Ali Erkan Kavaklı ile Fatih Romanı üzerine konuştuk: Gençlerimiz Kahraman Atalarımızı tanımalı sahte kahramanlara özenmemeli
Röportaj: Müşerref Hülya Günay Hocam 25. romanınız “Çağ Açıp Çağ Kapatan Gazi Sultan Fatih” yayınlandı, hayırlı olsun. Fatih’e neden gazi deniyor? Fatih, Belgrad Kalesini kuşatır, kale bir türlü alınamaz. Sırplar kaleden çıkıp zaman zaman Osmanlı ordusuna hücum ederler. Bir defasında Sırp saldırısı çok şiddetli olur ve orduda bozulma başlar, ricat yüz gösterir. Fatih geri çekilişi önlemek için atına atlar, dizginlere yapışır ve hücuma geçer. Atı vurulur. Fatih yenilgi kabul etmeyen bir karaktere sahip, yalın kılıç hücumu sürdürür. Düşman, Fatih’i ok yağmuruna tutar. Sultan geri çekilmez. Bedenine saplanan okları çeker ve savaşa devam eder. Epeyce düşman askeri tepeler. Vaziyetin ciddiyetini gören Mahmut ve Karaca paşalar, askerleriyle sultanın peşinden koşar; ileri hamle yaparak onu korumaya alırlar. Padişahı hedef alan saldırılar durdurulur. Fatih cephede yaralandığı için kendisine Gazi Sultan denir. Neden Fatih Sultan Mehmet? Dünyanın göz bebeği İstanbul’u bize armağan bırakan Fatih Sultan Mehmet’in romanını yazmaya nasıl karar verdiniz? Bir kitap fuarında standları gezdim; Messi, Ronaldo, Icardı gibi yabancı futbolcuların hayatını anlatan kitaplar gördüm, okuyucunun gözünün içine sokar gibi teşhir etmişler. Topçuların gençlerimize kahraman olarak sunulmasını yadırgadım. Demek ki gençler onları okuyor ve onlara özeniyorlar. Bizim karton kahramanlara ihtiyacımız yok, tarihimiz gerçek kahramanlarla dolu. Atalarımız Alpaslan, Yıldırım Beyazıt, Fatih, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Gazi Osman Paşa, Serdarı Ekrem Ömer Paşa, Ulubatlı Hasan, Koca Seyyit, Abdülhamit Han tarihte benzeri görülmemiş kahramanlıklar yapmışlar. Kaleler almış, kuleler yıkmış, nice fetihler gerçekleştirmişler. Gençlerimiz gerçek kahramanlardan habersiz ki bu karton kahramanlara ilgi duyuyor ve onlara özeniyorlar. Gençler gerçek kahramanların hayatı okusun diye ÇAĞ AÇIP ÇAĞ KAPAYAN GAZİ SULTAN FATİH’i yazdım. Çok şükür, kitap raflarda yerini aldı, inşallah gönüllerde de yer bulur.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Fatih’i araştırmak, çalışmak, maneviyatını hissetmek için mutlaka uzun bir mesai harcadınız. Bu süreç nasıl ilerledi, neler yaşadınız? Fatih yazmak nasıl bir duyguydu? Edebiyat fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün yanı sıra Tarih bölümünü de bitirdim. Ecdada hayranlığım okul yıllarına dayanır. Fetihler gerçekleştiren ve bu toprakları vatan yapan atalarımızı sever ve okurum. Yahya Kemal’in her zaman hatırladığım bir beyti var: “Mağlupken ordu yaslı dururken vatan / Her gece rüyama girdi Fatihane bir zan!” Bu zamanlar fetihler gerçekleştiremiyoruz. Hep Fatihane duygular yaşayan biriyim. İlk romanım Gülü Koklayamadım bir kahramanlık romanı. Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Adana’dan Fransızları nasıl kovduğumuzu anlatır. Yıllardır İstanbul’da yaşıyorum. Aziz İstanbul’u fethedip bize emanet bırakan atamız Gazi Sultan Fatih’e teşekkür borcumu ödemek onun hayatını kaleme aldım, özellikle özenecek kahraman arayan gençlerimize mutlaka okumalarını tavsiye ederim. Yazmadan önce surlara çıkıp İstanbul’a baktınız mı? Şahi toplarının gürlediği, gemilerin karadan yürütüldüğü, havan toplarının icat edildiği mekânları seyrettiniz mi? Romanın yazılış serüvenini anlatır mısınız? Sadece roman yazarken surlara çıkmadım. Üniversite öğrencisi iken Karagümrük’te oturdum. Ders çalışmak için Edirnekapı Camii avlusuna gider, namazdan sonra surlara çıkar, fetih günlerini yaşardım. Her sene 29 Mayıs’ta Fetih Kutlamaları çerçevesinde Mehter Takımının marşlar çalarak surlara hücumunu seyreder, onlarla surlara tırmanırım. Yahya Kemal’in mısraları kulaklarımda çınlar: “Vur pençeyi Ali’deki şemşir aşkına! / Gülbankı âsumanı tutan pîr aşkına!”/Romanı Ulubatlı Hasan’ın surlara tırmanışını hayal ederek yazdım. Romana sığdırmak zor olmadı mı? Hocam, kaleler ve kuleler yıkan, ülkeler fetheden bir Sultan’ın hayatını 200 sayfaya sığdırabilmenin sırrı nedir? Yazılı edebiyat, büyük bir rakiple karşı karşıya. Filmler, videolar, görsel medya… Uzunca bir romanı okumayı okuyucunun gözü kesmeyebilir. Bu sebeple Gazi Sultan Fatih’in hayatını kısa tuttum, hayatının doruk noktalarını hikâyeleştirdim. Son aylarda özellikle Gazze soykırımı hayatın tadını kaçırdı, günler zehir zemberek geçerken Fatih’i anlamak her zamankinden çok daha önemli, bu konuda değerlendirmelerinizi lütfeder misiniz? İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlar yüreğimiz yakıyor. 56 Müslüman ülke, Siyonistler karşısında acizliğe bürünmüşken şehit olmayı göze almış bir avuç mücahit katiller ordusuna kök söktürüyor. Kimileri bu yiğitliği ve meydan okumayı görmezden geliyor. İsrail’in arkasında ABD ve Batılı ülkeler var, diyor. Bilmiyorlar ki Müslümanlar tarih boyunca Haçlı sürüleriyle savaştılar. 1. Murat ve 2. Murat, Kosova’da; Yıldırım Bayazıt Niğbolu’da Haçlı ordularını yendiler. Fatih, Venedik ve Ceneviz donanmalarına ve Macar ordusuna yani bütün Haçlılara rağmen İstanbul’u fethetti. Alpaslan Malazgirt’te kendisinden üç kat daha büyük Bizans ordusunu yendi. Atalarımız her zaman kendilerinden kat kat büyük düşmanla çarpışmayı göze aldılar; ölürsem şehit kalırsam gazi olurum inancıyla onları yendiler. Bugün de bu ruha ve inanca ihtiyacımız var. Ömrü at sırtında geçmiş Fetihten önceki ve sonraki Fatih, size en etkileyici gelen yönleri nelerdir? Fatih, cihat ruhuyla yetiştirilmiş bir kahraman. Ömrü at sırtında, cihat meydanlarında geçmiş. Çocukken kâğıttan gemiler yapıp sularda yüzdürdüğü anlatılır. Padişah olur olmaz İstanbul’u kuşatıyor. Peygamberimizin (sav); “İstanbul mutlaka fethedilecek onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, askeri ne güzel asker!” müjdesini biliyor, onun sevdiği komutan olmak istiyor. Son derece donanımlı, 8 dil biliyor; fetih sırasında havan topu icat ediyor. Hem fen ilimlerine meraklı hem dini ilimlere. Çift kanatlı. Ömrü fetihlerle ve seferlerle geçmiş. Son seferine çıktığında Üsküdar’da hastalanıyor ve Maltepe çayırına geldiğinde hastalığı ağırlaşıyor ve vefat ediyor. Saray, eğlence, konfor, rahatlık nedir bilmeyen bir cihangir. Ateşten bir zekâ muhteşem bir deha İstanbul’un fethini anlamak Fatih’i çözmek demek. Hayatın gayesini bilmeli; siyaset, eğitim, hayallerimizin tanzimi için yol haritası lazım. Fatih bunları nasıl başardı? İnsanları harekete geçiren düşünceleri ve idealleri. Hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgâr yardım etmez. Fatih’in her zaman büyük hedefleri ve idealleri vardı. Hedefine kilitlendi, rüyalarını gerçekleştirmek için azim ve fedakârlıkla çalıştı. Gündüz akşama kadar toplarla surları dövdü, gece sabaha kadar dua etti. “Hz. Muhammed’in (sav) övdüğü sultan” unvanına kavuştu. Bir hedefin peşine düştünüz mü Allah ilhamlar verir. İstanbul’u almayı kafasına koyuyor, bunun için kolları sıvıyor; önce Karadeniz’den gelecek yardımları kesmek için Rumeli Hisarı’nı 4.5 ayda yaptırıyor. Rumeli Hisar’ı bugün 4.5 ayda tamir edilemez. Çanakkale Boğazı’na Seddülbahir ve Çimenlik Kalelerini yaptırıyor. O zamana kadar eşi benzeri bulunmayan “şahî” adlı büyük toplar, topların şahını döktürüyor. Akşama kadar yıkılan surları ustalar tamir ediyor, surun arkasındaki ustaları vurmak lazım. Bu maksatla havan topu icat ediyor; fizik, matematik ve kimya bilimlerine hâkim. 28 metre yükseklikteki kulelere ulaşmak için tekerlekler üzerinde yürüyen kuleler inşa ettiriyor; askerini kuleler üzerinden surlara sevk ediyor. Surların altından tüneller kazdırıyor. Her fenni deniyor. Bir gecede 72 gemiyi Tophane’den Haliç’e indiriyor ve Haliç’teki Bizans donanmasını topa tutturuyor, Haliç’teki Bizans’ın donanma üstünlüğüne son veriyor. Kasımpaşa ve Sütlüce sırtlarında hafif toplar döktürüp İstanbul’u dövdürüyor. Haliç’te dubalardan köprü inşa ederek surların dibine kadar gidip hücum emri veriyor. Ateşten bir zekâ, muhteşem bir deha, imrenilecek bir gayret, zorluklar karşısında sebat, hocalarına hürmet, ilim adamlarına saygı… Komutanlarına ve askerine cesaret verme konusunda fevkalade bir hitabet gücüne sahip. Fatih ilim, deha, zekâ, gayret ve sebat demek… İhanetleri bertaraf etmede azimli n Kararlı bir Fatih var ve şartlar her yönden zorlayıcı. Ve fetih sırasında taht uğruna düşmanla iş birliği yapan hain bir şehzade var, akıbeti ne olmuştur?
Fatih, 53 gün süren kuşatma sırasında Sadrazam Çandarlı Halil Paşanın ihanetleriyle uğraşır, Çandarlı fethin gerçekleşmemesi için tuzaklar kurar. Fetihten sonra Çandarlı ihanetin bedelini kellesiyle öder. Fatih’in dedesi Çelebi Mehmet’in abisi Emir Süleyman Çelebi’nin torunu Şehzade Orhan, Bizans ile iş birliği yapar. Şehzade Orhan padişah olma hayalleri kurar, Bizans’tan yardım alır; Sultan 2. Murat’la savaşmak için Gelibolu taraflarından asker toplar, Edirne’ye yürür, başkenti ele geçirip padişah olmak ister fakat yenilir, Bizans’a sığınır, fetih sırasında 600 askeriyle Bizans’a yardım eder, Marmara Denizine bakan surları savunur. İstanbul düşünce büyük bir hayal kırıklığı yaşar, kendisini surlardan aşağı atarak ölümü kucaklar. Adamlarından biri başını keserek Karaca Paşa’ya teslim eder. İhanetinin bedelini çok acı bir şekilde öder Şehzade Orhan. Diplomasi dehasını değerlendirir misiniz? Tam bir diplomasi dehasına sahip. Kuşatmanın ortasında Macar elçisi gelir ve kuşatmayı kaldırın yoksa Haçlı ordusuyla gelip Bizans’a yardım edeceğiz, der. Fatih, Macar elçisini kılıç, kalkan, ok, gürzle donanmış çadırında kabul eder; çadırın penceresinden şahî topları görülmektedir. Kılıcının parıltısı elçinin gözünü kamaştırır. Elçiye gereken cevabı verir, görüşme bittikten sonra Sadrazam Çandarlı Halil’e, “Elçiyi misafir et!” emri verir. İstanbul fethedilinceye kadar elçiyi alıkoyar, geri dönüp Haçlı ordularına haber vermesine ve tedbir almalarına fırsat vermez. Dahice bir manevra. Evlatları uçakları pilotsuz uçuruyor! 21. yüzyılın Fatihleri kimler olacak, yeni Fatihler yetiştirebilmek mümkün müdür? Prof. Dr. Manfred Spritzer, yetenek anne ve babadan DNA’lar yoluyla evlatlarına geçer; zeki bir anne ve babanın evlatları isteseler de aptal olamazlar, der. BEYİN GÜCÜNÜ ETKİLİ KULLANMA SANATI isimli 26 baskı yapan eserimde konuyu ele aldım. Zekâ % 70 oranında kalıtsal. Zeki bir milletin çocukları isteseler de aptal olamaz. Alpaslan, Sultan Kılıçaslan, Yıldırım Beyazıt, Fatih, Yavuz Selim, Kanuni, Mimar Sinan, Itri, Dede Efendi, Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Mehmet Akif, Prof. Fuat Sezgin’in evlatları elbette Selçuk Bayraktar, Recep Tayyip Erdoğan, Prof. Sefa Saygılı, Prof. Aziz Sancar olacaklar. Allah’ın izni ve yardımıyla bizde kahraman tükenmez. Fatih, Avnî mahlasıyla şiirler yazmış ilk divan sahibi sultan, neler söylemek istersiniz? Osman Gazi, Şeyh Edibali’ni öğrencisi ve damadı. Devleti kuran sultanlar işin başından itibaren ilme, ilim adamlarına önem veriyorlar. Kendilerini ilim ve edeple yetiştiriyorlar. Fatih sekiz dil biliyordu. Orduları heyecanlandıran, gayrete getiren, coşturan konuşmalar yaptı. Dile hâkim ve fevkalâde güzel şiirler yazdı. Yavuz Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman, 3. Selim gibi birçok padişah divan sahibidir. Yiğitlik, kahramanlık, sanatkârlık, şairlik sultanların genlerinde var. Kıymetli Hocam, çok teşekkür ederim. Eklemek istediğiniz bir mesaj var mı? Atalarımızın hayatını okumalı ve onlardan ilham almalıyız. Bin yıl tarih yapan ve tarih yazan bir milletin çocuklarıyız. Başkalarının hayalleri, bizim atalarımızın yaptığına yetişemez. Cihan sultanı Fatih’in ideallerini yaşatmak için onlara layık nesiller yetiştirmeliyiz. İlginize ve emeğinize çok teşekkür ederim kardeşim.