Yayın yasağının yasal dayanağı ve yaptırımı

0

İşte Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren’in o yazısı; Haberlerde zaman zaman, soruşturma veya olayla ile ilgili yayın yasağı alındığından, ayrıntılı bilgi veya görüntü verilemediği belirtiliyor. Bu yazımızda mevzuatta ve uygulamada hakim kararıyla yayın yasağının hangi hallerde verilebileceği ele alınmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki doğrudan yayın yasağı konulabileceğine ilişkin yasal düzenleme olmamakla beraber Anayasamızın basın hürriyetine dair 28. Maddesinin 4. Fıkrasında yer alan “Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz” hükmü uyarınca kural olarak olayların haberleştirilmesinde yayım yasağı konulamayacağı prensibi benimsenmiştir. Buna göre temel kural, ifade (basın) özgürlüğü çerçevesinde yayın yapmak, olayları haberleştirmek serbesttir. Çok istisnai hallerde ise yasal şartlar oluştuğunda hakim tarafından yayın yasağı kararının verilmesi mümkündür. Temel prensibin haricinde olabilecek istisnai husus, Anayasa’daki “yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere” ibaresi içindedir. Yine Basın Kanunu’nun[1] basın özgürlüğüne dair 3. Maddesinin 1. Fıkrasında basın yayının prensip olarak serbestliği, yani özgürlüğü vurgulanmıştır. Buna göre basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Bu ana kuralın yayında, yayın yasağı açısından istisnai ve dar yorumlanması gereken basının özgürlüğünü sınırlayan hüküm olarak, aynı maddenin 2. Fıkrasında “Basın özgürlüğünün kullanılması, …yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir” düzenlemesidir. Radyo veya televizyon yayınları yönünden ise 6112 sayılı Kanun’un olağanüstü dönemlerde yayınları düzenleyen 7. Maddesinde yayın kaydının denetlenemeyeceği, durdurulamayacağı ancak “…ve yargı kararları saklı kalmak kaydıyla. …geçici yayın yasağı getirebilir” şeklinde düzenleme mevcuttur. Ayrıca ülkemiz hukukunun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. Maddesinin 1. Fıkrasında ifade özgürlüğünün esas olduğu belirtilmiş ancak sınırlama olarak 2. Fıkrasında “…yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için …sınırlamalara veya yaptırımlara tabi tutulabilir.” ibaresi yer almıştır.[2] Yukarıda belirtilen Anayasa ve bu madde dayanağıyla çıkarılan yasa maddeleri ile sözleşme hükümleri birlikte dikkate alındığında maddeler halinde şunları söylemek mümkündür:
ÖNE ÇIKAN VİDEO 1) Kural olarak, yayın şerbetliği ilkesi geçerli olup olaylara ilişkin basın yayın yoluyla yapılan haberler denetlenemez, yasaklanamaz. 2) Anayasa’nın “yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere” hükmü uyarınca; a) Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla, b) Kanunla belirtilecek sınırlar içinde, c) Hakim tarafından verilen kararla olaylara ilişkin basın yayın yoluyla yapılan haberlere (yayınlara) yayın yasağı getirilebilir. 3) Anayasa’nın yukarıdaki hükmüne uygun olarak basılı eserler ile internet haber siteleri yönünden 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3. Maddesi’ndeki “Basın özgürlüğü, …yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir” düzenlemesi getirilmiştir. 4) Yine Anayasa’nın aynı hükmüne uygun olarak radyo-televizyon yayınları yönünden 6112 sayılı Kanun’un 7. Maddesindeki “… yargı kararları saklı kalmak kaydıyla durdurulamaz.” düzenlemesi getirilmiştir. 6) Sözleşmenin 10. Maddesinin 2. Fıkrasındaki sınırlama nedenleri arasındaki yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için sınırlamalara veya yaptırımlara tabi tutulabilir. Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19. Maddesinde görüş ve anlatım özgürlüğü, 12. Maddesinde ise kişilik hakkının saldırısına kanunla korunması gerektiği düzenlenmiştir.[3] Buna göre olaylara ilişkin olarak, ancak istisnai ve dar bir şekilde ve yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin sağlanmasına yönelik yayın-haber yapma yasağı kararı verilebilir. Buna yasal dayanak, Anayasa’nın 28, 5187 sayılı Kanun’un 3, 6112 sayılı Kanun’un 7, Sözleşme’nin 10 ve Evrensel Bildirge’nin 12 ve 19. Maddeleridir. Mevzuat ve yüksek yargı kararları itibariyle ifade özgürlüğünün sınırlama sebepleri şunlardır: – Ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün korunması, – Kamu düzeninin-güvenliğinin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, – Sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, – Gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması olarak sayılmıştır.[4] Hakim, yukarıdaki yasal nedenler içinde yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin sağlanmasının temini bakımından ancak istisnai ve dar şekilde yorum yaparak ayın yasağı kararı verebilir. İfade (basın) özgürlüğü istisnalara tabi olsa da bu istisnaların dar bir biçimde yorumlanması ve sınırlama nedeninin ikna edici bir biçimde ortaya konması gerektiği belirtilmiştir.[5] Dolayısıyla somut bir yargı faaliyeti nedeniyle yayın yasağı verilebilmesi için yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin tehlikeye girmiş olması, başka bir deyişle böyle bir kararın verilmemesi halinde yargı makamının-kararının gücü, otorite ve tarafsızlığının risk altına girdiğinin ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekir. Bir diğer önemli unsur da talebe konu edilen kişinin sıfatıdır. Normal (sade) vatandaşlar ile politikacı, kamuya mal olmuş, basın aracılığıyla ünlenmiş, “meşhur” diye tabir edilen sanatçı, sporcu, gazeteci, kamu görevlisi gibi kişileri birbirlerinden ayırarak değerlendirmek gerekir. Bu sıfattaki kişilerle ilgili olarak toplumun haber alma hakkı olduğu ve bunların daha fazla eleştiriye tahammül etmeleri ve bu açıdan basın özgürlüğünün daha geniş olması gerektiği kabul edilmiştir.[6] Görevli ve yetkili hakim veya mahkeme yönünden yasada açıklık olmamakla birlikte kanaatimizce soruşturma veya davanın-yargısal işlemin yapıldığı yer sulh ceza hakimliği, görülen bir hukuk veya ceza davası varsa davaya bakan mahkemedir. Talep etme hakkına sahip kişi de bulunduğu yer hakimliğine müracaat edebilir. Yapılan soruşturma kapsamında cumhuriyet savcısının talepte bulunmasını engelleyen bir durum yoktur. Belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde aykırı hareket etmenin adli yaptırımı eğer yapılan bir adli soruşturma varsa 5237 sayılı TCK’nın 285/2. Maddesinde “Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.” yer alan hükmüdür. Radyo-televizyonlar açısından ayrıca idari olarak RTÜK tarafından 6112 sayılı Kanun’un 32. Maddesi gereğince idari yaptırımlar uygulanabilir. Yine aynı yasanın 7. Maddesine göre, Basın Kanunu uyarınca getirilen yayın yasak ve kısıtlamalarına aykırı olarak yayın yapılması halinde RTÜK tarafından medya hizmet sağlayıcı kuruluşun programlarının yayını bir gün durdurulur. Bir yıl içinde; aykırılığın tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınlarının beş güne kadar, ikinci kez tekrar edilmesi halinde onbeş güne kadar durdurulmasına, üçüncü kez tekrar edilmesi halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. Hakim kararına aykırı yayın yapılması halinde, yayın ilgilisine yaptırım uygulanabilmesi için karardan haberdar olunduğunun açıkça tespit veya bunun ispatlanmış olması gerekir. Çalışmanın hukukçu, basın yayın yetkilileri ve ilgililerine yasal yol gösterici ve yararlı olması umuduyla…  

Leave A Reply

Your email address will not be published.

File not found.