Başkan Erdoğan’dan İslam’a yönelik saldırılara sert tepki! Cehaletin karanlığını yırtıp atacağız
CEHALETİN KARANLIĞINI YIRTIP ATACAĞIZ
Türkiye’de, sayıları az da olsa kimi çevrelerde “şeriata” yönelik sergilenen pervasızlıkların temelinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı vardır. Ülkemizde, en azından bir kesimin, içinde bulunduğu cehalet karanlığında giderek daha fazla boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz. İnşallah el ele verip, sizlerin de samimi çabalarıyla milli bünyemize tehdit teşkil eden bu cehalet karanlığını yırtıp atacağımıza inanıyorum.
Burada, eminim sizlerin çok yakinen aşina olduğu bir kıssayı paylaşmakta fayda görüyorum. “İmam-ı Azam Ebû Hanîfe hazretleri bir gün yolda yürürken bir çocuğun çamura düştüğünü görür. İmam-ı Azam Hazretleri ona “bundan sonra düşmemek için daha dikkatli ol” der. Bunun üzerine çocuk, “Ey Müslümanların imâmı! Benim düşmem çok mühim bir iş değildir. Tekrar ayağa kalkmam da kolaydır. Hem ben düştüğüm zaman yalnız başıma düşmüş olurum. Ancak senin düşmenle bütün âlem düşmüş olur. Senin tekrar ayağa kalkman da gerçekten zor olur.” cevabını verir. Zihnin dinamik halini görüyor musunuz? İşte ben karşımdaki hocalarımdan bunu bekliyorum. İnşallah erkeğiyle, kızıyla yeni nesli bu şekilde siz yetiştireceksiniz.
Evet, bizim medeniyet müktesebatımızda âlimler ve hocalar, Peygamber Efendimizin varisleri olarak görülür, öyle kıymet verilir. Dinin anlaşılması, anlatılması ve yaşanması hususunda Mevla, öncelikle hademe-i hayrat olan siz hocalarımızı, âlimlerimizi mükellef tutmuştur.
Hikmet ışığı 14 asrı aşıp ilk günkü parlaklığıyla bugüne ulaşan İslam medeniyetinin bugünkü mirasçıları, unutmayın, sizlersiniz. İslam’ın hakikatlerinin egemen olması, ancak sizlerin gayretleriyle gerçekleşecektir. Irkçılık, asabiye, mezhepçilik, tefrika, cehalet gibi sosyal marazları ortadan kaldırmak, ancak sizlerin emekleriyle mümkün olacaktır.
Hepimiz şu gerçeğin gayet iyi farkındayız. Din görevlilerimizin kendilerini camilerle ve Kur’an Kurslarıyla sınırlamaları asla düşünülemez. İmam-hatiplik veya müezzinlik sadece namaz vakitlerinde icra edilen bir vazife değildir; İslam tarihi boyunca da hiçbir zaman böyle olmamıştır. İmam demek, aynı zamanda içinde yaşadığı halkın önderi ve parmakla gösterilen örnek şahsiyeti demektir.
Toplumu irşat vazifesi başta olmak üzere tebliğ, tebyin ve temsil görevinizi hakkıyla yerine getirmek her birinizin asli sorumluluğunuzdur. Buradaki her bir kardeşim çok iyi biliyor ki; hayat boşluk kabul etmez. Sizin bıraktığınız her boşluk ya sosyal medya şarlatanları, ya FETÖ vari terör örgütleri, ya 5’inci kol elemanları, ya zehir tacirleri, ya marjinal yapılar, ya küresel güçlerin teşvikiyle yaygınlaşan sapkın akımlar, ya da emperyalistlerin içimizdeki aparatları tarafından mutlaka doldurulacaktır.
Yakın tarihimizde bunun pek çok örneğine bizzat şahitlik ettik. Ülkemizin en parlak evlatlarını teröre, şiddete, cehalete ve batı özentisi müstevlilerin senaryolarına kurban verdik. İstikbalimizin teminatı olan nice gencimizin hayatının uyuşturucu, kumar, fuhuş ve alkol batağında karardığını gördük. Kalem tutması gereken gençlerimizin ellerine silah tutuşturdular. Kimi zaman kandırdıkları, kimi zaman zorla dağa kaçırdıkları gençleri, kendi insanına, kendi ülkesine düşman ettiler. Yaklaşık 40 yıldır milletimizin başına musallat olan PKK belasının, geri planında ihmal edilmişlik, geri kalmışlık ve cehalet vardır. DEAŞ’lı canilerin istismar alanı dinimizin mukaddes kavramlarıdır. Çağımızın haşhaşileri FETÖ’cüler, dini kavramların arkasına saklanarak yıllarca insan devşirmişlerdir. 15 Temmuz, hoca kılıklı bir sahtekârın, ülkemize ne kadar büyük bir zarar verebileceğinin en son örneğidir. Böyle bir facianın tekrar yaşanmasına müsaade edemeyiz. Tek bir evladımızın dahi ihanet şebekeleri ve terör örgütlerinin avucuna düşmesine rıza gösteremeyiz.
Aydınlık yarınlarımızın güvencesi olan gençlerimizin alkol, uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklarla kendilerini heba etmesine seyirci kalamayız. Hangi kökene, meşrebe, mezhebe, siyasi görüşe ve hayat tarzına sahip olursa olsun hiçbir insanımızın din konusunda yanlış, yanlı ve önyargılı bir anlayışla kuşatılmasını temenni etmeyiz. Başta siz kardeşlerim olmak üzere hepimiz, İki Cihan Serveri Aleyhissalâtü Vesselam’dan aldığımız emaneti, yarınlara taşımakla mükellefiz. Sizlerden ilminizin zekâtını bildiklerinizi aktarmakla bırakmayıp, hayatınıza da tatbik ederek vermenizi bekliyorum. Şimdi kim bilir nerelere gideceksiniz? O gittiğiniz yerlerde o topraklar, oranın çocukları, hepsi size emanet. Siz orada adeta nakış işler bibi o yavrularımızı işleyeceksiniz. Peygamberimizin şu hadis-i şerifini, daima aklınızda tutmanızı sizlerden özellikle istirham ediyorum.