Türk SİHA’larına Fransız casusluğu! “Beyaz Kitap” skandalı patladı
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yahya Bostan, Fransa’nın Türkiye’nin savunma sanayii projelerini tehdit olarak kodladığını kaydetti. Bostan, Fransa Savunma Bakanlığı’na bağlı bir raporda Türkiye’nin Afrika’daki askeri varlığının tehlikeli olarak nitelendirildiğini belirtti. Özellikle Türk SİHA’larının Fransa’nın bölgede rahatsızlık duyduğu unsurlar arasında yer aldığını ifade eden Bostan, bu raporun bir istihbarat operasyonunun parçası olabileceğini vurguladı. Bostan, şunları dile getirdi: “Fransa’yla çatışan çıkarlarımız var. İki ülke olgun bir diplomasiyle bu süreçleri yönetiyor. Ancak Fransa kaynaklı gelişmeler bıçağın kemiğe dayandığını gösteriyor.
Medyaya da yansıyan bir rapordan bahsedeceğim. O raporda göz ardı edilen bir detaydan: Yayınlanan uydu görüntüleri, Türk savunma sanayii ile ilgili detay bilgiler ve hedef gösterme amaçlı yönlendirmeleriyle “İstihbarat işi” dedirten bir rapor bu. Anlatacağım. Ama önce bir çerçeve çizmem gerekiyor.
Dışişleri Bakanı Fidan, “Terör örgütü PKK konusunda problemli olduğumuz iki buçuk ülke var” demişti. “ABD, İngiltere, biraz da Fransa..” Fransa tarihsel olarak Suriye ile ilgili. Ama eski kalibresi yok. Burada yaptığı birkaç operasyon var. Belki de en önemlisi Türkiye tarafından deşifre edildi. Fransız şirket Lafarge’ın DEAŞ’la işbirliği ortaya kondu, şirket yargılandı.
Paris’in hassas olduğu diğer konu Ermenistan. Fransa, tabiri caizse Ermenistan’ın “garantör” ülkesi. Minsk Grubu’nun eşbaşkanıydı. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ operasyonu ve Türkiye’nin bu operasyona verdiği güçlü destek Minsk Grubunu boşa düşürdü. Süreç -özellikle- Fransa’nın kontrolünden çıktı. Askeri, diplomatik ve psikolojik üstünlük Azerbaycan’a geçti. Paris bunu stratejik bir zemin kaybı olarak not etmiştir.
Ama Fransa’nın bu ikisinden daha fazla önemsediği bir konu var: Doğu Akdeniz. Paris, Doğu Akdeniz’de katı bir pozisyon aldı. O dönem Türkiye aleyhine bölgedeki askeri varlığını geçici bir süre artırdı. Doğu Akdeniz’de Yunanistan’a destek olduğu gibi, Libya’da da Türkiye’nin tam karşısına konumlandı. Libya’ya giden Türk kargo gemilerini inceleme cüreti gösterdi ancak bu çaba Türk fırkateynlerin Fransız gemilerine radar kilidi atmasıyla (Bu “vururuz” demektir) bundan vazgeçti.
***
Hepsinden öte.. Afrika, Fransa’nın en hassas olduğu bölgedir (sömürge geçmişi). Ancak son dönemde bazı Afrika ülkeleri Fransa ve ABD’ye karşı kazan kaldırmış durumda. Fransa Mali ve Burkino Faso’dan çıkarıldı. Nijer, Fransız devlet şirketine verdiği uranyum lisansını iptal etti. Lisans artık Ruslarda. Türkiye de Afrika’daki güç mücadelesine sert bir giriş yaptı (Detaylar için bakınız; O Güç Mücadelesinin Ana Aktörü Nasıl Olduk? Ağustos 2024).
Türk SİHA’ları bu mücadelede stratejik bir rol üstlenerek teröre karşı istikrar arayan ülkeler için can simidi oldu. Sadece Burkino Faso hükümeti, Türk SİHA’larının yardımıyla ülkede kontrol ettiği alanı yüzde 30’lardan yüzde 65’e çıkardı (Bakınız, Ankara Yeni Bir Jeopolitik Hat Açıyor, Ekim 2024). Özetle Afrika’da ABD, Fransa gibi ülkelerin etkisi azalırken, Türkiye, Rusya gibi ülkelerin boy göstermesi yeni bir mücadeleyi gün yüzüne çıkardı.
***
Söz konusu Afrika olunca Fransa’dan Türkiye aleyhine “istihbarat operasyonu” kokan salvolar da gelmeye başladı. Türkiye’yi adım adım takip ediyorlar. Fransız haber ajansları Suriyeli muhaliflerin Afrika’ya götürüldüğünü ileri sürmüştü. Bu haber ilk salvoydu ve maksatlıydı. İkinci salvo Türk savunma sanayiini ve Türk SİHA’larını hedef alıyor. Şimdi girişte bahsettiğim rapora gelebiliriz.
Raporun üzerinde Fransa Savunma Bakanlığı’na bağlı Uluslararası İlişkiler ve Strateji Genel Müdürlüğü’nün (DGRIS) logosu var. DGRIS, ülke güvenlik politikalarına yön veren bir kurum. İnternet sitesinde “Ulusal Savunma ve Güvenlik Beyaz Kitabı’nın (White Paper) hazırlanması ve düzenli olarak güncellenmesi için stratejik öngörü çalışmalarını yürütür” diyor. Beyaz Kitap, Fransız ulusal güvenlik stratejisinin temel metinlerinden biri. Tehdit ve öncelikleri çerçeveliyor. Bir yönüyle Türkiye’nin Kırmızı Kitabı’na benziyor.
DGRIS’in stratejik öngörü çalışmalarından biri temmuz ayında yayımlanmış. Rapor, Türk insansız araçlarını konu ediniyor. TUSAŞ, Baykar ve daha birçok markanın ürünü detaylı inceleniyor. Özellikle Afrika’daki Türk askeri varlığını haritalar ve infografiklerle anlatıyor. Türkiye’nin “Özellikle Fransa’nın hakim olduğu bölgelerde (Mali, Nijer, Fas, Tunus, Çad, Cibuti, Burkina Faso) bölgesel zayıflıklardan faydalandığını” ileri sürüyor. “Türkiye, Afrika insansız hava aracı pazarında baskın bir konuma sahip olarak kıtada kilit bir stratejik rakip haline gelmiştir” diyor.
***
Bu yüzden raporda Baykar’a geniş bir yer ayrılıyor ve tüm ürünler, Afrika’da hangi ülkeye ne satıldı detaylarıyla anlatılıyor. Rapordan ilginç bir ifade: “Türk insansız hava aracı endüstrisinin Afrika kıtasına -97’si Bayraktar TB2 olmak üzere- 130’dan fazla uçak ihraç ettiği bildirildi. Bazı Afrika kuvvetleri şu anda bazı Avrupa ordularından daha fazla İHA’ya sahip.”
Bunlar zaten açık kaynaklarda yer alan bilgiler. Raporu önemli kılan şey (ve bence yazılmasındaki ana amaç) sonda yer alıyor: Baykar Makina’nın (Evet, sadece Baykar’ın) fabrika ve eğitim/test alanlarının uydu görüntüleri.. Tesislerdeki tüm binalar, ne için kullanıldıkları, işlevleri vb detaylar. Eğer Baykar’ı hedef almayacaksanız kimsenin işine yaramayacak bilgiler. Ama eğer o rapora koyuyorsanız hedef gösteriyorsunuz demektir.
Anlaşılan Fransa, Türkiye’yi Afrika’da endişe edilmesi gereken bir rakip olarak görüyor. Bu rekabette Türk SİHA’larına önemli bir pay biçiyor. Salvoya başladılar. Gerileceğiz.”