Barışçıl Yürüyüşe Kanlı Cevap: Ürümçi Katliamı
Abdülhalik KARA Kaşgar’a bağlı Tokkuzak kasabasından 829 kişi, 21 Mayıs 2009 tarihinde, bir oyuncak fabrikasında çalıştırılmak üzere Çin’in Guangdong eyaleti Shaoguan şehrine zorla götürülmüştü. Bir ay sonra 26 Haziran akşamı, Uygurların uzaktan getirilerek fabrikaya yerleştirilmesini içine sindiremeyen binlerce Çinli işçi, örgütlü bir şekilde bıçak, balta, demir ve tokmaklarla Uygurların kaldığı yatakhaneye baskın yaparak saldırı düzenlemişti. Bu saldırıda Çin medyasına göre Haşimcan Emet ve Sadıkcan Gazi adıyla 2 Uygur genci ölmüş ve 120 kişi yaralanmıştı. Şahitlerin anlattıklarına göre ise saldırıda 10’u kadın olmak üzere 20’den fazla Uygur genci öldürülmüştü. Olayın görüntüleri sosyal medya aracılığıyla hızla yayıldı ve Olayla ilgili haber, gençler arasında büyük tepki uyandırdı. Ancak aylar geçmesine rağmen olayla ilgili hükümetten herhangi bir resmî açıklama gelmedi. Hükümetin sessizliği nedeniyle, sosyal medyada 5 Temmuz günü Ürümçi Halk Meydanı’nda toplanarak hükümetten açıklama isteme fikri ortaya atıldı. Akabinde çoğunluğunu Üniversiteli Uygur gençlerden oluşan kalabalık bir grup, 5 Temmuz 2009’da, Shaoguan’deki facia hakkında hükümetten açıklama talep etmekle birlikte Uygur Türklerine yönelik baskı, ayrımcılık, ortadan kaybettirilme ve fabrikalarda zorla çalıştırmaları protesto amacıyla Ürümçi’de yürüyüş düzenledi. Barışçıl gösteriye Uygurların yanı sıra Kazak, Kırgız ve diğer azınlıklara mensup vatandaşlar da destek verdi.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Ancak barışçıl protestoları “başkaldırı” ve “isyan” olarak nitelendiren Çin Komünist Partisi (ÇKP) yönetimi, gösterilere son derece sert müdahalelerde bulundu. Tanıkların ifadelerine göre, protestocuların Çinli polisler tarafından kasten provoke edildiği ve sivil kıyafetli polis veya askerlerin eylemcilerin arasına sızarak protestoları amacından saptırmaya çalıştığı iddia edildi. Bu arada bölgedeki yabancı medya mensupları kentten çıkarıldı ve Doğu Türkistan genelinde internet bağlantıları ile telefon iletişimi tamamen kesilerek Ürümçi’nin dış dünya ile irtibatının tamamen koparıldı. Ardından 20 bini aşkın asker ve polis, göstericilerin bulunduğu sokakları kuşattıktan sonra, onların üzerine gerçek mermilerle ateş açtı ve zırhlı araçlarını eylemcilerin üzerine sürdü. Bu müdahale sonucunda çok sayıda insan hayatını kaybetti ve yaralandı. Olay yerinde büyük bir kaos yaşandı. Çin’in resmi makamlarının açıklamalarına göre, 5 Temmuz günü bu olay sırasında 197 kişi şehid oldu, binlerce kişi yaralandı. Barışçıl gösteri böylelikle 5 Temmuz akşama kadar tamamen bastırıldı. Fakat Uygur gençlere karşı baskın ve katliamlar günlerce devam etti. Yetkililerin kinli açıklamaları ve medyanın Uygurların milliyetçiliğin etkisiyle şiddete başvurduğuyla ilgili yanlış haberlerinin etkisiyle, 6-7 Temmuz günleri aşırı milliyetçi binlerce Çinli sokaklara döküldü. Sivil kıyafetli asker ve polislerin öncülüğündeki Çinli milliyetçiler, silahlı güçlerin yandan desteklemeleriyle yürüyüş sırasında karşılaşan Uygur Türklerini yaşlı ve genç, kadın ve erkek demeden linç ettiler ve Uygurlara ait lokanta, dükkân gibi mekanlara saldırdılar. Ayrıca Çinli polis ve askerler günlerce Ürümçi’de Uygur avı başlattı. Uygurların yoğun yaşadığı bölgelerde Uygur evlerine baskın yaparak, yürüyüş ile bir ilgisi olsun olmasın genç Uygurları gözaltına alıp götürdüler. Bu geniş çaplı gözaltı sırasında ailesinden alınan binlerce Uygur genç ortadan kayboldu. Bu olayların detayların duyurulması ve yayılması, bir yıl boyunca internetin tamamen kapatılması, telefon ve mesajlara getirilen kısıtlamalar ve başka birçok iletişim yasaklarıyla engellendi. Çin medyası sürekli tamamen tek taraflı olarak, Uygurların barışçıl protestolarını şiddet ve terör olayları olarak betimlerken, Çin’in yaptığı katliamları, olayların çözümündeki büyük bir başarı olarak gösterdi. Bu olaylar, hükümetin Uygurları Çin’in iç eyaletlerine zorla götürerek çalıştırmasının sadece Uygurları değil aynı zamanda Çin’deki yerel vatandaşları da rahatsız ettiğini; hükümetin Uygurların barışçıl taleplerine kulak asmamaya kararlı olduğunu; hükümetin Uygurların herhangi bir talep ve direnişini, şiddet ve terör olarak tanımlama eğilimi olduğunu; Uygurların milli bilincini tehdit olarak gören hükümetin, buna karşı olarak her türlü kinli ifadelerle Uygur mevcutluğuna karşı Çin milliyetçiliğini körüklemeye çalıştığını; Çin hükümetinin Uygurları yok etmek için her zaman bir bahane arayışında olduğunu, her fırsatta katliam ve yok etme operasyonlarına hazır olduğunu gösterdi. Ayrıca bu olay Doğu Türkistan’da büyük bir etnik hoşnutsuzluğa neden olarak, Çin Komünist Partisi yönetimi altında Uygurlar ve Çinlilerin barış içinde beraber yaşayabilme potansiyelini tamamen yok etti veya böyle bir olasılığın zaten hiç olmadığı gerçeğini ortaya çıkardı. Bugün 5 Temmuz Ürümçi Katliamı’nın 15. Yıldönümünde, barışçıl protestoya katılan tüm cesaretli gençlerimizi anıyoruz, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Barışçıl taleplere kanlı bir şekilde cevap veren Çin yetkililerini kınıyoruz. Bu olayların soruşturularak insanlık suçu işleyenlerden hesap sorulması için uluslararası kamuoyunu harekete çağırıyoruz.