Başkan Erdoğan: Adil bir dünya mümkün ama ABD ile değil…
CANİLİK, ZULÜM VE KATLİM VARİsrail’in hedef gözetmeksizin yaptığı saldırılar sonucunda 18 bini aşkın Gazzeli kardeşimiz şehit oldu. Ramallah’ta yerleşimci denen teröristlerin ve İsrail güvenlik güçlerinin saldırılarında 300’e yakın Filistinli şehadete yürüdü. İsrail’in alçakça katlettiği her üç Filistinli’den ikisi kadın veya çocuktur. Anne ve babalarının beyaz kefenlerine sarılarak gözyaşı döktüğü masumlar, İsrail’in vahşetinin sembolleri olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Batılı ülkelerin sınırsız desteğini alan İsrail yönetimi Gazze’de tüm insanlığın yüzünü kızartacak canilikte zulümlere ve katliamlara imza atıyor. Savaşta bile dokunulmaması gereken ibadethanelerden okullara, hastanelerden mülteci kamplarına, evlerden çarşı pazarlara kadar tüm sivil yerleşim yerleri İsrail tarafından alçakça bombalanıyor. Gazze’deki binaların üçte ikisi ya tamamen yıkılmış ağır hasar almış ya da kullanılamaz hale gelmiştir.İSRAİL’İN YANINDA YER ALAN AMERİKA’NIN KARŞISINDAYIZİsrail, Gazze halkının suyunu, gıdasını, elektriğini ve iletişimini keserek milyonlarca insanı açlığa ve ölüme mahkum etmiştir. Bugün Gazze’de sadece çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil aynı zamanda insanlığa dair tüm değerler de yok edilmektedir. Maalesef bu vahşet karşısında uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. Biz ne dedik? Dünya beşten büyüktür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Amerika’nın ret oyuyla ateşkes reddedildi. Tek başına böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Aslında adil bir dünya mümkün. Ama Amerika’yla değil. Çünkü Amerika, İsrail’in yanında, parasıyla bütün silah, mühimmatıyla yer alıyor. Ey Amerika, bunun hesabını nasıl vereceksin? İsrail’in yanında yer alan Aylan bebeklerinin karşısında yer alanlara diyoruz ki biz de sizin karşınızdayız.BM KONSEYİ REFORME EDİLMELİÜlkemizdeki Gezi olaylarında ve Ukrayna’nın işgalinde olay yerlerine kamp kurup saatlerce canlı yayın yapan BBC’den CNN’ine, anlı şanlı basın organlarının en büyük icraatları faillerini gizleyip, zulmü gözlerden kaçırmaktan ibarettir. Gazze’de görevli AA kameramanı şehit düştü. Hani ne oldu? Siz basın özgürlüğünden yanaydınız. 70’i aşkın basın mensubu Gazze’de ne yazık ki ebediyete yürüdü. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden ise zaten bir umudumuz, beklentimiz kalmadı. Görevi küresel barışı ve istikrarı korumak olan güvenlik konseyi, 7 Ekim’den bu yana İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. ‘Çatışmalar bir an önce dursun’ diyen 121 ülkenin iradesi, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin çabaları ve geçici üyelerin samimi gayretleri güvenlik konseyinin daimi üyelerini harekete geçirmeye yetmedi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, reforme edilmesi olmazsa olmaz şarttır şart.GAZZE KASAPLARI HESAP VERECEKBu Birleşmiş Milletlerle, bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’yle insanlığın bir yere varması mümkün değil. Gazze’deki zulümlerle birlikte Birleşmiş Milletler’in bu aciz ve işlevsiz yapısının, tüm dünyada sorgulanacağına inanıyoruz. Gazze’den sonra hiçbir şey, eski tas eski hamam devam edemez. İşgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan zulmün, hoyratlığın, barbarlığın hesabı, insanlık vicdanıyla birlikte hukuk önünde de mutlaka sorulmalıdır. Gazze kasapları, uluslararası mahkemelerde, insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Allah’ın izniyle elinde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacağız. Bunu da Gazzeli masumlarla birlikte tüm insanlık adına yapacağız. Bir daha benzer dramlar yaşanmasın diye, anne babalar çocukların parçalarını toplamasın diye, zulüm zalimin yanına kar kalmasın diye, dünyanın dört bir yanındaki masumlar geleceklerine güvenle bakabilsin diye mücadelemizi cesaretle sürdüreceğiz. Gazzeli çocuklar için gözyaşlarıyla, ciğerparelerine sarılan o Gazzeli anneler, babalar için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Rabbim Gazzeli kardeşlerimize sabır versin.
Filistin’in yanında olurken elbette gönül coğrafyamızdaki diğer kardeşlerimizi de ihmal etmiyoruz, etmeyeceğiz.ZALİMİN HASMI, MAZLUMUN HAMİSİBalkanlar’dan Kafkasya’ya, Arakan’dan ve Kırım’a kadar nerede hakkı çiğnenen, hukuku ayaklar altına alınan zulme ve baskıya maruz kalan bir kardeşimiz varsa ona sahip çıkmak bizim görevimizdir. Bizim nazarımızda Gazzeli kardeşlerimizle Doğu Türkistan Türkleri, Kıbrıs Türkleriyle Irak Türkmenleri arasında hiçbir ayrım, hiçbir fark yoktur ve olamaz. Çünkü biz tüm bu coğrafyalarda yaşanan bu hadiselere merhum Akif’in şu mısralarında dile getirdiği yüksek vicdan penceresinden bakıyoruz. Ne diyor Akif? ‘Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim, Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım; Çiğnerim çiğnerim, hakkı tutar kaldırırım. Zâlimin hasmıyım amma severim mazlumu.’ Kim olursa olsun; zalimin hasmıyız, mazlumun da hamisiyiz. Bugün İsrail yönetiminin terör eylemlerine göz yumanlar ve destek verenler yarın insan içine çıkacak yüz bulamayacak ama biz başımız dik, alnımız ak bir şekilde hakkı savunmaya devam edeceğiz. Bu uğurda yalnız da kalsak bedel de ödesek yolumuzdan dönmeyeceğiz.PEK ÇOK ENGELİ KALDIRDIKİnsan hak ve hürriyetleri açısından böylesi trajik bir dönemde, Türkiye insanı ve insani değerleri önceleyen bir anlayışla hamlelerine devam ediyor. Son 21 yılda hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle vatandaşlarımızın Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde kayıtlı hak ve özgürlüklerini kullanmalarını kısıtlayan pek çok engeli ortadan kaldırdık. Cebinde ay yıldızlı kimlik taşıyan herkesin hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak muamele görebilmesini temin ettik. Ülkemizde hiç kimsenin kökeni, inancı, ibadeti, meşrebi, dili, kıyafeti, sakalı, başörtüsü dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekileştirildiği bir iklimi asla kabul etmedik, aksini savunduk.