‘Bir teori ve pratik olarak demokrasi (2)’
İşte Uysal’ın kaleme aldığı o yazı; Tek parti iktidarının 1950’ye kadar süren koyu istibdadı, diktatörlüğü, Türkiyeyi zorla Frengileştirme projesinden sonra DP iktidarı geliyor. 40 yıl sonra Müslüman halk ilk defa sınırlı da olsa içine hürriyet nefesi çekiyor. Ciddi bir ekonomik kalkınma başlıyor, rızka bereket geliyor, tekrar ezanlar okunup, dindarlar üzerinde baskılar, bürokratik vesayetten kurtulunabildiği ölçüde kalkıyor. Gayet tabii olarak, bazıları da sivil hükümetten sadır olan bazı demokrasi sorunları da yaşanıyor. DP iktidarı haddini aşmış ve ABD’nin hoşlanmadığı bazı büyük projeler için SSCB’den destek alınmıştır! Kemalizmin küçük Türkiye idealini aşmaya çalışan DP iktidarı, Avrupa ve ABD’yi endişeye sevketmiştir. Bunun üzerine sokaklar ve üniversiteler karışmış, “…Kahrolası diktatörler bu vatan size kalır mı …” marşları eşliğinde özgürlük ve demokrasi naraları atılır olmuştur. Özgürlük ve demokrasi talepleri üzerine İngiliz destekli 31 Mart darbesine benzer şekilde, Batı ve ABD, teşvik ve kontrolünde, kanlı 27 Mayıs 1960 darbesi yapılmıştır. Darbeciler; içinde bol “hürriyet” geçen, devletin vasıflarından birinin demokrasi olduğu, ilk modern 1961 anayasasını, tıpkı Cumhuriyet kazanımı gibi garip millete kazandırmışlardır! Darbeler ile gelen Cumhuriyetten sonra, demokrasi ve hürriyetler de bir kanlı darbenin “pek sevdikleri ulusa” bir hediyesidir! “Kuyruklar”, “ağzı çorba kokanlar”, “düşükler”, hadi gene yaşadınız! Seçilmiş, meşru bir Başbakan ve iki Bakanı idam eden, kanlı darbecilerin lütfettikleri hürriyetlerler ve demokrasi! O günden sonra 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa bayramımız dahi olmuştur. Darbeci subaylar pek hakkettikleri gibi, ölünceye kadar tabii senatörlük hakkını bu demokratik anayasa ile kazanmışlardır! Darbeyle devrilen Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve Mebuslara hitaben; “Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor” diyen Yüksek(alçak) Adalet Divanı üyesi yargıçlar da, halka armağan edilen Anayasa Mahkemesinin bir güzel üyeleri olmakla ödüllendirildiler! Bu işte bir terslik yok mu? Kadim düşmanı Osmanlıyı bertaraf eden Batı, bu sefer, seçimle gelmiş meşru bir hükumeti, demokratik değil diye, kanlı bir darbe ile yıkıyor. Ve ülkeye demokrasi ve özgürlükler geliyor! Kısa zaman sonra anlaşılıyor ki, demokratik kurumlar olarak ihdas edilenler, (seçimlerde hep hata yapan milletin !)seçtiği hükümetlerin enselerinde boza pişiren vesayet kavramları ve kurumlarıdır! Ve bundan böyle on yılda bir, anayasadaki demokrasi ile hak ve hürriyetlerlerin dışına çıkan sivil hükumetler, “demokrasiye aşık” darbeciler tarafından demokrasi çizgisine çekilecektir. Türkiyenin demokrasi serencamı böyle başlıyor ve ilerliyor! Bu öyle bir demokrasi ki, Müslüman halkın lehine olan herşey demokrasiye aykırı, Batının ve Batılı Kemalist ideolojinin lehine olan herşey ise demokrasinin gereği! Seçimsiz olarak 30 yıl süren CHP iktidarı DP ‘ye karşı peşpeşe üç merkezi, üç de mahalli seçim kaybediyor. Zaten ondan sonra da CHP bir daha merkezi hükümet seçimlerini kazanamıyor. AP, ANAP, AKPARTİ, kazanıyor. Kemalist devrimlerin benimsenme durumunu bu tablodan izleyebilrsiniz! DP halka, CHP tek parti iktidarının veremediği neyi verdide, 6 seçim kazandı ve ancak kanlı bir darbeyle devrilebildi? Jandarma dipçiği yerine olabildiği kadar hürriyet geldi. Minarelerden tekrar ezanlar okundu. Kalkınma ve milli gelirde ciddi artışlar oldu. Ülkeye bereket geldi. Bunu başaran iktidar Demokrat Partiydi, yeter söz milletin diyordu. Bir köylü toplumuyduk ve demokrasi nedir bilmiyorduk. Demokrat’ı telaffuz dahi edemiyorduk. Demokrasi olsa olsa, demür (demir) kırat gibi bir şey olmalıydı. Malum at, avrat, silah, namusumuz ve şanlı zaferlerimiz idi. Demürkırat ve demokratlar elbette bizden bir şeydi. DP kapatıldı ve liderleri asıldı mı? Yerine bir kırat elbette bulunurdu. Kırat sembollü AP. Fakat kırat devamlı, darbelerden başka, taylar aracılığıyla da durdurulacaktı. (Yargı tay, Danış tay, Sayış tay, AYM tay!) Şu tabloda demokrasi teorisi ve felsefesine dair bir şey yok gibidir! Ama belkide gerçek demokrasi tam da budur. İpler milletin ve millet iradesinin elindedir çünkü. Sonra Batı, ABD, Türkiyedeki mutemedleri Kemalistler vasıtasıyla, devamlı darbeler, muhtıralar, postmodern darbeler yaptırıp, ipi milletin elinden alıp puştun eline verdiler. Çok ilginçtir. Bu darbeler özgürlük, demokrasi ve hukukun ihlali gerekçeleriyle yapıldı! Demokrasi maceramızın, tatbikatımızın, ana hatları budur. Muhtelif seçilmiş meşru hükümetlerin ve liderlerin eşyanın tabiatı gereği yaptıkları hatalar ise laf-ı güzaftır. O hataları düzeltme mercii millet, düzeltme zamanı, yerel ve genel seçimler, referandumlar ve kamuoyu baskılarıdır. Efendim, benim oyumla, dağdaki çobanın oyu bir mi? Bu halka güvenilmez! Millet de hep yanlış yapıyor! Milletin sözümona yanlışını, ABD, AB, silahlı memurlar, Mustafa Kemal’in askerleri mi düzeltecek? Hangi hakla, hukukla, hadle? İşte Türkiyeye böyle bir demokrasi dayatılıyor. Millete değil, küresel ve ulusalcı adamlarına hizmet eden bir demokrasi! Malumdur ki, demokratik bir ülkede, teröre en ufak bir taviz verilemez. Siyaset ile terör asla bir araya gelemez. ABD ve AB için geçerli olan bu standart, mesela Türkiye için geçerli değildir. Dünyanın en dehşetli iki terör örgütü PKK ve FETÖ Türkiye için münasiptir. Çünkü şeytan azapta gerektir ve AB teşvik, destek ve kontrolünde, Türkiye’ye karşı ahlaksızca kullanılırlar. Darbelerle gerçekleştiremedikleri emellerini, bu kanlı örgütlerle gerçekleştirmek isterler. Batı en son askeri darbesini FETÖ vasıtasıyla 15 Temmuzda yapmak istedi. Nefeslerini tutup, başarılmasını beklediler. Bu kanlı ve alçak darbe girişimini vaktinde ve etkin olarak kınamadılar bile. Örgüt lideri ve üst kadrosunu Pensilvanya’da avuçlarının içinde ve kontrollerinde tuttular. Sahih bir İslami hareketin merkezi nasıl ABD olabilir? CHP ve Kemalistler, FETÖ’nün gerçek bir İslami hareket olmadığını öğrenince, ittifak kurdular. Laiklikmiş, demokrasi imiş, hiçte dert etmediler. Tankları alkışlayıp, sela okuyanları dövdüler. Bir daha darbe olsun yine desteklerler. Hepsini desteklediler. FETÖCÜLER ve CHP hangi demokrasiden bahsedebilirler? ABD-AB dünyanın pek çok ülkesinde yüzlerce kanlı darbe yaptırdı. Meşru (veya değil) yüzlerce milli hükümeti devirdi. Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye gibi onlarca ülkeye demokrasi götürdü. İnsanlar Saddam, Esad, Kaddafi, diktatörlüklerini arar oldular! Demokrasi değil gerekçekçeleriyle yaptıkları darbe sonunda, hiçbir ülke daha demokratik ve müreffeh olmadı. Herşey daha kötü oldu. Devletler etkisizleşti, kamu otoriteleri zaafa uğradı. İsrailin arz-ı mevud emellerine hazır lokma haline getirildiler! Mısırda, yıllarca süren Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek diktatörlüğünden sonra, demokratik bir seçimle Muhammed Mursi seçildi. Ama Batının desteklediği kanlı bir darbeyle yıkıldı, hapse atıldı ve şehit edildi. Türkiyede Menderes, Demirel, Özal ve Erbakana yapılan; Erdoğan’a yapılmak istenen darbelerin dünyada yüzlerce örneği var. Silahlı bürokratların seçilmiş meşru hükümetler üzerindeki ağır baskıları ve fiilen darbe yapmaları değilde; meşru hükümetlerin icraatları antidemokratik ve liderleri diktatörlük ile yaftalanmıştır! Devam edeceğiz….