Kurtuluş Tayiz, İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya düzeninin güç ve galibiyet esaslarına göre şekillendiğini vurguladı. Akşam gazetesi yazarı Tayiz, galip gelen ülkelerin de ciddi savaş suçları işlediğini ifade etti. NATO’nun doğuya doğru genişleme politikalarının yeni bir dünya savaşının habercisi olduğunu belirten Tayiz, nükleer silahların devreye girmesiyle insanlığın büyük bir tehdit altında olduğunu dile getirdi. Tayiz, şunları kaydetti: “İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan yeni dünyanın hikayesi galip gelenlerin anlattığı, çoğu yalanlarla örülü ve çarpıtmalarla dolu tarihi bir öykü niteliği taşıyor. Hitler, savaşın mağlubu olduğu için eski dünyanın “şeytanı” ilan edildi. Yeni düzen “doğrular” üzerine değil, “güç” ve “galibiyet” esasları üzerine kuruldu.
Oysa galip gelenlerin işlediği savaş suçları ve soykırıma varan kasıtlı sivil katliamları Hitler’den hiç de az değildi. ABD ve İngiltere’nin Almanya’nın Dresden şehrini haritadan silecek bombardımanı Alman ruhunu ortadan kaldırmayı amaçlayan büyük bir soykırım girişiminden başka bir şey değildi. Hitler’in Yahudilere uyguladığı Holokost’tan hiç de geri kalır bir yanı yoktu.
Stalin’in Polonya’daki Katyn katliamı da tarihin en korkunçlarından biridir. Sovyetler Birliği’nin uzun süre inkâr ettiği bu katliamı arşiv belgeleriyle Putin’in kabul ettiğini de belirtelim.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonu aslında üçüncü dünya savaşının hazırlıklarına başlandığı bir sürecin de başlangıcıydı. ABD ve İngiltere, daha o zaman yeni büyük savaşın Rusya ile olacağı kararını verdi. Savaş bitmeden Batı sisteminin Rusya’ya karşı “Demir Perde” ilanı bunu zaten açıkça gösteriyor. Sovyetler Birliği’nin atom bombasına çabuk sahip olması ve ardından nükleer teknolojiyi geliştirmesi üçüncü dünya savaşının sürekli ertelenmesini getirdi.
Anton Çehov’un o ünlü “sahnede bir silah varsa oyunun sonunda mutlak patlar” önermesinde olduğu gibi büyük güçlerin elindeki nükleer silahların da er ya da geç patlaması kaçınılmaz. En azından dünyanın şu sıralar böyle bir evreye girdiğini görüyoruz. NATO’nun doğuya doğru genişleme politikası ve Rusya’yı çevreleme hamlesi büyük bir dünya savaşının ilk adımları olarak belirdi. Rusya’nın Gürcistan ve Ukrayna’ya yönelik başlattığı “özel operasyonlar” NATO ve ABD ile varılan anlaşmaların ihlaline karşı bir tepki ve tedbir olarak devreye konuldu. ABD ve İngiltere, koşulların Rusya’yı dağıtmaya, Almanya gibi yok edip ele geçirmeye; Putin’i ise Hitler gibi bir figüre dönüştürüp tarih kitaplarına geçirmeye uygun olduğunu düşünüyor. Ukrayna’nın bu son füze saldırıları da Putin’i erken bir nükleer tuzağa çekme girişimi. Putin geri adım atarsa Rusya’yı yok etmek üzere saldıracaklar, erken davranırsa nükleer tuzağa düşürecekler. Amaçları bu.”
