Ar damarı çatladıysa toparlanmak kolay değil! Yatak kıyafetleriyle sokakta gezinmek özgürlük değil, ahlaksızlıktır
Abdullah Aslan, çıplaklığın özgürlük olarak algılanmasının toplumu sarsıcı etkilerini ele aldı. Aslan, Kocaeli Gebze’deki mezuniyet töreninde yaşananları değerlendirerek, yönetmeliğe aykırı giyinen öğrencilerin okula alınmamasını savundu. Çıplaklık ve ahlaksızlık konusundaki çarpık anlayışın toplumun temel değerlerini zedelediğini belirten Aslan, ar, namus ve hayanın yok olmasının toplumun çöküşüne sebep olacağını vurguladı. Aslan, Doğruhaber gazetesindeki köşe yazısında şunları kaydetti: “Siyasi ortamla ilgili farklı gelişmeler var. Ziyaretler, açıklamalar, üstü kapalı mesajlar ve daha farklı perde arkasında yaşananlar. Kapalı kapılar ardında yaşananlar, halkın önünde gerçekleşenlerden daha çetin olmalı. Biz bugün şu üryanların ülkenin dört bir tarafına dadanmasıyla ilgili birkaç kelam edelim istedim. ‘Özgürlük’ ve ‘herkesin istediği gibi giyinme hakkı’nın yanlış anlaşılması veya algılatılması üzerine çok az bir kesim yaşanan rezaletlerle ilgili sesini yükseltiyor. Ancak sokaklara dadananların çirkeflikleri büyük bir facia gerçekten.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Çıplaklıktaki şu kültürsüzlük ve ahlaksızlık, toplumu ciddi manada sarsıyor, ailenin temeline adeta dinamit konulmuş durumda. Ar, namus ve hayanın olmadığı bir toplum artık istediğini yapabilir; çünkü behaimden pek bir farkı kalmamıştır. Ar damarı çatladıysa, toparlanmak artık kolay olmasa gerek. Baksanıza dört ayaklı hayvanların, yapıp ettikleri noktasında nasıl ki herhangi bir sorumlulukları yoksa, bizim de yoktur, istediğimizi yaparız diye höykürüyorlar. Ne yazık ki bu zümrenin değerlerimize verdikleri zararın telafisi de öyle kolay olmayacaktır. Sanatı çıplaklık, özgürlüğü teşhircilik diye anlayan bir güruhun toplumu ifsat ettiği gerçeğini örtmeye çalışan sözde yeni yetme muhafazakâr tayfayı da anlamak güç gerçekten. Yarı üryan okula girmeye çalışanların sözde haklarını, başörtüsünün yasaklanmasıyla kıyaslayarak, bir tutarak savunmaya çalışmaları tam bir garabet olarak ortaya saçıldı. Onların niyetleri de kıyasları da kıstasları da çürük ve kötü. Malumunuz birkaç gün önce Diyarbakır’da, Sümer camisinin hemen yanı başında, cami bahçesi sayılabilecek çocuk-aile parkında gerçekleşen rezaletten sonra, Kocaeli Gebze’de yine yarı üryanların giriştikleri bir skandal yaşandı. Önceki gün Kocaeli Alaettin Kurt Anadolu Lisesi’ndeki mezuniyet törenine yarı üryan gelen birkaç kişiyi okul müdürü; giyimlerinin, ‘Milli Manevi değerlere, kılık kıyafet yönetmenliğindeki temel sınırlandırmalara’ aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle okula almadı. İlçe milli eğitim müdürünün müdahalesiyle bunlar içeri girebildi. Okul müdürü bu vaziyeti okul ortamı için uygun bulmadı ve haklıydı. Bunun üzerine, özgürlük adına her tür rezaleti, melaneti ‘normal’ diye görmeye başlayan yeni yetme sözde muhafazakâr geçinenlerle bu ülkede soyunmayı çağdaşlık addeden ifsat şebekeleri aynı noktada birleşti. Vay efendim nasıl olur da okul yöneticisi böyle bir sınırlama koyar, isteyen istediği gibi gelir diye saldırdıkça saldırdılar. Yani bunlara göre eğitim yuvalarına birileri üryan da gelebilir ve bu sorun teşkil etmemeli! Topluma dayatılan çıplaklık kültürsüzlüğünün etkisi bunlar. Mahalle toylarının bu rezaleti normal görmeleri ve sahip çıkmaları, bunun üzerinden İslami yaşam ve ahlaki değerleri hiçe sayarak karşı tarafı cesaretlendirmeleri, yaşanan çürümüşlük ve çöküşün boyutunu gözler önüne sermesi açısından önemli bir gösterge. Şu bir gerçek ki gerek sokaklarda gerekse de TV ekranlarındaki çıplaklık, toplumun değerlerini dejenere ederek tam bir ifsada sürüklüyor. Bu konuda hiçbir tedbirin alınmaması, ülke adına büyük bir handikap olacaktır. Kesinlikle yatak kıyafetleriyle sokakta gezinmek özgürlük değildir; ahlaksızlıktır ve mutlaka önünün alınması lazımdır. Haber spikerlerinin dizüstü veya yarı üryan kıyafetlerle haber sunmaları, toplumun milli ve manevi değerlerine meydan okumak diye değerlendirilmeli ve bunun önü alınmalıdır. Bunun adı yasakçılıksa evet bu yasağa toplumun maslahatı için ihtiyaç vardır. Allah’ın haram kıldığını yasak etmek memleketin faydasına olacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bilesiniz ki öyle özgürlük sakızıyla toplumu ifsat eden hareketlere vize vererek kimsenin gözüne gireceğiniz de yoktur! Kendinize gelin, manevi değerleri korumada tavır alın. (…)”