‘Çok sağlam bir kriter 15 Temmuz’a bakış!’

0

İşte Avukat Ömer Faruk Uysal’n kaleme aldığı ”Çok sağlam bir kriter 15 Temmuz’a bakış!’ başlıklı o yazı; 15 Temmuz hain darbe kalkışması tüm milletin gözlerinin önünde cereyan etti. Sokaklara, meydanlara çıkmayanlar veya yaşlılık, hastalık, evham sebebiyle çıkamayanlar dahi, canlı yayınlarda olan biteni tüm çıplaklığıyla seyretti. Sokaklara, meydanlara akan, kadını, kızı, erkeği, genci, yaşlısı, fakiri, zengini, dindarı, ülkücüsü, vatanseveri, milliyetçisi, sarıklısı, şalvarlısı, başörtülüsü, başı açığı, Kürdü, Türkü, Arabı, Çerkez’i, Boşnağı, Alevi’si, Sünnisi, her çeşitten milyonlar! Onbinlerce detay cep telefonlarıyla kaydedildi. Kan gölleri, parçalanmış insan bedenleri, şehitler, gaziler, içindeki yolcularıyla tanklar tarafından ezilen arabalar, bombalanan TBMM, Özel Harekat Karargahları, Cumhurbaşkanlığı külliyesi, Basılan Cumhurbaşkanı ve ailesinin, küçük torunlarının, kaldıkları otel odaları. 251 şehit, 2703 yaralı gazi, mefluçlar, organlarını yitirenler, daha neler neler. İşte şöyle kanlı, canlı, buz gibi muazzam gerçek, dehşetli bir sosyal olgu, bizi birleştiremedi. Kanlarıyla, canlarıyla direnen milyonlar, tankların önüne yatanlar, üzerinden birkaç tankın sırasıyla geçtiği insanlar, tekbirler, dualar, selalar, ev kira ama memleket bizim diyenler. Kınından çıkmış kılıç, tüfekten fırlayan mermi gibi şehadete koşanlar. Sonra Cumhurbaşkanı, yani başkomutanın isteği; sokaklar, meydanlar ve havaalanlarında darbeyi protesto edelim, ülkemize sahip çıkalım, beyanı. Hayır efendim, protesto kahraman bir millet için pek basit, sıradan bir duruştur. Madem vatan işgal ediliyor, işgal edilen devlet dairelerinin işgalini çıplak ellerle berhava, işgale kalkışılan daireleri vücutlarını siper ederek engelleme! Yani emir ihlali, başkomutan protesto edin diyor, milleti silahsız bir askeri görev icra ediyor. Silahları gövdeleri, iman dolu göğüsleri, cesaret, metanet ve feragatleri, ihlasları, serdengeçtilikleri. Silahsız derken o kadar da değil, üzerindeki tişörtler, atletle, ne güne duruyor. Hemen çıkarılıyor ve tank egzozlarına tıkanıyor, nefes nefese gençler, tankları nefessiz bırakıyor. Uçaklara levye fırlatılıyor. Gençler, hainlerin üzerine hep beraber yürüyelim, mermilerini bitirelim, kalanlarımız gerisini halleder diyor. Yaşlı amcalar biraz durun, az sabredin, diyerek deli fişekleri zor zabtediyor. Bu insanlar askerlikte, eğitim ile cepheye gönderilen, şavaşa motive edilen teçhizatlı yiğitler değil! Bunlar emir gelmeden vatan savunmasına terlik, pijama, atletle koşanlar. Çünkü Cumhurbaşkanının çağrısından evvel, çoğu durumu derin feraseti ile sezmiş, sivil mevzilerinde yerlerini almış, protestoda neymiş, harp pozisyonu almışlardır.
ÖNE ÇIKAN VİDEO Onbinlerce örneği, somut delili var. O gece Allah bu milletin kalbinden korkuyu aldı! Sadece hain alçaklara değil, onlara emri veren, CIA, MI6, BND vs babalarına karşı, yani dünyanın egemen çakallarına karşı meydan okudu ve zafer kazandı. Yalan yok, “ordu millet” yakıştırmasını hiyerarşik ve militarist bulur ve gıcık olurdum. Çevik Bir’in 28 Şubatta yumurtladığı “ Orduya sadakat şerefimizdir” hinliğine benzetirdim. Ki namlusunu kendi milletine çevirmiş faşist bazı generallere sadakat beklentisiydi o. Anladımki bu millet fıtri bir ordu millet imiş, gerçekten “Her Türk asker doğar” mış. Allah bu milleti, boşuna mı, Abbasiler’den sonra bin yıldır İslamın Bayraktar’ı eylemiş! Ve ahir zamanda büyük fütühatlar, kötülük ve şer’i bertaraflar, zalimleri tepelemeler için, bin yıldır olduğu gibi, yine bu millet hazırlanıyor. Tarihte hamaset, Türk’ün Türk’e propagandası sandığımız bir çok şey o gece sıradan bir şey’e döndü. Her kahramanlık aynıyla vaki oldu.
Bu millet tek parti faşizmi döneminde kendi askerinden, jandarma dipçiğinden, darbe ve muhtıralardan çok korkutulmuştur. Sevgili Başbakanları Menderes ve bakanlarının idamına bile çıt çıkartamamıştır. Hiçbir darbeye ve muhtıraya! O gecenin en çarpıcı cesaretlerinden birisi, darbe merkezi zannıyla elleri çıplak gençlerin, gözlerini kırpmadan Genel Kurmay karargahına dalmalarıdır! O gece ve öncesi bir şeyler oldu. Darbeler ülkesinde ilk defa bir Cumhurbaşkanı; “ben millet iradesi üstünde bir irade tanımam” dedi, havaalanında halkıyla birlikte direnişe geçti. Millet daha bir cesaret buldu. Ancak kabul etmek gerekir ki, son yıllarda halk bu ülke ve devletin gerçek sahibi benim, geçerli irade benim irademdir. Seçtiklerime, emaneti teslim ettiklerime, kimseyi dokundurtmam, dedi. Çünkü son 14 yıldır, bu özgüveni besleyecek siyasetler icra edildi. Millet hükümetlerin uluslararası ve ulusal vesayet odaklarına karşı verdiği mücadeleyi, anladı ve destekledi. Bu tarihimizde ve dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir dönüşüm, cesaret, ve ihanete karşı aynı şiddette mukavemetttir. Yüzyıllar geçtiğinde bile bu direniş ve zaferin etkisi devam edecek, hatta daha iyi anlaşılacaktır. Müminler İlahi kader’e teslimdirler. Ancak bu Türkiye düşmanlarının piyonu, alçaklardan oluşan bir örgütün, Türkiye ve üzerinden İslam dünyasını esir alma planına karşı kendi kaderine el kaymasıdır. Bu arsız, ahlaksız, alçak bir kanlı darbeye karşı amansız bir duygusal tepkidir ama aynı zamanda akıl ve feraset doludur. O gece internette onbinlerce, tank nasıl durdurulur sorgulaması yapılmıştır. Kahraman Kazan halkı gözlerinin bebeği bir yıllık ürünlerini ateşe vererek, milleti bombalayacak uçakları yangın dumanlarıyla engelleme tedbirini almıştır. Vatan yanacağına mahsülüm yansın demişlerdir. İnsanlar arabalarını tankların önüne yığarak engellemeye çalışmıştır. Belediyeler, kamyonları, iş makinelerini, tankerleri, tank geçiş yerlerine konumlandırmıştır. 60 yaşlarında hekim bir abi, öfke ve heyecanla vatan cephesine koşanlardan. 7/8 mücahitle beraber tank üzerine çıkmış, bir genç elindeki taşla tankın kapağına vurup duruyor. Demişki, onun ne faydası var, tanka hiç zarar vermez. Abi ben askerde tankçıydım, bu vurmalar tankın içindekilerin beyninde zonklar, huzursuz eder, merak etme demiş. Dışardan gören, ne boş, çocukça hareket sanır.
Aynı zamanda suistimal edilen Mehmetçiğe karşı şefkat dolu bir harekattı. Hiçbirine zarar verilmedi. Teslim olan Mehmetçikleri şefkatle kucakladılar.
Hainlerle, tatbikata gidiyoruz diye kandırılan masumlar, o heyecan ve öfke zamanında böylesine bir hassasiyet ile ayırdedildiler. Yaşlı bir teyze, tanktan sarkan şaşkın bir askeri, gel oğlum, gel yavrum, elimi tut, diye teskin ediyordu. Ve TKP yöneticilerinden, Gezi eylemleri organizatörlerinden, yazar ve aydın birçok sosyalist bu mucize karşısında siyasetlerini terkettiler. Çok güzel, duygusal, özeleştiri yazıları yazdılar. Namaza başlayanları bile oldu. Hararetle tavsiye ederim: Ertuğrul Başer, “ Arkadaşım Ahmet Aşık’ın ruhuna mektup “ Bendeniz için en güzel 15 Temmuz yazısıdır, yazı derken bir destan! Merhum Fırıncı abiye, dar bir zamanda birkaç paragraf okuyayım dedim, bir iki paragraftan sonra sonuna kadar okuttu uzun yazıyı, tanışsak dedi. Tabii her şey öyle gitmedi. Tankları heyecanla alkışlayanlar, bravo bravo diye bağıranlar da oldu. Üşenmeden, başını belaya sokmaktan çekinmeden, kadın erkek, şortlu ehl-i dünya, sela okuyan müezzinleri dövdüler. Fetöcü darbeyi Kemalist darbe hayal edip, akim kalmasına pek hayıflandılar. İftiralar attılar. Askerlerin kafası kesilmiş, köprüden atılmış!!! Hiç utanmadılar, bu aziz millete aidiyet duymadılar, istiklal harbine katılmadılar. Darbeci katilleri, kanlı işgalcileri sevinçle alkışladılar. En biganeleri, ATM kuyruklarına girdi, marketleri talan etti, ülkenin talanına aldırmadılar. En çok da çekirdek aldılar. Televizyonda seyirlik şeyler, çekirdeksiz olmazdı! Liderleri kahve içerek darbe yayını seyrediyorsa, partililerin çekirdek çitlemesi çok görülmez. Darbe olursa tankın üzerine ilk ben çıkarım diyen kifayetsiz muhterise, tanklar arasından güvenli yol açtı hainler. Cumhurbaşkanı’na suikast timi gönderen köpekler, politik işbirlikçilerine dokunmadılar tabiki.
Millet canını ortaya koyarak, geceden sabaha kadar darbeyi boğdu. Fakat hainler ihanetlerini politik sahada sürdürdüler. Meğer 15 Temmuz bir tiyatro gösterisi imiş. Oyuncular senaryo gereği heryeri bombalamışlar, tanklarla insan bedenleri parçalamışlar. Diğer oyuncular rol gereği parçalanmış, ölmüş ve organlarını kaybetmişler. Dekordan ibaret TBMM ve Özel Harekat karargahı oyun gereği yıkılmış! Efendim darbeymiş ama kontrollü bir darbeymiş! Darbe sabahleyin kontrol altına alınmış. Başarısız her darbe zorunlu olarak kontrol altına alınır. Bu uğursuz laf, darbenin kontrol altına alınmasına üzüldük, keşke kontrolsüz bir darbe olsaydı demek! Ben darbenin, öncekiler gibi, zeki, çevik ve kontrolsüzünü severim muhabbeti. Daha da olmadı, “15 Temmuz değil, 20 Temmuz darbedir” iftirası. Binlerce şehit ve gazisi olan kanlı 15 Temmuz değilde, darbeci hainleri, kimsenin burnu kanamadan devletten arındırma adımı, 20 Temmuz darbeymiş! CHP genel başkanının çarpıtmasını, darbeci hainler safına geçişini görüyor musunuz? CHP tarihi boyunca Kemalist görünümlü CIA darbelerini hep gönülden desteklemiştir. Bu sefer de, Fetöcü darbeyi açıkça desteklemekten haya etmedi. Nasıl olsa darbe azmettiricisi aynı CIA! Fetö’nün sahih bir Sünni, dini hizmet zannedildiği zamanlarda, mücadele ettiği, ihaneti ortaya çıkınca, kanlı darbesini bile destekleme politikası. Darbeci örgüte artık hep destek, tam destek de devam ediyor. Bir kader birliği doğmuş. KHK ile kamu görevinden uzaklaştırılan Fetö ve PKK’ lıların tümünü tekrar devlet kurumlarına alacağını vaadediyor. CHP buna alakasız bir de kılıf uyduruyor, demokrasi! Devlet ve toplum’u ahtapot gibi saran, dünyanın en ahlaksız, en dehşetli, ihanet örgütünü tasfiye etmeyi antidemokratik bulurken, hain, kanlı darbesini antidemokratik bulmuyor. Yazıklar olsun. Çok sağlam kriter işte budur. Bir kişi veya parti kanlı darbecileri savunuyor, onların safına geçerek, canıyla, kanıyla direnen milleti, şehit ve gazileri, itibarsızlaştırıyorsa, asla demokrasiden, ahlaktan, bu millete aidiyetten bahsedemez. Değil iyi bir politikacı, iyi, temiz, ahlaklı, adaletli ve merhametli bir insan olarak dahi görülemez. Çünkü cinayetleri, ihanetleri, katliamları, CIA piyonluğunu destekleyenler insan olamaz, adamdan sayılamaz. Yerli ve milli değiller, bizden değiller. Ve artık eminiz ki, CHP Türkiye aleyhine, bundan sonraki her darbeyi, her operasyonu, önceden olduğu gibi destekleyecektir. Tankları alkışlayıp, sela okuyanları döveceklerdir. Darbelere tiyatro, kontrollü darbe diyerek, aklayacak, ama direnen şehit ve gazileri itibarsızlaşlaştıracaktır. Fakat bunca rezaletten ve yalandan sonra 2/11/2021 tarihinde CHP genel başkanı; “15 Temmuz darbe girişimi oldu. Hep beraber mücadele ettik. İktidarı ve muhalefeti beraber oldu” diyebilmiştir. Ancak bunun da arkasında durmayarak, eski söylemlerine devam etmiştir. CHP’nin hangi sözü geçerlidir? Hangisine inanabiliriz? Bu kameralar önünde nasıl bir savrulmadır? Ar, haya duygusu hiç mi kalmamıştır?

Leave A Reply

Your email address will not be published.

Siteden backlink almak için : https://join.skype.com/invite/KPVoMIIOqxat
montenegro buy car montenegro sale car montenegro rent apartment montenegro sale apartment instagram takipçi satın al takipçi satın al ucuz takipçi satın al düşmeyen takipçi satın al gerçek takipçi satın al water extraction stresser smm panel sms onay fake numara köpek kıyafetleri kamagra jel google reklam ajansı köpek kıyafetleri smm panel