Bağımsız ve yenilikçi filmler İstanbul Modern Sinema’da! Locarno Film Festivali İstanbul’da!
İstanbul Modern Sinema, 77 yaşına giren İsviçre’nin en prestijli film etkinliği Locarno Film Festivali’nden 11 filmlik bir seçkiyi İstanbul’a getiriyor. Endüstri baskılarına karşı sinemada yenilikçiliği öne çıkaran film seçkisi, tarzı ve etkinlikleriyle kendine özel bir yer tutuyor.
Seçkide yer alan ve dokuzu Türkiye prömiyerini yapacak olan filmler arasında öne çıkanlar, bu yılki Altın Leopar’ı kazanan Litvanyalı yönetmen Saulė Bliuvaitė’nin ilk filmi Toksik (Akiplėša) ve Romen yönetmen Radu Jude’nin Ütopya’dan Sekiz Kartpostal’ı. Ayrıca, programda Koreli usta yönetmen Hong Sang-soo’nun son filmi Dere Kenarında (Suyoocheon) ile Dominik Cumhuriyeti’nden bir kadının ilişkisinin hayaletleri arasında geçen, Cem Mısırlıoğlu’nun müziklerini bestelediği animasyon Olivia & Bulutlar (Olivia & Las Nubes) de bulunuyor.
Festivalin özel konuğu yönetmen Denise Fernandes
İstanbul Modern Film Küratörü Müge Turan, “Dünyanın en eski festivallerinden Locarno Film Festivali’nden bu yıl da etkileyici bir seçki sunuyoruz. Amazonlar’dan İngiltere’ye uzanan ve belgeselden animasyona çeşitlilik gösteren programımızda Radu Jude ve Hong Sang-soo gibi ustalarla birlikte ilk filmlerini çeken yönetmenler de yer alıyor” dedi.
Turan şöyle devam etti:
“Seçkideki filmler, sanal dünyalara bağlılığımız, toplumsal baskılar, çevre sömürüsü ve anneliğin zorlukları gibi birçok güncel konuyu ele alıyor; ayrıca tarz ve anlatım açısından da çeşitlilik sunuyor. Bu yıl ayrıca özel bir konuğumuz var: Hanami filminin yönetmeni Denise Fernandes. Kabo Verde kökenli İsviçreli yönetmen, Fogo Adaları’nda geçen sıcak ve duygusal bir büyüme hikâyesi aracılığıyla, bu coğrafyanın ona nasıl ilham verdiğini gösteriyor.” LOCARNO FİLM FESTİVALİ İSTANBUL’DA PROGRAMI
14–24 Kasım 2024
YÜZ BİN MİLYAR
Yönetmen: Virgil Vernier
Oyuncular: Zakaria Bouti, Mina Gajovic, Victoire Kong
İzleyiciyi lüks ve saklı mücadelelerle dolu Monako’da genç eskortların hayatlarına götüren film, karakterlerinin –özellikle Afine’in– bu materyalist dünyadaki rolünü sorguluyor. Servetin cazibesi ile duygusal kopukluk arasındaki tezatı, bugün kafamızda dönen varoluşçuluğu ve anlam arayışı gibi konuları işliyor. Görsel dili ve diyaloglarıyla, içten bir üslupla çekilmiş bu ilk filmde Monako’nun ışıltılı yüzeyi, içsel boşluğa güçlü bir metafor olarak hizmet ediyor.
GERÇEK
Yönetmen: Adele Tulli
Gerçek, modern çağda her gün gelişen dijital teknolojinin hayatımız üzerindeki etkilerini irdeleyen bir belgesel. Farklı karakterlerin günlük hayatlarından kesitler sunarak, sanal dünyalara gittikçe artan bağlılığımızı, fiziksel ile dijital dünya arasındaki bulanık sınırları ve bunun deneyim ve gerçeklik algılarımızı nasıl şekillendirdiğini araştırıyor. Belgesel, dijital evren üzerine düşündürürken görsel olarak inanılmaz dünyalara davet ediyor.
KUTSAL ELEKTRİK
Yönetmen: Tato Kotetishvili
Oyuncular: Nikolo Ghviniashvili, Nika Gongadze
Canlı ve renkli görselliğiyle dikkat çeken bu ilk film, iki kuzen Gonga ve Bart’ın çöp ve hurdalarda geçen dünyasına bakıyor. Çöpten topladıkları haçları neon haçlara dönüştürerek kendilerine yeni bir iş geliştiriyor. Renkli insan kesitleriyle dolu film, Tiflis’teki yaşamın tuhaflıklarını yakalayarak post-Sovyet manzarasında farklı kimliklerin kesişimlerini sergiliyor. Çarpıcı sinematografi ve hafif bir anlatımla, hem Tiflis’e güzelleme sunuyor hem de modern varoluşun absürtlüklerini kutluyor. Film bu yıl, Locarno Film Festivali’nde Altın Leopar – Günümüz Sinemacıları Yarışması’nda “En İyi Film” ödülünü kazandı.
HANAMI
Yönetmen: Denise Fernandes
Oyuncular: Yuta Nakano, Alice Da Luz, Sanaya Andrade
Yeşil Burun Adaları’ndaki volkanik Fogo adasında geçen film, annesi tarafından terk edilen bir bebek olan Nana’nın hayatını üç bölümde takip ediyor. Denizden yanardağa uzanan gerçeküstü bir yolculuk sırasında Nana’nın ateşli bir hastalıkla mücadelesini ve genç bir kadın olarak bugünkü halini izliyoruz. Film, adanın sert ama nazik manzarasını yansıtarak mekânla kimlik ve büyüyle doğa arasındaki bağı inceliyor. Büyülü gerçekçilikle şiirsel bir his yaratan Nana’nın yolculuğu, kişisel büyümeyi keşfederken zengin bir kültürel doku sunuyor.
OLIVIA & BULUTLAR
Yönetmen: Tomás Pichardo-Espaillat
Seslendirenler: Olga Valdez, Héctor Aníbal, Elsa Núñez
Aşk ve hafızanın karmaşıklığını işleyen bu animasyon, Olivia’nın geçmişteki ilişkisi Ramón’la yüzleşmesini konu alırken, kullandığı farklı animasyon teknik ve tarzlarıyla görsel bir şölen sunuyor. Cem Mısırlıoğlu’nun etkileyici besteleri, filmin öne çıkan unsurları arasında yer alıyor. Olivia’nın duygusal yolculuğunda geçmiş ilişkisinin hayaletleriyle mücadelesini yansıtan bu müzikler, görsel anlatıma derinlik katarak izleyiciye unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.
TOKSİK
Yönetmen: Saule Bliuvaite
Oyuncular: Vesta Matulyte, Ieva Rupeikaite, Egle Gabrenaite
“Altın Leopar” ödülünü kazanan Litvanyalı bu etkileyici dram, küçük bir kasabada yaşayan iki genç kızın model olma hayalleri peşinde koşarken karşılaştıkları sert gerçeklikleri ele alıyor. Hayaller kısa sürede bir kabusa dönüşüyor ve kızlar, başarıya ulaşmak için tehlikeli ve sömürüldükleri durumlarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Genç kadın bedenleri üzerindeki baskıları ve toplumun toksikliğini insani bir yaklaşımla gözler önüne seren film, amatör oyuncuların doğal performanslarıyla hem sert ve eleştirel hem de genç ve şefkatli bir anlatım sunuyor.
DERE KENARINDA
Yönetmen: Hong Sang-Soo
Oyuncular: Kwon Hae-hyo, Kim Min-hee, Cho Young
Hong Sang-soo, yine ilişkiler ve sanatsal ifade biçimleriyle ilgileniyor ve oyuncular Kim Min-hee ve Kwon Hae-hyo’yu yeniden bir araya getiriyor. Tekstil sanatçısı Jeon-im’in yaratıcı yolculuğunu bir üniversitedeki tiyatro oyunu üzerinden işleyen hikâye, karakterlerin duygusal savunmasızlıklarını ve yaşamlarının karmaşıklıklarını ortaya koyuyor. Mizah ve hüznün ustaca iç içe geçtiği sonbahar tonlarındaki bu film, yaratıcılığın ve hikâye anlatıcılığının doğasını da içten bir yerden inceliyor.
TRANSAMAZONIA
Yönetmen: Pia Marais
Oyuncular: Helena Zengel, Jeremy Xido, Sergio Sartorio
Film, Brezilya Amazonu’nda geçen bir hikâyede genç Rebecca’yı merkezine alıyor. Rebecca, bir yandan kendi kökenlerini diğer yandan da babasının inançlarını ve yerli toprakları tehdit eden ağaç kesim işinin karmaşıklığını anlamaya çalışıyor. Filmde Amazon, mucizeler ve şifa arayışının yanı sıra sömürgecilik mücadelesinin iç içe geçtiği dönüştürücü bir alan olarak canlı bir şekilde betimleniyor. Sömürü ve manevi gerçeklik arasındaki karmaşık etkileşimleri derinlemesine işleyen film, çağdaş Brezilya toplumuna dair etkileyici bir bakış sunuyor.
ANNELER BUNU YAPMAZ
Yönetmen: Mar Coll
Oyuncular: Oriol Pla, Giannina Fruttero, Laura Weissmahr
Anneliğin karanlık ve rahatsız edici yönlerini keşfeden bu psikolojik dram, yazar Maria’yı takip ediyor. Çocuklarını boğarak öldüren bir annenin trajik hikâyesine kafayı takan Maria, bu olayın arkasındaki motivasyonları araştırırken, annelikle ilgili kendi mücadelesiyle yüzleşir ve anne suçluluğu ile toplumsal baskılar üzerine sarsıcı düşüncelere kapılır. Film, sürükleyici anlatımıyla, doğum sonrası depresyonun ne kadar gerilimli olabileceğine dikkat çekiyor.
İCAT
Yönetmen: Courtney Stephens
Oyuncular: Callie Hernandez, Lucy Kaminsky, James N. Kienitz Wilkins
Bu deneysel film, Callie’nin mesafeli bir ilişki yaşadığı babasının ölümünün ardından eve dönüşüyle başlar. Babası, miras olarak ardında manyetik bir iyileştirme cihazı patenti bırakmıştır. Callie babasının geçmişini araştırdıkça onun sıra dışı çevresiyle tanışır ve yas süreci ile yaşarken tanıyamadığı babasını keşfeder. Gerçek ile kurmaca arasında ilerleyen film, yas tutmanın duygusal karmaşıklığını ve kaybettiklerimiz hakkında yarattığımız mitleri ele alıyor.
ÜTOPYA’DAN SEKİZ KARTPOSTAL
Yönetmenler: Radu Jude, Christian Ferencz-Flatz
Radu Jude, geçen yılki başyapıtı Dünyanın Sonundan Çok da Bir Şey Beklemeyin’de olduğu gibi, bu reklam montajlı filminde de görüntü ile gerçeklik arasındaki ilişkiyi inceliyor. Felsefeci Christian Ferencz-Flatz ile birlikte, 1989’dan bugüne yayınlanan televizyon reklamlarından hazırlanan sekiz bölümlük bu derleme film, Romanya’nın sosyalizmden kapitalizme geçiş sürecini, tüketim kültürünü ve değişen algıları tarihsel bir bağlamda anlatıyor. Aynı zamanda televizyon reklamcılığındaki tarz ve üslupların değişimini de gösteren Ütopya’dan Sekiz Kartpostal, alaycı ve düşündürücü tonuyla keyifli bir izleme deneyimi sunuyor.