Ekrem İmamoğlu CHP içinde koltuğu kapmak için savaşa girdi! Sıradaki hedefi bakın ne
Türkiye gazetesi yazarı İsmail Kapan, Ekrem İmamoğlu’nun Mardin ziyaretini mercek altına aldı. Kapan, İmamoğlu’nun konvoylu gösterisini Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlık olarak değerlendirdi. Özgür Özel’in bu durumdan rahatsız olduğunu ve parti içi çatışmaların alevlendiğini belirten Kapan, İmamoğlu’nun CHP içindeki rol çalma girişimlerinin partiye zarar verebileceğini ifade etti. İşte İsmail Kapan’ın yazısı: “Ekrem İmamoğlu ‘fiilî liderlik rolü ifa ediyor’ denilse, acaba yanlış bir şey mi söylenmiş olur? Mesela; Ankara’da bazı parti genel başkanlarıyla bire bir görüşmelerde bulunması tam olarak ne anlama geliyor?.. Normal şartlar altında, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yapması gereken bir işi kendiliğinden üstlenip, bizzat icra etmeye yeltenmesi nasıl izah edilebilir? Bu düpedüz “rol çalma” fiili değil midir? Dahası, Özgür Özel bu emrivaki durumdan; başka bir ifadeyle, “defakto” biçimde devre dışı bırakılmış olmaktan razı mıdır? İleriye dönük bu hamlelerin neticelerinden endişe etmekte midir? Bazılarınız pekâlâ bu soruyu anlamsız bulabilir, velakin konu daha iyi anlaşılsın diye basitleştirerek ifade ediyoruz… Dememiz o ki, İmamoğlu’nun lüks kamu araçlarından müteşekkil, uzun bir konvoyla Mardin’in Derik ilçesine kadar giderek, Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden geçici olarak uzaklaştırılmış; Ahmet Türk’e sözde destek verme gösterisi, CHP’nin parti politikaları açısından ne derece tasvip görmüş olabilir? Anlaşılan, Özgür Özel’in daha ilk günde; yerine getirdiği ‘destek çıkma’ olayı, İmamoğlu’nu kesmemiş. O yüzden bizzat kendisi çok daha görkemli bir gösteri ile tekrarlama ihtiyacını duymuş… Tekrarlama ifadesi aslında yetersiz, çünkü asıl mesele, İmamoğlu’nun daha sivri ve ses getirici bir şov yapma fırsatı yakalamasıdır. Ancak yukarıda işaret ettiğimiz gibi, CHP Yönetimi ve tabanı bu türden kişisel atraksiyonlar karşısında ne düşünüyor acaba? Daha önemlisi, Parti’nin geleceği bakımından bu nevi hareketler ne getirir, ne götürür sorusu. Genel Başkan Özgür Özel, liderlik kapasitesini ortaya koyarak bu gibi çıkışları dizginleyebilir mi? Çok zor görünüyor!
Üzerinden sadece bir yıl geçmiş olmasına rağmen, CHP’de yeniden olağanüstü kurultay tartışmaları başladı… Özel haklı olarak buna tepki gösterdi, ama daha büyük bir tepki gördü! Şayet kurultay süreci giderek hızlanırsa, CHP içinde ne gibi yeni dengeler oluşacak? Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimleri etrafında temerküz eden hizip-fraksiyon mücadelesi nasıl bir seyir izleyebilir? Özel şu sıralarda gündem oluşturabilmek için sık sık ve yerli yersiz erken seçim talebini seslendiriyor. Bunun en azından şimdiki zaman itibariyle beyhude bir talep olduğu ortada. Mevcut şartlar altında erken seçime daha üç buçuk sene varken, iktidar kanadı önündeki istikrar zamanını değerlendirmek yerine neden erken seçime evet desin? Bunu şüphesiz Özel de çok iyi biliyor… Fakat yerel seçimlerden birinci parti çıkmanın, üstelik kırk yedi sene sonra yakalanmış bu başarının daha bir nebze tadını çıkaramadan, başlayan parti içi mücadele, hesapları altüst etti. Hâlihazırda “CHP içindeki en güçlü figür” olarak kabul edilen İmamoğlu, bugünden cumhurbaşkanlığı adaylığını kesinleştirmek ve muhtemel partili rakiplerini saf dış bırakmak için doludizgin gidiyor. Siyasi teamül ve asgari nezaket kuralları açısından bazı atraksiyonlara bakınca, doğrudan buna “bodoslama gitmek” de denilebilir…
Zira İmamoğlu, 2019’da ilk defa seçildiği tarihten beri, gözünün daha yükseklerde (CHP genel başkanlığı veya Cumhurbaşkanı adaylığı…) olduğunu hiç saklamadı. Hatta bunu izhar etmek için bayağı acele etti. Belediye hizmetlerinin fena hâlde aksadığı vakitlerde bile, kendisi “daha önemli” bulduğu yabancı elçilerle yemekte buluşmak gibi özel gündemini sürdürdü… Geçen yaklaşık altı yıllık sürede, acaba İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kaç tane otobüsü, kaç tane metrobüsü yollarda cayır cayır yandı? Bunun geçmiş dönemlerle mukayesesi yapıldı mı mesela? Sahi AK Parti Meclis üyelerinin bu konuda bir çalışması var mı? Çünkü artık metro istasyonları da yanmaya başladı? Gelgelelim İmamoğlu pek oralı değil. Hatta tam aksine kendisini çok başarılı buluyor… Galiba anayol geçit köprülerine astığı propaganda afişleriyle yetiniyor! Öyle ya, “YENİ YATIRIMLARLA TAM YOL İLERİ…” Hangi yatırımlar bunlar ve nerede yapılmış bu yatırımlar? İstanbul’un hangi problemine çare ve çözüm olmuş bu yatırımlar? İşin bu kısmına CHP’liler girmek istemiyor. Nasıl olsa lafla peynir gemisinin yürüdüğüne inanıyorlar. Vaka, son iki yerel seçim sonuçları da o yönde tecelli edince, kim durdurur bizi diye yelken şişiriyorlar. Lakin unuttukları bir şey var. Rüzgâr her zaman aynı yönde esmez… Özgür Özel bunun farkında olduğunu ihsas ediyor, ancak sesini duyurmakta zorlanıyor. Bir de İmamoğlu’nun ardı arkası kesilmeyen sivri çıkışlarıyla nasıl baş edeceğini düşünüyor. Kılıçdaroğlu boşuna “Bana laf yetiştirmeye çalışma…” demiyor. Özel’in koltuğunu sallayan hamlelerin geldiği adresi işaret ediyor. Özel de altta kalmamak için şunu haykırıyor: “Kimse birbirine laf yetiştirme içinde olmayacak…” Tamam da, kaç kişi bu uyarıya kulak kabarttı ki? Herkes bildiğini okumaya devam ediyor. Üstelik şimdiye kadar sessiz ve derinden gittiği belirtilen Mansur Yavaş da sesini yükseltmeye başladı. Ben de varım diye… Velhasıl görülen o ki, CHP’de cümbüş bitmeyecek. Zira parti içi mücadele CHP’nin genlerinde var ve bunu sürdürmek için gereğinden fazla da fraksiyon var. Netice olarak, İmamoğlu’nun at koşturmak istediği meydan boş değil. Dolayısıyla öyle “vız gelir tırıs gider…” kabilinden meydan okumak başka, netice almak daha başka şey.”