Beklenen – HİLAL KAPLAN
“Türkiye olarak güçlü olmalıyız ki İsrail Filistin’de yaptıklarını yapamasın. Biz nasıl Karabağ’a, Libya’ya girdiysek benzerini yapabilelim.”
Gönül coğrafyamız neresidir? Türk’ün “beklenen” olduğu her yerdir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri de “beklenen”, menzile vardığı vakit Karabağ’dan Libya’ya dek olabilecekleri yedi düvele göstermiştir. Siyonistleri kudurtan da bu gerçektir.
Terörist İsrail’in dışişleri bakanlığını yapan Katz isimli kuduz köpek, Cumhurbaşkanımız ve onun şahsında ülkemizi tehdit eden paylaşımlarından bir yenisini yaptı. Türk düşmanı bu kuduz yaratık, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’e benzeterek Türkiye’yi işgal edeceklerini ima etti.
Türkiye Karabağ’da Ermenistan’ın uluslararası hukuk tanımaz işgalini sona erdirmesi için Azerbaycan’a destek vermişti. Libya’da da uluslararası hukuk kapsamında meşru devleti desteklemek için destek verilmişti. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması bazı monşerlerin iddia ettiği gibi diplomatik sınırları olmayan bir açıklama değildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklama, uluslararası hukukun bütün kurallarını paramparça eden, bir devlet olarak kabul edilmesi bile insanlığa saygısızlık olan terör şebekesi İsrail’e karşı hukukun işletilmesi çabası olarak değerlendirilebilir. Olmayan kimyasal silahlarla Irak’ı işgal eden ABD’nin kendinde hak gördüğü “uluslararası sorunları çözme gücüne” sahip olmak için Türkiye’nin çok çalışması gerektiğini açıklamıştır.
Kaldı ki ağzını açtığında Tevrat’tan pasajlar okuyan İsrailli sözde siyasetçilerin Türkiye topraklarında gözü olduğu bilinmeyen bir gerçek değildir. Türkiye üzerinde toprak talebi olan terörist bir oluşuma müdahale etmek ülkemizin uluslararası hukuktan doğan haklarıdır.
Türkiye, Balkanlar’da adil barışın tesisinden tutun, Kafkasların eski gücüne kavuşturulmasına, Afrika’nın neo-kolonyalist pratiklerden arındırılmasından tutun sömürgeci ABD pençesinde hâlâ kıvranan Güney Amerika ülkeleriyle eşit ilişkiler kurmaya dek adil bir dış politika çizgisinde çaba sarf etmeyi sürdürüyor.
Bu pervasız saldırılar karşısında “Mavi Vatan” mücadelesine masal diyebilen CHP henüz sessizliğini korurken, Siyonist bir firmanın sponsorluğunu yaptığı kanalında İsrail büyükelçisinin yokluğunu aratmayan bir youtuber elbette İsrailli kuduz Katz’ın sözlerini değil, Cumhurbaşkanımızın adaleti tesis etme tahayyülünü yerden yere vurdu.
Türkiye’nin yıllardır terör örgütü PKK’ya vurduğu büyük darbeleri görmezden gelip, PKK’ya meşruiyet kazandırmaya çalışan adaylara hizmet eden kendi değilmiş gibi konuşan bu karanlık tip, tarihin çöplüğünde hak ettiği yeri sağlamlaştırdı.
Soykırım şebekesi İsrail adına paylaşım yapanlar arasında kaçtıkları Almanya’da devrimcilik oynayan “tatlı su gazetecilerinin” de olması bizi şaşırtmadı. Neticede onlar para atılıp şarkı çalan müzik kutusu gibi olduklarından kendilerinden onurlu bir duruş beklemiyoruz.
Ancak en azından 7 Ekim’den bu yana ellerine aldıkları her taşı İsrail’e atmak yerine dünya üzerinde İsrail’e en çok karşı çıkan lider olan Erdoğan’a atmak için kullanan “tatlı su mücahitlerinden” konfor alanlarından çıkmalarını bekliyoruz. Hadi bizi yanıltın ve niyetiniz konusunda yanıldığımızı bize ispatlayın. Gün en az eleştirileriniz şiddetince Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek verme günüdür.
Zalimlerin kurtuluşa eremeyeceğini biliyoruz. İsrail için de farklı olmayacak. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Tek niyazımız mazlumların intikamını alabilecek kudrete ulaşacağımız o kutlu günde ateşe har taşıyacak olmaktır.