CHP’nin cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Özgür Özel’den Yavaş ve İmamoğlu açıklaması
CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün akşam aralarında Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer’in de yer aldığı bir grup gazeteciyle görüştü. Özel görüşmede özetle şunları söyledi:İSRAİL ÇILDIRMIŞ OLAMAZ:(İsrail konusunda hiç mi tehdit algınız yok)İsrail’i yöneten akıl sadece İsrail’de değil, esas aklın kendisi Amerika’daki İsrail lobisinde. Türkiye’ye saldırmaz, saldıracak asgari gücü de yok. Siyasi gücü de yok. Kendisine Türkiye gibi düşman belirlemiş ona bir faydası da yok. Trump döneminde Ortadoğu’da bazı Arap ülkelerin desteğini alan bir politikayla yol yürürken, tutup da Arap olmayan, Arap nüfusun çok daha az olduğu, anayasasına göre hiç olmazsa bir hukuk devleti olan, laiklik ilkesinin anayasasında olduğu bir ülkeye ve hem donanması, hem silahlı kuvvetleri, hava kuvvetleri, kara kuvvetleri çok güçlü bir ülkeye saldıracak kadar çıldırmış olamaz. Burada hiçbir menfaati yok.TEHDİT HAMAS’A KUCAK AÇILMASI OLUR: Türkiye için esas tehdit birilerinin yersiz yurtsuz kalan Hamas’a kucak açıp Hamas’a Türkiye’de bir yapılanmaya teşvik etmeleri olur. Türkiye açısından bu büyük bir tehlike olur. Ben o işte tehdit olarak onu görüyorum. Ben, CHP Genel Başkanı olduğum günden beri Hamas’a terör örgütü demedim. Hamas terör örgütü dememek lâzım. İsrail’in araçsallaştırmasını bahane edip soykırıma girişmesini de asla meşrulaştırmaz. Ama olaylar Hamas’ın İsrailli sivillere saldırısıyla başladı. İsrail’in beklediği fırsatı Hamas verdi onlara. Hatta belki her illegal yapının içinde, terör örgütlerinin içinde, başka istihbarat elemanlarının da yapılanması ve etkisi vardır. Belki de bunu başlatabilmek için MOSSAD istedi o saldırıyı. İsrail’in istediği bahaneyi verdi.KORKUYU ÖRGÜTLEMEYE ÇALIŞIYOR:(İsrail, Türkiye için tehdit değilse, iktidar neden böyle bir algı yaratmaya çalışıyor?): Umudu örgütleyemediği için korkuyu örgütlemeye çalışıyor. Yoksulluk konuşulmasın güvenlik stratejileri güvenlik kaygıları konuşulsun istiyor haber kanallarında. Yaratılmaya çalışılan algı evet açsın,işsizsin ama tehlike büyük. Yine arkama geçmelisin. Ben buna itiraz ediyorum.BARIŞ YEMEĞİNE BOMBA GİBİ DÜŞÜYOR: (Bir yanda iç cephe bir yanda kayyum atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?)İhtimallerden bir tanesi, bu aralar kuvvetleniyor gibi görülüyor, ittifak ortakları arasındaki bir uyumsuzluk söz konusu. Şunu biliyoruz, Güneydoğu’da yapılacak bir barış yemeğinden önce, Sayın Bahçeli konuşmasını yaparken, barış yemeğini organize eden bölgenin milletvekilleri ve iki partinin önde gelenleri var. Bu konuşma odaya bomba gibi düşüyor. Ve o odayı Tayyip Bey arıyor, soruyor. Ben şahitlerinden dinledim. “Devlet Bey bir şeyler demiş, bana onun kaydını yollayın” falan. Yani konuşmanın o ölçekte yapılacağından Tayyip Bey’in haberinin olmadığını biliyoruz mesela.İKİ İHTİMAL: Devlet Bey bunu iki ihtimalle yapmış olabilir. Bir tanesi ön kesmek, bir tanesi ön açmak. Ön kesiyorsa büyük bir ittifak kriziyle karşı karşıyayız. Ön açıyorsa büyük bir teknik yetersizlikle karşı karşıyayız. Dünyada çatışmalı süreçlerin nasıl çözüleceği konusunda bir müktesabat gelişmiş. Bunu takip edenler başarıyor. Başaramayanlara en iyi örnek bizimkisi. Geçen seferki. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir çatışmalı süreç o örgütün başını bir kürsüye davet edip sen söyle silah bıraksınlar ama sorun yoktur diyerek çözülmemiş. Önce müzakereler öncesi dönem. Müzakere dönemi. Şeffaflık… Sonra müzakere sürecine geçiyor. Bizim aklımıza TBMM’den başka bir yer gelmiyor. Ve toplumsal mutabakat. Türk toplumu ne zaman mutabık olur böyle bir şeye. Örneğin şehit aileleri ve gazilerde o masadaki konuşulanlardan haberdar ve mutabıksa olur. Benim böyle bir kırmızı çizgim var mesela. Onların he demediği bir sürece he demeyeceğim. Devamında bu süreç bu sefer çözüm aşamasına geçecek. Müzakereler aşamasında planlanan adımlar atılmaya başlayacak. Sonra toplumsal mutabakatın teyit dönemi gerçekleşecek. Sonrasında da artık izleme ve garantörlük dönemi karşılıklı bu dönemler yaşanacak.DEVLET BEY VİKİNG USULÜ ÖNERİYOR: İnsanlık yaklaşık 3 bin yıldır cerahhi yapıyor. İlk yapılan cerahilerden bir tanesi apandisit. Nasıl yapılacağı belli. Devlet Bey bu imkan varken diyor ki hayır Vikinglerin yaptığı gibi yapacağız. Devlet Bey’in önerdiği yöntemle genelde apandisit patlıyor ve hasta ölüyor. Bir kere öldürdüler zaten. Ben bildiğim yöntemle apandisti alacağım diyorsa Devlet Bey ya olmayacak bir şey öneriyordur ya da teknik eksiklik vardır hastayı öldürüyordur.ERDOĞAN SÜREKLİ FRENLEMEDE:(Bahçeli’nin amacını anladınız mı?): Yok… Bu konuda, bu kadar veriyle sadece önermeler yapılabilir. Şunu düşünüyor demek bana yakışmaz. Ben ihtimalleri saydım. Ya ortağının önünü açar gibi yapıp önünü tıkıyor ya ortağının önünü açacak gibi yapıyor ama teknik bir hata yapıyor. İktidarın Abdullah Öcalan ile müzakere ettiği noktasında bir gerçeklik var. Bu konuda hiçbir şüphe yok. Ama yürünecek yol haritası konusunda Bahçeli’nin koyduğu yolu Erdoğan aldı başına koydu dedi ki çok önemli bir iş yaptı dedi ki bizi çok rahatlattı. Ama bu mesele takip ediyorsunuzdur sahada karşılık bulmuyor. Bu mesele itirazla karşılaşıyor. Erdoğan bu yüzden bence final yapıyor. Zaten onun hedeflediği Abdullah Öcalan’ı Meclis’e getirmek değildi, o da onun açısından sürpriz oldu. Bu firenlemede sürekli. Devlet Bahçeli’ye şu cümleyi kurdurtuyor. Sözlerimin arkasındayım. Bir lider sürekli sözlerimin arkasındayım diyorsa, arkasında beklediği birilerini bulamadığındandır. Artık ya benim sözlerim boş havada bırakma diyor Erdoğan’a, sürekli sözümün arkasındayım diyorsan.AK PARTİ’NİN ADAYI KİM?: Erken seçim beklentisi yüzde 20’lerden yüzde 60’lara çıktı. Aday olacak gücün kudretin cesaretin özgüvenin varsa gel bir sene içerisinde yapalım seçimleri. Yok bu seçimleri yapmaya çekiniyorsan o zaman sen bana sorma CHP’nin adayı kim diye. AK Parti’nin adayı kim? Çünkü sen aday olamayacaksın. O zaman mesela, birbiriyle derin çelişkiler içinde olan son iki yani mevcut ve bir önceki içişleri bakanından biri mi olacak? Yoksa damatlardan biri mi olacak? Yoksa MİT başkanlarından mevcut olan mı olacak, önceki mi olacak? AK Parti’nin adayı kim?ERDOĞAN’A KURUMSALLIK ÇAĞRISI:(Trump’ın 2. dönemi değerlendirmesi) Kuvvetle ihtimal Trump görev süresinin bir yılını Tayyip Beyle, 3 yılını bizimle geçirecek veya çok çok 1.5-2 yılını Tayyip Beyle kalanını bizler geçirecek. Trump’ın da son dönemi. Kişisel ilişkilerle değil kurumsal ilişkilerle ilerlemek lazım. Cumhuriyetçilerin kampanyası demokratların kampanyasına göre Filistin dostu değil ama daha az Filistin düşmanı olmasını bir fırsata çevirmek lazım. Türkiye’nin hem Rusya Ukrayna arasındaki arabuluculuk süreçlerinde, tahıl koridoru sürecinde takındığı tutum önemli. Ben Tayyip Erdoğan’ı bin yerde eleştiririm, bu bin birincisi değil. Aksine biz de iktidar olduğumuzda bu denge politikasını sürdüreceğimizi ifade ettim, Avrupa’da da. Birazcık kurumsallık çağrısı yapıyorum Sayın Erdoğan’a. Diplomasiye alan açmasını, kişisel ilişkilerinden uzak durmasını.KALICI, OLUMLU KATKI TEMASLARINDA BULUNURUZ:(Trump yönetimiyle görüşecek misiniz?) Amerikan’ın uluslararası ilişkileri ne düzeyde ilerlettiğini biliyoruz. Görev devir teslim olduktan ve Amerika’da taşler yerine oturduktan sonra bir CHP heyeti gidecek. Namık Tan’ın Amerika’da büyükelçilik yapmış olması büyük şans. Çok güçlü bir diplomatik bir heyet kurabiliriz. Türkiye Amerika ilişkilerine kalıcı ve olumlu katkı sağlayacak temaslarda bulunuruz. Bunun daha ilerisinde bir temas meselesi bizim arkadaşlarımızın Amerika yönetiminin ortaya koyacağı, gerçekleştireceği ikili ilişkilerden sonra ortaya konacak tutumla belli olur. Tayyip Bey’in Türkiye’de iktidara gelmeden önce ve geldikten hemen sonra partisinin genel bakanı sıfatıyla iki kez gidip Amerika’da temaslarda bulundu. Taahhütlerde bulunduğu meselesini de unutmayalım.(Siz ben o pozisyona düşmem mi demeye çalışıyorsunuz?): Yoo bir şey demeye çalışmıyorum. Bunu da kayda geçireyim diyorum. Yoksa o pozisyon başka bir şey.KONSER ANLAŞMALARINA STANDART: (Konser tartışması) Konser iptal edilseydi de tartışmalar sürecekti…Sanatçının belirlenmesi noktasında tartılabilir. Özellikle bu kadar yüksek fiyatlar falan ama Mansur Bey’in bana çok net açıklamaları oldu. O yüzden ben Mansur Bey’in açıklamalarından vaka bazında bakmış olsam da toplamda şöyle bir karar aldık biz. Burası çok karmaşık denetimsiz bir alan. Eşgüdüm, eğitim ve denetimlerini yaptığımız bir alanımız var. SODEM diye. SODEMSEN diye sosyal demokrat belediyelerin birlikte oluşturdukları işveren sendikası var. Bu iki yapıya birden çalışmaları için talimat verdim. Seçildiğinizden beri hangi konseri yaptınız, bu konseri sözleşmesi ne, ne para ödediniz bilgi istedik. 23 Nisan gelmeden önce sanatçılarla, sanatçıların aracı şirketlerle menajerlerle bu sistemi konuşup 414 belediyemiz için elbette ki ölçeklendirme yani 5 bin kişiye yapılan bir konser ayrıdır, 50 bin kişiye ayrıdır. Bir standardizasyon getireceğiz. Aynı konserin aynı paralarla verilmesini burada da toplu satın almanın gücünden de yararlanacağız. Üzerinde çalıştığımız taslak proje şu, belediye başkanları hangi konseri istediğini SODEM’den talep edecekler. SODEM kendi anlaşması dahilinde gönderecek, yapılacak, fatura SODEM’e, şirket SODEM’e zaten önceden taahhüt ettiği faturayı edecek. SODEM aracılığıyla ödenecek. İzleyeceğiz. Sistemin içindne olacağız. AK PARTİ’YE MEYDAN OKUYORUM: Burada başka bir soru var. Bu kadar farklı fiyatlar oluyor. Bu nasıl oluyor? Haklı sivil sorular havada uçuşuyor. Ben bu sorulara hak veriyorum. Bu kadar sert bir tasarruf genelgesi varken bu konserler neden tasarruf genelgesi içinde yer almıyor? O yüzden ben şimdi AK Parti’ye bir meydan okuyorum. Bu konser işini standardizasyona ortaklaştırarak bunu CHP’li belediyeler açısından sabitliyeceğim. Bakalım karşı taraf benzer adımı atacak mı? MHP’ye de Devlet Bey’e şunu şunu tavsiye ederim, iç denetçileri varsa, bizim var, MHP’nin kaybettiği ve elindeki tek büyükşehir belediyesi Manisa Büyükşehir Belediyesinin geçmişte yaptığı konserlere bir baksın. Biz bakıyoruz, çok heyecanlandık. Devlet Bey’in çok yakınındaki kişilerin fotoğraflarını çeken Ankara’da, Türkiye’de yanından ayrılmayan fotoğrafçılarının Manisa Futbol FK’nın kıdemli kadrolu fotoğrafçıları olmasına baksın. Şimdi bunlar ortaya çıkacak. 81 İL BAŞKANI BİLDİRİSİ KIYMETLİ: (Kurultay çağrıları) Sokakta CHP konuşulmuyor. Konuşuluyorsa CHP’yle ilgili CHP’nin yerel seçimlerde kazandığı başarı konuşuluyor. Sokakta işsizlik, yoksulluk konuşuyor. Sokak bunu konuşurken biz başka bir şey konuşamayız. Konuşmamamız lazım. Bu yüzden de ben dedim ki bu tartışmayı bitiriyorum. Sonrasında da kolay kolay CHP tarihinde siyaset tarihinde yaşanmayan bir şey yaşandı, 81 il başkanı ki, bu arkadaşlar kongrede geçirmediler. 35 tanesi geçen kurultayda beni destekledi. 46 tanesi karşımdaki illerdi. 46 il başkanı bundan bir yıl önceki kongrede benim karşımda yer alan il başkanlarının hepsinin dahil olduğu 81 il başkanı çıktılar ve ‘Genel Başkanımıza güveniyoruz, iktidara yürüyoruz, sokakta kurultay sesleri değil, iktidarımızın ayak sesleri var’ diye bir bildiri kaleme aldılar. Bu bence çok kıymetliydi. Ve bütün tartışmalar bitti. Hatta bugün (dün) daha önce farklı düşünen arkadaşlar geldi ve dediler ki “sizin yaklaşımınız da çok değerli. İl başkanlarının 81’i bunu söylediğine göre bizim bundan sonra sizin çağrınıza uygun olarak birlikte çalışacağız” diye. Bu bence çok önemli bir aşamadır. Belki bunu biraz daha erken yapmamız gerekiyordu.ESENYURT’U YAPANLAR BOŞA YAPMADI: (Anketler ile saha gerçekliği arasında fark olduğu iddiaları) Toplam liderlerin gezdiğinin toplamının iki kadar ben geziyorum. Ben sahada anketle uyumsuz bir şey görmüyorum. Hatta ve hatta aksine CHP’ni son dönem politikalarına inanılmaz bir destek görüyorum. Bu çok net. Özellikle merkez sağ seçmende. İnanılmaz AK Parti’den kopmakta olan seçmende görüyorum. Esenyurt başka bir tartışma. Esenyurt’u yapanlar boşuna yapmadı zaten. CHP kendi belediyesine kayyum atanmış, ensesine vurulmuş, lokması alınmış bir acziyet içinde kalırsa da zayıflar, belediye başkanını ve Esenyurt’un iradesini savunursa da zayıflar.ORGANİK İLİŞKİ KURMAK İSTİYORUZ (Mardin’de) ‘Özgür Özel DEM’in otobüsün üstünde korsan miting yaptı. DEM’in otobüsün üstüne çıktı’ diyorlar.Orada bir karar vermeniz lazım. Ya kendiniz olduğunuz gibi olacaksınız. CHP’yi yıllardır kaybettiren şey “ne derler” siyaseti. Oyuna gelmeyelim diye diye oyuna gelmeme oyununa gelme siyaseti. Aman oyuna gelmeyelim deyip başka bir oyuna geliyorsunuz. Sen Esenyurt’a gitme, Mardin’e gitme, sonra Kürtler’den cumhurbaşkanı adayına oy iste. Bu mesele öyle bir mesele değil ki. Kürtlerin de gelecekteki demokrasi taleplerin CHP’nin karşılayacağına ilişkin organik bir ilişki kurmak istiyoruz… Tabii bu milliyetçi hassasiyeti olan bir grup seçmende bir rahatsızlık yaratabilir. Ama ‘Efendim ben bunu bölgemde izah edemiyorum’ ona bir kere onun DEM otobüsü olmadığını izah etmek lazım. Bazen böyle çalkantılar olur. Ama benim hep söylediğim bir şey var. Siyaset günlük anlık yapılan bir şey değil. Orada sahicilik önemlidir.SABIR GÖSTERMEYE DEVAM EDECEĞİM: (Kurultay tartışmalarıyla ilgili Kılıçdaroğlu ile görüşür mü?) Şu an için öyle bir ihtiyaç görmüyorum. Bugüne kadar ikili temaslarımızda çok nezaketli bir üslubu hep tercih ettik. O konuda da Kemal Bey’e haksızlık yapamam. Kemal Bey’e yakın, geçmişteki kurmaylarından gelen birtakım şeyleri Kemal Bey’e mal edip, gidip Kemal Bey’le böyle bir müzakere açmayı da doğru bulmam açıkçası. Artık Genel Başkan ben tartışmayı bitiriyorum dedikten sonra burada daha fazla bir spekülasyon ve tartışma alanı olmayacağını da ümit ediyorum. Ama yine de farklı çıkışlar, söylemler olursa da onlara da CHP Genel Başkanı’nın göstermesi gerektiği sabrı göstermeye devam edeceğim. Ama ben CHP’de Genel Başkan’ın ve 81 il başkanının aynı şeyi söyledikten sonra yani örgütün net talebi bu olduktan sonra buna karşı kimsenin bu rüzgara karşı kimsenin böyle kürek çekmeye, yelken açmaya çalışacağını da doğru bulmuyorum. Çünkü bu partinin menfaatine olmadığı çok açık.2026 EKİM’İNDE DE KORKMAYIZ: (CHP dışındaki muhalefet partileri AK Parti ile onun istediği seçim tarihi konusunda anlaşırsa)Adaylığına destek verirlerse üzülürüm de seçime destek verirlerse aday olur biz de kendi adayımızı çıkarırız. Seçimi de kazanırız. Tuttu 2.5 yıldan bir yıl sonra Meclis’ten seçim kararı aldı, eyvah Tayyip Erdoğan aday oldu, ben Kasım 2025’te mindere veya çayıra çağırdımız pehlivandan 2026’nın Ekim’inde mi korkacağız yani, öyle bir derdimiz yok.BİRBİRİNE ZİNCİRLE BAĞLI KOŞUCULAR GİBİ:(2028’de nasıl bir ittifak formülü gündeme gelebilir?) Ben siyasi ittifaklara karşı değilim. Ama şuna karşıyım. Seçim oluyor, seçim bitiyor, geçen sefer yaptığımız hata bu, ders almaya çalıştığım hata bu. Seçimin arkasında ertesi gün bir sonraki seçimin ittifakları konuşulmaya ve oluşturulmaya başlanıyor. Kendi gözümde canlandırdığımda önce 4 sonra 6’ya çıktı sayı, atlet koşacak bunlar, birbirine belinden zincirle bağlıyorsunuz, biraz öne gideni öbürü arkadan çekiyor. Efendim İYİ Parti ile ittifakınız var, o seçmenin hassasiyetleri var. Saadet’le ittifakınız var, o seçmenin hassasiyeti var. Herkesin birbirine engel olduğu, ister istemez birbirine zincirle bağlı altı koşucunun yan yana koşması gibi. O zaman optimum sürat geliştiriyorsunuz. O da maalesef güçlendirilmiş parlament sistem iletişiminden öteye geçemeyen birşey oluyor. Oysaki insanlar sizden her konuda çatır çatır siyaset bekliyor. Bir de herkes kendisi olmaktan çıkıyor.(O zaman seçime yakın ittifaklar sizin gündemimize gelecek?): Şüphesiz. Eğer CHP tek başına ya da kurduğu küçük, basit bir ittifakla yüzde 51’i sağlayamıyorsa, kaçınılmaz olarak daha geniş ittifak arayışına girecektir. Ülkeyi yöneten AK Parti bile geçtiğimiz seçimlerde kendini dörtlü bir ittifaka mecbur hissetmişken, efendim biz tek başımıza gireceğiz yoksa böyle bir lüksümüz yok. Çünkü bir yandan bir cumhurbaşkanı adayı belirleyeceksiniz. Ama bu partilerin birbirini şimdi kısıtlamadan ve ulaşabildikleri en iyi oy oranına ulaştıklarında ölçme değerlendirmeyle yani son tartıya göre adil dağılımlarla Meclis aritmetiği içinde ittifaklar yapılabilir. İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRSon dakika: Bakan Işıkhan’dan asgari ücret ve emekli maaşı açıklamasıHaberi GörüntüleGÖNLÜMDEN İTTİFAKSIZ 300’ÜN ÜZERİNDE MİLLETVEKİLİ ÇIKARMAK GEÇER: Ayrıca, küstahlık ve kibir olarak algılanmasın, görünen o ki en güçlü ve işte diğer partiler şimdi yüzde 10’un altında ölçülüyorken, bugünlerde yüzde 30’un üstünde ölçülen bir parti olarak CHP cumhurbaşkanı adayını belirleyecek. Bunu belirlerken olası ittifakların bileşenleriyle de mutlaka görüşecek. Ve uygun bir aday belirleyecek. Bu adaya cumhurbaşkanlığı seçiminde destek sağlamakta, bu adayın arkasında duracak 300’ün çok üzerinde bir Meclis çoğunluğunu sağlamakta bizim görevimiz. Onun için de seçimleri aday belirlenme süresine birkaç ay kala bu görüşmelerin yapılması olasıdır. Gönlümden geçen eğer biz ittifak yapmadan 300’ün üzerinde bir milletvekili çıkarabiliyor ve adayımızı seçtirebiliyorsak Türkiye ittifakıyla yol yürümek gönlümüzden geçer. Bu rejimin dayattığı her an ittifak konuşmak şeyinden kendimizi kurtardık biz. Geçen sefer bu vardı ve bu bize mağlubiyeti bu getirdi bize sürekli aynı gündem. Aday kim? Aday kim? aday belli değil ve sürekli aynı gündeme Türkiye’yi mahkum etmek yerine kendimizi de olası ittifak ortaklarımız veya muhalefet partilerini de AK Parti’nin kurduğu bu sistemin cenderesinden kurtarmış durumdayız.HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ ALACAK: (Mansur Yavaş’ın 50 ankette birinci çıktığı açıklaması Ekrem İmamoğlu’na mesaj mı yorumu konusunda) Ekrem’e değilde evrene mesaj yollamıştır…Ben belediye başkanlarının partiye katkı sağladıklarını düşünüyorum. Aralarında böyle bir çelişki bir tartışma bir kavga olmasını asla ve asla ben de istemem onlar da istemez. Bizim Ekrem Bey’le aramızda, biz değişimi ilk dile getiren iki kişiyiz Türkiye’de. Bir yol arkadaşlığımız bir yürüyüşümüz var. Mansur Bey partimizin hem başkenti yöneten yıllar sonra AK Parti’den başkentin yönetimini alan hem de kendisinin de ifade ettiği kamuoyu araştırmaları noktasında milletin gönlünde olan arkadaşlarımızdan bir tanesi. Süreci çok sağlıklı bir şekilde yürüteceğimizi bir kez daha söyleyeyim. Biz en doğru zamanda en doğru adaylaşmayı yapıp hep beraber bu şu anda 22, 23 yılı tamamlamak üzere olan bu iktidarı değiştireceğiz. Bunun için herkes üstüne düşen sorumluluğu alacak. Üstüne düşen fedakarlığı alacak. Bu konuda bir mutabakız var.KİMSEYİ DIŞARDA BIRAKMA NİYETİMİZ YOK: (Daha çok İmamoğlu safhında yer aldığı, Yavaş’ın sistem dışında kaldığı yorumları konusunda) Kimseyi dışarda bırakmaya niyetimiz yok bizim. Ayrıca CHP 47 yıl birinci parti olmamış, uzun yıllardır tek iktidar alanının parti içi iktidar alanı olduğu bir yorgunluktan kurtuldu artık. Ülkede iktidar olduğunuzda bu kadar değerli herkese üstlenilecek sorumluluk ve üstlenilecek görev alanları var. Bunun görev dağılımı nasıl olacak bunu en büyük mutabakatla en kuvvetli ortak akılla hep birlikte gerçekleştireceğiz.HUZURLU UYUYORUM: (Yavaş ve İmamoğlu için ölçüm yaptırılıyor mu? ) Yok, biz kişi odaklı bir meseleye yoğunlaşmıyoruz. Biz sistem odaklı bir meseleye yoğunlaşıyoruz. Günü belli olmayan tarihi belli olmayan bir seçimin adayı da olmaz. Aday kim sorusu benim uykularımı kaçırmıyor. Ben çok huzurlu uyuyorum.ONLARA GÖRE SANDIK HER ŞEYİ AKLIYOR: Aralarında bir çelişki mi var yoksa mış gibi yapıyorlar ben artık onunla meşgul değilim. Ama görünen bir şey var. Yönetemiyorlar süreci. Aynen anayasada olduğu gibi. Yine tökezlediler. İlerleyemiyorlar. Efendim CHP’deki tartışmaları körüklemeye çalışacaklar… Bir gerçek var. Tayyip Erdoğan maalesef meşruiyetini sadece sandıktan alıyor. Erdoğan demokratik yönetmeyecek temiz yönetmeyecek sadece sandığı odaklaştırıyor ve diyor ki sandıktan çıktıysam olur. Onların görüşü sandık her şeyi aklıyor. 31 Mart’ta kendi kazdığı kuyuya düştü. Altın kemer el değiştirdi. Unvan maçına çıktı ve kaybetti. Her seçimi bir unvan maçı görüyor. 31 Mart’ta biz kazanınca bir geçmişe yönelik aklanamadı. Aklandıysak da biz aklandık…ERDOĞAN REFERANDUM SANDIĞINA GİRMEK İSTİYOR: Bunu bir bilgi olarak değil, bir karitatürüzasyon olarak kabul edin. Şöyle bir çığlık attığını görüyorum bana bir sandık getirin, acil bi sandığa ihtiyacım var, biz teklif ediyoruz, erken seçim, ona giremem, kaybedeceğim, neye girecen, başka bir kompozisyonla bir referandum sandığına girmek istiyor. Şimdi başka bir hamle yapıyor. Abdullah Öcalan’ın serbest kalması karşılığı geçen hafta Devlet Bey, Erdoğan adına bunu çok net söylemedi mi? Resmen Erdoğan’ın bir kez daha aday olma yetkinliği karşısında Abdullah Öcalan’a temiz kağıdı teklif ediyorlar. Bir sandık olsun gerekirse çamurdan olsun, ama hemen olsun. Biz de ona biz bu sandığı kabul etmiyoruz. Aksine biz seni erken seçim sandığına davet ediyoruz diyoruz.ÖCALAN KÜRSÜYE ÇIKARSA, SURİYE’NİN KUZEYİNDE MAZBATA DAĞITILACAK: Abdullah Öcalan serbest kalsın lafının önü başka bir laf arkası başka bir laf. Arkası PKK silah bıraksın. Nereye gitsin? PKK silahı bıraksın anlaşılan ki işte Rojova’ya gitsin. Veya orada yerel seçimler yapılsın. Amerika yerel seçimler yapılsın istiyor. Amerika’nın talebine YPG’nin, PYD’nin talebine rağmen Türkiye’nin itirazlarıyla son dakikalarda iptal edilen seçimler var. Benim gördüğüm şu ki eğer Erdoğan ile Bahçeli, Abdullah Öcalan’ı Meclis kürsüsüne çıkarırlarsa Suriye’nin kuzeyinde de mazbata dağıtacaklar. Ve o sürecin devamı başka bir yere doğru evrilecek. Bu mesele netleşmeden iç ve dış siyasete yönelik yapılan bütün yorumlar boş yorumlar. Bu arkadaşlar Amerika’yla nerede anlaştı, Rusya ile nerede ayrıştı, Suriye’nin, Fırat’ın doğusuna ne diyorlar, batısına ne diyorlar, Suriye’nin kuzeyine ne diyorlar, tampon bölgeye ne diyorlar? Bir oyun kuruluyor, ama burada bir netleşme yok. Çünkü karşı tarafta da bir netlik yok. Amerika’nın da en zorlu dönemleri. Başkan’ın değişip devir teslimin yapılmadığı dönemler. Erdoğan’a da Mehmetçiğin canı ve kanı üzerinden bir Rus ruleti ya da Amerikan pokeri oynamamasını tavsiye ederim. Pozisyonlar netleşene kadar ve diyalog ortamı sağlanana kadar bu işleri yapmamak lazım. Ben de zaten önümüzdeki hafta için müjdelenen operasyonun silahlı kuvvetlerin kara unsurlarıyla yapılmayacağını biliyorum, ama bunu öyleymiş gibi pazarlanmasını da doğru bulmuyorum.