Bahçeli’den sert uyarı! Bu olursa, hepimiz altında kalırız
Türkiye gazetesi yazarı Rahim Er, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin Türkiye’nin varlığı ve birliği için en önemli teminat olduğunu ifade ettiğini dile getirdi. Er, Bahçeli’nin, özellikle MHP’nin tarih boyunca devlete olan bağlılığıyla Türkiye’nin kritik dönemlerinde önemli roller üstlendiğini belirtti. Bahçeli’nin, Türkiye’nin iç barışını sağlamak adına siyasi farklılıklara rağmen uzlaşıya açık bir siyaset izlediğini vurgulayan Rahim Er, bu uzlaşı politikasının Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü için hayati olduğunu söyledi. Er, şunları kaydetti:
“Rahmetli Enver Ören ağabey 30’lu, biz 20’li yaşlardaydık. Bir gün yine Cağaloğlu, Çatalçeşme Sokak 17 numarada faaliyet gösteren ve zaman içinde âdeta Enver Ören Mektebi olan Türkiye gazetesinde sohbet ediyorduk. Bu gönül insanının birçok sözünü unutmadığımız gibi o gün dediği bir cümleyi de unutmadık.
Memleketin terör, anarşi, enflasyonla bunaldığı ve hemen her gün çoğu genç 15-20 kişinin öldürüldüğü zamanlardı. İşte o şartların havası üstümüzde karabasan iken yaptığımız bu sohbette, Anadolu’dan Kuleli Askerî Lisesi’ne gelen, oradan İst. Üni. Fen Fakültesine geçen ve burada asistanken Türkiye’ye hizmet için akademik hayatı bırakıp Türkiye gazetesini kuran bu genç insan şunu demişti:
-Devlet, çatıdır; çökerse hepimiz altında kalırız…
Vecize kıymetindeki bu güçlü tesbiti, ya kütüphane dolusu eser okuyup hazmetmişler, ya ömrü 90’ları bulmuş fikir çınarları veya bilge kişiler edebilirdi…
Bize bu hatırayı, bu defa da MHP Genel Başkanı muhterem Devlet Bahçeli’nin partisinin grup konuşmasında yaptığı konuşma hatırlattı:
1970-80’lerin o kara günlerinde bu topraklarda MHP diye bir irade olmasaydı, binlerce ve binlercesi din, devlet, millet ve istiklalimiz için canını feda eden yiğit Ülkücüler “Ya Allah, Bismillah, Allahü ekber!” naralarıyla ihanetin üstüne gözünü kırpmadan hamle yapmasalardı, emin olunuz ki bugün Türkiye’nin hâli, şekli ve haritası çok farklıydı.
Hatta pek dile gelmeyen bir gerçeği de paylaşalım. Merhum Başbuğ’dan başlayarak Sn. Devlet Bahçeli ile devam eden MHP hayatında ne İran’ın ısmarlama sözde İslâm Cumhuriyeti ne Suud’un İngiliz kotarmalı Vehhabiliğine, ne Selefiliğe savrulma oldu. Ecdattan gelen Maturidi İtikad üzre Sünnî İslâm değişmez yol bellendi. Devlet Bahçeli, MHP ve Ülkücüler bugün de devletin varlık teminatıdır. Cumhur İttifakı’nın dayanağıdır.
Devlet Bey, 1 Ekim 2024 günü TBMM’nin yeni yasama yılına girişi münasebetiyle yapılan celsede bazı DEM Parti idareci ve vekilleriyle el sıkışıp hâl-hatır sordu. Daha evvel bu parti hakkında sert fakat sahih ikazlarda bulunmuş olan Sn. Bahçeli’nin bu hareketi bazı müzmin muhalifler tarafından çelişki imâsıyla sündürüp uzatılmaya çalışıldı.
Geçtiğimiz günlerde Devlet Beyin, bu laf köpürtmeleri üzerine Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan’ın İsrail kudurganlığı hakkında yaptığı konuşmada iç barışı korumaya dönük talebine atfen böyle hareket ettiği şeklinde izahatları olmuştu. Sataşmalar durmayınca bu defa 15 Ekim 2024 tarihli parti grup toplantısında çok muhtevalı bir cevap verdi. Muhterem Devlet Bahçeli’nin tamamı gerçeğin ifadesi olan bu söz demeti ezcümle ve kısmî mealle şöyledir:
-Biz, elimizi yeni bir süreç için değil, kardeşlik ve kaderdaşlık için uzattık. Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde de barışı sağlamalıyız. Hakkâri de Edirne de bizimdir. Gün, birleşme ve dayanışma günüdür. MHP ve Cumhur İttifakı olarak gönlümüzde herkese yer vardır. PKK’nın eylemelerine son verip silahlarıyla birlikte teslim olarak cezasını çekmesinden başka bir yol yoktur. Bunun dışındaki her ihtimal, devletin teröre teslim olmasıdır. Devlet, teröristle masaya oturmaz. Bunu hiç kimse aklından geçirmesin. DEM Parti’nin uzattığımız eli samimiyetle sıkması, herkesin hayrınadır. Teröristbaşı, yakalandığı tarihte “hizmete hazırım” demişti. Şimdi terörün bittiğini, örgütü tasfiye ettiğini ilân etmelidir!..
Bu topraklarda Türkiye Selçukluları ve Osmanlı Türkiye’sinde her ırkî ve her inanç aidiyetinden herkes, 9 asra yakın birlikte yaşadılar. Bu hayat, bir asırdır Türkiye Cumhuriyeti’nde de devam etmekte. Ancak; günümüzde Irak, İran ve Suriye’yi içine alan bir ‘teröristan’ kurmak isteyenler, 1970-80’in kargaşa günlerinde PKK’yı kurdurdular. Bu kanlı ve bölücü örgüt, 40 küsur yıldır, insan ve mali kaybımıza sebep olmakta, yıllarımıza kıymakta. Böyle bir yanlışa sapma olmasaydı bugün Türk vatandaşının millî geliri 40 bin dolar olurdu.
Dış güçler, PKK’nın Suriye kolu YPG üzerindeki çalışmalarına yoğunluk vermiş bulunuyorlar. “Nil’den Fırat’a Büyük İsrail” yalnızca Siyonistlerin değil, emperyalist Batı’nın da hedefi. Sömürgeciler I. Dünya Harbi’nde yarım bıraktıklarını bu yolla tamamlamak istiyorlar. İsrail, bölgedeki devlet ve ülkelere karşı koçbaşı olarak kullanılmakta. TSK, İsrail’e ilişince Suriye’nin kuzeyindeki odak devlet olarak tanınabilir. Bölgemizde haritalar değiştirilmek ve Türkiye küçültülmek istenmekte.
Böyle bir felâket Allah korusun hakikat olursa bu ülkenin her aidiyetteki her ferdi kaybeder. Ba’de harab’il Basra yaşandıktan yâni çatı çöktükten, hepimiz altında kaldıktan sonra dövünmek, kimseye fayda vermez. DEM, iç barış habercisi bu el uzatmayı fırsat bilmeli, iyi değerlendirmeli, İmralı’ya baskı yapılmalıdır.”