CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun kamu bankaları zararı iddialarına Hazine’den açıklama

0


Bakanlığın sosyal medya açıklaması (X)

2024 yılında sağlanacak faiz/kâr payı desteğinin çiftçilerimiz için 87,1 milyar TL’ye, esnaf ve sanatkârlar için ise 37,7 milyar TL’ye ulaşması öngörülmektedir.

Çiftçilerimiz ile esnaf ve sanatkârlarımızın uygun koşullu finansmana ulaşması için desteğimiz devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu da Dervişoğlu’nun asılsız iddiasına tepki gösterdi. Müderrisoğlu, “Kamu bankalarını yıpratmanın dayanılmaz hafifliği” başlıklı yazısında kamu bankalarının esnaf ve çiftçiye verdikleri destekleri sayarak “Bu, bir tercih ve öncelik meselesi olup yapılan iş doğrudur. Hâl böyle iken İmamoğlu ve Dervişoğlu’nun ya çiftçiye ve esnafa sübvansiyonlu kredi verilmemesi gerektiğini söylemeleri (!) ya da meselenin özünü öğrenip ezbere siyasetten vazgeçmeleri gerekir.” dedi.

Müderrisoğlu’nun yazısından ilgili bölüm şöyle:

Önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (Ekrem İmamoğlu) topa girdi. Belediyelerin SGK borçları ve icra işlemlerine tepkisini dile getirirken SGK ile başladı, kamu bankalarına dair afaki iddialarla bitirdi. Ardından İP Genel Başkanı (Müsavat Dervişoğlu) aynı kulvarda boy gösterdi. Genel ekonomi eleştirisi yaparken, kamu bankalarının zarar ettiğini ileri sürdü.

Bakınız… Eğer ortada kötü niyet yoksa ciddi bilgi eksikliği var!

Her şeyden önce kamu bankalarından beklenen görev, yüksek kâr açıklamaları değildir. Onlardan istenen… En düşük kâr marjıyla ama en verimli şekilde çalışmaları, hükümetin ekonomi programını da gözeterek öncelikli alanları en düşük maliyetle fonlamaları, gerekirse finans sektöründe anlık regülasyon rolünü üstlenmeleridir! Nitekim özel sektörün veya sermayesinde yabancı payı bulunan bankaların kredi musluklarını açmadığı zamanlarda kamu bankalarının, ülkenin geleceğini ilgilendiren projelerin finansmanı için elini taşın altına soktuğu da bilinen bir gerçektir.

Türkiye, 2001 yılındaki krizden alınan derslerle kamu bankalarını yeniden yapılandırırken şeffaf bir sistem kurdu. 1990’lı yılların koalisyon hükümetleri, çiftçi ve esnafı düşük faizle kredilendirmesi için kamu bankalarını görevlendirir, bu bankalar zarar eder ama zararları karşılanmadığı için piyasadan yüksek faizle borçlanmak zorunda bırakılırdı. Ki Şubat 2001’de kamu bankaları, günlük piyasa işlemlerinde yükümlülüklerini yerine getirememiş ve kırmızı bakiye vermişti. O günlerden bugünlere çok değişti. Şimdi Ziraat Bankası ve Halkbank’a tarım sektörünü, KOBİ’leri, genç girişimcileri piyasa şartlarına oranla daha düşük faizle kredilendirmeleri görevi veriliyor. Cari faizle sübvansiyonlu kredi faizi arasındaki fark “görev gideri” olarak Hazine bütçesinde gösteriliyor ve iki bankaya ödeniyor.

Özetle..

Bu, bir tercih ve öncelik meselesi olup yapılan iş doğrudur. Hâl böyle iken İmamoğlu ve Dervişoğlu’nun ya çiftçiye ve esnafa sübvansiyonlu kredi verilmemesi gerektiğini söylemeleri (!) ya da meselenin özünü öğrenip ezbere siyasetten vazgeçmeleri gerekir.

Unutmadan… Dün Halkbank’ın İstanbul’da GençİZ Zirvesi vardı. 1.000 parlak genç bakanlarla, Türkiye’nin küresel markalarının üst yöneticileri ile buluştu. Gençlere ilham vermek ve projelerini desteklemek amacıyla düzenlenen bu zirvenin Anadolu’daki önemli üretim merkezlerine de yayılması çok faydalı olur. “Gençler ülkeden umudunu kesti, yurtdışına kaçıyorlar” diye karamsarlık aşılayanlara, Anadolu’dan yükselecek gençlik ateşi çok iyi bir cevap teşkil eder!

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.