MİT’in müthiş başarısı! ABD’ye büyük şok
Star yazarı Halime Kökce, Türkiye’de gerçekleştirilen ajan takasının MİT’in başarısını gözler önüne serdiğini belirtti. Kökce, MİT’in operasyonel başarısının ABD medyasında da konuşulduğunu ancak Türkiye’de bazı kesimlerce görmezden gelindiğini ifade etti. 2012 MİT Kumpası’na değinen Kökce, Hakan Fidan’ın İsrail ve ABD tarafından hedef alındığını hatırlattı. MİT’in milli ve yerli bir kurum olarak bağımsızlığını kazandığını vurgulayan Halime Kökce, şunları kaydetti: “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın koordinasyonunda Türkiye’de gerçekleştirilen ajan takası, gündemin yoğunluğu içinde bizde yeterince iltifat görmedi sanki. ABD medyası bir hafta boyunca bu takası konuştu. Biden bu sayede sahalara döndü. ABD medyası Türkiye’nin takas sürecindeki rolünü pek mevzu etmek istemese de MİT’in operasyon ve koordinasyon başarısı, kapasitesi, güven ve disiplin konularındaki yüksek düzeyi ister istemez gündeme geldi. Onların ne dediği çok da önemli değil; neticede herkes kendi menfaatine odaklı. Lakin Türkiye’de iktidara düşmanlığından dolayı devlet vizyonunu kaybetmiş bir kesim var. MİT’in iktidar partisinin bir parçası olduğunu zannediyorlar.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Bu hastalıklı kesim, Türk milli takımlarının galibiyetlerine bile sevinemiyor. Ajan takası operasyonunu da MİT’e zerre miskal pay çıkartmadan konuşmaya azami özen gösterdiler. Hatta MİT’in başarısını konu edenleri de “Türk’ün Türk’e propagandası” sözleriyle alaya almaya çalıştılar. Peki neden böyle, neden böyleler? Biraz geriye gidelim; Türkiye’nin son 15 yıldır mütemadiyen uğradığı saldırıların ilki diyebileceğimiz tarihe; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarı olarak tutuklanmaya çalışıldığı tarife 7 Şubat 2012 MİT Kumpası olarak geçen hadiseye… Başbakan Erdoğan’ın ameliyat masasında olacağı saate kadar hesap edilerek yani olaya müdahalesinin mümkün olamayacağı bir zamanda MİT Müsteşarı tutuklanmak istendi. FETÖ’nün kumpaslar zincirinin ilki diyebiliriz. MİT Müsteşarı ve ekibine PKK ve KCK’ya yardım etme suçu atma ve buradan da “talimatı Başbakan’dan aldık” ifadesi üzerinden Erdoğan’a ulaşmak amacı taşıyan bir operasyondu. Peki neden, kim adına yapılmak istendi bu? Tabii ki İsrail ve ABD. Hakan Fidan başından beri İsrail’in hedefinde oldu. İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ın İran’a bilgi sızdırdığını iddia etti. İsrail’in hassasiyetlerinin Türkiye’deki mümessili olan FETÖ’cüler bir yanda, CHP’li siyasetçiler diğer yanda MİT’e, Hakan Fidan’a saldırıyordu. Bu süreçte yani MİT mensuplarının PKK ve KCK’ya yardım ettiği iddiasıyla başlatılan gizli soruşturma kapsamında MİT’in KCK ve PKK içindeki istihbarat mensupları tek tek deşifre edildi. Bu olay, FETÖ’nün İsrail ve ABD adına, Türk İstihbarat Teşkilatı’na yaptığı çok vahim bir operasyondu. Hemen akabinde yapılan bir düzenlemeyle MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması kararı Başbakan onayına verildi. Söz konusu kanuni düzenleme tahmin edeceğiniz üzere CHP tarafından hararetle eleştirildi. Kılıçdaroğlu “Kişiye özel kanun” diyerek Meclis kürsüsünden bas bas bağırdı. Zaman ve Taraf gibi FETÖ yayın organları “demokrasi” ve “hukuk devleti” kavramlarını kullanarak, hükümetin MİT’e kurulan kumpasın önüne geçme çabasını mahkum etmeye çalışıyordu. Tekrar edelim; MİT’in millileştirilmeye çalışıldığı, Türkiye’nin PKK ve KCK yapılanmasını çözmeye uğraştığı bir süreçte MİT Başkanı Hakan Fidan ve ona talimat verdiği gerekçesiyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, PKK ve KCK’ya yardım suçundan mahkum edilmek istendi. Nasıl senaryo ama! MİT’le ilgili daha kapsamlı bir düzenleme 2014’te yapıldı. Tabii ki ona da CHP başta olmak üzere Türkiye muhalifi kesimler veryansın etti. MİT’e operasyonel görev imkanı da veren yeni düzenlemeye CHP’nin itirazı “Başbakan’ın kişisel taleplerini karşılasın diye” şeklinde oldu. Dönemin CHP Grup Başkan Vekili olarak Akif Hamzaçebi “Askeri önemde MİT’e verilen görevler sadece istihbaratla sınırlanırken, şimdi operasyonel görevler verilerek MİT’in yetki ve görev alanının genişletilmesi doğru değildir. MİT’e görev verme yetkisi Genel Kurmay başkanından alınıp, Başbakana bağlanmaktadır. Devletin istihbarat kuruluşu, Başbakanın kişisel taleplerini karşılamak üzere kurulmuş değildir.” diyerek ilgili düzenlemeye itiraz ediyordu. MİT bu aşamalardan geçerek CIA ve Mossad’dan bağımsızlaştı, yerli ve milli bir hüviyet kazandı. Kapasitesini artırdı, hem canlı istihbarat ağını adeta yeniden kurdu hem de son teknoloji ile siber alanda büyük adımlar attı. 1962-1964 ve 1966- 1971 arasında iki kez MİT müsteşarlığı yapan Fuat Doğu’nun “Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA’nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop’a götür dese onu oraya götürmekle memurum.” dediği dönemler geride kaldı. CHP ve Türkiye muhalifi çevrelerin devamlı itiraz ettikleri düzenlemeler ve adımlar sayesinde MİT, tüm dünyanın canlı izlediği takas operasyonunda koordinatör kurum olabildi. Çok daha önemlisi dışarıda operasyon yapabilen, zaman zaman TSK ile eşgüdümlü olarak terörist avlayabilen bir konuma geldi. Hafızayı taze tutmakta fayda var.”