Aile bütünlüğüne soyadı harcı – Yeni Akit

Türkiye, toplumun ruh kökünü hedef alan ve Türk aile yapısını enkaza çeviren uygulamalardan vazgeçtikçe, CHP zihniyeti ve feminist oluşumlar deliye dönüyor. Aileyi dinamitleyen maddeleri yüzünden toplumda büyük tepki çeken ve Başkan Erdoğan’ın dirayetiyle feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin ardından kadın cinayetleri gözle görülür oranda azalırken, AK Parti iktidarı bir toplumsal yarayı daha tedavi etmek için kolları sıvadı. Kadına kocasının soyadını almasını zorunlu kılan Medeni Kanun’un 187. Maddesinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmesinin ardından aile bütünlüğünü sağlayan son bağ da koparılırken, 11 Temmuz’da Meclis’e gelmesi beklenen 9. Yargı Paketi ile bu tarihi hatadan da dönülüyor. Çocuğun ruh sağlığını bozuyor Yasa koyucu TBMM, evlenen kadının soyadına ilişkin düzenleme ile kuşaktan kuşağa geçen ad olan, belli bir ailenin bireylerini diğer ailenin bireylerinden ayırmaya yarayan, soybağının doğru bir şekilde tespit edilmesi ve kaydedilmesini sağlayan soyadı birlikteliğini yeniden tesis ediyor. Meclis’e bu hafta gelmesi beklenen 9. Yargı Paketi’nde yer alan “kadının soyadı” düzenlemesi ile ailede birden çok soyadı kullanımı ve çocukların soyadı tercihi arasında kalma problemi çözülürken, teklife tepki gösteren CHP ve yandaşları, “Koca soyadı geri geliyor” diyerek düzenlemeye karşı çıkıyor. Hükümetin talebi yerindedir Konuya ilişkin Akit’e konuşan Avukat Kasım Karada, şunları dile getirdi: “9. Yargı Paketi paketinde Aile Hukukuna dair dikkat çeken bir değişiklik teklifi yer almakta. Teklifle kadının bekârlık soyadını ancak erkeğin soyadıyla birlikte kullanabileceğine dair düzenleme amaçlanmaktadır. Teklifin gerekçesinde anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmalarının çocuklar üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği ve çocuğun hangi soyadını alacağı hususunun tartışma konusu olduğu savunuldu. Bu talep yerindedir. Gerek kanunlarımızda gerekse de uluslararası hukukta ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi benimsenmiş ve pozitif ayrımcılık yapılması gerekliliği vurgulanmıştır. Çocuğun her türlü olumsuz etkilerden korunması toplumsal bir görevdir. Bu konuda en büyük sorumluluk anneye ve babaya düşmektedir. Aile kurumu toplumun çekirdeğidir. Aynı toplumsal değerler üzerine inşa edilen yuvalarda kadının ve erkeğin farklı soyadı kullanmaları psikolojik açıdan duygusal bağların zayıflamasına sebebiyet verecektir. Anayasa Mahkemesi’nin kadının bekârlık soyadını erkeğin soyadıyla birlikte kullanabileceğine dair düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etmesi sonrası çocukların kimin soyadını kullanacağı hususunda ortaya ciddi bir belirsizlik çıkmıştır. Yasal düzenleme ile bu karışıklığın önüne geçilecektir.” Siyonist soysuzlaştırma projesi BİA Platformu Başkanı İlknur Birsel ise şunları söyledi: “Kadının evlendiği erkeğin soyadını kullanmayıp sadece kendi soyadını kullanabilmesi kararının 1980’lerden beri gelen ‘Siyonist Aile Yıkım Projesinin’ bir kolu olduğunu düşünüyoruz. Aslında hepsi tek merkezden yönetiliyor. Kadının zaten iki soyadı kullanma hakkı varken AYM’den böyle bir karar çıkması son derece talihsizdi ve ‘çocuklar hangi soyadını kullanacak’ sorusunu akla getiriyordu. Bu da soysuzlaştırmayı akla getiriyor. Dağılmış ailelerde bir yandan yıllardır tek taraflı velayet babalara karşı sopa olarak kullanılırken, çocuklara babaları unutturulmaya çalışılırken, çocuğun baba ile iletişimi tamamen kadının keyfiyetine bırakılırken, çocuklar baba şefkati, güvencesi ve korumasından mahrum büyürken, ebeveyne yabancılaştırma sendromlu çocuk sayısı her geçen gün artarken, çocuklar soy bağlarından koparılırken üstüne üstlük soyadı ile ilgili çıkan bu karar çocuğu aileden koparmaya yönelik bir adımdı. 1988’de CEDAW Sözleşmesi ve aile yıkımının ilk adımı ‘süresiz nafaka’ ile başlayan daha sonra zinanın suç olmaktan çıkarılması, erkeğin aile reisliğinin iptali, İstanbul Sözleşmesinin getirdiği mevzuatlar ile işleyen boşanmalarda artışa neden olan, evlilikten soğutan ve doğum oranlarının düşmesine neden olan, her türlü sapkınlığı normalleştirerek, aileyi baltalayarak yol alan Soykırım Projesinin son halkası olup, toplumun değer yargıları ve sinir uçlarıyla oynayan bir karardı. 9. Yargı Paketinde bu kararın iptali sevindirici olmakla birlikte yeterli değil. Aileyi yok edici tüm soykırım yasaları topyekûn değişmeden, sorunun kaynağı kurutulmadan aile kurtulmaz. Aile tamamen yok olduğunda kafalarımızı duvarlara vuracağız ancak çok geç olacak. Aile alarm veriyor. Aileyi korumak vatanı korumaktır.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO
 
Üst