DEM için köprüden önce son çıkış
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminde başlattığı çözüm sürecinde büyük bir siyasi risk aldı.
Tüm muhalefet karşısındaydı. FETÖ de (ABD diye okuyun) sürecin yürütücüsü MİT Başkanı’nı tutuklamak için hamle yaparak safını ilan etti.
O dönem barış sürecinin yanında olması beklenen BDP (DEM Parti) ise olan biteni tasfiye paranoyasıyla karşıladı. PKK’ın üst düzey isimleri bile Öcalan’ın zoruyla ılımlı açıklamalarda bulunurken DEM’liler işi yokuşa sürmek için ellerinden geleni yaptılar. Kandil’e koşup röportajlarında “Nasıl silah bırakırsınız, daha hiçbir şey elde etmediniz” diyen gazeteci kılıklı ajanları arkalarına alıp şovlar yaptılar. Halkı şovenist argümanlarla sürece karşı kışkırtan muhalefetle uygun adım yürüdüler.
Hem nasıl olsa ABD birkaç seneye kalmaz Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti de kuracaktı. Bunun yanında Türkiye’deki demokratik kazanımlar neydi ki?
Trump’ın seçilmesi ve ardından Esad’ın devrilmesiyle PKK geri çekilirken bütün bu planlar Fırat Nehri’ne düştü.
Düne kadar “Bağımsız devlet” diyen Suriye’deki PKK’nın sözcüsü Mazlum Kobani bile “Türkiye’nin endişelerini azaltmak için” bölgeyi silahlardan arındırmaktan falan bahsediyor.
Çözüm sürecine en çok muhalefet eden Bahçeli bile cesurca, “Artık yeter, Öcalan’sa Öcalan, çıkıp konuşsun, bu işi bitirsin” diye özetleyebileceğimiz bir çıkış yaptı.
İşte DEM heyeti dün böyle bir atmosferde Öcalan’la görüşmek üzere İmralı’ya gitti.
Öcalan’ın bu işin artık bittiğini gördüğüne eminim.
DEM cephesi de çözümün ortağı olmazlarsa PKK ile birlikte tarihin çöplüğüne gideceklerini görmeli.
Bu arada umarım dünkü görüşmede Pervin Buldan değil, Sırrı Süreyya Önder daha çok söz almıştır.
***
ESAD, İSRAİL’İN DE KUCAĞINDAYMIŞ
İsrail’in Esad düşünce Suriye’yi tehdit olarak algılamaya başlayıp Golan tepelerindeki işgalini tahkim ettiğini görmek istemeyenlerin delil aramadıklarının farkındayım.
Aşağıdaki haber, Suriye’deki devrime kuşkuyla yaklaşsa da olan biteni anlamak isteyenler için.
İsrail’de yayınlanan Yediot Ahronot gazetesi, Mossad ile devrik Suriye lideri Esad arasındaki gizli görüşmeleri ortaya çıkardı.
Habere göre Mossad, Whatsapp üzerinden Musa adlı bir karakterle Esad ve yakın çevresiyle iletişimdeydi. Esad, Mossad ile rejimine yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılması karşılığında Lübnan’a silah sevkiyatını durduracağı gizli bir anlaşmayı müzakere etti. Esad’ın Mossad yetkilileriyle randevulaşmalarına dair iddialar da mevcut.
***
‘İRAN SURİYE’DEN DEFOL’
Lazkiye’nin Cable ilçesinde anlamlı bir eylem vardı. Bir araya gelen Sünniler ve Nusayriler, ayaklanma çağrısı yapan İran’a yönelik protesto düzenlediler. Birlik mesajının verildiği protestolarda, “Defol buradan İran, Suriye halkı birdir, tektir” sloganları atıldı.
İntikam hırsıyla yanıp tutuşan ve Suriye’de yaşadığı hezimetten bir diriliş dalgası yaratmaya çırpınan İran, sıranın kendisine geldiğini göremiyor.
Mollalar, Suriyelileri dinleyip evlerine dönseler iyi ederler. Zira Trump işbaşı yaptığında içeride rejimi korumaktan başka meseleleri olmayacak.
***
MAKARNAYA 1000 LİRA VERİLİR Mİ?
Oyuncu Nurseli İdiz, Nişantaşı’nda gittiği bir mekânda sipariş ettiği makarna, çay ve suyun toplamda 730 TL tutmasına tepki gösterdi. İdiz, paylaşımına, “Başarılar diliyorum Türk halkına, başarılar” notunu düştü.
Eğer otomobiliyle gittiyse otoparkçılara en az 200 TL bayılmıştır. Bahşiş falan derken “Tadı da berbattı” dediği makarna kendisine 1000 TL’ye mal olmuştur.
Nurseli Hanım’ın midesine oturması normal de niye Türk halkına sitem ettiğini anlamış değilim.
Öyle ya, sokağa çıkıp sorsun bakalım, “Makarnaya bin TL öderim” diyebilecek kaç enayi bulacak?
1000 liraya makarna yiyemediği için hayıflanana, kendisini eksik hissedene belki rastlayabilir ama emeğiyle geçimini sağlayan aklı başında hiç kimse görgüsüzlüğe düşmez.