Dünyada PKK/KCK-YPG/SDG çıkmazı! Besledikleri yılan kendilerini sokmaya başladı
AB ve NATO ülkeleri başta olmak üzere ABD, Kanada, Avustralya, Japonya, Kazakistan, Suriye, Irak ve İran gibi birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından terör örgütü olarak görülen PKK, tüm bunlara rağmen faaliyetlerini 40 yıldır sürdürüyor. Binlerce eylem gerçekleştiren terör örgütü, on binlerce insanın ise ölümüne neden oldu.
Türkiye, PKK/KCK terör örgütü ile olan mücadelesini onlarca yıldır kesintisiz olarak sürdürürken, örgütün en tepesinden en altına kadar yok etmek için büyük bir çaba harcıyor. Ancak terör örgütü PKK, yabancı devlet ve kuruluşlardan aldığı destekle eylem ve faaliyetlerine devam ediyor.
AVRUPA ÜLKELERİ TEHDİT ALTINDA
PKK/KCK terör örgütü özellikle Avrupa ülkelerinde bulduğu yasal boşlukları kullanarak bu ülkelerde propaganda faaliyetlerini sürdürüyor. Bu şekilde örgüte bağış toplayan ve sempati kazandıran örgüte Avrupa ülkeleri başta “insan hakları” adı altında hoşgörü göstermiş olsa da; örgütün izlediği faaliyet stratejisinin zararlarını kendi içlerinde net bir şekilde hissetmeye başladı.
Almanya 2018 yılında YPG’nin PKK’nın uzantısı olduğunu kabul etmişti (AA)
İSTİHBARAT RAPORUNA GİRDİ
İsviçre istihbarat servisi olan Federal İstihbarat Servisi’nin 22.10.2024 tarihinde kamuoyu ile paylaştığı “İsviçre’nin Güvenliği 2024 – Durum Raporu”nda (Switzerland’s Security 2024 – Situation Report) PKK/KCK’dan duyulan rahatsızlık ortaya kondu. Raporda özetle; PKK/KCK’nın uzun süredir iki yönlü bir strateji izlediği, Türkiye’de şiddet, Avrupa’da ise siyaset yaptığı, örgütün başka ülkelerde de olduğu gibi İsviçre’de de bağış topladığı, propaganda faaliyetleri yürüttüğü ve eğitim kampları düzenlediği, PKK/KCK’nın gençleri ideolojik olarak eğittiği ve bazı gençleri örgütün gelecekteki lider kadrosu veya Türkiye’ye karşı cephe hattına gönderilecek kişiler olarak seçtiği yer aldı.
İsviçre istihbaratının raporunda, özellikle gençlerin örgüt için eğitilmesi ve örgütün dağ kadrolarına katılımının sağlanması hususuna dikkat çekildi. Bu duruma karşı artan endişeler İsviçre Meclisi’ne kadar taşınmış, FDP Ulusal Meclis Üyesi Jacqueline de Quattro’nun 02-20.12.2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Ulusal Meclis’in kış oturumunda, PKK/KCK eğitim kamplarının sayısı ve yetkililerin bu yeni tehditle mücadele stratejisi hakkında bir soru önergesi vereceği İsviçre basınında yer buldu.
İsviçre’de gençlerin giderek radikalleştiği açıklamaları basında yer alan Jacqueline de Quattro, antisemitizm ve şiddet eylemlerinde keskin bir artış yaşandığını, PKK’nın özellikle gençleri endoktrine ettiğini ve saflarına kattığını belirtti.
AVRUPA’DAN ÖRGÜTE KATILANLAR TÜRKİYE’YE KARŞI FAALİYET GÖSTERİYOR
PKK/KCK’nın Avrupa alanından örgüte kattıkları elemanlar aldıkları örgüt tarihi ve ideolojisi eğitimleri sonrasında Avrupa veya Irak/Suriye alanında faaliyet göstermeye başlıyor. Kimi gençler Avrupa’da eleman kazanma faaliyeti yürütürken kimileri de Irak/Suriye alanından Türkiye’ye karşı faaliyet göstermek üzere örgüt saflarında yer alıyor.
Tüm bunlara bakıldığında, Avrupa ülkelerindeki yasal boşluklardan faydalanan terör örgütünün faaliyet yürüttüğü ülkelere verdikleri zararlar da Avrupa ülkeleri tarafından geç de olsa fark edildi. Avrupa ülkeleri bu durumun önüne geçecek çare arayışına başladı.
Terör örgütü SDG bölgede birçok çocuğu zorla kaçırarak silah altına almıştı (A HABER ARŞİV)
“PKK’NIN PARAVAN ÖRGÜTÜ SDG ZORLA ÇOCUKLARI KAÇIRIYOR”
PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), bölgede küçük çocukları kaçırarak zorla silah altına alırken, bu durum uluslararası raporlarla da belgelendi. Human Rights Watch (HRW-insan Hakları İzleme Örgütü) adlı uluslararası kuruluş tarafından 02.10.2024 tarihinde yayınlanan “Northeast Syria: Military Recruitment of Children Persists (Kuzeydoğu Suriye: Çocukların Askere Alınması Devam Ediyor)” başlıklı raporda bu durum yer aldı.
HRW tarafından kaleme alınan raporda, PKK/KCK-YPG/SDG terör örgütüne bağlı faaliyet yürüten “Suriye Devrimci Gençlik Hareketi”nin 12 yaşından küçük çocukları silah altına aldığı belirtildi. Raporda ayrıca, SDG’ye bağlı bu gençlik hareketinin birincil rolünün, çocukları okullarından ve evlerinden uzaklaştırmak ve ailelerinin onları bulmasını engellemek olduğu yer aldı.
Birleşmiş Milletler, 2019 yılında çocukların askere alınmasını önlemek için bir ‘Eylem Planı’ ortaya koymasına rağmen, SDG’ye bağlı gençlik grubunun kız çocukları başta olmak üzere çocukları silah altına alındığı insan hakları örgütleri tarafından birçok defa belgelendi. ABD’nin örtülü desteği ile Suriye’de güçlenen SDG’nin 15 yaşından küçük çocukları çatışmalarda kullanarak veya askere alarak uluslararası hukuku ihlal ettiği birçok kez görüldü.
SDG’nin, örgüt üyesi sayısını artırmak için çocuk asker kullanması ve çocukları savaşta öne sürmesi insan haklarına ve uluslararası hukuku aykırıyken; uluslararası kuruluşların çocukların silah altına alınması için verdiği mücadelede SDG, çocukların silah altına alınmasına son vereceği taahhüdünde de bulunmuş ancak bu sözü yerine getirmemiştir.
HRW Orta Doğu Direktörü Yardımcısı Adam COOGLE, SDG’ye bağlı Devrimci Gençlik Hareketi gibi grupların her yıl daha da fazla çocuğu silah altına aldığını söyleyerek, “SDG’nin çocukların istismardan korunması için acilen ve kararlı bir şekilde harekete geçmesi gerekmektedir” dedi. Konuyla ilgili olarak HRW, 26.08.2024 tarihinde SDG ve Özerk Yönetim’e bir mektup yazarak, Suriye Devrimci Gençlik Hareketi’nin bu konudaki adımlarına ilişkin bilgi talep etti. Ancak, SDG’den mektuba herhangi bir yanıt gelmedi.
HRW’nin konuya ilişkin raporunda, SDG’nin kilit bir müttefiki olan ABD’nin, nüfuzunu kullanarak SDG’nin çocuk asker alımı nedeniyle yaptırımlar uygulaması gerektiğine yer verildi. Raporda, ABD’nin “Çocuk Askerlerin Önlenmesi Yasası”nda yer alan ‘çocuk asker alımı yapan ve kullanan hükümetlere askeri yardım sağlanmasının yasaklandığı’ hükmüne bağlı olarak devlet dışı silahlı gruplara da bu kuralın uygulanması gerektiğinin altı çizildi.
Terör örgütünün en büyük destekçilerinden biri ABD’ydi (A HABER ARŞİV)
SDG’NİN SURİYE’DE EĞİTİM SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRDİ
PKK/KCK’nın Suriye kolu SDG, Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda ABD’nin verdiği destekle güçlenirken; ABD, SDG’yi DEAŞ’a karşı verilen mücadelede kullanıldığını iddia ederek savundu. ABD’nin başını çeken uluslararası koalisyon güçleri, DEAŞ’a karşı mücadele haricinde SDG’ye herhangi bir askeri ve silah desteği vermediğini her seferinde iddia etti. Ancak, SDG bölgede giderek gücünü arttırdı, hatta burada bir devlet kurma “hayalini” gerçekleştirmek için denemeler yaptı.
SDG, bu hayaline bir adım daha yaklaşabilmek için Suriye’nin kuzeyinde yerel seçim yapmak istedi ancak Türkiye’nin yoğun baskıları ile ABD, SDG’ye ‘güvenliği’ gerekçe göstererek “Dur” dedi. Ancak, SDG bölgede kontrolünü sağlamak için adımlar atmaya devam etti. Bu adımlardan biri de eğitim alanında oldu. PYD/YPG/SDG kontrolü altındaki Münbiç’te ders kitaplarında değişikliğe gidildi..
Bölgedeki halkın dini inançları ile örtüşmeyen/ters düşecek “Zerdüştilik/Mecusilik ve Budizm Ahlak Anlayışı” gibi öğretiler ders kitaplarına eklendi. Suriye Rejimi’ne ait eğitim müfredatının okullarda okutulmasına son verilmesi için 29.09.2024’te kararname yayımlatıldı. Bu kapsamda rejim müfredatına ait kitaplar okullardan toplatıldı ve bunların yerine örgüt ideolojisine göre düzenlenmiş kitaplar dağıtıldı.
SDG tarafından eğitim alanında yapılan bu değişiklikler, Münbiç halkında tepki yarattı. Örgüte karışı oluşan bu tepkiler protestolara dönüştü, aileler çocuklarını okula göndermemeye başladı. Bölgede yaşayan aşiretlerin ileri gelenleri başta olmak üzere birçok kişi karara tepki gösterdi ve okul önlerinde kargaşalar yaşanmıştır. Okul yetkilileri, bölgede yükselen tansiyonu düşürmek için arabuluculuk faaliyetlerine başladı. Ancak bu faaliyetler fayda sağlamadı. Eylül ayının son haftasında eğitim faaliyetleri askıya alındı.
KÜRESEL ÇAPTA PKK/KCK-YPG/SDG RAHATSIZLIĞI
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde bakıldığında, uluslararası güçler tarafından bir dönem örtülü bir şekilde desteklenen terör örgütünün artık eski değerinin olmadığı dikkat çekmekte…
Devletler, bir dönem destekledikleri bu örgütün artık kendilerine verdiği zarardan rahatsızlık duyarken, terör örgütünün güç kazandıkça “söz dinlemeyi” bıraktığı, “kafasına buyruk” hareket ettiği görüldü. “İnsan hakları” adı altında destek veren devletler de örgütün kontrolsüz güçlenmesinden ötürü rahatsızlıklarını yayınladıkları raporlar ile gözler önüne serdi.