‘Gecenin 3’ü kendini tavanla bakışırken buluyorsun’
Dinleyeni hemen etkisi altına alan ‘Uzunlar’ şarkısı pandemi döneminde birçoğumuzun favorisi oldu. Evdeki Saat’i 2020’de işte bu şarkıyla tanıdık. Adı bir müzik grubu gibi anlaşılsa da kurucusu ve solisti Eren Alıcı’nın ifadesiyle aslında bir ‘müzik projesi’ bu. Daha sonra ‘Kötü Zamanlar’, ‘Sustum’ ve ‘Biraz Ağladım’ gibi pek çok tekli yayımlayan Eren Alıcı şimdi ‘Tavan’ isimli şarkısıyla karşımızda ve bizi gecenin 3’ünde tavana bakıp düşünmeye davet ediyor. Onunla buluştuk. Popülerliği, Bursa’dan İstanbul’a uzanan müzik kariyerini
ve yeni şarkısını konuştuk.Eren, Evdeki Saat’i ve kariyerinde bu noktaya nasıl geldiğini anlatır mısın biraz? Ben Bursa’da doğdum. Daha 12 yaşımdayken müzikle ilgilenmeye başladım, o dönemde rap yapıyordum. Lisede gitarla Halil Sezai şarkıları çalan çocuktum. Sonra İstanbul’a geldim. Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri’ni kazandım. Bursa’daki en yakın arkadaşımla eve çıktık. Her şey o zaman başladı. 2014’te Evdeki Saat isminde bir müzik projesi kurduk.Gazeteci olmak istemedin mi?Hayır, istemedim ama yazı yazmayı, röportaj yapmayı, belgesel çekmeyi bilirim.Hiç söyleşi yaptın mı bugüne kadar?Lisede Ayşen Gruda ile röportaj yaptım. Sonrasında Socrates dergisinin YouTube hesabından program da yaptım ama çok zor bir iş. Röportaj yapmak daha zevkli. Program sunmak ve
o muhabbeti devam ettirmek çok zor.Yeni şarkın ‘Tavan’ı anlatır mısın? Bu kez nelerden bahsediyorsun? “İnadına deşer acını, dener her yolu zaman / Ve sanma ki
hemen kapandı yaralar / Yabancı bu beden, yabancı odalar…” Şarkıdaki bu sözlerle aslında şunu anlatmak istiyorum: Herkesin bir yarası var ve bunu bir şekilde kapatmaya çalışıyor. Aslında senin de içinde bir boşluk var, boşluğu yanlış şeylerle dolduruyorsun. Bir kaos ortaya çıkıyor. O zaman da gecenin 3’ü kendini tavanla bakışırken buluyorsun. Çünkü içindeki sevgi eksikliğini hiç tanımadığın, saçma sapan, belki de hayatta görmek istemediğin insanlarla kapatmaya çalışıyorsun. Sence ‘Uzunlar’ şarkısının başarısının kaynağı neydi?Bir formülü vardı. 2019’da attığım bir tweet’i buldum, o zaman şöyle demişim: “Bu şarkının tutacağından o kadar eminim ki anlatamam. İçtenlikle söylüyorum, torunlarıma anlatacağım bir parça yaptım.” Şarkı zaten o zamandan ben geliyorum diyordu.‘Uzunlar’ farklı dönemlerde tekrar hit oldu. Bunun sebebini neye bağlıyorsun?Bir çıkış şarkısı için zaten hit olabilecek özelliklere sahipti. Sonra Bartu (Küçükçağlayan) ve Melikşah (Altuntaş) pandemi döneminde şarkıyı canlı yayında tanıtınca tekrar popüler oldu. Üzerine Nükhet Duru da kendi yorumuyla söyleyince bir kez daha her yerde dönmeye başladı.Listelerde hit olmuş bir şarkıya sahip olmak insanın üzerinde baskı yaratıyor mu?Kesinlikle. Yani hâlâ o duyguyu bir daha tatma isteğini yüzde yüz aşabildiğimi söyleyemem. Çünkü çok yüksek dozda bir mutluluk yaşıyorsunuz. Bir anda herkes dinliyor, ilgiyi üzerinizde hissediyorsunuz. Fakat sonra bu yavaş yavaş, doğal sürecinde yok oluyor. Tıpkı çok sevdiğiniz bir şeyi bırakmak zorunda kalmak gibi. Ve onun özlemi bir boşluk yaratıyor içinizde. O boşluğu doldurmadan mental sağlığınızı nasıl koruduğunuz çok önemli.Sence bu şarkı sana neler kazandırdı? Tabii ki maddi olarak artıları oldu. Fakat çok daha fazla para kazanabilirdim ama attığım birtakım yanlış imzalar buna engel oldu. 23-24 yaşındasınız. Sosyal medyanın bu kadar hâkimiyeti yokken bir plak şirketinin o dönemde sizinle ilgilenmesi inanılmaz bir şey. Ama etrafımda “Bir dakika, bir okuyalım şu sözleşmeyi” diyecek kimse yoktu. Kimse bunun böyle olacağını da tahmin edemezdi, ben dâhil. Bir imza attım ve sonsuza kadar elimden bazı haklar gitti. Ve bu hiç adil değil.Neye imza attın, sonsuza dek giden nedir?2019 yılında bir plak şirketiyle ‘Uzunlar’ şarkısını sonsuza dek onlara verdiğime dair bir sözleşme imzaladım. Ve şarkının iki versiyonu için o dönem toplamda 7 bin lira aldım. Sonrasında dijitalden hiçbir kazancım olmadı. Edisyonu bende şarkının, radyolardan çalanı kazanıyorum ama dijitalde neredeyse 200 milyon dinlenmesi var. Hani YouTube’u da dahil edersen 230 milyona yakın bir dinlenmeden bahsediyorum. Oradan hiçbir şey kazanmadım ve hiçbir zaman da kazanamayacağım imzaladığım sözleşmeden dolayı.Nasıl bir dönemdi senin için? Sonra bunu nasıl atlattın?2022’nin sonlarında depresyon yaşadım. Genel olarak hayattan beklentilerimi ve hangi yöne gitmek istediğimi sorguladım. Aslında içten içe tekrar ilgi görmeyi, bir şarkımın çok dinlenmesini istiyordum ama hiçbir şeyden emin değildim, ikileme düştüm. Çünkü hayat bence tahmin edebildiğiniz bir şey değil.
‘AŞK SANDIĞIM ŞEYİN HORMONAL OLDUĞUNU FARK ETTİM’ Bursa’daki Eren’le İstanbul’daki Eren arasında ne gibi farklar var?Tabii ki hamurunuz ve bazı etik değerleriniz aynı kalıyor. Onun dışında 6 senede değişen birçok durum var. Eskiden daha kolay âşık oluyordum mesela. Şu an aşk sandığım şeyin hormonal olduğunu fark ettim. Eskiden daha fazla şans veriyordum insanlara. Şimdi sadece yüzde 20 veya 30 belki ama işte bu yüzden pek macera yaşayamıyorum. Bir şeylerin oluşmasına izin vermediğiniz zaman güzel bir hikâye de çıkmıyor oradan maalesef.Epeyce kilo vermişsin. Sağlıklı yaşamak için bir şeyler yapıyor musun?Ufak depresif dönemimden sonra bir anda çok kitap okumaya başladım. O dönemde ‘Tanrılar Okulu’nu (Stefano D’Anna) bitirdim. O kitap sigara içmek, yemek yemek gibi bağımlılıklarımızdan kurtulmamızı söylüyor. Ben gece saat 3’te kumrular, kebaplar yerdim. Bu kitabı okuduktan sonra ‘Manyak mıyım abi ben’ dedim. Çünkü sigara içmek ya da gece 3’te yemek yemek intihar etmek gibi. Yemek konusunda o kitabın iddialı görüşleri vardı ve beni ikna etti. ‘ANAHTAR SESİNİ DUYUNCA GELEN KEDİM VAR’ Sokak hayvanlarıyla ilgili yeni yasa teklifi konusunda ne düşünüyorsun?Cihangir’de yaşıyorum ve kedilerle ilişkim çok iyi. Sokağımda, anahtar sesini duyduğu an yanıma gelen bir kedim var. Onu eve almayı çok istiyorum ama alerjim var. Sivrisineği bile öldürmeye çekinen birisi olarak bir canlının hayatına son verilmesi bana çok absürt geliyor. Hani bunun onlarca başka çözümü var. Buna sadece biraz bütçe ayırmanız ve efor sarf etmeniz gerekiyor. Yani birileri karar veriyor, birileri öldürmek zorunda kalacak. Çok üzücü. Tabii ki yasanın geri çekilmesini istiyorum ama bu sözlerim ne kadar yankılanır bilmiyorum.