Fikri mülkiyet haklarına yeni bir bakış: “Hukukçu Olmayanlar İçin Telif Hakları Markalar Patentler”
Fikirlerin kime ait olduğuna dair modern dünyada atılan adamlar açısından fikri mülkiyet hakları, herkes için önem taşıyan konu başlıklarından biri. Hakkında az konuşulsa da, telif haklarından patente sahip olmaya kadar birçok yaratıcı fikrin “hakkının” korunmasını sağlayan bu hak alanına dair geniş bir bilgi ağı sunan “Hukukçu Olmayanlar İçin Telif Hakları Markalar Patentler”, hemen herkesin kitaplığında bulunması gereken bir eser.
Bugün iş dünyasında fikri mülkiyet hakları herkesi ilgilendiriyor. Telif, marka, patent, faydalı model, tasarım, coğrafi işaret, yeni bitki çeşidi ve haksız rekabet konuları; imalattan perakendeye, medyadan sinemaya, müzikten güzel sanata, yazılımdan ilaca kadar ekonominin bütün alanları ile bağlantılı bir şekilde öne çıkmakta. Yukarıda künyesi verilen ve henüz mürekkebi kurumamış kitapta bu konuların tamamı incelenir. Fikri mülkiyet hukuku alanında pek çok esere imza atan, saha tecrübesi bulunan ve Türkiye’nin ilk fikri mülkiyet doçenti Av. Doç. Dr. Cahit Suluk’un kaleme aldığı eserde, konu hakkında bilgi edinmek isteyen herkesin anlayabileceği duru bir üslup kullanılmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde Intellectual Property for Dummies (hukukçu olmayanlar için fikri mülkiyet) adı altında seri halinde eserler verilmektedir. Ülkemizde ise fikri mülkiyet alanında hukukçular için pek çok kitap yayınlanmakla birlikte hukukçu olmayanların ihtiyaçlarına yönelik ilk çalışma bu eserdir.
Fikri ürünlerin fiziki bir ürüne yansıması çok çeşitlidir. Örneğin, bir cep telefonunda fikri ürünler; marka (Apple, Samsung, Huawei), patent (telefonun teknik fonksiyonuna ilişkin buluşlar), faydalı model (telefonun teknik fonksiyonuna ilişkin küçük buluşlar), tasarım (telefonun görünümü), entegre devre (telefonun içindeki çipler), telif (telefonda çalan müzik, gösterilen video), ticaret unvanı (telefonun sahibi şirket isimleri – Apple Corporation) ve işletme adı (cep telefonu şirketinin sahip olduğu işletmenin adı) olarak karşımıza çıkar. Telif, marka, patent, faydalı model ve tasarımların detaylı olarak anlatıldığı eserde coğrafi işaret, geleneksel ürün adı, yeni bitki çeşidi, entegre devre topoğrafyası, alan adı, ticaret unvanı ve işletme adı gibi konular kavram düzeyinde incelenmiştir.
Eserin iddiası şudur: “Fikrî mülkiyet haklarının teknik ve hukukî nitelik taşıması, uygulamada kafa karışıklığına yol açıyor. Konunun popülaritesinin artmasına bağlı olarak her geçen gün bilgi kirliliği de artıyor. Elinizdeki çalışma ile okuyucunun bir ufuk turu yaparak konu hakkında derli toplu bir şekilde doğru bilgi edinmesi hedefleniyor”.
Eserde patent, marka ve tasarım gibi haklara ilişkin gerek ulusal (Türk Patent) gerek uluslararası (Madrid, PCT ve Lahey Sistemleri) tescil süreçleri gerekse de bu haklarla ilgili sözleşme ve davalar incelenmiştir.
Kitaptaki Bazı Tespitler
Şirketlerin fiziki varlıkları, yerini fiziki olmayan unsurlara bıraktı. S&P’nin yaptığı araştırmaya göre 2020 yılında önde gelen şirketlerin varlıklarının % 90’ı patent, marka ve tasarım gibi maddi olmayan unsurlardan oluşuyor.
Fikri üründen gelir elde etmenin formülü; “akıl” ile “para”yı buluşturmaktır.
Fikri mülkiyet koruması, fikri ürün geliştirmeyi teşvik ve ödüllendirmek için benimsenmiştir. Serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu günümüzde bu koruma ile fikri ürün sahipleri, “serbest rekabet”ten korunarak “tekelci fiyat” üzerinden ürün ve hizmet satışı yapmak suretiyle kârlılığını artırmaktadır.
Yasa koyucu, hak sahibine pozitif ayrımcılık, yani “torpil” yapar. Bu imtiyaza dayanarak hak sahibi, fikri ürününün izinsiz kullanmasını, arkasına devletin gücünü alarak belirli sürelerle yasaklayabilir. Bu da işletmeler için kâr maksimizasyonu demektir.
Her bir işletme, kendi fikri mülkiyet stratejisini belirlemeli. Başta defansif ticaret modeli benimsenebilir, ancak orta ve uzun vadede fikri ürün geliştirilerek ofansif ticaret modeline geçilmeli. Aksi halde kârlılık hep düşük kalacaktır.
Adı serbest piyasa olan ekonomilerde iddia edildiği gibi ticaret serbest değildir; fikri mülkiyet koruması yüzünden bugün ticaret yapmak adeta engelli koşuya dönüşmüştür. Başkasına ait hakların farkında olmayanların ticareti, bilinçsiz bir şekilde mayın tarlasında yürümek gibidir. Akif ne diyor? “Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı”.
Yerli işletmelerin Türkiye’de yoğun bir tescil faaliyeti var, ancak yurt dışı tesciller ihmal ediliyor.
Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de tescil ve dava maliyetleri oldukça düşük. Tescil süreleri makul ve fakat dava süreleri çok uzun.
Fikri mülkiyet para demektir. Türkiye, fikri ürüne para harcıyor, ancak henüz fikri ürünlerden doğru düzgün para kazanamıyor.
Fikrî mülkiyet koruması, serbest piyasa ekonomilerinde çok önemli bir “yasal oyun”dur. Bu “yasal oyuna”, “ticari savaş” da diyebiliriz. Oyunu kurallarına göre oynamayanları oldukça karmaşık ve zorlu hukukî süreçler bekliyor. Üstelik oyun global ölçekte sahneleniyor.
Fikrî mülkiyet haklarının ekonomideki önemi karşısında artık irili ufaklı hemen tüm şirketlerin, kendilerine özgü bir fikrî mülkiyet stratejisi belirleyerek bu stratejilerini doğru şekilde hayata geçirmeleri tercih olmaktan çıkarak bir zorunluluk haline geldi. Aksi halde oyun dışında kalmak işten bile değil.
Kitaptaki Bazı Öneriler
Fikri mülkiyet korumasını iki nedenle dikkate alın; i) tekel fiyatı üzerinden ürün/hizmet sunarak kârlılığı artırmak, ii) üçüncü kişilerin haklarını ihlâlden kaçınmak.
Geliştirdiğiniz fikri ürünleri hem Türkiye’de hem de ihracat yaptığınız veya yapmayı planladığınız ülke(ler)de tescil ettirin.
Her fikri ürünün tescili her zaman iyi bir fikir olmayabilir; “ticari sır korumasını” akılda tutun.
İşe başlarken sosyal medya hesaplarından marka ve tasarıma hatta buluşa kadar bir ürün veya hizmetle ilgili strateji geliştirin ve ardından lansmana çıkın.
Sanıldığının aksine marka seçimi zor bir iştir. Bu konuda uzmanıyla çalışın.
Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde kullanmadığınız veya kullanımına ara verdiğiniz marka sizin değildir. Bu yüzden marka tescil stratejinizi gözden geçirin.
Tescil öncesinde buluş ve tasarım gibi fikri ürünlerinizi gizli tutun. Hatta marka seçiminde bile gizliliğe önem verin.
Şirketinizin sahip olduğu fikri mülkiyet portföyünün bir check up’ını yaptırın. Teşhis edilen problemlere eğilerek sorunlar büyümeden daha başta gerekli adımları atın.
Kitaptaki Bazı İstatistikler
Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatının (WIPO) verilerine göre 2022 yılında dünya genelinde dikkat çeken başvuru sayıları şöyledir:
15,5 milyon marka başvurusu,
3,46 milyon patent başvurusu,
2,9 milyon faydalı model başvurusu,
1,5 milyon tasarım başvurusu,
27 bin yeni bitki çeşidi başvurusu.
Türkiye, marka başvurusunda yıllardır Avrupa birincisi. 2022 verilerine göre marka başvurusunda dünya dördüncüsü, tasarımda ise dünya ikincisi. Sıralamada gerilerde olsak bile ülkemizdeki yerli patent başvurusu yıllık 10 bine dayandı.
Ülkemizdeki patent başvurularının tescile dönüşme oranı dünya ortalamasının epey altında. ABD bir tarafa bırakılırsa gelişmiş ülkelerde başvuruların tescile dönüşme oranı % 70’ler civarındayken ülkemizde % 30’lar mertebesinde.
Ülkemizdeki yabancıların patent tescil sayıları yıllık 10 bin, yerlilerin ise 3 bin civarında.
Gelişmekte olan ülkelerden Çin pozitif ayrıştı ve bu ülkenin etkisiyle teknolojinin üretimi Asya’ya kaydı. 2022 yılında Çinliler 1,58 milyon patent başvurusu yaptı. Dünyada 3,46 milyon patent başvurusu yapıldığı hesaba katılırsa dünyadaki patent başvurularının neredeyse yarısı Çinliler tarafından yapılmıştır.
Yerliler, yurt dışında yeterince aktif değil. Örneğin, 2021 yılında EPO nezdinde ABD’nin patent başvurusu 50 bine dayanmış vaziyette. 2022 yılında tek başına Huawei’nin EPO’daki başvuru sayısı 4.500 iken Türkiye’den sadece 542 adet başvuru yapılmış.