Harvard uzmanları, uzun süreli kaşıntıların altında yatan sebeplerin araştırılmasının hayat kurtarıcı olabileceğini vurguluyor. Uzun süre devam eden kaşıntılar sadece ciltle sınırlı kalmayabilir, kanser gibi ciddi hastalıkların erken belirtileri olabilir.
A Haber Foto Arşiv
Birleşik Krallık’ın Dorset bölgesinde yaşayan öğretim görevlisi Martyn Pring, yıllardır kronik kaşıntı problemiyle mücadele ediyordu. İlk başta egzama teşhisi konulan Pring’e verilen losyonlar ve ilaçlar ise çözüm sunmadı. Cildini kanatana kadar kaşınan Pring, yaşam kalitesinin ciddi şekilde etkilendiğini belirterek, “Bazen haftalar süren kaşıntılarım yüzünden hastaneye kaldırıldım, hatta yataktan kıpırdayamadığım günler oldu” dedi.
A Haber Foto Arşiv
Yapılan araştırmalar sonucunda, Pring’e egzama tanısı konuldu ancak bilim insanları bazı kaşıntı sorunlarının egzama olmadığını, karaciğer fonksiyonlarında bozulmaların sinyali olabileceğini belirtti. Bazı uzmanlar ise yıllar süren bu tip kaşıntıların, özellikle tiroid ve böbrek kanserlerinin erken habercisi olabileceğini vurguladı.
A Haber Foto Arşiv
Uzmanlar Uyarıyor: Kronik Kaşıntıyı Hafife Almayın
Harvard Tıp Fakültesi uzmanları, ciltte yaşayan yaygın bir mikrop olan Staphylococcus aureus’un, özellikle egzama gibi cilt hastalıkları olan kişilerde daha fazla bulunduğunu ve kronik kaşıntıya neden olabileceğini keşfetti. Ancak bu mikrop sadece ciltle ilgili bir sorun olmayabilir. Uzmanlar, kanserin ilerleyen evrelerinde de benzer kaşıntıların ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Özellikle böbrek, tiroid ve karaciğer kanserlerinde bu tip kronik kaşıntılara yorgunluk, sarılık gibi belirtilerin eşlik edebileceğine dikkat çekiyor.
A Haber Foto Arşiv
Altı Kişiden Biri Kaşıntıdan Muzdarip
Primary Care Dermatology Society’nin verilerine göre, dünya genelinde her altı kişiden biri, belirgin bir cilt rahatsızlığı olmaksızın kronik kaşıntı problemi yaşıyor. Bu oran, özellikle yaşlı bireylerde daha yüksek. Kronik kaşıntının arkasındaki nedenlerin doğru teşhis edilmesi, hem egzama gibi cilt rahatsızlıklarının hem de daha ciddi sağlık sorunlarının erken tespit edilmesi açısından büyük önem taşıyor.
