Başkan Erdoğan’dan AK Parti Kızılcahamam Kampı’nda flaş mesajlar: Siyaseti milletimizle yaptık
“MİLLETİMİZİN BİN YILLIK KARDEŞLİĞİNİ DİRİ TUTMANIN GAYRETİNDEYİZ”
Erdoğan, istişare toplantısını, bugüne kadar olduğu gibi AK Parti ve ülkenin fotoğrafını çektikleri, sorunların tespit edildiği ve bunlara ortak akılla çözümler geliştirildiği bir platforma dönüştüreceklerine inandığını söyledi.
Toplantının azami derecede faydalı olabilmesi için katılımcıları oturumlara katılmaya ve katkı vermeye davet eden Erdoğan, katılımcılara da şahsı, ülkesi, milleti ve AK Parti adına tek tek teşekkür etti.
AK Parti 31. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın ülke ve AK Parti için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, “Siyaset, ülke ve millet için verilen çetin mücadelenin adıdır. Bizim lügatimizde siyasetin tek bir amacı vardır, o da millete hizmettir. Bunun için her fırsatta ‘eser ve hizmet siyaseti’ diyoruz. İşte bunun için ‘kardeşlik ve gönül siyaseti’ diyoruz. Türkiye’yi yüceltmenin, insanımızın refah ve huzurunu temin etmenin, milletimizin bin yıllık kardeşliğini diri tutmanın gayretindeyiz.” dedi.
AK Parti olarak 23 yıldır milletin huzurunda olduklarını hatırlatan Erdoğan, “Her zaman, olduğumuz gibi göründük, göründüğümüz gibi de olduk. Siyasetimizi gerilim, kutuplaşma, kamplaşma üzerine inşa etmedik. Gerektiğinde sesimizi yükselttik, gerektiğinde kızdık, öfkelendik. Bir haksızlık gördüğümüzde, bir hukuksuzluk gördüğümüzde, ciğerimizi yakan, kanayan bir yara gördüğümüzde merhum Akif’in deyimiyle ‘Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım’ dedik ve var gücümüzle karşısında durduk.” ifadelerini kullandı.
“CANIMIZ PAHASINA, AZİZ MİLLETİMİZİN İRADESİNE SAHİP ÇIKTIK”
“Kim olursa olsun biri yanağımıza tokat atmaya yeltendiğinde elbette diğer yanağımızı da dönmedik, karşılığını verdik” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her zaman edep dairesinde olduk, edepten hiç taviz vermedik ama edepsizliği de karşılıksız bırakmadık. 27 Nisan bildirisinde, Gezi olaylarında, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerinde olduğu gibi gerektiğinde öne herkesten evvel biz atıldık. Canımız pahasına, aziz milletimizin iradesine sahip çıktık. Ancak kurulduğumuz andan itibaren siyasetimizi hep Türkiye’yi bir bütün olarak kucaklamak şeklinde yaptık. Yunus’un deyimiyle ‘Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü’ dedik ve her canlıya en başta Rabb’imize itaat ve ibadetin bir gereği olarak hürmetle baktık, hürmetle muamele ettik.
Din, dil, ırk, mezhep, meşrep ayrımı yapmadık. Kimseyi dış görünüşüyle, hayat tarzıyla yargılamadık. Bakınız bu ülkede on yıllar boyunca sırf kılık kıyafetinden, başörtüsünden, sakalından, inancından dolayı milyonlarca vatandaşımız mağdur edilmişti. Gasbedilen haklarını teslim ettik. Yine bu ülkede Kürtler, bir dönem uygulanan yanlış politikalar neticesinde ötelenmişlerdir. Hepsiyle biz kucaklaştık. Aleviler ötekileştirilmişti, sorunlarını çözmek için samimiyetle çaba sarf ettik. Kimin sorunu varsa, kimin siyasetten meşru beklentisi varsa elimizin uzandığı, gücümüzün yettiği kadar karşılamaya çalıştık.”