Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi yönünde fikir birliği var
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği’nde “Bir Yatırım Destinasyonu Olarak Türkiye” temasıyla Türkiye-Almanya Yatırım Konferansı düzenledi.Konferansa, Türk ve Alman kamu yetkililerinin yanı sıra uluslararası birçok yatırımcı katıldı.Şen, konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’nin enerji, işgücü, ulaştırma, ticaret hukuku gibi birçok açıdan güvence ve ekonomik fırsatlar sunduğunu dile getirdi.Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük tır filosu, kıtalar arası demir yolu bağlantıları, Akdeniz ve diğer denizlerdeki büyük ve modern limanlarla Avrupa pazarlarının yanı sıra Çin, Hindistan, Pakistan, İran ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri gibi doğu pazarlarına ve Afrika’nın gelişmekte olan bölgelerine, rekabetçi ulaştırma maliyetleri ve alternatif güzergahlar sunduğunu anlatan Şen, şunları kaydetti:”2022 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 24 milyar dolardan fazla yatırımı bulunan Alman iş insanları, tüm bu imkanlardan yararlanmaya devam ediyor. Memnuniyetlerini her fırsatta ifade ediyor ve vurguluyorlar. Türk toplumunun ve Türk şirketlerinin Almanya’daki varlığı ise yatırım işbirliği potansiyeline katkı sunuyor. Örnek vermek gerekirse; Almanya’nın en büyük ekonomisine sahip eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya’da 850 Türk şirketinin yatırımı bulunuyor. Bölgede, 2022 yılında en fazla şirket kurulumu ABD ve Çin’in önünde, 91 şirketle, Türkiye merkezli firmalar tarafından yapıldı. Türk toplumunun Almanya’daki ekonomik varlığı, Alman iş insanlarına ortak çalışma fırsatları sunuyor.”Şen, AB ile Türkiye arasında mevcut Gümrük Birliği’nin Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasında gümrüksüz, vergisiz serbest ticaret imkanı sağladığına işaret ederek, “Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin başarısı; AB, Almanya ve Türkiye tarafından takdir edilmekle kalmıyor daha da geliştirilmesi yönünde fikir birliği bulunuyor.” diye konuştu.Ahmet Başar Şen, AB ile Gümrük Birliği’nin de katkısıyla Avrupa ekonomisinin en önemli bileşenlerinden biri olan Türkiye’nin Avrupa ve batı değerlerine bağlılığı ve müttefik ilişkileri, stratejik AB üyelik hedefi, coğrafi konumu, 85 milyonluk genç ve eğitimli nüfusu, ileri teknoloji ve dijital altyapısı, Avrupa’ya tam entegre haliyle büyük avantajlara sahip olduğunu söyledi.2020’de başlayan Kovid-19 salgını, ardından 2022’de Avrupa kıtasında ve Türkiye’nin yanı başında çıkan savaş ile küresel tedarik zincirlerinin kırılması nedeniyle büyük krizler yaşandığını, yaşanmaya da devam ettiğini hatırlatan Şen, sözlerini şöyle sürdürdü:”Kısacası, AB ve Almanya ekonomilerinin içinde bulunduğu ve gelecekte de devam edecek küresel sınama dönemlerinde, dostuna yatırım yap, yani friend-shoring düşüncesi ile yakınına, ulaşılabilir yere yatırım yap ve oradan tedarik et, yani near-shoring ilkesi, lojistik ve tedarik zincirleri bakımından son derece önemli hale gelmiştir. Türkiye’yi bilen Alman yatırımcılar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Hatta enerji fiyatları, nitelikli iş gücü, lojistik imkanlar ve ulaşım avantajları dolayısıyla her ölçekteki Alman şirketlerinin yatırımlarının önümüzdeki dönemde aritmetik değil, geometrik artış göstereceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’de üretip Batı’ya mal ve hizmet satmak isteyen Alman iş insanları, Türkiye’ye daha fazla yatırım yapacaktır. Aynı şekilde Türkiye’den Almanya’ya, Avrupa’ya ve tüm dünyaya açılmak isteyen Türk girişimcilerin de iyi tanıdıkları ve çok sayıda vatandaşımızın yaşadığı Almanya’ya yatırım yapmaya devam edeceklerini düşünüyorum.”- “8 BİN İLE 3 MİLYON ARASINDA BÜYÜK FARK VAR”
Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Dış Ticaret Direktörü Volker Treier de Almanya’da Türk toplumunun bilim, sanat, sanayi ve ticaret gibi alanlarda aktif olduklarını belirterek, Türklerin çok cesur girişimciler olarak Almanya’da refahın devamına katkıda bulunduklarını vurguladı.Kovid-19’dan sonra yakın yerlerden tedarikin önemli hale geldiğinin altını çizen Treier, Türkiye’nin de bu trendden yarar sağladığını anlattı.Treier, Türkiye pazarında aktif olan 8 binden fazla Alman şirketi olduğuna dikkati çekerek, “DIHK, 3 milyondan fazla Alman şirketini temsil ediyor. 8 bin ile 3 milyon arasında büyük bir fark var. Büyük bir potansiyel var.” ifadesini kullandı.Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ise Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeir’in de nisan sonunda Türkiye’yi ziyaretinde cesaretlendirici mesajlarının iki ülke iş dünyasına olumlu bir ivme kattığını dile getirdi.1996’da kurulan DEİK Türkiye-Almanya İş Konseyinin 7 üyesiyle kurulun önde gelen yapılarından biri olarak faaliyet gösterdiğini aktaran Yalçındağ, üyelerin Almanya-Türkiye arasında iş yapmak üzere hareket eden şirketlerden oluştuğunu ve makineden kimyaya çeşitli sektörleri kapsadığını kaydetti.Yalçındağ, iki ülkenin sanayi ve ekonomide toplamda 170 milyon nüfusla büyük bir güç merkezi olarak hareket edebileceğini ifade ederek, “Bunun için çalışma grupları ile uzmanlarla çalışıyoruz. Ortak çabalarımızla inovasyonu teşvik etmeyi, yeni fırsatları keşfetmeyi ve sürdürülebilir karşılıklı fayda sağlayan sonuçları teşvik etmeyi başarabileceğimize inanıyoruz.” dedi.