Cenk Özkacar: A Milli Takım ile kupalar kazanmak istiyorum, EURO 2024’te olmamak…’
2020 yılında İzmir ekibi Altay’dan Fransa Lig 1 temsilcisi Olimpik Lyon’a transfer olan Cenk Özkacar, sırasıyla OH Leuven ve Valencia takımlarında kiralık olarak tecrübe yaşadı. Geçen sezon başında Valencia’nın satın alma opsiyonunu kullanarak 5 yıllık sözleşme imzaladığı milli futbolcu, La Liga’da geride bıraktığımız sezon 25 maçta forma giydi ve 1 asiste imza attı. Valencia ile yeni sezona odaklanan başarılı savunmacı; kariyeri, hedefleri ve şimdiye kadar 9 maçta forma giydiği A Milli Takım hayalleriyle ilgili düşüncelerini aktardı. Özkacar, ayrıca hakkındaki transfer iddialarını ve EURO 2024’ün hazırlık aşamasında yaşadığı süreci samimi bir şekilde yorumladı.CENK ÖZKACAR’IN RÖPORTAJINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ“LYON VE LEUVEN KULÜPLERİ AVRUPA’YA ADAPTE OLMAK İÇİN BANA YARDIMCI OLDU”La Liga’nın güçlü ekibi Valencia’da kendini göstermeden önce Olympique Lyon ve OH Leuven takımlarında forma giymek Avrupa’ya adaptasyon sürecini nasıl etkiledi? Ayrıca o dönem Leuven’de Marc Brys ile çalışmak futboluna neler kattı?Olympique Lyon, aslında Türkiye’den Avrupa’ya ilk geçiş yapma sürecimi belirleyen takım oldu. O dönemde işler çok istediğim gibi gitmemişti ama Lyon ve OH Leuven’de yaşadığım süreç; aslında Avrupa’ya adaptasyon sürecimi ve Avrupa’da kalıcı olabilmem adına nasıl bir yol haritası izlemem gerektiğini bana öğretti. O.Lyon ve OH Leuven kulüpleri bana bunları öğretti. Kendimi geliştirme, Avrupa’ya adapte olma ve Avrupa’daki futbolun seviyesine uyum sağlama adına bu iki takımın bana yardım ettiğini söyleyebilirim. OH Leuven takımında o dönem Marc Brys gibi çok iyi bir hocayla çalışmamın bana tabii ki de çok büyük katkıları oldu. Brys, gerçekten potansiyelimi sahaya yansıtmam için elimden gelenin her zaman daha fazlasını talep ediyordu. Benim kendi yeteneklerime bazı noktalarda daha fazla inanmamı sağlayan bir antrenördü. Ayrıca bana aşırı bir özgüven veren bir hocaydı. O yüzden Marc Brys’ın orada olması benim sahadaki performansımı çok iyi düzeyde etkiledi diyebilirim.“GENNARO GATTUSO’NUN HIRSI VE AGRESİFLİĞİ OYUNCULARINA YANSIYORDU”Lyon’dan Valencia’ya kiralık olarak geldiğiniz dönem teknik direktör Gennaro Gattuso ile çalışma imkânı bulmuştun. Futbolculuk döneminde agresif ve sert oyunuyla tanıdığımız Gattuso’nun futboluna etkilerinden bahseder misin?Gennaro Gattuso ile Valencia’daki ilk senemde çalışmıştım. Gattuso, zaten kendi futbolculuk döneminde de sahada her zaman daha fazlasını yapmak isteyen; sert, agresif ve her zaman daha iyisini sahaya yansıtmaya çalışan profilde bir oyuncuydu. Gattuso, futbolculuk döneminde olduğu gibi antrenörlük döneminde de takımından ve bireysel anlamda her oyuncudan yaptıklarından daha fazlasını isteyen bir hocaydı. Sahaya her zaman en iyi versiyonlarımızı yansıtmamızı isteyen birisiydi. Onun bu hırsı, agresifliği ve futbolda her zaman daha iyisinin mümkün olduğu inancı oyuncularına yansıyordu. Benim ilk senemde Gattuso’nun Valencia ve İspanya gibi üst düzey bir ligde ve kulüpte; adaptasyonumu ve oyunumu geliştirmemde gerçekten çok büyük katkısı oldu diyebilirim. Sadece antrenmanda değil, çoğu zaman fitness salonunda, yemekhanede ya da takıma gelen yeni bir oyuncu olduğunda onun agresif haline ve şakalarına denk geliyorduk. Sadece teknik direktörlüğünden dolayı değil, karakter anlamında da gerçekten çalışmaktan çok keyif aldığım birisiydi. Ayrıca futbolun yanı sıra hayat anlamında da çok şey öğrendiğim bir antrenördü.“VALENCİA’DA GEÇEN SENEYE GÖRE DAHA FAZLA SÜRE ALMAK İSTİYORUM”Valencia’da geride bıraktığımız sezon toplam 25 maçta forma giydin ve 1 asistlik performansa imza attın. İspanyol ekibiyle yeni sezondaki hedeflerini anlatır mısın?Aslında her yeni sezona başlarken hedefimi, bir önceki sezon yaptıklarımdan biraz daha iyisini yapmak üzerine kuruyorum. Daha fazla dakika almak ve maçlarda forma giymek istiyorum. Bireysel olarak hedefim, bu sene Valencia’da geçen seneye göre daha fazla süre almaktır. Kendimin ve potansiyelimin en iyi versiyonlarına yakın bir performans göstererek iyi bir sezon geçirmek istiyorum.“VALENCİA’DA MÜCADELECİ RUHUMUZUN SAHAYA YANSIDIĞI BİR SEZON YAŞADIK”La Liga’da geride bıraktığımız sezonu 49 puanla 9.sırada tamamlamış, Avrupa hedefinizi 8 puanla kaçırmıştınız. Valencia efsanesi teknik direktör Rubén Baraja yönetiminde takım olarak yeni sezondaki hedefleriniz nelerdir?Geçen sezon gerçekten çok genç ve çok mücadeleci bir takımımız vardı. Bunu aslında çıktığımız bütün maçlarda sahaya yansıttık. Gençliğimizin ve mücadeleci ruhumuzun sahaya yansıdığı bir sezon geçirdik. Önümüzdeki sezon tabii ki de ilk hedefimiz takım halinde gelişmek ve büyümektir. Geçen sene iyi yaptığımız işlerin aslında üzerine koyarak devam etmek istiyoruz. Eksik olduğumuz yerleri daha da geliştirerek performansımızı bir bütün haline getirebilmeyi hedefliyoruz. Yeni sezonda geçen sezondan daha iyi bir sezon yaşamayı hedefliyoruz. Geçen sezon hedefimize ulaşamadığımız ama yine de o Avrupa’ya katılma mücadelesinin ambiyansını oluşturan takımımızla yolumuza devam etmek istiyoruz. Valencia’nın hak ettiği yer olan yeniden üst sıralarda oynaması adına sahada her şeyimizi vereceğiz.“41 YAŞINDAKİ PEPE, HALA EN İYİ PERFORMANSINI SAHAYA YANSITABİLİYOR”Kendine örnek aldığın, mantalite ve mücadele anlamında yakın bulduğun futbolcular var mı? Ayrıca bu hedefine ulaşmak için yaptığın çalışmalardan bahseder misin?Sadece bir isim üzerinden gitmek aslında doğru olmayabilir ama gerçekten üst düzeyde ve elit seviyede olan birçok futbolcu görüyoruz. Portekiz maçında 41 yaşındaki Pepe’nin ve 39 yaşındaki Ronaldo’nun insanların ‘kariyerlerinin sonunda’ dedikleri dönemde bile en iyi performanslarını sahaya yansıtabildiklerini gördük. Tabii ki de ben bu tarz profillerin ya da işlerin gerçekten iyi bir mental çalışmayla veya üst düzey bir mantaliteye sahip olmayla olduğunu düşünüyorum. Kendim de bu anlamda özel olarak spor psikoloğu ile çalışıyorum. Onun haricinde maç öncesi, hafta içi ve maç sonrası meditasyon yapıyorum. Meditasyon yaparak aslında maçın en kritik anlarında en rahat halimi ortaya çıkarmak istiyorum. Maç sırasında oluşabilecek bir problemle nasıl başa çıkabileceğimi daha öncesinde çalışıyorum. Onun haricinde kitap okuyorum. Kitap okumanın da aslında futbolcuyu dinlendirdiğine ve stresten uzak tuttuğuna inanıyorum. Psikolog ile çalışmanın özellikle genç futbolcular için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu kendim de çalıştığım, farkına vardığım ve kendi üzerimde test ettiğim için önemli olduğunu söylemek istiyorum.“BENZEMA VE DEPAY, DURDURULMASI ZOR OLAN OYUNCULARDI”La Liga’da şimdiye kadar Morata, Griezmann, Lewandowski, Depay ve Benzema gibi oyunculara karşı savunma yapmak gelişimine nasıl bir katkı sağladı?Bu üst düzey ve büyük oyunculara karşı oynamak aslında bizde şu mesajı uyandırıyor; Konsantrasyonumuzun ve o an ki maça olan aslında hazırlanma seviyemizin her zaman maksimumda olması gerektiğini bize gösteriyor. Çünkü bu tarz oyunculara karşı maçlar, anlar ya da pozisyonlar çok küçük detaylara bağlı olabiliyor. Bu tarz oyunculara karşı oynamak aslında insanın kendisine olan inancını ve özgüvenini artırıyor. Onlara karşı iyi bir maç geçirmek aslında diğer maçları da daha iyi geçirebileceğimi ve hep iyi seviyede olabileceğimi bana inandırıyor. Benim için Karim Benzema ve Memphis Depay, gerçekten kontrol edilmesi ve durdurulması zor olan oyunculardı.“MESTALLA STADYUMU, GÖRDÜĞÜM VE OYNADIĞIM EN ATEŞLİ STADYUM”Daha önce Fransa ve Belçika liglerinde de forma giymiştin. La Liga’daki stadyum ve taraftar atmosferinden bahseder misin? Seni en çok hangi takımın stadyumunda oynamak etkiledi?İspanya Ligi’nin Fransa ve Belçika’ya göre taraftar ve stadyum bakımından daha kaliteli olduğunu düşünüyorum. İspanya’daki taraftarların, kendi şehirlerinde olan takımlara karşı tutkularının üst düzeyde olduğunu görüyorum. Bunu gerçekten oynadığım takım olduğu için söylemiyorum ama Mestalla Stadyumu’nun İspanya’da gördüğüm ve oynadığım en ateşli ve büyüleyici stadyum olduğunu söyleyebilirim.Avrupa’da oynadığın süre içerisinde ismin Süper Lig ekipleriyle de sıkça anılmıştı. Bu süreçte Türkiye’den herhangi bir teklif geldi mi?İlgi ya da yazılan haberler her zaman oluyor ama somut bir teklif hiç olmadı. Benim hedeflerim ve hayallerim kesinlikle Avrupa’da devam edebilmek üzerine kurulu. Avrupa’da kariyerimin sonuna kadar yapabileceğim ve kendi potansiyelimin en üst düzeyine ulaşarak üst seviyelerde oynamak istiyorum.“HAYALİMİN VE HEDEFİMİN PREMİER LİG OLDUĞUNU HER ZAMAN VURGULUYORUM”Dünyanın en iyi ikinci büyük ligi olarak gösterilen La Liga 2 yıldır top koşturuyorsun. Hedeflerinde en üst noktaya geldiğini düşünüyor musun? Mesela kariyerinle ilgili ileride Premier Lig hayali gibi daha farklı seviyeleri hedefliyor musun?Bundan yaklaşık 5-6 yıl önce verdiğim röportajlarda da hayalimin ve hedefimin Premier Lig olduğunu sürekli olarak vurguluyordum. Bunu söylerken uzun vadeli bir hedefimin olduğunu yanına ekliyordum. 2 yıldır La Liga’da Valencia formasıyla top koşturuyorum ama kendi potansiyelimin maksimum seviyesine henüz ulaşmış değilim. Çünkü daha gidecek çok yolumun olduğunu düşünüyorum. Ayrıca potansiyelimin maksimum seviyesine ulaşma anlamında daha çok yolumun olduğunu görüyorum. O yüzden hedefimin ve hayallerimin en üst noktasına henüz ulaşmadım. Hedeflerim ve hayallerim her zaman çok yüksektir. Mesela ben 5 yıl önce 3.Lig’de forma giyiyordum. 5 yıl sonra dünyanın en iyi ikinci ligi olarak adlandırabilecek Valencia’da olmam bile aslında benim o zamanlarda da hayallerimin ve hedeflerimin ne kadar büyük ve yüksek olduğunu gösteriyor. Benim bundan sonrası için de hayallerim ve hedeflerim büyük. Valencia’da 4 yıllık uzun bir kontratım var. Buradaki süreci en iyi şekilde geçireceğime inanıyorum. Bundan sonra da umarım uzun vadedeki hedefime ulaşabilirim.“ARDA GÜLER, REAL MADRİD’DEKİ İLK SENESİNİ ÇOK İYİ BİR ŞEKİLDE GEÇİRDİ”Senin gibi La Liga’nın yolunu tutan ve Real Madrid formasıyla mücadele eden Arda Güler’in İspanya’daki ilk senesi hakkında gözlemlerin nelerdir? Kendisine alışma sürecinde tavsiyelerde bulunuyor musun?Arda Güler’in Real Madrid’de geçirdiği ilk senesinin bir futbolcu olarak çok iyi olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki Türk halkı olarak Avrupa’da oynayan oyuncularımızdan her zaman daha fazlasını talep ediyoruz. Avrupa’daki oyuncularımızın her zaman çok iyi olmasını, sürekli olarak forma giymesini, gol ve asist kaydetmesini bekliyoruz. Arda’nın Real Madrid formasıyla Avrupa’daki ilk senesi olduğunu unutmamak gerekiyor. Onun haricinde Real Madrid gibi bir kulüpte şu an bulunduğu duruma bakarak Arda’nın ilk sezonunu gerçekten çok iyi değerlendiriyorum. Sakatlık yaşamasına rağmen oradaki bu süreci mental, fiziksel ve özellikle de psikolojik anlamda çok iyi idare ettiğini görüyorum. Milli takım kampında da tabii ki bu yönde konuşmalarımız oluyordu. O süreçte ona bulunduğu yerin ne kadar önemli ve büyük olduğunu; orada bazı şeyleri başarmanın farklı yerlerde başarmaktan çok daha üstün olduğunu söyledim. Arda’ya söyleyebileceğim tek şey aynı bu metal-psikolojik seviyesini en üst düzeyde korumaya devam etmesi. Bu konuyla ilgili çalışmalar yaptığına inanıyorum. Kendini her zaman geliştiren, çok temiz kalpli ve güzel bir kardeşimiz. Umarım onun için her şey şu ankinden daha iyi olur. İnşallah hayallerine, hedeflerine ve potansiyelinin maksimum düzeyine en kısa sürede ulaşır.“A MİLLİ TAKIMA ÇAĞRILINCA BÜYÜK BİR COŞKU VE GURUR YAŞAMIŞTIM”A Milli Takım sürecinden de bahsetmek istiyorum. Milli takıma ilk olarak Stefan Kuntz tarafından 7 Haziran 2022 tarihinde Litvanya ile oynadığımız maçta davet edilmiş, bu mücadelede 14 dakika şans bulmuştun. A Milli Takım’a davet aldığınız zamanki duygularınızı anlatır mısınız?A Milli Takıma davet aldığım gün çok büyük bir coşku ve gurur yaşamıştım. Tabii ki de benim için çok özel bir andı ve farklı bir duyguydu. Tabii ki de insanın A Milli Takım’a ilk çağrılacağı günle ilgili bir beklentisi oluyordu. Bazen de insan bunun ne zaman olacağına dair hayalini kuruyordu. O dönem Belçika’da sezon bittikten sonra davet gelmişti. İlk olarak Stefan Kuntz beni çağırmıştı. A Milli Takım’a çağrıldığımı öğrendiğim sırada dışarıdaydım ve arkadaşlarımla yemek yiyordum. Kadro açıklandığında bildirim gelmişti. Orada ismimi görünce zaten direkt şok olup ailemi aramıştım. Onlar da o sırada beni arıyordu. Öyle değişik bir sahne ortaya çıkmıştı. Onlar da çok mutlu oldular ve gurur duydular. Çok güzel bir andı.“KADRODA OLMADIĞIMI GÖRÜNCE BİR HAYAL KIRIKLIĞI OLDU”Euro 2024 kadrosunda olmamanın senin üzerindeki etkileri nelerdir? Ayrıca A Milli Takım’ın turnuva performansını nasıl değerlendiriyorsun?Süreç başlarken takıma katılıp yardımcı olabileceğim için çok heyecanlıydım. Sonrasında kadroda olmadığımı görünce bir hayal kırıklığı oldu. Orada olabilmek için elimden geleni yaptım ama sonuçta bu hocanın kararıdır ve buna saygı duyulması gerekir. Geri dönmek ve milli takımda oynamanın tadını çıkarmak için çalışmaya devam edeceğim. 16 yıl sonra yeniden bir turnuvada çeyrek final heyecanını yaşatan tüm ekiple sonsuz gurur duyuyorum. Gelecek için çok büyük bir umut oluşturan turnuva sürecinin geçtiğini düşünüyorum. Oynayan oynamayan herkesin ayağına, yüreğine ve emeğine sağlık.“A MİLLİ TAKIM FORMASIYLA KUPA KAZANMAK İSTİYORUM”Güçlü fiziğinizle geçmiş dönemde milli takıma hizmet eden Servet Çetin, Emre Aşık ve Gökhan Zan gibi eski futbolculara benzetiliyorsun. Stoperin yanı sıra sol bek pozisyonunda da oynuyorsun. A Milli Takım’da ileriye dönük hayallerini ve hedeflerini anlatır mısın?Bu tarz isimlerle bizim isimlerimizin yan yana gelmesi bile bizim için çok büyük bir onur ve gurur. Çünkü bu isimler gerçekten Türk futboluna ve milli takıma en üst düzeyde katkı veren isimlerdir. Bireysel anlamda da öncelikli hedefim milli takıma yeniden çağrılmaktır. Yeniden daha güçlü bir seviyede olmak istiyorum. Tabii ki şimdiden ilk hayalim EURO 2028 kadrosunda olmak. Ayrıca Türkiye ile Dünya Kupası’na gidebilmek istiyorum. Tabii ki de herkesin bir hayali ve hedefi vardır. Bazen hayallerimiz veya hedeflerimiz, insanlar tarafından komik ya da çok uzak görülebiliyor ama benim A Milli Takım formasıyla kupa kazanma hedefim var.“POLEMİKLERİN İÇİNDE OLMAMAYI TERCİH EDEN BİR YAPIM VAR”Son olarak… Medyadan uzak durmayı tercih eden bir yapın var. Bu zamana kadar seni medyadan uzak tutan durumlar nelerdir?Gerçekten çok konuşmamayı ve polemiklerin içinde olmamayı tercih eden bir yapım var. Ben işimi sahada yapmayı seven bir insanım. Saha dışında röportaj vereyim, konuşayım, ön plana çıkayım gibi şeylerden uzak durmayı seven bir yapım var. İşimi sahada yapmayı ve sahaya en iyi versiyonumu yansıtmak istiyorum. Dışarıyla bir işim yok. Son röportajımı ne zaman yapmışımdır, gerçekten hatırlamıyorum. Tatil sezonumda daha relaks ve sakin bir kafa yapısına sahip olduğum için yeniden sizinle bu röportajı yapmak aslında benim için keyif verici bir an.KISA SORULAR-KISA CEVAPLAR:En iyi oynadığın maç: Arabistan’da Real Madrid’e karşı Süper Kupa yarı final maçıEn unutamadığın maç: Geçen sene Mestalla Stadyumu’nda Real Madrid’i yendiğimiz maçEn üzüldüğün maç: Arabistan’da Real Madrid’e karşı kaybettiğimiz Süper Kupa yarı final maçıÇalıştığın en iyi teknik direktör: Gennaro GattusoSeni en çok zorlayan futbolcu: Memphis DepayEn çok etkilendiğin stadyum: Mestalla StadyumuÇalıştığın en kötü teknik direktör: Tercihleri ve aslında oyun yapısı bana uymayan teknik direktör karşıma çok çıkmadı. O yüzden bu soruya pas diyorum.En iyi takım arkadaşın: Yunus AkgünTahammül edemediğin insan tipi: Sabırsız ve mütevazi olmayanTarzını en beğendiğin futbolcu: Bizim takımda oynayan sağ bek Thierry CorreiaEn sevdiğin şehir: İzmirEn sevdiğin yemek: Annemin tavuk sotesiEn mutlu olduğun an: Valencia’nın satın alma opsiyonumu kullandığı anEn büyük pişmanlığın: Olimpik Lyon’daki ilk senemde çok çalışmamak ve mental anlamda iyi seviyede kalamamakEn büyük hayal kırıklığın: EURO 2024 kadrosunda olamamak