AYM Can Atalay kararının gerekçesini açıkladı
AYM, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında verilen ihlal kararının uygulanmaması gerekçesiyle yapılan ikinci başvuru sonucunda bir kez daha ihlal kararı vermişti. Anayasa Mahkemesi, Can Atalay’ın bireysel başvuru hakkı, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesine ilişkin kararın gerekçesini açıkladı. Yüksek Mahkeme, somut olayda Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının gereğinin yerine getirilmediğini, bu durumun Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı hükmü ile çatışan bir durum olduğunu bildirdi.
GÖREVİ VE YETKİSİ OLMAYAN MAHKEMECE GÖRÜLMÜŞTÜR
Gerekçeli kararda, yeniden yargılama dosyasının görevi ve yetkisi olmayan bir mahkemece görülerek Anayasa’nın 142. maddesinin amir hükmüne ve Anayasa’nın 37. maddesinde yer alan tabii hâkim ilkesine açıkça aykırı hareket edildiği belirtildi.
TAKDİR YETKİSİ TANINMAMIŞTIR
Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrasında Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma ve bu kararları değiştirmeksizin yerine getirme hususunda yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamlarına herhangi bir takdir yetkisi tanınmadığını veya bu konuda bir istisnaya da yer verilmediğine dikkat çekti.
YARGITAY’IN YENİDEN YARGILAMA YETKİ VE GÖREVİ BULUNMAMAKTA
Ayrıca, somut başvuruya konu yargılamada Anayasa Mahkemesi’nin, ilk derece mahkemesini ilgili mahkeme olarak belirlediği için Yargıtay’ın yeniden yargılama yetki ve görevinin bulunmadığına vurgu yapılırken, ilk derece mahkemesinin yeniden yargılamayla ilgili görevini yerine getirmediği, başvurucunun anayasal haklarını da gözeten bir yargılama yapmadığı belirtildi.
ANAYASA KOYUCUNUN İRADESİNE AYKIRI BİR YORUM VE UYGULAMADIR
Kararda, şu ifadelere yer verildi:
“Kamu gücünün eylem, işlem ve ihmallerinin Anayasa’ya uygunluğunu kesin ve bağlayıcı olarak karara bağlama yetkisi münhasıran Anayasa Mahkemesine aittir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla bir temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine karar verdiğinde herhangi bir merciin bu kararın Anayasa’ya veya kanuna uygun olup olmadığını inceleme ve denetleme yetkisi bulunmamaktadır. Anayasa ve kanunlar Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirme yükümlülüğü altında olan kamu makamlarına ve somut olayda ilk derece mahkemesine dosyayı farklı bir yargı merciine gönderme yetkisi vermediği gibi herhangi bir yargısal makamı da Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını tartışma konusunda yetkilendirmemiştir. Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcılığı, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenleri kapsadığı gibi ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak merciin belirlenmesini de kapsar. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasının reddedilmesi ve hukukun emrettiği yöntemler izlenerek ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmaması Anayasa’nın 153. maddesinin sözüyle açıkça çelişen, anayasa koyucunun iradesine aykırı bir yorum ve uygulama olmuştur.”
ANAYASA’NIN SÖZÜNE AÇIKÇA AYKIRILIK OLUŞTURMUŞTUR
Kararda, “Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin yetkisi dâhilindeki bir dosyayı Yargıtaya göndermesiyle başlayan, Yargıtayın da Anayasa hükümlerini gözardı ederek verdiği bir kararla şekillenen süreç Anayasa’nın sözüne açıkça aykırılık oluşturmuş ve neticede başvurucunun bireysel başvuru hakkı, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline yol açmıştır” denildi.