Barikatlı siyasi eylemin kime ne faydası var?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı salonuna giderken, CHP’li vekillerin fiili barikatı ile karşılaştı. CHP’liler bu barikatlı siyasi eylemi, kayyum kararlarını protesto etmek için yaptıklarını söylediler.
TBMM’de barikat kurarak eylem yapmak, bir bakanın komisyon salonuna gitmesini engellemeye çalışmak, CHP’ye seçmen açısından bir fayda getirmeyeceğini eylemi yapanlar da bilir. Bu tür, anaakım siyasetin dışındaki eylemler, hangi partinin tabanı olursa olsun, mutedil toplum kesimleri tarafından olumlu karşılanmaz.
Hele bunun TBMM’de yapılmasına hatta bunun DEM Parti’nin siyaset tarzının kopyalanarak ve DEM’lilere mesaj için organize edilmesine ne CHP’nin mutedil tabanı ne de diğer partilerin seçmenleri prim vermez. İktidara muhalefet etmenin yol ve yönteminin bu olmadığının seçmenler bilincindedir.
Kendi seçmenleri dahil, toplumun böyle bir barikatlı eylem tarzına olumsuz yaklaşacağını bile bile CHP’liler niçin bunu yaptılar? DEM Parti’nin siyaset tarzını niçin kopyaladılar?
CHP’nin bu eylem tarzını çoklu amaçlar için yaptığını tespit etmek zor değil.
İlki, CHP’nin, DEM’le yürüttüğü bir kent uzlaşısı var. Bu uzlaşının en önemli şartlarından biri, DEM Parti’ye CHP’nin sahip çıkması ve onu yalnız bırakmamasıydı. Bir önceki dönemde, DEM’lilerin CHP’ye yönelik en büyük sitemi, yeterince kendilerine sahip çıkılmadığına yönelikti.
Kılıçdaroğlu döneminde, tezkereye “hayır” oyu vermek, sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarını eleştirmek gibi farklı mesajlar verilip kararlar alınsa da, DEM Parti bunu yeterli görmüyordu. Bu dönemde, eylemli siyasetle DEM’i memnun etmek, bu konuda kararlı olmak CHP’nin önceliklerinden biri.
İkincisi, CHP içinde 2028 adaylık rekabeti var. Hizipler, yıkıcı rekabete varan bir mücadele yürütüyorlar. Kılıçdaroğlu ekibi, yeterince muhalefet edemediği üzerinden Özgür Özel’in genel başkanlığını sorguluyor. Mansur Yavaş’ın anketlerde önde çıkması, İmamoğlu’nu rahatsız ediyor. Yavaş, İstanbul merkezli siyasetin kendisini hedef aldığını düşünüyor. Bu yeni tip hizip rekabeti üzerinden partinin tartışılmasını engellemenin yolunun, eylemli siyasetten geçtiğini düşünenler bu yönteme başvuruyor. Önümüzdeki günlerde benzerlerinin yapılması sürpriz olmaz.
Kent uzlaşısının sonuçlarına bakıldığında, DEM Parti’nin CHP’nin siyasetini belirlediği gibi bir durum var. CHP açısından uzlaşı tek taraflı olmamalıydı. Terörle arasına mesafe koyması ve kazandığı belediyelerin lojistik ve finansal kaynaklarını PKK terör örgütüne aktarmaması için DEM’e demokratik baskı yapmalıydı. Maalesef CHP bunu yapmadı. Demokratik baskı, TBMM’de kayyum için barikatlı eylem yapmaktan hem ülkemiz hem de CHP için daha yararlı olurdu.
CHP içindeki hiziplerin, bir önceki altılı masa deneyiminden, başkan adaylığı rekabetinden ve Kılıçdaroğlu tipi siyaset tarzının sonuçlarından yeterince ders almadıkları anlaşılıyor. Yapılan siyaset, ister muhalefet olun ister iktidar, ülkenin ve milletin hayrına ise karşılık bulur. Değilse, siyasette sertleşme yanlısı küçük grupları memnun etmekten başka bir işe yarmaz. Bu barikat siyasetinden sadece sertlik yanlısı küçük siyasi gruplar ve DEM Parti memnun olur. CHP’lilerin, DEM’den kopyaladıkları bu siyaset tarzı, ne demokratik siyasete ne Gazi Meclis’in ruhuna yakışmaz.