Özgür Özel’in İmamoğlu’nun her cümlesine “Haklısınız, tam da buyurduğunuz gibi…” diyen sırıtık baş sallamaları ne anlama geliyor? İşte ilginç detaylar
Akşam gazetesi yazarı Mustafa Kartoğlu, CHP tüzüğündeki değişikliklerin parti içi demokratikleşme sürecini olumsuz etkilediğini söyledi. Kartoğlu, Ekrem İmamoğlu’nun parti üzerindeki etkisinin arttığını ve Özgür Özel’in onun gölgesinde kaldığını belirtti. Tüzük değişikliklerinin aday belirleme süreçlerini daha merkezi hale getirdiğini ifade eden Kartoğlu, CHP’nin yenilenme vaadini yerine getiremediğini kaydetti. İşte Mustafa Kartoğlu’nun yazısı: “CHP’lilerin merakla beklediği tüzük değişikliği yapıldı. Bütün maddeler aynen kabul edildi, değişiklik önerileri reddedildi. Üç önemli başlık vardı: Önseçim. Milletvekilliği seçiminde ‘3 dönem’ sınırı. Büyük kurultay süresinin 3 yıla çıkarılması. *** Önseçim, hakim denetiminden çıkarılıp ‘parti denetimine’ alınarak anlamsızlaştırıldı. Adayları parti yönetimi belirleyecek. CHP’nin önceki dönem Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı’nın kurultay konuşmasındaki ifadesiyle, “Karar alma ve aday belirleme süreçleri merkezileşti”… Üç dönem sınırı da yine ‘parti denetiminde önseçim’, aday yoklaması adı altında parti yönetiminin inisiyatifine alındı. 3 dönemi dolduranlar için ayrıca, “CHP’nin milletvekili çıkarmadığı bir seçim bölgesinden aday gösterme” formülü icat edildi. Kurultay süresi 2 yıldan 3 yıla çıkarılarak, 2028 seçimlerinden önce genel başkan seçimli iki büyük kurultay yapılmasının önü kapandı. *** ‘Aynen’ kabul edilen tüzüğü hazırlayan komisyonun başkanı Genel Başkan Yardımcısı Meryem Gül Çiftçi Binici. Binici, geçen seçimde Ankara Çankaya belediye başkan adayları arasında anılırken, “İmamoğlu’nun adayı” olarak nitelenmişti. (Sol Haber, 31.01.2024) *** Tüzüğün ‘kim merkezli’ hazırlandığının tek göstergesi bu değil. Ankara gazetecileri, kurultayda asıl konuşmacı olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu işaret ettiler. “Genel Başkan Özgür Özel’in yanında tek belediye başkanının ne işi var” denilmesin diye son gece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a figüranlık görevi verilmiş. Yavaş bu figüranlığı konuşmasında ifşa etti. “Son anda söylenmeseydi ben de konuşma hazırlar, propterdan konuşurdum” dedi. İmamoğlu, “Ben de konuşma yapacağımı bilmiyordum, burada haberim oldu” dedi. Ama ya prompter? 10 dakikada mı hazırlanmıştı? *** Ama asıl gösterge, o sahnedeki üç kişinin yüz ve vücut dilleriyle ifade edildi. İmamoğlu’nun ‘Genel Başkan’ın yanında Yavaş’a üst perdeden ayar veren el kol hareketli konuşması… Yavaş’ın “Ben bununla baş edemem, ortalık karışır, en iyisi yutkunayım” diyen suskunluğu. Özgür Özel’in İmamoğlu’nun her cümlesine “Haklısınız, tam da buyurduğunuz gibi…” diyen sırıtık baş sallamaları… *** CHP ve CHP’liler yenilenmek istemiyor. Demokratikleşmek de istemiyor. Atatürk’ün partisi olmak zaten umurlarında değil. Sadece kazanmak istiyorlar. Bunu da HDP/DEM ve sağ/liberal taraftan ‘işbirliği oyu’ getiren İmamoğlu ile sağlayabileceklerine inanıyorlar. İnanıyorlar ama içlerine sinmiş değil. Yenilenme, demokrasi ve Atatürkçülük sloganlarına sarılarak vicdanlarını susturuyorlar. Yenilenmenin sözde lideri ‘eski’ TBMM Grup Başkanvekili, üstelik aynı görevde 8 yıl kalmış! Demokratikleşmenin sözde mimarı İmamoğlu’nun konuşmaları ‘ben’le başlıyor ve ‘dedim ki’ ile devam ediyor! Atatürkçcülük, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözüne ağır hakaret eden HDP/DEM’li Sırrı Sakık’ta sona eriyor! ‘Sadece kazanmak’ güdüsü yeni bir şey değil. Son 3 yıldır CHP’de ‘kazanacak aday’ arayışı var. Daha iyisini yapacak değil, kazanacak… Bu, kazanmak için her yolu mübah gören ve sadece kazanacağı yerlere yerleşenler için bulunmaz nimet…”