Artık bir ulusal güvenlik meselesi haline geldi! Türkiye bu adımı acilen atmalı
Sabah gazetesi yazarı Bercan Tutar, İsrail’in Lübnan’a yönelik siber saldırılarını “kitlesel terör eylemi” olarak nitelendirdi. Tutar, İsrail’in Lübnan halkını hedef alarak gerçekleştirdiği bu saldırıların insanlık ve savaş suçu olduğunu belirtti. Türkiye’nin milli yazılım ve donanım konusundaki eksikliklerinin böyle saldırılar karşısında büyük tehdit oluşturduğunu vurgulayan Tutar, yüksek teknolojide bağımsızlık adımlarının önemine dikkat çekti. Lübnan’daki siber katliamların dünya için bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade eden Bercan Tutar, şunları kaydetti: “İsrail’in Lübnan’da önce çağrı cihazlarını ardından telsizleri patlatarak düzenlediği saldırılar dünyayı şoke etmiş durumda. Buradan iki önemli ders çıkarmamız gerekiyor. İlki siyasi tasavvurumuza ikincisi de yüksek teknoloji tasavvurumuza dair. Siyasi olarak siber katliamların devlet destekli net ve saf bir kitlesel terör eylemi olduğunu kavramak gerekiyor. İsrail ve destekçisi Batılı ülkeler hedefleri için her tür insani, ahlaki ve hukuki normu çiğneyen bir tıynete sahip. Afganistan, Irak, Libya, Ukrayna ve Gazze’de bunu fazlasıyla gördük. Zira İsrail’in siber katliamları nereden bakılırsa bakılsın bir devlet terörizmidir. Bir insanlık ve savaş suçudur. Bu saldırılarıyla İsrail sadece cephedeki Hizbullah üyelerini değil evde, çarşıda, pazarda, hastanede, okulda, camide, markette, bankada, otomobilde veya parkta bulunan milyonlarca sivilin, çocuk ve kadının hayatını da hiçe saydığını bir kez daha dünyanın gözüne soktu. Karşımızda 12 kişinin öldüğü ve 300’ü ağır 3 bine yakın kişinin el, ayak ve gözlerini kaybederek yaralandığı barbar katliamın teknolojik boyutunu aşan bir sorun var. O da ayırım gözetilmeksizin bütün Lübnan halkının hedef alınmasıdır. *** Kameralardan da görüldüğü üzere bir markette kasiyerin hemen arkasında duran çocuk dâhil sayısız insan saldırıdan etkilendi. Patlayıcı yerleştirilen 3 bin çağrı cihazı aynı anda rastgele havaya uçuruldu. Böylece dünya siyonizmin sapkın ve terörist zihniyetinin insanlık için nasıl bir tehlike olduğunu bir kez daha gördü. Fakat İsrail medyası saldırıyı ‘cerrahi müdahaleler’ diye kutsuyor. İsrail ve destekçisi Batı’daki sapkınlık had safhada. Rusya ile barış masasına oturacağını söyleyen ABD başkan adaylarından Donald Trump’a bile tahammül edemeyen ve onu suikast ile hizaya sokmaya çalışan Batılı irrasyonaliteden bahsediyoruz. Bu Evanjelik-Siyonist zihniyet menfaati için Ukrayna’yı ve halkını bozuk para gibi harcadı. Gazze’de tarihin en vahşi soykırımını yapıyor. Çin’i dize getirmek için küresel salgınlardan bile medet umacak kadar histerikler. *** Lübnan’daki siber katliamların da gösterdiği gibi ülkeleri birer birer topluca kaosa sürüklemekten çekinmiyorlar. Çünkü kendi süfli çıkarları söz konusu olunca soykırım, kitlesel terörizm, suikastlar, darbeler, iç savaşlar, etnik temizlik ile biyolojik, siber, teknolojik ve ekonomik saldırılar dâhil her tür insanlık dışı patolojik yöntemi savunuyorlar. İnsanlığa hemen her gün yeni bir kıyameti yaşatmaktan çekinmeyecek bir melanete sahipler. Lübnan’daki saldırılardan alacağımız ilk ders bu. Siber katliamlardan çıkaracağımız ikinci ders ise bu barbarlığın Hizbullah’ın çok ötesinde gelecekteki tehditleri de kapsamasıdır. Yani akıllı telefonlar, otomobiller, ev aletleri ve bilgisayarlar gibi teknolojik ürünlerin aynı zamanda kitlesel birer silaha da dönüştürülebilmesi riskidir. Bu yönüyle yüksek teknolojide milli ve bağımsız yazılım ile donanım artık bir ulusal güvenlik meselesidir. Dolaysıyla bekamız ilk dersi hakkıyla kavrayıp ikinci dersimize her açıdan hazırlanmaya bağlı olacak. Yoksa sadece bireysel değil ulusal açıdan da siyonist ideolojinin kurbanları olmaktan kurtulamayız.”