Etme bulma dünyası… – BERCAN TUTAR
Ukrayna krizi ile İsrail’in Gazze’de giriştiği barbar soykırımı yorumlayan İngiliz stratejist David W. Wise, ABD’nin İngiltere ve Fransa’ya 1956 Süveyş krizinde yaşattığı aşağılamanın ve hezimetin bir benzerine 70 yıl sonra Gazze ve Ukrayna’da bu kez kendisinin maruz kaldığını söylüyor.
“ABD’nin Süveyş anı” adını verdiği yazıda Wise şu dikkat çekici yorumda bulunmuş: “2022-2023 olayları, 1956-1957’den birer nakarat gibi!”
Gerçekten de 1956’da küresel güç mücadelesini derinden etkileyen iki önemli uluslararası kriz yaşandı. İlki Macaristan’da Sovyetler’in ülkedeki varlık ve nüfuzuna karşı düzenlenen ancak Kızıl Ordu tankları tarafından kanlı şekilde bastırılan isyandı.
Aynı yılın ekim ayında patlak veren ikinci sorun ise Süveyş kriziydi. İsrail, Fransa ve İngiltere ile birlikte millileştirilen Süveyş Kanalı’nın yeniden açılması için Mısır’a saldırı başlattı.
Bu iki krizin küresel güç haritalarında yol açtığı değişimden 68 yıl sonra dünya yine küresel dengeleri sarsan iki uluslararası krizle boğuşuyor.
***
İlki 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi, ikincisi de Hamas savaşçılarının 7 Ekim 2023’teki Aksa Taarruzu’ndan sonra İsrail’in Gazze’de başlattığı vahşi soykırım saldırıları.
Eskisi gibi yeni krizlerin de başrolünde yine Rusya, ABD ve İsrail var. 1956’da dönemin ABD Başkanı Eisenhower, Mısır’a saldıran İsrail, Fransa ve İngiltere’yi kınayarak yaptırımla tehdit etti.
Kuşku yok ki 1956 krizlerinin dünyada derin bir jeopolitik etkisi oldu.
Rusya, Macaristan işgalinden sonra ABD ile anlaştıkları gibi Avrupa’yı Doğu ve Batı şeklinde paylaşma sürecini tamamladı. Ortadoğu’daki kriz ise Fransa ve İngiltere’nin Süveyş’ten çekilmesiyle sonuçlandı.
Kriz, iki ülkenin büyük güç statüsüne ağır darbeler indirdi. Olay aynı zamanda İngiliz Sterlini’nin dünya para birimi konumunu da etkiledi.
Süveyş krizinin hemen ardından İngiltere ve Fransa yerine ABD, Ortadoğu’da en önemli oyuncu haline geldi.
Şimdi de Avrupa’daki Ukrayna krizi ile Ortadoğu’daki Gazze krizi tıpkı 68 yıl önceki krizler gibi uluslararası düzenin temellerini sarsıyor.
***
Ukrayna savaşında ABD, Rusya karşısında askeri, diplomatik ve ekonomik anlamda etkili olamıyor.
Öyle ki Rusya karşıtı yaptırım politikasına ABD’nin Avrupa’daki en sadık müttefikleri bile tam destek veremiyor.
Ukrayna ve Gazze’deki küresel reaksiyonlar, ABD’nin emperyal statüsünü zayıflatıyor.
Son altı ayda beş AB ülkesi ABD’nin Gazze politikasına karşı çıkıp ya Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) İsrail aleyhine açtığı soykırım davasına müdahil oldu ya da Filistin Devleti’ni tanıdı.
ABD’nin yoğun çabaları sonucu İsrail ile tam diplomatik ilişkiler kurmanın eşiğine gelen Suudi Arabistan, şimdi Filistin Devleti’nin kurulmasını önkoşul olarak öne sürüyor.
Şu anki krizler sadece siyasi ve askeri açıdan küresel sarsıntılara neden olmuyor. Dolara dayalı Amerikan finansal hegemonyası da ağır darbeler alıyor. Son olarak Suudi Arabistan, ABD ile 1974’te imzaladığı elli yıllık petro-dolar anlaşmasını feshetti.
Hâsılı kelam 68 yıl önceki krizlerden sonra devreye giren jeopolitik dinamikler tekrar devrede.
Avrupa’da ve Ortadoğu’da yeni bir güç devri ve değişimi süreci yaşanıyor. İsrail’in soykırımcı suç ortağı ABD, Fransa ve İngiltere’nin 68 yıl önceki kaderini yaşıyor.
Buna şaşırmamak lazım. Çünkü ne ekersen onu biçiyorsun.
Bu dünyada yaptığın her kötülüğün elbet bir bedeli oluyor. Sonuçta burası etme bulma dünyası…