Bakan Özhaseki, CNN TÜRK’te açıkladı: Bu yaz ‘Denizler Halkındır’ sloganıyla bir hareket başlatıyoruz
class=”medyanet-inline-adv”>Bakan Mehmet Özhaseki’nin açıklamalarından satır başları şöyle:Ülkemizin dört bir köşesi denizlerle kaplı vaziyette. Denize girme bakımından en güzel imkanlara sahibiyiz. Mavi bayraklı plaj sayısında dünya üçüncüsüyüz. 555 tane mavi bayraklı plajımız var. İspanya ve Yunanistan bizden fazla plaja sahip yerler. Oralarda da plajları ikiye bölmüşler yoksa bizim daha fazla plajımız var. ‘DENİZLER HALKINDIR’ SLOGANIYLA HAREKET BAŞLATIYORUZ Sahilde kıyı bandı kuralı 50 metre hiçbir şey yapılamaz oraya. Bu kurala uyulmadığını görüyoruz. Biz bu yaz ‘Denizler Halkındır’ sloganıyla bir hareket başlatıyoruz.Bakanlığımızda 3 konu başlığı var. Şehircilik, çevre konusu ve iklim değişikliği. Biz kendimize iki tane misyon biçtik. Baştan sona bütün gücümüzle deprem olduğundan beri bütün gücümüzü deprem bölgesine aktardık. Biz deprem bakanlığı gibi algılanmaya başladık.class=”medyanet-inline-adv”>SAHİL ŞERİDİNDE TEMİZLİĞE BAŞLIYORUZ Bir taraftan da derinden takip ettiğimiz bir konu da kıyılarımız. 15 – 20 gün içerisinde bir proje olarak da açıklanacak. Hatay’dan başlayarak Artvin’e kadar sahil şeridinde bir tarama yaptırıyorum. Ne kadar kaçaklık varsa, işgal varsa, vatandaşın denize erişimini engelleyecek rant elde edecek insan varsa temizliğe başlıyoruz. Orada halkın denize rahat ulaşımını engelleyen ne varsa yok edeceğiz. Orada bir birim kururarak kendi içimizde halka açık yerler oluşturacağız. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafında da halk plajları açılıyor. Ne kadar onlardan talep geldiyse tamamını imzaladım. Kendi Çevre Ajansı bünyemizde bir kuruluşumuz var. Plajları kendimiz işleteceğiz. Orada yapacağımız şey temizlik ve insanların günübirlik ihtiyaçlarını karşılamak. İnsanlar rahat etsinler, ne istiyorlarsa yesinler içsinler, giriş çıkışlarda ücret alınmasın rahat etsinler. Belediyelere yetki verdiğimiz yerler var. Belediyelerle büyük bir sıkıntımız yok. Onlar plajları halk plajı olarak işletiyorlar. Sahillerimizde binlerce yat var. Allah daha çok versin herkesin yatı olsun. Ama bunlar bulabildikleri yerlere bağlıyorlardı. Ağaçlara bağlıyorlardı. Sahillerde şamadıra dediğimiz bir sistem 50 metre arayla mapa şamandıra koyacağız oraya bağlayacaklar. Sahillerde duran yat sayısı bilinmiyor. Hiç görmediğimiz tanımadığımız bayraklar var üzerinde bunları tanımıyoruz. class=”medyanet-inline-adv”>Gemilerin kanunen belli yerlere sintine denilen kirlilikleri vermeleri lazım. Ben soruyorum kaptanlara ne yapıyorsunuz diye. Açığa bıraktıklarını itiraf ediyorlar. Çevre cezaları ağır aslında. Geçen bir gemiye 90 milyon ceza kestik. Kaptan “Ben 50 milyona gemiyi veririm” dedi. Denize evsel atık deterjanlı köpük gibi atıklar atılırsa cezası 17 bin 661 TL. 18 – 50 gross ton arası daha büyük gemilerde 35 bin lira. 50-100 gross tonluk gemilerde 70 bin TL. 100 gross tondan büyük gemilerde 105 bin 976 TL ceza var. Ama işin içine kimyasal atıklar girerse ceza çok artıyor. Mapa şamandıraya bağlanan yatlardan günlük 100 euro para alacağız. Müsilaj komusunda yüzeydeki müsilajı gemilerle çekiyoruz, karada geniş çuvallara koyuyoruz. Çuvallarda su süzülüyor. Kalan malzemeyi belli kimyasallarla kullanılabilir hale getiriyoruz. Ankara Gölbaşı’nda suyun dibini temizlemeye başladık. Orası da bitti. Marmara’da sahillerde iş yeri olan 8-10 grup var. “Çok sıkı denetimleriniz var bu denetimlere ara verin” diye rica bulundular. “Bana bunu söylüyorsanız hiç söylemeyin toplantı bitti” dedim. Sadece vatandaş değil koca koca şirketler de bu taleplerde bulunuyor. Akdeniz Parlamenterler Assemblesi diye geçiyor. Ödül töreninde 2022 yılında sıfır atık projesine ödül vermeye karar vermişler. Emine Erdoğan Hanımefendi’nin başka programı olduğu için ben ödülü almaya gittim. 30 Mart sıfır atık günü ilan edildi. class=”medyanet-inline-adv”>DEPOZİTOYU GERİ GETİRİYORUZ Dünyayı çok kirletmeye başladık. Sanayi devrimi ile çok kirletiyoruz ve başımıza bela olarak geri dönüyor. Sıfır atık projesinin amacı geri dönüşüm. Geri dönüşümde yüzde 30’lara geldik. 6 milyar dolar kadar gelir de ettik. Emine Hanım bu işin bayraktarlığını yapıyor Allah razı olsun. Türkiye’de kağıdı ayrıştırarak atarsanız ağaçları kesilmekten kurtarıyorsunuz. Dönüşüm işinin birinci ayağı belediyelerden başlıyor. İstanbul’da Esenler bu işte başarılı. Bu dönem Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’müz var. Kendine has bir bütçesi var geri dönüşümden gelen bir bütçe. Çöpleri ilçe belediyeleri topluyor, ana kumanda Büyük Şehir Belediyeleri’nde. Biz dönüşüm poşetleri vereceğiz. Kağıtları atabilecekleri ayrı poşetler, cam atıkları atabilecekleri, organik atıkları atabilecekleri ayrı poşetler vereceğiz. class=”medyanet-inline-adv”>Geri dönüşüm işine başlıyoruz. Cam şişeleri alırken bir fiyatını vereceksiniz. Depozito meselesini söylüyorum.400 metrekareden büyük okullar gibi alanlarda geri dönüşüm kutuları koyacağız. Atan parasını alacak. Elektrikliye dönmeye başladık. Gelecek elektriklide. Bunun da kendine has sorunları var. Evlerde insanların şarj edebilecekleri bir ortamla ilgili yönetmelik gerekiyor. DEPREM KONUTLARI 2025 GÜZÜNE KADAR TESLİM EDİLECEK Deprem bölgesinde dünyanın en büyük şantiyemiz var. Dört – beş vilayetimizi kast ederek söylüyorum. Tam 1240 tane şantiyemiz var. 110 bin insan çalışıyor. Bir de köy evleri var. 30 bine yakın köy evi yapılmıştı 100 bine yakın köy evi yapacağız. Tamamını çeliğe çevireceğiz. Çelik evin yıkılma ihtimali var mı? Dikkat ettiğimiz ilk şey önce zemin. Bu yapılanlar depreme çok dayanıklı. 9 şiddetinde deprem olsa bir şey olmaz. Ama yalıtım bakımından da güçlüler. Deprem bölgesinde hasar büyük. 800 binden fazla bağımsız birim yıkılmış. 400 bin kadar konut, 50 bin kadar iş yeri yıkıldı. 396 bin konutun ya ihalesi yapıldı inşaatlar bitmek üzere ya da ihale sürecindeyiz. Ama bütün bunların 100 milyar doların üzerinde bir bedeli var. İnşaatçı bulmakta zorlanıyoruz. Bunları yaşıyoruz. Ama bir buçuk sene içinde her şey rayına oturacak. class=”medyanet-inline-adv”>O bölgelerde şu ana kadar 76 bin konutu teslim ettik. Bir kısmını Haziran’dan başlamak üzere sene sonuna kadar teslim edeceğiz. 2024 yılı sonunda 200 bini bulacak. 2025 yılının güzüne kadar hak sahiplerinin konut ve iş yerlerinin tamamını teslim edeceğiz. Toki şu ana kadar 1 milyon 350 bin konut yaptı. O kadar deprem geçti bir ev bile yıkılmadı. Orada kimse deprem korkusu yaşamayacak. Alt yapı projeleri için 14 milyar lira sadece Hatay’a ayırdık. Bu miktarı belediyelerimizden tahsil etmeyeceğiz. İkinci sırada Kahramanmaraş var 12 milyar lira. Hatay için 1100 km su hattı çekecez. 13 su deposu yapacağız. Arıtma tesisi yapacağız. Evler yapılırken alt yapı zamanında bitmezse büyük zorluk çekilir. Bu çalışmalar da gelecek sene bitecek. Çadırda kalan hiç yok. Vatandaşın bahçelerine kurduğu çadır var o vatandaşlar da evinde yaşıyor. Konteyner kentte 550 bin kişi yaşıyor. 300 binden fazla aileye kira yardımı vermeye devam ediyoruz. Valiler Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan işleri de yapıyor. Hatay merkezde kimlikli binalar çıksın die Tasarım Vakfı’ndaki hocalarımızın uygulamalarını bekliyoruz. Vakfın bakında Mehmet Kalyoncu var. Çok da iyi çalışıyor para harcıyor. Bir taraftan Kültür Bakanlığımız tescilli eserleri ele aldı. Eserlerin hepsi açığa çıkacak. Biz de Tasarım Vakfı’nın projelerini yapıyoruz. Gelecek sene herkes güzel bir Hatay’a kavuşacak. Hatay Havalima’nına büyük tonajlı uçaklar inemiyor. Zemin 1,5 metre aşağı inmiş. Şimdi aynı yere yeni havalimanı yapılıyor. İSTANBUL TÜRKİYE’NİN CAN DAMARI Risk İstanbul’da Adalar segmenti olarak adlandırılan yerde. Marmara Denizi açıklarından bahsediyoruz. Marmara Denizi’nde sahiller, oraya bakan her yer risk yaşıyor. İhracatımızın yüzde 64’ü buradan yapılıyor. Turizmin yüzde 35’i burada. Burası finans merkezi, turizm merkezi, eğitim merkezi can damarı kalbimiz. 2012 yılında Sayın Cumhurbaşkanı’mızın talimatıyla Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü kuruldu ve yasalar çıkarıldı. O günden bugüne 2 milyon 200 bin bina yenilendi. 600 bin inşaat devam ediyor. Bu yeterli değil. İstanbul için hiç değil. İstanbul’da yıkılabilecek 600 bin yıkılabilecek bağımsız bina var. Bu bütün sokakların kapanması demek. 2000 yılından sonra yapılan yapıları depreme dayanıklı görebiliriz. 2000 yılından sonra zemine uygun olarak yapıldıysa hiçbir şey olmaz denilebilecek yapılar. Belediyelerin denetimlerine tabi bunlar. Marmara Sahilleri en büyük risk altında. Geriye doğru olan bölgeler daha emniyetli gözüküyor. Buralarda da yüksek katlı eski binaları daha riskli görebiliriz. Kentsel dönüşümde İstanbul’u ayrı bir birim haline getirdik ve kentsel dönüşüm yasaları değiştirdik. Bir apartmanda vatandaşların yarısı kentsel dönüşümlere geçelim diorsa geçiliyor artık. Eskiden 5 seneye kadar uzuyordu kentsel dönüşüm bunları da değiştirdik.Bir vatandaş evini değiştirmek istiyorsa bize müracat ediyor. Onlara biz 1,5 milyon lira destek veriyoruz. Bu proje iyi gidiyor. İçinde oturan çıksın diye 100 bin lira veriyoruz. Sonra 700 bin lira hibe ve kalanını da çok düşük bir faizle kendilerine kredi verioruz. Anadoluda 100 metre kare konut için bu para yeter de artar bile. 324 bin aile evinden çıkmış İstanbul’a, Ankara’ya, Kayseriye ve başka illere deprem bölgesinden gelmiş. Biz bunlara kira yardımı yapıyoruz. Bir anda İstanbul’da bu evler kiralanınca kiralar yükselmez mi? Biz bu evleri yaptıkça depremzedeler evlerine dönmeye başladılar. Bunun kiralara etkisi olacak. Biz arsaları hazırlıyoruz ve açacağız. Koperatif kuran vatandaşlar ilk evlerini yapmak istediğinde biz bu arsaları açacağız. İlk evim ilk arsam projesi vardı deprem araya girince biraz gecikti. Toki ilk evim projesine devam ediyoruz. Fikirtepe’de devlet olarak vatandaş mağdur olmasın die yardım ediyoruz. Mağduriyeti biz yaratmadık vatandaşın müteahhitlerle yaşadığı bir anlaşmazlık var. Orada da her şey çözülecek. Ekrem bey ilk bakanlık günlerinde bizi ziyaret etti. Daha sonra biz kentsel dönüşüm yasası için toplantıları davet ettik. Tüm belediyeleri davet ettik ve yasa çıktı. Hiç kimse şunu unutmasın kentsel dönüşümün başarılı olması için üç ayak var. Birinci ayağaında Bakanlık olacak, yasa çıkaracak, para verecek, rezerv alanı tahsis edecek. İkincisi belediyelerin ayağı. Belediyeler yardımcı olursa daha başarılı olabiliriz. Biz Bakanlık olarak binlerce mahallenin sorununu bilemeyiz. Ancak belediyelerle başarılı oluruz. Bazı belediye başkanı arkadaşlarımız algı siyaseti ile uğraşıyor kentsel dönüşüm işine bakmıyorlar. Üçüncü ayağı da vatandaş ayağı. İmar affı geçmişte o kadar çıkmış ki çaresizlikten çıkmış. 30 milyon yapı var 27 milyonu imara aykırı çıkar. Zamanında hep çaresizlikten çıkmış. En son yapı kayıt belgesi verilen bir durum var bu imar affı değil ama. İstanbul’daki belediyeler zamanında “Lütfen bunu çıkarın biz burada su elektrik veremiyoruz” dediler.