Fethin yolunu açan cesur sultan: Yıldırım Bayezid
Osmanlı Devleti’ne mimari, sosyolojik ve ekonomik olarak pek çok şey katan Sultan’ın, 14’üncü yüzyılın son çeyreğinde muhteşem bir yapı olan Yıldırım Külliyesi’ni, daha sonra Ulu Cami’yi inşa ettirmesinin, eşsiz benzersiz bu eserleri ortaya koymasının hep en iyisini, en büyüğünü, en güzelini yapma idealinin birer yansıması olduğunu anlattı. Yıldırım Bayezid’in özellikle eğitime büyük önem verdiğine değinen Yavaş, “Yazarlara, şairlere, bilim adamlarına çok büyük imkanlar tanıyor ve kendisinden sonra da zaten Tebriz’den büyük ustalar, bilim adamları gelip, gelişmekte olan Osmanlı Devleti’ne her türlü katkıyı sunuyorlar. Dolayısıyla Yıldırım Bayezid kendinden önce çizilen stratejiyi kendi yaradılışındaki o heyecan, o hareketlilikle biraz daha hızlandırıyor. Kısa ömrüne bu kadar eser sığdırması, devlete yaklaşık 4’te birden fazla toprak kazandırması zaman zaman bizi ‘Bu kadar erken vefat etmeseydi kim bilir daha neler yapardı?’ diye düşünmeye zorluyor.” diye konuştu.