Fatih Külliyesi’ndeki restorasyonunda sona yaklaşıldı! Gizemli sarnıç gün yüzüne çıkacak
Fatih Sultan Mehmed’in mirası olan Fatih Külliyesi’ndeki Karadeniz Medresesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2022 yılında başlatılan restorasyon çalışmalarıyla aslına uygun şekilde yenileniyor. Restorasyonun yüzde 90’ı tamamlanırken, tarihi medresenin altındaki gizemli Karadeniz Sarnıcı dikkat çekiyor. 43 sütunla taşınan, 51 metre uzunluğunda ve 35 metre genişliğindeki bu sarnıç, Bizans dönemine tarihlenen yapısıyla merak uyandırıyor. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed, kendi adına Fatih Külliyesi’ni inşa ettirdi. Külliyenin içinde yer alan 16 medreseden bugüne 8’i kaldı. Karadeniz ve Akdeniz Medreseleri olarak ikiye ayrılan tarihi yapılar, külliyeyi Marmara Denizi ve Haliç tarafından çevreleyecek şekilde tasarlandı. Marmara Denizi tarafında Akdeniz Medreseleri, Haliç tarafında ise Karadeniz Medreseleri yer alıyor. Karadeniz Medresesi, “Baş Kurşunlu, Baş Çifte Kurşunlu, Ayak Çifte Kurşunlu ve Ayak Kurşunlu” olmak üzere 4 bölümden oluşuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü 2022 yılında Karadeniz Medresesi’nin restorasyonuna başlamıştı. Büyük titizlikle sürdürülen çalışmaların yüzde 90’ı tamamlandı. Çalışmalarda tarihi yapı, özgün olmayan eklentilerinden arındırılırken çatıdaki kurşunlar yenilendi. Kubbelerinde güçlendirme çalışmaları tamamlanan tarihi medresenin, zemin kaplamalarının ve peyzaj düzenlemeleri yapıldıktan sonra 2025 yılının ortasında restorasyonun bitmesi planlanıyor. Karadeniz Medresesi’nin altında gizemli bir sarnıç bulunuyor. 43 sütun ve yaklaşık 50 metre yükseklikten oluşan sarnıç, medresenin restorasyonu tamamlandıktan sonra restore edilerek gün yüzüne çıkarılacak. Fatih Sultan Mehmed’in mirası Karadeniz Medresesi’nin son hali havadan görüntülendi. “Klasik Osmanlı mimarisinin en kıymetli örneklerindendir” Fatih Külliyesi hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, “Fatih Külliyesi, İstanbul’un 7 tepesinden birinde bulunmaktadır. 1470 yılında inşa edilen Fatih Külliyesi banisi Fatih Sultan Mehmed, mimarı ise Atik Sinan’dır. Külliye tarihte birçok depremden etkilenmiş, 1766 küçük kıyamet olarak adlandırılan depremde büyük hasar görmüştür. 3. Mustafa Fatih Camii’ni yeni bir plan şemasına göre yeniden inşa ettirmiştir. Sahn-ı Seman ya da Semaniye Medreseleri 8 tanedir. Akdeniz ve Karadeniz olmak üzere. Tetimme Medreseleri vardır. Toplamda 16 medrese bulunmaktadır. Külliyede medreselerin dışında türbeler, muvakkithane tabhane, arasta, hamam, çarşı, imarethane ve darüşşifa da bulunmaktadır. Ancak külliyenin bazı parçaları günümüze ulaşamamıştır. Fatih Külliyesi’nden bahsederken, Fatih Sultan Mehmed’in türbesinin burada olmasından da bahsetmemiz gerekir. Fatih Sultan Mehmed’in türbesinin dışında Gülbahar Hatun, Nakşidil Valide Sultan ve Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın türbeleri de yine bu külliye içerisindedir. Karadeniz Medresesi klasik Osmanlı mimarisinin en kıymetli örneklerindendir. İnşa edildiği tarihte de Osmanlı eğitim sisteminin en üst noktasında olduğunu söyleyebiliriz. Molla Hüsrev, Zembilli Ali Efendi, Ebu Suud Efendi, Ali Kuşçu gibi isimler bu medresede görev yapmıştır” ifadelerini kullandı. “Yüzde 90 aşamasının tamamlandığını ifade edebiliriz” Karadeniz Medresesi’nde devam eden restorasyon sürecini anlatan Feyyaz Fidan, “Fatih Külliyesi güney tarafında Akdeniz medreseleri bugünkü Fevzipaşa Caddesi üzerinde, kuzeyinde ise Karadeniz medreseleri bulunmaktadır. Baş Kurşunlu ve Ayak Kurşunlu müstakil medreselerdir. Çifte Baş Kurşunlu ve Çifte Ayak Kurşunlu çift medreselerdir. Toplam 4 medreseden oluşmuştur. Her medrese bir dershane mescit, 19 hücreden oluşur. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Karadeniz Medresesi restorasyonuna 2022 yılında başladık. Diğer restorasyonlarda olduğu gibi burada da alanında uzman mimar, inşaat mühendisi, sanat tarihçisi hocalarımızdan oluşan Bilim Kurulu ile restorasyon sürecini yürütüyoruz. Restorasyonda yapılan imalatlardan bahsetmemiz gerekirse; öncelikle muhtes kısımları yani sonradan eklenilen kısımların sökümü ile başladık. Islak hacimlerin sökümünü yaptık. Kubbe üzerinde kurşun taklidi olan yapı elemanlarını aldık. Yapı genelinde çimento esaslı derz ve sıvaları raspa ettik. Bu çalışmalardan sonra adeta 4 medrese de ağırlıklarından kurtuldu diyebiliriz. Ardından güçlendirme imalatlarına başladık. Kubbede bir güçlendirme yaptık. Kubbe kurşunları örtüldü, baca imalatları tamamlandı. Yapı genelinde 4 medresede de muhtes döşemelerin tamamı söküldü. Özgün harç terkibine uygun harcı ile dolgu yapılarak şeşane döşemeler yapıldı. 4 medresede de nefaset sıvaları tamamlandı. Boya imalatları tamamlandı. Özgün içliklerin tamiratı yapıldı. Özgün kepenklerin konservasyonu yapıldı. Yine ahşap kapı ve pencerelerde özgün cins ve boyutunda yeniden üretildi. Cephe temizlikleri tamamlandı. Lokma demir parmaklıkların boyaları devam ediyor. Elektrik, mekanik işler ve peyzaj ileri devam ediyor. Karadeniz Medresesi restorasyonunun yüzde 90 aşamasının tamamlandığını ifade edebiliriz. Karadeniz Medresesi restorasyonunu 2025 yılının ortalarında bitirmeyi hedefliyoruz. Medrese restorasyondan sonra özgün niteliklerini koruyarak yine eğitim yapısı olarak kullanılacağı düşünülüyor” şeklinde konuştu. Sarnıcın restorasyonuna başlanacak Karadeniz Medresesi’nin altında yer alan gizemli sarnıç hakkında konuşan Fidan, “Tarihsel süreçte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan İstanbul özelinde söylemek gerekirse Fatih, yer üstü kültür varlıklarının yanı sıra yeraltı kültür varlıkları açısından da çok değerli. Roma ve Bizans döneminde şehir suyunun depolanması için şehrin birçok noktasında sarnıçlar yapılıyordu. Burada da bunlardan bir tanesi var. Çifte Baş Kurşunlu ve Çifte Ayak Kurşunlu medreseden başlayarak Fatih Camii avlusunun kuzeybatısına yönlenen 51 metre uzunluğunda 35 metre genişliğinde 43 sütunla taşınan Karadeniz Sarnıcı bulunmakta. 1851 tarihli bir belgede biz Karadeniz Sarnıcı olduğunu görüyoruz. 19. yüzyıla tarihlenen Vakıflar Su Yolu Haritasında ayırt edici bir biçimde çizilmediğinden o dönemde kullanılmadığını düşünüyoruz. 1939 yılına gelindiğinde ise Ali Saim Ülgen ve Baki Kunter’in bir tespiti var. Toprak, moloz ve ağaç kökleri ile dolu olduğu ve hava almadığı için kötü koktuğu, çok temiz olmadığına ilişkin bir tespit var. Karadeniz Sarnıcı’nın derz ve örgü sisteminden özgün Bizans Sarnıcı olduğunu söyleyebiliriz. Bugün bir su tabii birikiyor, o suyun temiz ve berrak olması, şebeke sularından sızan sular olduğunu bize düşündürüyor. Ahşap gergilerin yok olduğunu görüyoruz. Karadeniz Sarnıcı’nda sütunlara kadar suyun dolu olduğunu, yaklaşık 4 metre derinliğinde olduğunu görüyoruz. Kemerlerin birleştiği noktalarda künkler vasıtasıyla suların sarnıca toplandığını anlıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak gerek İstanbul gerek Türkiye’nin birçok yerinde restorasyonlara devam ediyoruz. Karadeniz Medresesi restorasyonunu tamamladıktan sonra sarnıcın restorasyonuna başlamayı planlıyoruz” diye konuştu.