Hayatının yüzde 95’ini hatırlıyor, anne karnı da dahil! ‘Takıntı’ değil, tedavisi yok

0

Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Avustralya’nın Brisbane kentinden yaşayan Rebecca Sharrock, 34 yıldır yaşadığı her şeyi hafızasında dün gibi tutuyor. Hafızasının bu denli güçlü olması, anne karnında geçirdiği süreçte dahil geçmişe dair her şeyin yüzde 95’i hatırlıyor olması başlarda onun için bir sorundu. Kendisindeki tuhaflığı adlandıramamış, bu yüzden de gitmediği doktor kalmamıştı. Ancak sonunda onun yaşadıklarına bir isim verildi. Son derece üstün otobiyografik hafızası vardı ve buna ‘Hyperthymesia’ (Hipertimezi) deniyordu. Peki, gerçekten bir insanın anne karnından bugünlere dek yaşadığı her şeyi hatırlaması mümkün mü? Bakın uzmanlar ne diyor.



‘OKB’ DEDİLER AMA GERÇEK BAŞKA ÇIKTI
Şimdilerde 30’lu yaşlarında genç bir kadın olan Rebecce Sharrock, çocukken birçok şeyi anlamlandırmakta zorlanıyordu. Anaokulunda, ilkokulda, ortaokulda arkadaşlarıyla yaşadığı şeyler derin duygularını tetikliyor, onların yaptığı hiçbir şeyi unutamıyordu. Elinden çalınan lolipopunu da, yıkılan legodan kalelerini de, arkadaşlarının yaptığı zorbalıkları da her şey bir önceki gün yaşanmış gibi tazeydi. Anılarına sürekli yenisi eklenen Rebecca önceden yaşadıklarını unutamadığı için o an yaşadıklarıyla mücadele de edemiyordu. Yıllar susturamadığı zihnine yeni olayların eklenmesiyle geceleri bölünen uykularıyla geçip gitti. Ergenlik döneminde bu durumu artık kontrol edemediğini fark eden Rebecca’ya doktorlar OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) yani takıntı hastalığı teşhisi koydu.

Henüz 16 yaşındayken kendisine konulan OKB tanısını Rebecca şimdilerde çok yanlış bir teşhis olarak yorumluyor.

OKB tanısı aldıktan sonra kendiyle ilgili geçmişine dair hatırladığı en uzak anıları düşünen Rebecca, henüz 12 günlükken çekilmiş bir fotoğrafına rastladı. Fotoğrafa bakar bakmaz o gün neler yaşadığını hatırladığını gördü: “12 günlükken insan neler yaşadığını nasıl hatırlayabilir?” Rebecca, en eski anısının 23 Aralık 1989’a ait olduğunu fark edince daha da ileri gitmeye çalıştı. Düşününce başını bacaklarının arasında buruşturarak durduğu bir anısını hatırladı. O anıyla ilgilisi ise şu cümleleri kullandı: “Sahip olduğum en eski hatıram, çok genç olduğum için tarihlendiremiyorum. Başımı bacaklarımın arasına sıkıştırdığımı, buruştuğumu hatırlıyorum. Araştırmacılar bana bunun rahimdeyken olabileceğini söyledi. Ya da doğduktan hemen sonra da olabilirdi.”



GECELERİ UYUYABİLMEK İÇİN KLASİK MÜZİK DİNLİYOR
Sürekli canlı olan anılarına artık yıllar geçtikçe başka sorunlar da eklendi. Uykusuzluk onun için artık bir yaşam şekli olmuştu. Peşini bırakmayan anıları kaygılarının artmasına ve zihnini boşaltmamasına sebep oldu. Sonrasında bir terapi almaya karar verdi. Durumununu terapiyle destekleyen Rebecca, geceleri de uyumanın yolunu klasik müzik dinlemekte buldu.
16 yaşında OKB tanısı alan Rebecca, 21 yaşına geldiğinde artık durumunun ne olduğuna ikna oldu. Doktorlar bu kez dünyada yalnızca 61 kişide görülen H-SAM (Hyperthymesia) tanısı koydular. Rebecca dünyada Hyperthymesia sendromuna sahip 62. kişiydi artık. Konulan teşhis onu çok tatmin etmiş, rahatlatmıştı.

Oldukça üstün otobiyografik belleğe (H-SAM) sahip kişiler, otobiyografik olayların belirli ayrıntılarını hatırlama konusunda üstün bir yeteneğe sahiptir. Geçmişlerini düşünerek çok fazla zaman harcama eğilimindedirler.

‘TÜM ANILAR EN İNCE AYRINTILARIYLA HATIRLANIYOR’
Sonrasında Rebecca Sharrock bu durumu kendi lehine çevirmenin bir yolunu buldu. Ana dili İngilizce olan kadın yalnızca haftalar içinde İspanyolca ve Fransızca öğrendi. Dil öğrenmek onun için çok kolaydı. Çünkü gördüğünü ve duyduğunu hiçbir şekilde unutmuyordu. Haftalar içinde öğrendiği İspanyolca ve Fransızcaya şimdi bir de İtalyanca eklemek istiyor ve çalışmaları bunun için devam ediyor. Rebecca Sharrock için özellikle teşhis konulmadan önce bazı şeyleri anlamlandırmak zordu ancak şimdilerde bu nörolojik sendromla nasıl baş edeceğini biliyor ve hayatını kolaylaştırmak için çalışıyor. Peki hipertimezi nedir ? Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Taha Can Tuman anlattı.



Tuman, “Hipertimezi’de (hyperthymesia) anılar ayrıntılı bir biçimde, en ince detayına kadar hatırlanır. Kişi yaşadığı bir olayı film şeridi gibi, o esnada tüm ayrıntıları içerecek şekilde anımsar. Gündelik aktiviteler, sohbetler, giydiği elbiseler, hava durumu ve birçok ayrıntı detaylı bir şekilde hatırlanır. Anılar belirgin bir şekilde anımsandığı için olumsuz yaşam olayları bir süre sonra kişinin mental sağlığını olumsuz etkiler” diyerek açıklamasına başladı.
Doç. Dr. Tuman, hipertimezi teşhisi almış kişilerin geçmiş anılarını çok ayrıntılı bir şekilde hatırlamalarından kaynaklı olarak geçmiş üzerinde aşırı düşünme yani ruminasyonlar görülebileceğini söyledi. Bu durum obsesif kompulsif bozukluk olarak değerlendirilebileceğine, bunun dışında geçmişteki olumsuz olayları ayrıntılı bir şekilde anımsamak anksiyete belirtilerine ve gündelik yaşama odaklanmayı zorlaştırdığı için depresyona neden olabileceğinin altını çizdi.
‘TEDAVİSİ BULUNMUYOR, DAHA FAZA ÇALIŞMAYA İHTİYAÇ VAR’
Öte yandan hipertimezi yaşayan bir kişide başka nörolojik bir sağlık sorunu olup olmadığının da kontrol edilmesi gerekiyor. Tuman, yapılması gerekenleri şöyle aktardı: “Beyin görüntüleme yöntemi olan MR ile beynin amigdala, hipokampus ve temporal lob gibi hafıza ile ilişkili bölgelerinde aktivite artışı olup olmadığı değerlendirilebilir. Bunun dışında bellek fonksiyonlarını inceleyen nöropsikolojik testler ve hafıza testlerinden yararlanılabilir.”



Gelelim dünyada yalnızca 62 kişide görülen bu sendromun tedavisinin olup olmadığına. “Hipertimezinin bilinen bir tedavisi bulunmuyor, henüz bir bozukluk olarak tanı ve sınıflandırma sistemlerinde yer alıyor” diyen Doç. Dr. Taha Can Tuman, nöromodülasyon yöntemi olan beynin elektriksel uyarımının umut verici olabileceğini söyledi. Ancak bununla ilgili ileri araştırma ve çalışmalara ihtiyaç olduğunun da altını çizdi.
Son olarak Doç. Dr. Tuman, geçmiş anıları detaylı bir şekilde hatırlamak kişinin mental sağlığını, yaşam kalitesini ve günlük hayatını olumsuz etkiliyorsa psikolojik destek alınması gerektiğinin altını çizdi. Ancak bu kişilerin çoğunlukla da herhangi bir psikolojik desteğe ihtiyaç duymadan hayatlarına devam edebileceklerini de ekleyerek sözlerini sonlandırdı.

Leave A Reply

Your email address will not be published.

Siteden backlink almak için : https://join.skype.com/invite/KPVoMIIOqxat
montenegro buy car montenegro sale car montenegro rent apartment montenegro sale apartment instagram takipçi satın al takipçi satın al ucuz takipçi satın al düşmeyen takipçi satın al gerçek takipçi satın al water extraction stresser smm panel sms onay fake numara köpek kıyafetleri kamagra jel google reklam ajansı köpek kıyafetleri smm panel