla alacağız diyorum. Bu düşünceyle de “Bir tuğla da sen koy” dayanışma kampanyasını başlattık. Esasında kampanya başlatıldığında emekli vatandaşın vereceği meblağla il binasının alınamayacağını ben de biliyordum ancak alınacak olan binada bir aidiyet hissetmesi için az da olsa herkesin katkıda bulunmasını istiyorduk ve bununla ilgili kampanyalar, çağrılar yaptık. İstanbul örgütü gerçekten inanılmaz bir dayanışma gösterdi. Parti binası arayışı devam ederken doğal olarak birden fazla yere bizzat kendim gittim ve yine arkadaşların önerilerini dikkate alarak araştırmamızı sürdürdük. Son olarak Sarıyer’de avangart isimli bir projede satılık bir bina olduğunu ve bu binanın il parti binası için uygun olduğu yönünde arkadaşlarımdan tavsiye aldım. Bizzat yere giderek gördüm ve çok beğendim. Bunun üzerine emlakçı sitesinde bu binanın satışını yapacak kişinin telefon numarasını aranarak irtibata geçildi. Ancak daha sonra binanın sahibi olan kişinin avukatı olduğunu söyleyen kişiyle görüşmelere başladık. Bu kişiyi bir kez o tarihte Şişhane’de bulunan il başkanlığına çağırarak yüz yüze görüştüm. Yanlış hatırlamıyorsam avukat mal sahibinin bina için 43 veya 44 milyon TL istediğini söyledi. Ben de kendisine bununla ilgili bir pazarlık yapılması gerektiğini ifade ettim ve mal sahibiyle de pazarlık konusunda ben, avukatlarımız ve kendisinin de olduğu ortamda görüşebileceğimizi söylediğimi hatırlıyorum. Bunun üzerine avukat bey mal sahibiyle görüşeceğini söyledi. Sonrasında avukattan bina ile ilgili tapunun tarafıma gönderilmesini istedim. Bize tapular değil Emlak Konut ile Seas Besicilik arasındaki sözleşme protokolü gelmişti, tapusu yoktu. Bunun üzerine mal sahibi ile pazarlık yapmak için görüşmek istediğimi söyledim. fakat mal sahibiyle görüşemeyince avukat beye tam olarak siyasi parti olduğumuzdan dolayı satış vaadi sözleşmesine istinaden bu binayı satın alamayacağımı, bu şartlar altında pazarlığa oturmayacağımı, ayrıca siyasi parti olduğumuzdan dolayı ne kadar bedelle satın alma konusunda anlaşırsak o bedeli olduğu gibi tapuda resmi olarak göstereceğimizi söyledim. Avukat bey tapu konusunda sıkıntı olmayacağını, mal sahibinin tapuyu aldıktan sonra pazarlığı yapabileceğimizi ancak mal sahibinin binanın gerçek değerinin tapuda resmi olarak gösterilmesini kabul etmeyeceğini söyledi. Siyasi partiler taşınmaz satın alımlarında herhangi bir vergi ödemedikleri için ben özellikle satın alınan gerçek değerin tapuda resmi olarak gösterilmesi konusunda ısrarcı oldum. Çünkü tapuda bedelin 24 milyon TL olması ile 41 milyon TL olması arasında partimiz açısından herhangi bir fark olmayacaktır. Ancak sonradan bana söylendiği kadarıyla satıcı bu binayı yaklaşık 1 yıl önce bize satılandan daha düşük bedelle aldığı için tapuda gerçek bedelin gösterilmesi halinde, aldığı taşınmazı 5 yıl içerisinde sattığı için aradaki farkın vergisini ödemek zorunda kalacakmış. Bununla birlikte resmiyette gösterilen 24 milyon TL bedel o tarihte belediye rayiç fiyatının üzerinde bir fiyattı. O tarihlerde uzun süredir bina arayışında olmamız ve binanın CHP İl Örgütüne çok yakışacağını düşündüğümden dolayı, satıcının bize ilettiği tapuda rayicin üzerindeki bedel olan tapu bedeli ile geriye kalan kısmın elden verilmesini kabul ederek binayı satın alma konusunda anlaştım. Bu konuda bütün sorumluluk bana aittir. Mal sahibi ile bu şekilde anlaştıktan sonra toplanan bağış parasının olduğu gibi muhatabına gitmesi gerektiği için elden verilen paranın mutlaka tutanak ile kayıt altına alınması gerektiğini bütün arkadaşlarıma ben söyledim. İfademe eklemek istediğim bir husus daha vardır. Her ne kadar satıcının avukatı Gökhan TAŞKAPAN satış sürecinin benimle başladığını ve daha sonra benim tabiri caizze süreçten el çektirildiğimi beyan etmiş ise de bu husus gerçeği yansıtmamakla birlikte bu hususta bilgi sahibi olması mümkün değildir. Kamera kayıtlarındaki avukat Gökhan TAŞKAPAN’ın ofisine gidilmesi talebi satıcı taraftan gelmiştir. Soruldu: “Bir tuğla da sen koy” isimli bağış kampanyasında toplamda ne kadar bağış toplandı? bu yapılan tüm bağışlara karşı usulüne uygun şekilde makbuz verildi mi? Bağışlar resmi kanallar üzerinden mi elden mi yapıldı? Cevaben: “Bir tuğla da sen koy” kampanyası ile ilgili yapılan bağışlar bankaya yatan ve resmi olarak hesaba gönderilen paralardır. Ben hesaplara gönderilen paraların miktarını bilmiyorum. Ancak satıcının talebi doğrultusunda paranın bir kısmı elden ödeneceğini ben CHP İstanbul il örgütünün bütün paydaşları (il yöneticileri, ilçe başkanları, meclis üyeleri, İstanbul milletvekilleri ve parti üyesi ve partili iş adamları) ile görüşerek durumu anlattım. Ancak şu anda birebir kiminle konuştuğumu hatırlamam mümkün değildir. Kendileri de sağ olsunlar bana güvendikleri için bu durumu kabul ettiler. Ancak daha sonra hangi ilçe örgütüne veya hangi parti yöneticisine ne kadar para gittiğini bilmem ve takip etmem mümkün değildir. Görüntülerdeki paraların bağış parası olduğunu biliyorum. Ancak makbuz kesilip kesilmediğini bilebilmem mümkün değildir. Örneğin dosyada şüpheli olarak ifadesi bulunan Fatih Keleş o tarihte ilçe başkanımız olan Turan Taşkın Özer’in bağış bu bağış parasını kendisine teslim ettiğini beyan etmiş. Bu ve buna bei 3/5 görüntülerdeki paranın toplandığını düşünüyorum. יורי el Soruldu: Avukat Gökhan Taşkapan’ın beyanında binanın satın alınma sürecinde CHP il örgütünden birisinin kendisinden para istediğini ancak bu durumu size iletince sizin bu kişi ile görüştüğünüzü, bu kişinin ismini sizin bildiğinizi beyan etmiştir. Bina satın alma sürecinde kimseye komisyon verildi mi veya satıcıdan komisyon almayı isteyen partili oldu mu? Cevaben: Bina satın alma sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiç kimseye komisyon vermedik. Avukatın ifadesini okuduğumda hayal meyal avukatın bir emlakçıyla ilgili ve kendilerine ulaşmaya çalışan bir ya da birkaç partili ile ilgili yorum yaptığını hatırlıyorum. Hatırladığım kadarıyla avukat isim vermemişti. Ben de mal alım satımlarında partili olduğunu söyleyerek böyle işgüzarlar çıkabilir, kim olursa olsun yüz vermeyin dediğimi hatırlıyorum. Soruldu: Parti binasının gerçekte 41 milyon TL bedelle satın alındığını ancak satıcı Ali Rıza Braka’nın ısrarı ile resmi olarak 24 Milyon TL bedelin tapuda gösterildiğini geriye kalan paranın elden ödenmesini kabul ettiğinizi belirttiniz. Ancak soruşturmaya konu görüntülerde tutanak altına alınan meblağın 15 milyon 510 bin TL olduğu yazılıdır. Geriye kalan 1 Milyon 490 bin TL parayı kime ve nasıl ödediniz? Cevaben: Ben 09/12/2019 tarihinde avukatın ofisinde satıcı Ali Rıza Braka’ya 17 milyon TL para verileceğini biliyordum. Ancak daha sonra öğrendiğim kadarıyla avukatın ofisinde bulunulan süreçte paranın tamamı ödenememiş, geriye kalan 1 milyon 490 bin TL’nin tapunun verileceği gün ödenmesi konusunda mutabık kalınmış. Soruldu: Soruşturmaya konu görüntülerde CHP İstanbul İl başkan yardımcısı Özgür Nas ve CHP il danışmanı olan Can Poyraz’ı ilgili ofise yönlendiren kimdi? Cevaben: Para alışverişinin olduğu gün Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’daydı. Dolayısıyla genel başkanının İstanbul’da olduğu günlerde siyasi çalışmalar için genel başkana ben eşlik ederdim. Özgür Nas avukatın ofisine gitmesi konusunda herhangi bir talimatım olmadı. Ancak Özgür NAS kendisi o gün bana oraya gideceği bilgisini verdiğinde elden ödenen paranın mutlaka tutanak altına alınmasını söyledim. Soruldu: Siz 09/12/2019 tarihinde Avukat Gökhan Taşkapan’ın ofisinde satıcı ve parti örgütünden temsilcilerin buluşacağından haberdar mıydınız ve elden ödenmesi kararlaştırılan 17 milyon TL paranın nasıl oraya getirildiğini ve hangi kaynaktan elde edildiğini biliyor musunuz? Cevaben: Gökhan Taşkapan’ın ofisinde 09/12/2019 tarihinde mal sahibine 17 milyon TL paranın elden verileceğini biliyordum. Avukatın ofisinde buluşulması bizim önerimiz ya da fikrimiz değildi. Bize satıcı taraftan verilen bir adresti. 17 milyon TL’yi kimin ofise getireceğini ve parayı nereden temin ettiklerini bilmiyorum. Ofise giden kişilerden sadece Özgür Nas’ın orada olacağından haberim vardı. Diğer kişilerin orada olduklarını bilmiyordum. Soruldu: Bilirkişi raporundaki fotoğraflar kendisine gösterildi, kim oldukları soruldu. Cevaben: Bilirkişi raporunun 6. Sayfasında bana gösterilen kişilerden mavi tişörtlü olan kişi binayı satan Ali Rıza Braka’dır. Yine danışman Can Poyraz orada bulunmaktadır. Kareli gömlekli kişi Fatih Keleş’tir. Kendisini Büyükşehir Meclis Üyesi olduğu için tanırım. O tarihte il başkan yardımcım olan Özgür Nas da oradadır. Ayrıca bordo kazaklı kişi bizimle pazarlıkları yürüten Gökhan Taşkapan’dır. Elinde para tutulan diye gösterilen kişiyi tanımıyorum. Dosya içerisinde sorulan isminin Tuncay Yılmaz olduğu söylenen kişiyi tanımam. Onun dışında bilirkişi raporunda fotoğrafları bulunan diğer kişileri tanımıyorum. Soruldu: Satıcıya elden verilecek olan 17 milyon TL’nin toplandığını ve o gün satıcıya teslim edileceğini nereden biliyordunuz? Ayrıca bu paranın il örgütünün tüm paydaşları tarafından toplandığını beyan ettiniz. Görüntülerde partili olmadığını belirttiğiniz İmamoğlu inşaatın genel müdürü Tuncay Yılmaz’ın paraları sayarak tutanak tuttuğu görülmüştür. Bu hususu açıklayınız. Cevaben: Öncelikle Tuncay Yılmaz’ın neden ve hangi amaçla orada olduğuna dair en ufak bir ilgim ve fikrim yoktur. O tarihte de şuanda da kendisini tanımam. Dolayısıyla bilgimin ve fikrimin olmadığı bir konuda sorduğunuz soruyu cevaplayabilmem de mümkün değildir. Ayrıca orada paranın teslim edildiğinde tutanak tutmasını söylediğim kisi Özgü Nas’dır. Tuncay YILMAZ’ın orada olması bana da garip gelmiştir. Özgür POYRAZ’da muhtemelen Tuncay YILMAZ’ı tanımadıkları için bana orada b 4/5 C olduğunu söylemediler. Çünkü kamera görüntülerinde satıcının şoförü ve çalışanı olduğ söylediği kişilerde vardır. Bu nedenle o ortamda herkesin birbirini tanıması mümkün değildir. Tuncay YILMAZ’ın avukatın ofisinde parti binası alımı için para getirip getirmediğini, getirdiyse ne kadar getirdiğini bilmiyorum. Bu kişinin o tarihte orada olacağından haberim yoktu. Soruldu: Satıcı Ali Rıza BRAKA’ya elden ödenen 17 Milyon TL parti gideri olarak veya herhangi bir kayıt altında resmi bir belgede yer almakta mıdır? Cevaben: İfademde de belirttiğim üzere sayısız ilçeden, kişiden bağışlar geldiği için 17 Milyon TL’nin içerisindeki tutarın belki bir kısmı veya tamamı tutanak altına alınmış ve makbuz kesilmiş olabilir veya bir kısmı da makbuzsuz alınmış olabilir. Ancak benim bunları bilebilmem mümkün değildir. Ben bu 17 Milyon TL’nin parti gideri olarak kaydedilip kaydedilmediğini bilmem mümkün değildir. Siyasi Partiler Kanununda parti giderlerinin nerede ve nasıl kayıt altına alındığı açıkça belirtilmiştir. Bu konuda gider kaydı tutmak benim yetkim ve görev alanımda olan bir şey değildir. Bugün ayın 22’si ve seçime 9 gün var. Bu süreçte ben ortaya konulan yasa dışı kamera görüntüleriyle yürütülen soruşturmanın seçimlere 10 gün kalmışken CHP aleyhine siyaset eliyle yürütülen bir seçim kampanyası olduğunu düşünüyorum. Yukarıda ayrıntılı açıkladığım şekilde soruşturmaya konu binanın alım sürecini ve paranın kaynağına dair bildiğim hususları söyledim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Dedi. Şüpheli Müdafii Gözde Fil beyanında: Müvekkilimin beyanlarına aynen katılıyorum. Söz konusu kamera görüntüleri hukuka aykırı delil niteliğinde olup, hukuka aykırı bir delil sebebiyle soruşturma yürütüldüğünü özellikle belirtmek isteriz. Hukuka aykırı elde edilen görüntüler olmasına rağmen hukuka ve adalete olan saygımızdan dolayı gerçeğin açığa çıkması için müvekkilim ifadesini vermektedir. Söz konusu kamera kayıtları gizli bir çekim ile yapılmış olup, orada olan kişilerin hiçbir rızası yoktur. Kamera görüntülerinde dahi yer almayan müvekkilim hukuka aykırı bir şekilde şüpheli konumunda yer almaktadır. Sayın Savcılık makamı tarafından bir şüpheli aranıyorsa, hukukun kurallarını bilen söz konusu kamera kayıtlarında bahsi geçen avukatın esas şüpheli sıfatı ile yer alması gerekmektedir. Müvekkil hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini talep ediyoruz. SORUŞTURMA İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı sosyal medya hesaplarında, “Fatih Keleş’in CHP İstanbul İl Başkanlığında para destelerini sayarken çekilen görüntüleri ortaya çıktı.” notuyla paylaşılan görüntülere ilişkin resen soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas ve eski CHP İstanbul İl Başkanlığı Basın Danışmanı Can Poyraz’ın şüpheli olarak savcılıkça ifadesi alındı. Keleş, “Parayı avukatlık ofisinde CHP İstanbul il binasını satan Ali Rıza Braka teslim aldı.” şeklinde ifade verdi. Soruşturma kapsamında, Braka ve İmamoğlu İnşaat Şirketi’nin Genel Müdürü Tuncay Yılmaz’ın da şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı. Şüpheli Braka’nın savcılıkta, “CHP adına süreci o tarihte İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu yürütüyordu. Kendisiyle 6 Kasım 2019’da Beyoğlu 3. Noterliği’nde satış sözleşmesi imzaladık.” şeklindeki ifadesiyle isminden söz ettiği eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da ifadeye çağırılmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir