Bakan Tekin öğretmen atamalarıyla ilgili tarih verdi
Atatürk Üniversitesinin akademik yılı açılış törenine katılan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, öğretmenevinde düzenlenen yemekte ilde görev yapan basın mensupları ile bir araya geldi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Tekin, öğretmen atamaları ile ilgili yaptığı açıklamada “Mülakat sonuçlarını yakın zamanda açıklayacağız” dedi. Bakan Tekin, öğretmen atamalarıyla ilgili olarak, “Bir yönetmelik değişikliği yaptık. Yönetmelik değişikliğini yapmasaydık öğretmen atamaları şöyle yapılıyordu; KPSS puanı itibariyle üç katı aday yani atayacağımız rakamı üç katına mülakata çağıracaktık. Mülakata çağrılan kişiler sıfır nokta başlıyordu. Mülakatta aldıkları not atama yüzde yüz atama notu oluyordu. Biz şimdi mülakatla ilgili güvenlik ve adaleti temin edici bazı tedbirler aldık. Ve ondan sonra da dedik ki mülakat yüzde elli KPSS yüzde 50 olacak. Yönetmelik yani mülakata karşı çıkan kişilerin ve adayların lehine olacak bir biçimde değişiklik yaptık. Sonra da mülakatları yaptık. Yani bizim sistemimizi önceki sisteme göre aday yüzde 100 mülakat notuyla atanacak. Bizim sistemimize göre KPSS sistemin yüzde 50’si, adayın mülakat notunun yüzde 50’si. Bu mevzuyu anlamakta zorlanan, bu işi şova dönüştürmek isteyen siyasetçiler ve sendikalar bizim yönetmeliğimizin iptali için Danıştay’a başvurdu. Şimdi bir burada idare hukuku okuyan var mı bilmiyorum. İdare hukuku derslerinde bizim öğrettiğimiz ilk şey idari yargıda dava açma hakkı ve menfaati ihlal edilen kişiler dava açabilir. Yani bir milletvekili bir siyasi partinin grup başkanı, grup başkanı vekili gidip de idari yargıda böyle ben bunu beğenmedim dava açamazsın. Dava açabilmesi için hakkının ve menfaatinin ihlal edilmesi gerekiyor. Şimdi adam dava açmış, koskoca bir ana muhalefet partisinin grup başkan vekili, genel başkan yardımcısı diyor ki ‘Bakan benim davamı reddettirdi’. Bu hukuk bilmezlik, bana ne yani dava aç ama adamın davası reddedilince benim reddettiğimi söylüyor. Hiç alakası yok, dolayısıyla davalar açıldı. Davalarla ilgili Danıştay kararlar verdi. Yürütmeyi durdurma işlemlerini reddetti. En son bu hafta açılan davalardan en son yürütme durdurma talebine ilişkin geldi. Hepsinde de ‘oy birliğiyle üç hukuki normlara uygun olduğu için yürütme durdurma talepleri reddedilmiştir’ ifadesi var. Dolayısıyla mülakat sonuçlarını yakın zamanda açıklayacağız” diye konuştu. MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ Bakan Tekin, gündeme ilişkin değerlendirmelerinde şunları kaydetti: “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli diye bildiğimiz eğitim öğretim programlarında yaptığımız revizyon, 2013 yılında yüzlerce çalıştay, benim müsteşarlığım döneminde yüzlerce diyorum bakın, çünkü iki yüzün üzerindeki çalıştaya doğrudan benim ya da müsteşar yardımcılarımın katıldığını hatırlıyorum. Onun dışındakileri saymadım bile. Önce bu çalıştaylarda bir müfredat değişikliğine ihtiyaç olup olunmadığı soruldu muhataplarımıza. Sonra bir değişiklik olacaksa, bir müfredat değişikliği olacaksa bunun nasıl olması gerektiğine dair şu anda da hazırlıklar başladı. Söylemeye çalıştığım şey şu; bizim 2023 Haziran ayından itibaren hayata geçirdiğimiz şeylerin tamamı yıllar öncesinde çalışılmaya başlandı. Müfredat bunlardan bir tanesi. Başladığımız andan itibaren şöyle bir gözünüzün önünden geçirirseniz; müfredat değişikliğine gelinceye kadar geçtiğimiz yıl yaz aylarında yayınladığımız genelgelerle okullarda cep telefonu kullanılmasının yasaklanmasından okullarımızın bahçelerinin, çocuklarımızın geleneksel oyunlarımızı yani bizim kültürümüzü, değerlerimizi yansıtan oyunlarımızı oynayabildikleri, günde attıkları adım sayısı iki yüzlere kadar düşmüştü ortalama çocuklarımızın. Yani sınıfa giriyor. Eline cep telefonunu alıyor. Hiç çıkmıyor sınıftan. O da sırasından bile kalkmıyor neredeyse. Böyle bir noktaya gelmişti. Bunun ortadan kaldırıldığı, çocuklarımızın bahçede her bir taraftan geleneksel oyunlarımızı oynadığı, bir taraftan da günlük en azından belli aktivite yapabildiği alanlara dönüştürmeye kadar işte okullara velilerin randevuyla girmesinden, devamsızlıktan sınıf tekrarına kadar yani devamsızlığın sınıf tekrarına sebebiyet vermesi, başarısızlığın sınıf tekrarına sebebiyet vermesi uygulamasının tekrar geriye gelmesi. Seçimlik dersler havuzunun revize edilmesi sürecin yürütülmesine kadar geçtiğimiz yaz çok mesela benim çok yıllardır hayal ettiğim şeydi. Çocuklarımızın ana problemlerinden bir tanesi, hem Türkiye’deki toplumsal ilişkileri açısından hem akademik başarıları açısından hem de uluslararası göstergeler de bunu çok rahat ortaya koyuyordu; en temel sorunlarından bir tanesi kendilerini ifade problemi. Vakıf değiller ana dillerine, ana dillerine vakıf olmadıkları için annesiyle, babasıyla da doğru düzgün iletişim kuramıyorlar. Sınavda sorulan soruyu da doğru anlamıyorlar. Uluslararası sınavlarda da ana dil okur yazarlığıyla ilgili becerileri düşük. Dolayısıyla geçtiğimiz yaz mesela çok önemsediğim bir şeydi. Üç tane şey yaptık: Birincisi; Türkçe ile Türk Edebiyatı derslerinde çocuklarımızın sınıf geçme notunu yetmişe çıkardık. Yani yetmişin altında kalacak dedik. İkincisi; bu sınavları yani Türkçe ve Türk Dil Edebiyatı derslerinden yapılan sınavları klasik ya da test yani bildiğiniz sınav olmaktan çıkardık. Dil becerilerini ölçen dört temel beceriyi ölçecek şekilde sınavlara dönüştürdük. Yani okuma, yazma, konuşma ve anlama. Şu anda okullarımızda Türkçe dersleri ve Türk Dili Edebiyatı derslerinin sınavları bu dört beceri üzerinden yapılıyor. Ben bunu çok önemsiyorum. Sonra üçüncü olarak da dilimizin zenginlikleri diye bir proje başlattık. Türkiye’nin her tarafında çocuklarımızın ana dil becerilerini geliştirecek kendilerini daha rahat ifade edecekleri bir şey başlattık. Bunların hepsi normal şartlarda çok büyük lansmanlarla ve çok büyük çalışmalarla duyurulabilecek şeylerdir. Sessiz sedasız bunlar hayata geçti.” OKUL BAHÇELERİNİN AÇIK TUTULMASI Okul bahçelerinden daha nezih bir şekilde çocukların oyun oynayacakları alanın olmadığını belirten Bakan Tekin, “Bu talep de geliyor bize muhtardan. Diyor ki ‘Siz kapıyı kilitliyorsunuz. Çocukların oyun oynayacağı yer yok.’ Normal şartlarda okul müdürümüz okulun bu anlamdaki eğitim öğretim saati bittikten sonra kendi mesaisi bittikten sonra okulu kapatır gider. Ama muhtardan bir talep geldi. Çocukların top oynayacakları yer yok. O okul müdürü kendi ilçesinde açabilir, bırakabilir. Ama biz bu tedbirleri sadece eğitim, öğretim devam ettiği süre içerisinde alabiliriz ancak” dedi. OKULLARDA TEMİZLİK KONUSU İş Gücü Uyum Programı’na ilişkin de konuşan Bakan Tekin, “Yaklaşık altmış bin kişi Toplum Yararına Çalışma projesinde bizimle beraber çalıştılar. Bu yıl Çalışma Bakanımız dedi ki biz bu Toplum Yararına Çalışma projesini bitiriyoruz. Dedi ki bunu İş Gücü Uyum Programı adında başka bir programa dönüştürüyoruz. Neden böyle bir şey yapıyorlar? Onlar da kendilerince haklılar. Onlar da diyorlar ki, sigorta primi ödeyerek çalıştırdığımız kişiler yanında kısmi zamanlı insanlar çalıştırmak istiyorlar. Kısmi zamanlı çalışma diye bir program oluşturdular. Yani sizin iş yeriniz var. Sigorta değil de haftada iki gün birisinin bir hizmet satın alıyorsunuz. Evinize temizliğe gelen birisi örneğinde olduğu gibi. Modeli buna dönüştürdüler. Bu kısmi zamanlı çalışmalarda sigortaları işveren tarafından yatırılmıyor. Geldiği gün başına bir ücret çıktı. Biz Çalışma Bakanımıza bizim okullarımızda bu süreci kaldı ki şunu da söyleyeyim ben, bizim altmış beş bin okulumuz var yaklaşık. Elli beş bin tane kadrolu temizlik personelimiz var. Ya bu konuştuğumuz konu kadrolu temizlik personelimizin olmadığı okullar için var, olanlar da, ki bunlar yaklaşık otuz üç bin küsur. Kırk bine yakın okulumuzda temizlikle ilgili problemimiz yok. Zaten kadrolu elemanımız var. Bu konuştuğumuz konular geriye kalan yirmi, yirmi beş bin civarında okulla ilgili. İş gücü Programı diye bir program oluşturdular. Yani TYP’yi kapattılar. Biz yüz yirmi bin kişi için ilana çıktık Eylül’ün ilk haftası. Aslında başvurular da fena değildi. Yani başvuru olmasaydı, ‘istemiyor’ deyip gidip Çalışma Bakanlığına bunu ya başvuru bile olmadı diyebilirdik ama yüzde seksen oranında başvurular oldu. Yüz bine yakın demektir Türkiye genelinde. Fakat okullar açıldığında başvuranların yani yüz yirmi bini yüz bine yakını başvuru olduysa başvuranlar da toplamda kırk bine yakın kişi çalışmayı kabul etti. Bir kısmını okullarımızda temizlik problemi ortaya çıktı. Şimdi bu öyle lanse ediliyor ki sanki okullarımızın tamamında bu, böyle bir şey yok. Yani tekrar söyleyeyim. Elli beş bin tane kadrolu elemanımız var zaten bizim” dedi.